Paylaş
PANDEMİ... Virüs... Karantina... Yasaklar... Korku... Ölümler... Artan vaka sayıları... Kapanan işyerleri... Derken...
Geçen yaz, korku dolu bir yazdı... İşte yine yaz geliyor.
Ve ben içine düştüğümüz bu karantinalı günlere inat...
Bu yaz başındaki karamsarlığımızı, “masmavi bir umutla” delmek istedim.
Yılların denizci/yazarı dostum Ali Boratav’ın çıkardığı “mavi yolculuk rehberi”ni koyuyorum önümüze...
İçinden martı çığlıkları geçen ve lacivert sulardan gelen bir rehber...
Muhteşem fotoğraflarla süslenmiş harika bir çalışma...
Bir eser...
HARİKA KÖRFEZLER KÜÇÜK KOYLAR
MAVİ Yolculuk Rehberi’nde o kadar titiz bir çalışma var ki...
Gökova’dan Kekova’ya mavi yolculuğun kıyı şeridi... Ve 12 Adalar...
Özellikle mavi yolculuk için tekne kiralayacak olan amatör denizciler için bir rehber...
Boratav kitabı Gökova’dan başlatıyor.
- Mavi yolculuk rotaları...
- Hangi koylara nasıl demir atılır.
- Haritalara göre derinlik ölçüleri.
- Koylardaki iyi lokantalar. Alışveriş için köy pazarları.
- Hâkim rüzgârlar...
- Tarihi yerler ve bilgileri...
- Mola noktaları...
Aynı şekilde Hisarönü Körfezi’nden Kaş’a kadar tüm körfez ve koylarda haritalar üzerinden işaretlenmiş yat mola noktaları, demir yerleri... Kasabalarda gezilecek yerler...
BU KİTABI NEDEN ÖNEMSİYORUM
Aslında bu kitap yalnızca denizciler için değildir...
Bu kitap ruhu özgürlüğe ayarlanmış kim varsa...
Okudukça hayallerine masmavi koylar ve keşifler yerleştirebilen.
Hayal ettikçe gideceği yerden çok, gitmeyi seven kim varsa...
Yalnızca bir haritaya bakarak muazzam maceraların rotalarını keşfedebilen kim varsa...
Bu kitap onlar için.
Neden önemsedim, çünkü...
İskender’in buralara kadar gelmesinden...
Brütüs’ün, Kleopatra’nın Pers krallarının ayak izlerinden,
Girit ve Rodos açıklarına doğru fetih için levent gönderen Fatih’ten, Kanuni’den, Barbaros’un kadırgalarına oradan kuşatılan Xanthos şehrinin tüm ahalisinin topluca intiharına kadar uzanan bir yolculuktur bu...
Kitabın sayfalarında haritalar, koylar, kıyılar halinde gezerken, bir yandan da tarihin esrarengiz labirentlerine dolaşıyorsunuz...
Dünyanın neresinde düşmana teslim olmamak için son çare topluca kendisini yakan bir şehir ve halkı görülmüştür. Hem de 500 yıl arayla iki kez.
Önce Perslere, sonra Brütüs’e karşı intihar eden bir şehir.
Bu kitabı aynı zamanda şundan önemsedim...
Bunca yıldır kıyılarımızda böylesine muazzam bir tarihin üzerinde oturuyoruz.
Yıllarca süren kazılar var.
Datça Knidos’tan, Dalyan Kaunos’tan Kekova’ya, Kemer’e kadar kazılar, müzeler varken...
Bugüne kadar kıyılarımızı ve tarihi içine alan kapsamlı bir “mavi yolculuk rehberi” çıkmamış..
O yüzden önemsiyorum..
Eğer turizm, otellerin “her şey dahil” ucuzluğu değilse...
Eğer turizm, Antalya’da Bodrum’da “ucuz yatak”, güneş kum ve “köpüklü disko” değilse...
Tarih ve deniz mutlaka öne çıkmalıdır.
İşte bu yüzden önemsedim bu kitabı...
Çünkü Boratav’ın hatırlattığı gibi...
Cemal Süreya “Mavi bir renkten daha fazlasıdır” der...
“Mavi yolculuk” daha da fazlası olabilir...
5 BİN YILLIK TARİHİN ROTALARI
ALİ Boratav 30 yılı aşkın denizciliği... Yacht Türkiye dergisindeki yazarlığının üzerine...
Tam 3 yıl boyunca bu kitap için çalıştı...
600 sayfalık bu kitap yalnızca bir kitap değildir elbette.
Pergelin bir ucunu Marmaris’e koyarsanız... Yaklaşık 150 mil yarıçapında bir daire düşünün...
5 bin yıllık tarihin uzanıp gittiği bir kıyı coğrafyası...
İrili ufaklı adalar ve kıyılar, koylar... Binlerce millik mavi yolculuk rotaları.
Didim’den Kaş’a kadar... 12 Adalar’la birlikte sorarsak...
- Dünya denizlerinde kıyıları böylesine dantel gibi uzanan bir başka deniz var mı?
- Çok az...
- Dünya coğrafyasında kıyıları ve deniz dibi 5 bin yıllık uygarlıklara sahne olmuş böyle bir coğrafya var mı? Altında binlerce yıllık lahitlerin, duvarların seyredildiği başka bir deniz var mıdır?
- Neredeyse yok...
O yüzden bu rehber kitap, aynı zamanda turizm, tarih ve denizcilik açısından değerlidir.
TARİH VE DENİZ
BORATAV mavi yolculuk ve tarihi şöyle özetliyor:
“Göcek Bedri Rahmi Koyu’nda ya da Kaş’ta (Limanağzı) Bayındır Koyu’nda Likya kaya mezarlarının altında demirlediğinizde... Datça Knidos’ta amfiteatr’a karşı uyuduğunuzda... Gökova’yı gezip Sedir Adası limanına demir attığınızda... Rodos Boğazı’nın ürpertici rüzgârı ve dalgaları arasından Bozukkale’nin güven veren sularına girdiğinizde... Gemiler Adası’nın ya da Kekova’nın batık şehirlerini dolaşıp...
Denizin ortasında koca bir lahdin az ötesinde demirlediğinizde kendinizi farklı bir dünyada hissedersiniz.. Elektronik oyuncaklara, akıllı tablet ve telefonlara inat insan farklı bir boyuta geçiyor. Bu kıyılarda yüzlerce, binlerce yıl önce yaşayan ve yaşananları, limanları, tapınakları kentleri düşünerek bir hayal dünyasına savruluyor...”
İLK UÇAN TÜRK KİMDİR HEZÂRFEN Mİ?.. YOKSA?
ÖNCEKİ gün bir sohbette öğrendim.
Türk Hava Kuvvetleri’nin komutanlarından Halis Burhan Paşa kendisinden sonra o koltuğa oturacak genç bir pilota sormuş:
- Söyle bakalım, tarihte ilk uçan Türk kimdir?
Genç pilot bir an şaşırmış sonra bilinen cevabı vermiş:
- Hezârfen Ahmet Çelebi komutanım...
- Olmadı... O değil. Kimdir biliyor musun?
- Emredin komutanım...
- Tarihte ilk uçan Türk, Oflu Hoca’dır.
Genç pilotta şok... Şaşkınlık. Soru...
Ve ben bu diyaloğu duyunca...
Hayallerimdeki Galata Kulesi birden Pizza Kulesi gibi sendeledi.
Sendeledi çünkü bizim “rivayet tarihi”nden bildiğimiz...
İlk uçuş denemesini Galata Kulesi’nden Hezârfen Çelebi yapmıştır.
Ve bu yüzden çok merak ettim. Araştırdım. Peşine düştüm. Israr ettim.
Öğrendim ki Hava Kuvvetleri’nde bu sorunun cevabını veren bir kitap varmış.
Adı: “Havacılık Tarihinde Türkler...”
Yazarları: Yılmaz Öztuna...Yavuz Kansu ve Sermet Şenöz.
Ve sonunda bu kitaba ulaştım.
Evet arkadaşlar...
Bu kitaba göre tarihte ilk uçma denemesini yapan kişi Oflu Veli Hoca’ymış...
Yılmaz Öztuna ve arkadaşlarının yazdığı kitapta bu olay şöyle anlatılıyor:
“19’uncu yüzyılın başlarında Karadeniz’de Of kasabasında yaşayan bir medrese talebesinin planör gibi bir aletle deneme yaptığı rivayet edilir. Ahmet ve Veli Hoca yaylada kuşlar gibi uçmak için denemeler yapmaktadır. Bu arada vurdukları bir kartalın kanadını, vücudunu, kuyruk ölçüsünü, ağırlığını iyice tetkik ettiler. Sonunda kösele, tahta ve yaylardan müteşekkil bir nevi kanat yaptılar. Veli Hoca kanadı sırtına geçirdi ve 400 metre aşağıda, 2 kilometre mesafedeki Ahburnu’na doğru uçtu. Ve fakat hedefini tutturamamakla beraber 200 metre aşağıda bir yere indi...”
Merak eden araştırsın:
“Tarihte uçan ilk Türk kimdi?”
Paylaş