Rusya ile yeni bir ilişki kurmak niyetindesiniz. Bunu neredeyse teşvik ediyorsunuz. Çok taraflı bir dış politika ile neyi kastediyorsunuz?
Gördüğümüz kadarıyla Rusya NATO’dan ayrılmanızdan kesinlikle mutluluk duyacaktır. Yeni savunma konsepti derken neyi kastediyorsunuz. Rusya’dan daha fazla silah alımını mı?
Evet bu sorular tam 40 yıl önce soruluyor.
1978’in mayısında dönemin başbakanı Bülent Ecevit’e soruluyor. BBC Türkçe “Arşivlerde Türkiye” diye bir bölüm açtı.
Ciddi anlamda bir belgesel. Meraklısı için, gençler için, üniversiteler için, harika bir arşiv. Benzeri bir çalışmayı mutlak TRT ve Meclis arşivleri de yapmalı. Belki de Türk Tarih Kurumu. Dün o arşivlerin zaman tünelinde dolaşırken rastladım bu söyleşiye.
Siyasi durum şu:
ABD, Türkiye’nin 1974 yılındaki Kıbrıs Harekâtı sonrası Türkiye’ye silah ambargosu uygulamaya karar vermiş. Ecevit’in Mayıs 1978’deki röportajı sırasında ambargo devam ediyor.
40 yıl öncenin cevapları sanki şimdiki S-400 ve F-35 krizi ile Kıbrıs çevresindeki enerji kaynakları gerilimini anlatıyor.
(Yalnızca Binali Yıldırım diyorum çünkü adı eski makamlarından çok daha öndedir benim için.)
Demişti ki...
“Artık alın teri değil, akıl teri dönemindeyiz...”
Beşiktaş vapur iskelesine doğru üniversitenin terasından bakarken hatırlamıştım bu sözü. Çünkü o günlerde Bahçeşehir Üniversitesi, Berlin başta olmak üzere dünyaya açılıyor, öncelik olarak da “yenilik ve inovasyon” hedeflerini koyuyordu.
Üniversitenin terasında Enver Yücel’le bir öğle yemeğindeydik.
Ve o heyecanla hayallerini anlatıyordu.
Bahçeşehir’i bir dünya üniversitesi haline getirmeyi hedefleyen Enver Yücel, ilklerin ve yeniliklerin adamıdır.
Galata yerleşkesinde kurduğu “ses teknolojileri bölümü”nü gezerken bir kez daha anlamıştım.
Onun da sonu belliydi. Daha bir kez bile olsa şehir merkezine çıkmamıştı. İçin için “Ben ne olacağım? Böyle mi olacak?” diye soruyordu. Etrafı okulu bırakan çocuk gelinlerle doluydu.
Ve yine umutsuz bir öğleden sonra...
Öğretmen “Beden dersinde seçme var” dedi. Çıktılar.
Güler yüzlü bir öğretmen gelmişti. Koşu yaptırdı. Atlama yarışı...
Ve sonra “Tamam çocuklar, Sen... Sen... Sen... Gelin bakalım” dedi.
“Sen”lerden birisi de küçük Meryem’di.
Beden öğretmeni Çetin Aslan, Meryem’i 3 kilometre koşuda denedi. Önce il birincisi, sonra Türkiye birincisi oldu. Ardından Balkan şampiyonu.
Çetin Aslan
“Hazırlanın gidiyoruz.”
Silahlar kuşanıldı. Cephane alındı. Dağlara doğru harekât başladı.
Onlar Şırnak’tan katılmışlardı. O zaman daha Siirt içindeydi.
9 arkadaş, dağlarda çatıştılar.
Peki kime karşı...
Şimdi dikkat...
Bu 9 arkadaş, PKK terör örgütü saflarında değil...
Suriye’de Türkiye’ye karşı kurulmak istenen
Adatepe... Türk deniz tarihinin efsane isimleri...
İşte bu isimlerin arasında büyümüştü.
Çocukluğu Gelibolu şehitliğinin kıyısında.
Ve geceleri 40° 24.603’ Kuzey...
26° 40.923’ Doğu fenerini izleyerek geçmişti.
Boğazdan geçen uzak yol gemilerinin çıkardığı macera yüklü dalgaları seyrederdi...
“Fatih izliyor musun? Bak bu çocuklar Ay yıldızı parlatıyor..”
Tam bunu yazmıştım ki... Necati’den haber geldi..
Necati uçtu.. Necati’nin kanatları ay yıldız..
İşte o an Federasyon Başkanı Fatih Çintımar’ı aradım.
“Fatih şu anda ne hissediyorsun..”
“Abi şu anda biz de uçuyoruz. Başkanvekilimiz Hasan Çavuşoğlu ile beraberiz. Necati atlıyor. Biz de atlıyoruz. Kum havuzuna uçuyoruz birlikte..”
Tam Alperen’in gümüş madalyasına seviniyorduk ki..
İsveç’ten haber gelmişti:
“2019 yılı yatırım programı için yapılan çalışmalar nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ederim.”
Ardından AK Parti Grup Başkanvekili söz aldı:
“Bundan sonraki süreçte yatırımların en hızlı şekilde tamamlanmasını diliyoruz ve bu sürecin takipçisi olacağız. Sizden ricamız, bu ve buna benzer konuların diyalog kapılarının açılarak yine bakanlık nezdinde onay bekleyen süreçlerin hızlanması adına kamuoyundan değil gerekirse meclis heyetiyle bilgilendirilerek yapılmasıdır. Hayırlı olsun.”
CHP Grup Başkanvekili:
“2019 bütçesindeki yatırımlar nedeniyle biz de kutluyoruz.”
İYİ Parti Grup Başkanvekili:
“Bu yatırımların milletimize hayırlı olmasını diliyoruz.”
MHP Grup Başkanvekili:
Gün doğarken kalktı. Şantiye uyanmış, kamyonlar yola çıkmaya başlamıştı.
Atladı kamyona, motoru çalıştırdı. Tam hareket edecekti ki bir kuş dikkatini çekti.
Sürekli kamyonun üzerinde dönüp duruyordu.
“Allah Allah, hayırdır” dedi. Yol inşaatına doğru hareket etti.
İnşaata varıp da kamyondan inince daha da çok şaşırmıştı.
Bir kuş hâlâ kamyonun üzerinde dönüyordu.
Motoru kapattı. Kuşu seyretmeye başladı. Onu böyle gören İlyas Usta da bakmaya başladı.
“Bu kuşun derdi ne?