“İleride Türkiye tarihi yeniden yazılırken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu ülkenin bekasına yaptığı katkı nedeniyle hayırla anılacaktır.”
AK Parti’yi veya MHP’yi destekleyen biriyseniz ve bu cümleye itirazınız varsa bile lütfen sabırla şu yazdıklarımı okuyun...
*
Partisi, 23 Haziran seçiminden ezici bir zaferle çıkarken, Kılıçdaroğlu’nun yaptığı ilk açıklama şu oldu: “Önümüzde çok ciddi sorunlar var, erken seçime gerek yok...”
Arkasından yaptığı ikinci açıklama, Türkiye’nin S-400 politikasına tam destek vermek oldu.
İktidar açısından bu sözlerin anlamı çok açık: “Önünde 4 yıl var. Bu süreç içinde iç politikaya ilgilenmene gerek yok. Cesur ol. Gerçekçi tedbirlerdi al. Dış politikada iç kamuoyuna değil, dışarıya seslen.”
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26 Temmuz günü partisinin il başkanlarına seslenirken S-400’lerle ilgili şunu söyledi: “Montaj ve eğitim safhalarının ardından Nisan 2020’de bu sistemleri aktif olarak kullanmaya başlayabileceğiz.”
Dünyada hangi opera binasının kırmızı halısında görünmek en medyatik olanıdır diye sorarsanız...
MET derim...
Yani New York’taki Metropolitan...
*
Ama bütün dünyada en zor bilet bulunabilen opera nerede sahnelenir diye sorarsanız cevabım şudur... Almanya’da Bayreuth şehrinde her yıl yapılan ve bir ay süren Wagner Festivali’nde sahnelenen operalardır...
Hele hele açılış gecesi için sıradan ölümlü bir insan için bilet bulmak neredeyse imkânsızdır...
*
On yıl önce bu festivalin kapanışında sahnelenen
Kız, Amerika Birleşik Devletleri’nin tanınmış mankenlerinden biri...
Genç adam ise İzmirli...
Sonra ikisi birlikte iç hatlar kısmına geçip oradan Çeşme’ye geçiyorlar.
BİR AKŞAM ÖNCE SPAGO RESTORAN
Bir akşam önce ben işte bu genç adamla, İstanbul’un Spago restoranında buluşup birçok yerde okuduğum iki arkadaşın heyecan verici hikâyesini dinledim.
Çünkü bu iki genç, bugün Silikon Vadisi’nin kalbi sayılan Palo Alto’da en çok konuşulan startup başarı hikâyelerinden birini yazdılar.
Bu genç adamın adı Kaan Günay...
Aslında hikâyesi, benim gençliğimden beri Türkiye’de çok yaşanan bir
İstanbul’da Aya İrini Kilisesi’nde bir açılışa davet ediyorlardı.
*
Önceki akşam bu davetteydim.
Davetin resmi konusu aynen şöyleydi:
“Akdamar Kutsal Haç Kilisesi Fotoğraf Sergisi.”
İzzet Keribar’ın fotoğraflarından oluşan bir sergiydi bu.
*
Bu serginin açılışında altı ayrıntı dikkatimi çekti:
“Bakın Osman Kavala’nın adını nerede gördüm...”
2008’de 300 aydın, sanatçı, hukukçunun Ergenekon soruşturmasını desteklemek için yayınladığı bildiriyi hatırlatmıştım.
Daha sonra Türk tarihinin en büyük zulümlerinden birine yol açan ve bir FETÖ kumpası olduğu ortaya çıkan “Ergenekon soruşturmasının” derinleştirilmesini istiyorlardı.
*
O bildiride, Osman Kavalave eşi Prof. Ayşe Buğra’nın da imzası vardı.
O yazıyı, geçmişte hepimizin nasıl hatalar yaptığını anlatmak için yazmıştım. Ama asıl büyük hatanın adalet ve yargıda yapıldığını söylemek istemiştim.
*
Söylemek istediğim de tam olarak şuydu:
“I see dead people...”
Yani “Ölü insanlar görüyorum...”
*
Aslında çocuğun, çok önceden hepimize gerçeği anlattığı sahneydi...
Ama filmin o anında, hepimiz o kadar kördük ki hiçbirimiz bu sözlerin ne anlama geldiğini anlamamıştık...
Çünkü ölülerin bile öldüklerini anlamadıkları trajik bir andı o...
*
Herkes orasını “AKP’nin muhafazakâr hayat tarzının kalesi” olarak düşünüyor.
*
23 Haziran seçiminden sonra Başakşehir üzerine bir yazı yazdım.
Yazının temeli BBC
Türkçe servisinin hazırladığı bir inceleme yazısıydı.
Orada 4 temel gözlem vardı.
Bugün artık “bir değil, üç Başakşehir” ortaya çıkmış durumda.
İlçenin Refah Parti yanlıları tarafından kurulan ilk bölümü bugün artık