Paylaş
Davutoğlu, kuracağı partinin ilkeleri sayarken, “nepotizm”e karşı mücadeleden de söz etmiş.
*
Aslında bu yeni söylediği bir şey değil...
Başbakanlığı sırasında AKP’li partililerle konuşurken en az üç defa, onlara parti olarak nepotizmle mücadele etmeleri gerektiğini söylemişti.
*
Nepotizm, “akraba-i taalukat yönetimi” olarak tarif edilebilir.
Yani bakanların, kamusal yöneticilerin, belediye başkanlarının akrabalarını, yakınlarını önemli görevlere getirmeleri...
Bir tür akraba kayırmacılığı olarak tarif edilebilir.
*
Ahmet Davut-
oğlu başbakanlığı sırasında bunu çok dile getirdi ama toplumun gündemine sokmayı başaramadı.
Onun yapamadığını şimdi CHP yapıyor...
Bazı küçük belediyelerde, başkanların çocuklarını, kardeşlerini, damatlarını, akrabalarını göreve getirmeleri ile bütün toplumda büyük bir tartışma başladı.
*
İşin güzel tarafı, CHP’li belediye başkanlarının akraba kayırmacılığına karşı ilk tepkiyi CHP Genel Merkezi’nin vermiş olması..
Yani kol kırılır yen içinde kalır demediler.
Genel merkez, yakınlarını göreve getiren CHP’li belediyelere, bunları görevden almaları talimatını verdi.
Ayrıca konuyu Meclis’e getirip bu konuda kanuni önlemlerin alınmasını istedi.
*
Ama en güzel gelişme dün iktidar medyasının da manşetlerden bu konuya girmesi oldu.
Dün baktım iktidarın neredeyse bütün gazetelerinde, bu akraba kayırmacılığına karşı yayınlar vardı.
*
İşte bu güzel haber...
Demek ki iktidarda da bir nepotizm, yakınlara, akrabalara makam verilmesi sıkıntısı ve şikâyeti başlamış.
Neticede CHP’li başkanların akraba kayırmacılığı, bütün Türkiye’ye yayıldı ve bütün partileri birleştiren bir hava oluştu.
*
Bence 23 Haziran sonrasının ilk güzel gelişmesi budur...
Umarım nepotizme karşı olan bu duyarlılık öteki partilere de yayılır ve Türkiye’nin öteki sorunları konusunda da iktidarı ile muhalefeti ortak bir şikâyet platformu oluşturur...
Böylece artık bünyeye musallat olan hastalıklardan kurtuluruz.
GİZLİ SAVAŞIN KODLARI ‘AK PARTİ’-‘AKP’ AYRIMI
SON günlerde AK Parti’ye yakın çevrelerde başlayan bir savaşın gizli kodları dikkatimi çekmeye başladı.
Kendini gerçek partili görenler, kendilerinden bahsederken “AK Partili” diyorlar...
Ama eleştirdikleri partilileri aşağılamak için onlardan bahsederken “AKP’liler” ve “Akepeliler” diye söz ediyorlar.
ERSOY, TEKNE TAMAM DA İSTİŞAREYİ ANLAMADIM
İktidar yanlısı medyada en renkli yazarlardan biri Ersoy Dede...
Onun bir tweet’inden öğrendim. AK Parti kanadında şimdi bir yat tartışması varmış.
AK Parti Beykoz İlçe
Gençlik Kolları’ndan bir grup gencin yat gezisi sırasında
çekilen fotoğrafları yayınlanınca kıyamet kopmuş...
*
Ersoy Dede “Gözleri ışıl ışıl parlayan gençler. Ne yanlış var bunda çözemedim” diyor...
Bu iki cümleyle ben de hemfikirim... Ne güzel işte, gençler yatta keyif yapıyor.
Ama arkasından gelen şu cümle var ya:
“Teknede oturup istişare etmenin neye mani olduğunu anlamadım...”
Yatta keyif yapmayı anladım da...
Şu istişare meselesi nedir çıkaramadım...
*
Sakın keyifli bir yat gezisi için bahane olmasın...
Yahu boşverin bunları, eğlenin çocuklar...
Hayatın biraz keyfini çıkarın... Korkmayın o ne der bu ne der diye...
MASKELİ SÜVARİ
“Bazen yüzümdeki maskem kontrolü ele geçiriyor...”
(‘Mr. Robot’ dizisi, ikinci sezon ikinci bölümden.)
YORUMU: Yüzlerimizdeki riyakârlık maskeleri kendimiz haline geliyor...
Veya kendimizdeki riyakârlık maskemiz haline dönüşüyor.
DÜNYADA GELMİŞ GEÇMİŞ EN KÖTÜ HABERCİ KİMDİR
Kesinlikle Roger Ailes’dır... Amerika’da Fox News’u kuran Roger Ailes’ın hikâyesi... Şu sıralar Digiturk Plus’ta, onu anlatan bir mini diziyi merakla izliyorum.
Bu hafta beşinci bölümü yayınlandı.
Dizinin adı “The Loudest Voice”...
Aman Allahım nasıl kötü bir insan... Ne felaket bir haber kanalı yöneticisi...
Siyasetçilere, insanlara, birlikte çalıştıklarına öylesine büyük kötülükler yapıyor ki, adamdan nefret ediyorsunuz.
Sadece ondan değil, dizide onu oynayan Russell Crowe’dan bile soğuyorsunuz.
İşin kötü yanı, bu yöntemlerle Fox Haber, CNN’i bile geçiyor ve en çok izlenen haber kanalı haline geliyor.
Sonra da öldü...
EN KÖTÜ GAZETECİ NE YAPINCA KOVULUR
Roger Ailes’ın gazetecilik etiğine zerre kadar dikkat etmeyen çok kötü taktikleri var.
Obama’yı düşman bellemiş ve ona karşı insafsız ve vicdansız bir kampanya yapıyor.
Haberciler “Barack Obama” derken o emir veriyor: “Ona Barack Hüseyin Obama diyeceksiniz...”
Durmadan, onun Kenyalı ve terörist olduğunun vurgulanmasını istiyor.
Obama seçimi kazandığı halde son dakikaya kadar bu haberi vermiyor.
Bu felaket adam sonunda gitti... Ama yaptığı gazetecilikten değil, birlikte çalıştığı kadınlara yaptığı cinsel tacizden...
Paylaş