×
Ankara’nın “Söz verildiği gibi bekliyoruz” açıklaması ne anlama geliyor?
Bu soruların cevapları önceki gün en yetkili ağızdan bütün çıplaklığıyla ortaya konuldu.
Martta görevini devredecek olan CENTOM Komutanı Orgeneral Joseph Votel, gazetecilerle sohbet ediyor:
Soru özetle şöyle:
- Suriye’den çekilirken DEAŞ’e karşı mücadelede ortaklık ettiğiniz Kürt savaşçıların (Bana göre YPG/PKK kastediliyor) güvenliğini nasıl sağlayacaksınız?
Cevap: “Şu anda tam da bu konuyu halletmek ve bizimle savaşanların, bu görevi yerine getirmemizi sağlayanların güvenliğini sağlamak, askeri ve diplomatik seviyede devam eden tüm planlama çabalarımızın en kilit kısmını oluşturuyor.”
İşte çekilmedeki gecikmenin gerçek nedeni budur...
Tereddüdün nedeni budur...
-... Bey ... siz misiniz?
- Evet buyurun benim..
- Anne adınız ... mı ?
- Evet.
- Annenizin evlenmeden önceki soyadı ... mu?
- Evet de siz kimsiniz?
- Biz kimlik kopyalama olayı için sizi arıyoruz. Bilişim suçlarından.
- Evet.
“İŞTE BURADAN O ŞİFALI SUYU ÇIKARTTIK”.
“Nereden?”
15 Temmuz darbe girişiminde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ve ailesine alçakça saldırılan oteldeyiz... Otelin sahibi Serkan Yazıcı... Aslında o geceyle ilgili çok fazla konuşmak istemiyor... Ama ben orayı gezdikçe görüyorum ki... Serkan Yazıcı Türkiye’nin geleceğini “kurutmak isteyenlerin” saldırdığı yerde, o hainlere ders verircesine...
Kurutmak istedikleri gelecekten “şifalı su” çıkarmış. Bölgenin en önemli termal tesisini kurmuş ve büyütüyor... Ve şimdi Marmaris Belediye Başkanlığı’na aday... Serkan’la adaylığını ve hayatı konuştuk. Elbette babası İbrahim Yazıcı, rahmetli Demirel, Cavit Çağlar günleri... Bunu en iyi Yavuz Donat abimiz bilir...
Hızlı habercilik günlerimizdi... Instagram, Facebook, Twitter yoktu... İşte o günleri hatırladığım bir sohbette konuştuk. Ve önce... Darbecilerin saldırdığı otele yaptırdığı tenis kortu, benim bir şapkamda “Tenis Federasyonu Yönetimi” yazdığı için daha da ilgimi çekiyor... Dalaman’dan tutun, aklınıza gelebilecek her türlü ilçeden çocuklar bu korta geliyor. Çünkü 12 yaş milli takım hocası Hakan Diler orada. Hakan, ahlakıyla, kültürüyle ve tenis bilgisiyle bir efsanedir. O nedenle ayrıca mutlu oldum. Serkan Yazıcı’ya dedim ki...
“ŞİMDİ ADAYLIĞI KONUŞABİLİRİZ AMA GELİN ÖNCE BİR TENİS OYNAYALIM”.
Çünkü
Genel sekreter Akif Hamzaçebi arıyor: “Evet başkan, hayırlı olsun. Seninle devam ediyoruz.”
Sonra tebrikler geliyor. O da çevresine ve ailesine durumu iletiyor. Kutlamalar oluyor.
Ardından Parti Meclisi var. Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi’ne geçerken nasıl oluyorsa oluyor, başkan adayının adı değişiyor. Garip bir durum...
Asansörde isim değişiyor... Bu gelişmeyi Marmaris’in üç dönem belediye başkanlığını yapan Ali Acar anlatıyor. Diyor ki:
“MYK’dan sonra o yarım saatte ne oldu? Kimler devreye girdi? Asansörde ne oldu?”
