Bir daha okudum. Bir daha okudum inanamadım.
PKK’nın yol kesip adam kaçırdığı...
Yollarında milleti araçlarından indirip propaganda yaptığı günlerden...
Köylerinde mahkeme kurduğu günlerden sonra...
Bugün yapılanlara bir baktım...
İnanamadım...
Hepsi üç yılda olmuş.
Siz de bakar mısınız?
Tabii ilk sorum şu:
- Dünya ne zaman normale döner?
“Bunu söylemek mümkün değil. Ama bir gerçek var ki, o da aşının ve ilacın bulunmasıdır. Hastalık kontrol altına alınsa da dünyada ticaretin, ulaşımın, sosyal ilişkilerin, yani insanlar arasındaki bağların yeniden eski haline dönmesi için bir ‘aşı kontrol süreci’ yaşanacaktır.
Aşı vizesi, ülkeler arasındaki seyahatlerde belki vizeden daha önemli hale gelecektir.”
- Öyleyse yalnız ülkemizde kontrol altına alınması yetmez...
“Türkiye şu anda birçok ülkeye göre çok iyi bir mücadele veriyor. Yatak kapasitesinden tıbbi malzeme stokuna kadar iyi durumdayız. Kontrol altına alınıyor da diyebiliriz. Ancak dünyada hız kesmezse, kontrol altına alınamazsa, işimiz yine zor demektir.”
- Çünkü turizmden ulaşıma kadar, sanayiden ihracata kadar dünyayla entegre bir sistemdeyiz.
“Aynen öyle ve dahası var... Aşı olmadan ‘aşı vizesi’ verilebilir mi? İşte soru bu. Elbette bu sorunun birçok cevabı olabilir. Ama tahmin ediyorum, birçok ülke aşı bulunduktan sonra bu ‘aşı vizesi’ uygulamasını başlatır. Yani vize gibi...”
Sevgili doktor arkadaşım Ayşe Baturalp gönderdi bu fotoğrafı.
Değerli bir doktoru hastalarını tedavi ederken kaybettik.
Yavuz Kalaycı...
Belki siyasi iradeye yakın olunca vali olunabiliyor ama...Doktor olunamıyor işte...
Dr. Baturalp çok değerli bir göğüs hastalıkları uzmanıdır.
Astım dahil ciğerle ilgili hastalıkları çok iyi anlar ve teşhis eder.
Bir de ilginç bir yönü vardır. Tıp biliminin ötesinde, tedavi ettiği insanların ciğer filmini başka türlü de çeker.
“Bu seçtiğin fotoğraflar var ya. İşte koronavirüs sonrası hiç unutmayacağımız o insanların kahramanlık anıdır...”
Umut ekledi:
“Hemşire Himmet’in yüzündeki o ifade her şeyi anlatıyor.”
Öyle ya...
Yalnızca virüsle mücadele etmiyorlar...
“Hasretle” de mücadele ediyorlar...
İşte Akdeniz Üniversitesi’nde hemşire Himmet Dündar.
Koronavirüs hastalarına baktığı için günlerdir evine gidemiyor.
İstanbul’da “ihalesiz arazi kapatmak”tan Boğaz’da “kaçak yapı”ya kadar onlarca suçlama...
“Allah Allah” dedim...
Arkadaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bu kadar yakın çalışan bir kişi...
Her an ulusal ve uluslararası medyanın gözü önünde olan bir yönetici...
Türkiye’yi dünyaya anlatan bir iletişim başkanı bunları nasıl yapar?
İddialara göre Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Üsküdar’daki evinin bitişiğinde bir araziyi “ihalesiz olarak” Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden kapatmış!
Bir başka iddia da araziyi 10 yıllığına kapattığı...
Yetmemiş...
Süleyman Soylu...
Çok çalıştı. Hudut karakollarında geceledi.
Kimbilir bizlerin hayatını kurtaran ne kahramanlıklara imza attı.
Depremle yıkılmış evlerin tozlu sokaklarında yaşadı.
Terörle mücadele etti. İnsana saygı dedi...
“Vatan” dedi... “Bayrak” dedi... “millet” dedi...
Ama işte bir karar...
Sonunda istifa etti.
Kartonun üzerinde şöyle yazıyordu:
“Yanında olamıyorum. Ama buradayım. Seni seviyorum.”
Kartonu okuyanlar bir anlam veremiyordu.
“Zavallı karısını kaybetmiş” diyenler, “Aklını kaybetmiş, dokunmayın” yorumları...
Ama olayın aslı müthiş bir dramdı.
Albert Connor
Önceki gün konuşurken öyle bir şey söyledi ki...
Bir an durdum.
Ve sonra kendi kendime şöyle dedim.
“İnsanlığı yine insana olan saygı kurtaracak.”
Dahası...
Hangi felaketin içinde kıvranırsak kıvranalım...
Hangi virüsün ölüm karantinasında olursak olalım...
Medeniyet yine de oradan bir