Kamplaşmanın, kutuplaşmanın değil, herkesin özgür tercihinin seçimi olmalıdır.
Bu seçim...
“Kürtlerin oyu şuraya”, “Türklerin oyu buraya” diyen bir seçim değil.
Kabile, tarikat, cemaat, ırk, köken değil.
Bireyin özgür tercihinin seçimi olmalıdır.
Bu seçim...
Türkiye’nin tüm renkleri, inançları, zenginliğiyle birleştiği bir seçim olmalıdır.
Bu seçim...
Yüzü kireç gibi olmuştu. Gergindi. Ve bunu ameliyat ekibine hissettirmek istemiyordu.
Durdu.
“Sakin ol Ahmet” dedi kendine...
Bu sırada hastayı ameliyata hazırlıyorlardı.
Hemşireye ve yardımcı doktora baktı...
“Biraz gelir misiniz lütfen?” dedi.
Doktor ve hemşire de şaşırmıştı. Bir gariplik vardı.
Bunca zaman yüzlerce ameliyata giren doktorun bu heyecanı niyeydi?
Son dönemde yayına giren neredeyse her dizide ve özellikle 15 yaş grubunda bir “eşcinsel aşk” mesajı görenler şikâyete başlamışlardı.
Son olarak ‘Black Mirror’ dizisinin video oyunundaki “sanal eşcinsellik” senaryosu tartışmaların şiddetini arttırdı.
Yine aynı şeyi söylüyorum, kimsenin cinsel tercihiyle derdimiz yok. Amaaaaa...
Söz konusu böylesine geniş bir sosyal platform olunca... Tartışma da ona göre büyüyor.
Yazıyla ilgili sabah Ertuğrul Özkök mesaj attı. “Katılmıyorum. Bu özgürlüktür” dedi.
Öğleden sonra ise Osman Müftüoğlu aradı. “Birkaç gündür eşim Mihriban da bu konuya dikkat çekiyordu. Ben de toplum sağlığı açısından sakıncalı buluyorum” dedi.
Gördüğünüz gibi olay ciddi bir tartışma halinde... Ayrıca iki erkek arkadaşın video oyunundaki “ateşli dövüş ve sevişme sahneleri” sanal âlemin oyunlara yansıması açısından ve yaş grubu olarak gerçekten dikkat çekiciydi.
BAYRAKLARI YÜKSELTEN CESUR LOGOLAR
Amerika Kıtası dahil, dünyanın bütün kıtalarında bu soruyu sorsanız...
Acaba nasıl bir cevap alırsınız..
Trump’ın “ölçüsüz Kudüs” kararından Avrupa ülkelerine kadar...
“Yan bakana ambargo... Önünde eğilene silah satışı... Menfaatine uymayana gümrük vergisi” çizgisindeki “Sezar Roması”nı hatırlatan üslubunu şöyle özetleyebilirim:
“Ona ambargo... Buna ambargo... Ben... Ben... Ben... En büyük ben...”
Trump’la birlikte patlayan bu “ego özetlemesi”ni dünyanın bütün kıtalarında oylamaya açsak...
Sanıyorum “benzer cümleleri” duyarız...
S-400 füzeleri üzerinden Türkiye’ye gönderdiği tehditlerin dışında...
“Dün Volos Skopelos etabını tamamlayıp Skopelos’un Agnontas koyunda beton rıhtıma çapa atarak kıçtan bağlandık. Yemek yemek için eşim ile tekneden ayrıldığımızda birilerinin teknemize çıkıp bayrağımızı kopararak aldığını hayretler içinde gördük...”
Bu mesaj üzerine onlarca, yüzlerce denizci, kaptan yorumlar yaptı. Kınadı...
Kimisi öfkeli mesajlar verdi, kimisi sakin olmaya davet etti.
Sonuç olarak arkadaşlar...
Türk bayrağını yırtmak kimsenin harcı değildir.
O bayrak için, o hilal için ne güneşler battı.
Daha dün gencecik evlatlarımızı toprağa verdik.
Türk bayrağı, bu asil milletin özgür ruhunun dalgalandığı silinmez bir tarihin şanlı duruşudur.
Ay-yıldızlı bir zaferdir...
Dün bu heyecanı TFF Başkanı Nihat Özdemir’le konuşuyoruz.
İlk sözü şu oluyor:
“Biliyor musun, maç bitince gözyaşlarımı tutamadım. Ağladım...”
Öyle ya...
Kolay değil.
TFF Başkanlığı ateşten gömlek...
Daha seçildiğiniz gün birileri
Bozburun’da denize düşseniz, Simi’den çıkarsınız.
Bu kadar yakınız yani.
Türk ve Yunan balıkçılar Ege’de buluşup yemek yerler.
“Sahanda yumurta” yiyenleri bilirim.
“Kıta sahanlığı” nedir deseniz bilmezler.
Bildikleri “sahan”, yumurtanın yapıldığı şeydir.
Halk böylesine yakındır. Zeybeği, sirtakiyi doğaçlama oynar.
Ama kriz bitmiyor işte.
Öyle yorum, rivayet, bilinmeyen bir kaynaktan gelen bilgi değil bunlar.
Sosyal medyada patlatılan balonlardan hiç değil...
Tamamı ajansların geçtiği haberler...
İŞTE DÜN İLK HABER DHA’DAN
“Doğu Akdeniz’i Türkiye ve KKTC’nin tüm itirazlarına rağmen tek yanlı parselleyerek uluslararası şirketlere kiralayan Kıbrıs Rum yönetimi, ilk doğalgaz gelir paylaşımı anlaşmasını, 2011 yılında Afrodit bölgesinde gaz yatağına ulaşan Amerikan Noble Enerji ile yaptı.”
VE DÜNYA AJANSLARI GÜNLERDİR...
1) Kıbrıs Rum Kesimi Akdeniz’de doğalgaz çıkarılması konusunda Fransız ve İtalyan petrol şirketleriyle anlaştı.
2) Kıbrıs Rum kesimi Fransa’ya askeri üs verdi.