SİTEM SÖZLERİ
Başkan Acar’ın şu sözleri vefa ve siyasi nezaket açısından çok daha dikkat çekiyor:
“En zor zamanda Marmaris’e aday oldum. Çalıştık, çalıştık, bir yere getirdik. 3 dönem seçildim. 15 yıl. Şimdi böyle karışık bir şekilde üçüncü kişilerden aday olmadığımı öğreniyorum. İnanamadım. Partimden değil, dedikodularla öğrendim aday olmadığımı.”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine İslam Ülkeleri İşbirliği Teşkilatı toplanacak.
Liderlerin uçakları, peş peşe Atatürk Havalimanı’na iniyor.
Olay o kadar ani gerçekleşiyor ki...
İstanbul gibi dünyanın en büyük metropollerinden birisinde...
İslam ülkelerinin liderleri toplanacak.
Konu “İsrail gerilimi”.
Polis alarmda. MİT alarmda. Günler öncesinden oteller, geçiş güzergâhları, kafeler, muhtemel yaklaşma istikametleri kontrol ediliyor.
Polis, liderlerin kalacağı otellerin çevresinde. Konsoloslukların güzergâhlarında tedbirler alıyor.
O sohbetten müthiş hikâyeler çıktı.
“Hikâyeler” diyorum, çünkü polis çoğu zaman başarılı ve büyük operasyonlarını sade, düz basın bültenleri ile açıklar.
Bazılarını ise hiç açıklamaz.
Oysa polisin dikkati sayesinde sabahlara kadar süren amansız takipler... Gizli görevler... İstihbarat için kılıktan kılığa girilen oyunlar... Oyunculuklar...
Hiçbir zaman bilemeyeceğimiz gizemli bekleyişler...
Ölümle köşe kapmaca oynanan o riskli operasyonlar...
Gizli kahramanlıklar...
Ve kurtarılan masum hayatlar...
Uçak havalandı... Uçak çok özel bir göreve gidiyordu. Rotası bile gizliydi... İşte onu anlatabilmek için biraz geri gidiyorum...
GÜNLER ÖNCE YURTDIŞINDA BİLİNMEYEN BİR YER
Türk istihbaratının ajanı aylardır beklediği haberi nihayet almıştı... Taşıma başlıyordu...
Bu haberi alabilmek için onlarca bağlantı... Uluslararası narkotik ajanlarıyla temaslar... Gölgeler ve sessizlikler içinde geçen günler... Bu defa bilgi kesin gibiydi...
Sonunda kaynağından beklenen eroin yüklenmeye başladı. Ve ardından günlerce süren takip... Bitmeyen geceler... Ajanların durumu zordu. Görünmeyeceksin ama izleyeceksin...
Konuşmayacaksın ama bilgiyi merkeze ileteceksin... Susacaksın ama durumu anlatacaksın...
21 OCAK ERZURUM
Türk polisinin özel narkotik timleri ve istihbarat ekibi gece yarısı Erzurum’a indiler.
Fırtınanın devirdiği direkler. Havaalanında devrilen otobüs. Ölü... Yaralı...
Başkan içinden şöyle demiş olabilir mi: “Allah’ım böyle bir günde... Bu nasıl bir sınavdır.”
Afetle mi ilgilensin. Valiyle afet koordinasyonda mı çalışsın... Sunum için hazırlıkları mı kontrol etsin... O tabii afetle ilgilendi...
Şehrin adı Antalya. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel.
3 gün önce bir sabah telefonla aramıştı.
Sesinde müthiş bir heyecan... Şöyle diyordu: “Pazar günü Antalya’da çok büyük bir sunum yapacağım. Bugüne kadar neler yaptık. Ve önümüzdeki dönemde nasıl projelerimiz var. Gelirsen çok mutlu edersin. Bu enerjiyi çok görmeni isterim. Akşam da Sayın Cumhurbaşkanımızın katılacağı bir yemek var.”
Aylarca çalışmışlar, sunumlar, yansıtmalar, grafikler hazırlanmış.
Ama şu işe bakın ki... Böyle bir enerjiyle hazırlanan