Ara seçimler yapılacaktı...
Genel Başkan ve Başbakan Yıldırım Akbulut neredeyse iki ateş arasında kalmıştı...
Muhalefet de parti içi muhalefet de kaybetmesini bekliyordu.
Eğer kaybederse parti içi muhalefet, genel başkanlıktan düşürmeyi planlıyor...
Muhalefet de kaybedince genel seçimlere gitmeyi hedefliyordu.
Akbulut, sakin cevaplarıyla tanınırdı.
Kolay kolay sinirlenmezdi.
Dünya lojistik sektörünün krize girdiği haftada...
Mısır’ın kanal geçişinden büyük zararlar ettiği bir dönemde...
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Mısır Dışişleri Bakanı Sami Şükrü’yü arıyor.
Ve aralarında şöyle bir diyalog geçiyor:
MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU: Sayın Bakan çok geçmiş olsun... Umarım bir an önce kanal açılır. Bu arada bizim yapabileceğimiz bir şey var mı diye sormak istedim. Bizim donanımlı kurtarma gemilerimizden yardım için gönderebiliriz.
SAMİ ŞÜKRÜ: Sayın Çavuşoğlu. Nazik teklifiniz için çok teşekkür ederim. Şimdi değerlendiriyoruz. İhtiyaç olursa sizi mutlaka arayacağım...
Ve önceki gün Mısır Dişişleri Bakanı Şükrü, Bakan Çavuşoğlu’nu arıyor:
- Sayın bakan size yardım talebiniz için çok teşekkür etmek istedim. Neyse ki sorun çözüldü. Bu vesileyle mübarek ramazan ayınızı tebrik etmek istedim...
Devasa boyları, gökyüzünü tutan kolları ve uzayıp giden gölgeleriyle...
Dallarında biriken çocuk kahkahaları, aşk hikâyeleri, savaşlar, keşifler, yüzlerce yıllık hatıralar... Köklerinde binlerce yıllık tarih...
Ne zaman birisinin gölgesine uğrasa, öylece bakıp kalıyordu... Ve bir gün dedi ki:
“Anadolu’nun binlerce yıllık tarihini taşıyan bu ağaçları anıtlaştıralım...”
Derim ki:
- Bir hüznü mutluluğa çevirmek. Kırık bir kalbi onarmak.
- Doğa, çevre ve tarihi koruyacak her çabaya bir nebze katkıda bulunmak.
Niye sordum bu soruyu?
İşte sessizce yok olma sınırına gelen bir tarih...
Kaya mezarları...
Geçtiğimiz cumartesi, 5 bin yıllık tarihin, denizin ve doğanın merkezindeki “kaya mezarları”nı yazmıştım:
Fethiye ve Bodrum’daki
Orada TSK’nın lojistik gücüne büyük katkı yapacak dev uçakların yenilenme ve bakım hangarlarının son halini gezdik...
Sohbetler ettik...
Akar, Türkiye’nin uluslararası bir güç olarak kendi bekasını koruması için nasıl fedakârca çalışıldığını anlatıyordu.
Suriye’den Libya’ya, Azerbaycan’dan Somali’ye kadar başarılı bir ordu.
Hain darbe girişimine rağmen, kendi sınırları dışında dünyanın en zor harekâtlarını başarıyla yapan bir ordu...
Erciyes manzarasına doğru sohbet ederken “Ölürsek şehit, kalırsak gazi” diyordu...
Akar her fırsatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğini vurguluyordu.
Bunları konuşmuştuk.
PANDEMİ... Virüs... Karantina... Yasaklar... Korku... Ölümler... Artan vaka sayıları... Kapanan işyerleri... Derken...
Geçen yaz, korku dolu bir yazdı... İşte yine yaz geliyor.
Ve ben içine düştüğümüz bu karantinalı günlere inat...
Bu yaz başındaki karamsarlığımızı, “masmavi bir umutla” delmek istedim.
Yılların denizci/yazarı dostum Ali Boratav’ın çıkardığı “mavi yolculuk rehberi”ni koyuyorum önümüze...
İçinden martı çığlıkları geçen ve lacivert sulardan gelen bir rehber...
İlk olarak rapordan bir cümle aktarıyorum:
“Kaunos kaya mezarları, kayaçlarındaki bozulma nedeniyle gün geçtikçe yapısal bütünlüğünü kaybetmekte, hatta yok olma tehlikesi ile de karşı karşıyadır.”
Bu çarpıcı tespitten sonra şimdi detaylara girebilirim.
Düşünün ki...
Pers işgallerinden, Bizans ordularından, Roma baskınlarından kurtulmuş bir tarih.
Şimdi “ilgisizliğin sinsi işgali”nden kurtulamıyor.
Genç kadını karnındaki bebeğiyle birlikte delik deşik edip öldürdü....
Yine haberler. STK tepkileri.... Gazete manşetleri.... Kınamalar.... Bela okumalar....
Ama sonuçta gencecik bir kadın kalbindeki ve karnındaki hayalleriyle birlikte gömüldü gitti....
Daha öncekilerde olduğu gibi yine 3-5 gün geçecek.... Yine unutulacak....
Ama buna rağmen önceki gün Antalya’dan umut dolu bir haber geldi...
DHA’dan Aslı Duran geçmiş:
“Antalyalı iş insanlarından Melek İpek’e:
Tahliye olduğunda işin, aşın hazır...”