Hemen hepsinde “Fırat’ın doğusuna harekât hazırlığı”...
Birinde ise buna ek olarak “Çavuşoğlu’nun yeniden Asya projesine Japonya ve Çin’den tam destek” haberi manşette...
*
Oysa aynı gün ülkemizin Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkmış ve uzun zamandan beri ilk defa çok net bir dille şunu söylemiş:
“Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefimizi koruyoruz. Üyeliğimiz birkaç ülkenin ihtirasına kurban edilmemelidir...”
Dün burada yazdıklarımın aşağı yukarı aynısı...
Hürriyet gazete baskısına alttan küçük bir haberle girmiş, ama internet sitesinde hiç yok...
“Yeniden Asya...”
Baktım kimseden tık yok...
Ya ciddiye almıyorlar..
Ya da Perinçek herkesi “Avrasyacı” yapmış...
*
Bense sevmedim bu cümleyi... Hiç sevmedim.
Çünkü ülkemin geleceğini, çocuklarımın istikbalini hep Batı’da gördüm.
Oradan üç-beş kişiye kızdım diye, oradan üç-beş kişi bana haksızlık etti diye, istikametimi değiştirmeyi hiç düşünmedim.
“Suvarlı’da yenilenen seçimi AK Parti adayı kazandı...”
Öznesi, zamiri, tümleci, fiili yerli yerinde Türkçe bir cümle...
Herkesin anlayacağı bir cümle yani...
*
Suvarlı’da 31 Mart’ta yapılan seçimi İYİ Parti adayı kazanmış.
Fakat seçildiği tarihte adli sicil kaydı olduğu için mazbatası iptal edilmiş.
Yenilenen seçimi şimdi AK Parti adayı kazanmış.
*
Sezen Aksu o sıralarda Boğaz’daki Oba Gazinosu’nda sahneye çıkıyor.
Orada çıkıyor çünkü orasını “Gazino gibi değil, nezih bir yer” diye tarif ediyor.
Gazino her akşamki gibi dolu...
Ve her akşam olduğu gibi Sezen Aksu kanunları var... Oraya gelen herkes Sezen’in şarkı söylerken ne kadar hassas olduğunu biliyor.
BİR: Genellikle yemek servisi bittikten sonra sahneye çıkar...
1972 yılında başlayan “Üç G” efsanesi dönüyor.
Ben de size müjdeyi, RTÜK’e de kötü haberi vereyim.
Streaming platformlarını Türk televizyonlarına çevirmek pek kolay olmayacak.
*
Hep işitiyorum, benim gibi çok insan var.
Televizyonda veya bir streaming kanalda ne zaman bir “Godfather” (Baba) (1972) filmine rastlasam, mümkün değil bırakamıyor, sonuna kadar seyrediyorum.
Keza Martin Scorsese’nin “Goodfellas” (Sıkı Dostlar) (1990) filmi...
Daha yenilerde ise “
O an, geçen yıla döndüm...
*
Nisan 2018...
Roma’da Boscolo Exedra Oteli’nin 261 numaralı odasındayım.
Dünyanın ilk ve en büyük streaming film platformunun kurucusu Reed Hastings’le pencereden meydanın öteki tarafındaki binaya bakıyoruz.
Burası iç mimarisini 1563 yılında Michelangelo’nun yaptığı Santa Maria Bazilikası.
Ama biz bazilikayı değil, onun avlusunda heykeli bulunan
Davutoğlu, kuracağı partinin ilkeleri sayarken, “nepotizm”e karşı mücadeleden de söz etmiş.
*
Aslında bu yeni söylediği bir şey değil...
Başbakanlığı sırasında AKP’li partililerle konuşurken en az üç defa, onlara parti olarak nepotizmle mücadele etmeleri gerektiğini söylemişti.
*
Nepotizm, “akraba-i taalukat yönetimi” olarak tarif edilebilir.
Yani bakanların, kamusal yöneticilerin, belediye başkanlarının akrabalarını, yakınlarını önemli görevlere getirmeleri...
Bir tür akraba kayırmacılığı olarak tarif edilebilir.
13-15 Temmuz 2019 tarihleri arasında, 26 ilde yapılmış.
Her zaman olduğu gibi anketin siyasi tercih sonuçlarına değinmiyorum.
Ama “Türkiye’de yükselen değerlerin” ne olduğunu anlatan bölümünü aktaracağım.
SORU: “Siyasal kimlik olarak kendinizi nasıl tanımlarsınız?”
*
İşte cevaplar:
(1) Atatürkçü: Yüzde 25.2
(2) Milliyetçi: