Dün, Kadıköy’ün yüreği denilen statta oynanan Fenerbahçe-Galatasaray derbisi. Birini sahada, ötekini televizyondan. Maçın teknik analizini Hürriyet’in uzman yazarlarına bırakıyorum. Ben size gönüllü ‘saha müşahidi’ (gözlemcisi) olarak ‘taraftar raporumu’ sunacağım.
CİMBOM'DA HÜSRAN HAFIZASI KANARYA'DA İSE TESELLİ RUHU
Galatasaray psikolojisi 22 maçlık bir hüsran hafızasıyla Kadıköy’e gelen Galatasaray dün sahaya Obama’nın seçim sloganındaki gibi ‘Yes You Can’ duygusuyla çıktı. ‘Bu defa yapabilirsin.’
Fenerbahçe taraftarı ise aynı sahaya ‘No you can’t’ iddiasıyla çıktı. Yani ‘Bu defa da yapamayacaksın.’
BU GENETİK DUYGU HER YIL DEĞİŞEN TAKIMLARA GEÇER Mİ?
Taraftar böyleydi, ya takımlar? Her iki takımın da oyuncuları 20 yılda en azından 15-20 defa değişti. Acaba taraftardaki bu psikoloji, otomatik bir genetikle oyunculara da aynen geçer mi? Bir seyirci olarak dünkü maçtan sonra benim ‘taraftar raporum’ şu: Galatasaray sahaya mutlaka kazanmak için çıktı. Fenerbahçe ise ligde iddiasını sürdürmekten çok sanki ‘bir derbide daha yenilmeyerek’ evinde unvanını korumak isteyen boksör gibi sahaya çıkmış gibiydi
BELKİ DE BU DEFA YENİLMEZLİĞİ KAYBETMEK İLK DEFA KAZANMAKTI
Fenerbahçe'nin artık unutmaması gereken bir şey var. Epey bir süredir bu sahada kaybetmemek, kazanmak anlamına gelmiyor. Ben bir Fenerbahçeli olarak, tarihimizin en kritik döneminde, 3 Temmuz direnişi sırasında, yine bu sahada berabere biten maçı hiç unutmadım. O maçta da yenilmezlik ünvanımızı bir kere daha kazanmış. Ama şampiyonluğu kaybetmiştik. O maç sonrası yediğim biber gazının feci tadı hala damağımda... O bakımdan belki de bu sahada yenilmezlik unvanını kaybetmek Fenerbahçe için iyi bile olmuştur denilebilir. Hiç olmazsa takım bundan sonra sahaya kazanmak azmi ile çıkar.
Bu kare ocak ayının 11’inde İstanbul’da çekildi.
Hani şu geçen hafta Çağla Şikel’in açıklaması ile gündeme gelen Dr. Demartini’nin yaptığı “Affetme konferansı”nın ilk günü salonun durumunu gösteren bir kare bu.
*
Fotoğrafa biraz daha yakından bakın...
Ne görüyorsunuz?
Salondakilerin neredeyse tamamına yakını kadın.
Yanılıyor muyum diye konferansa katılanlardan birine sordum.
Haklıymışım.
İki askerimizin şehit düştüğü, beşinin yaralandığı haberi tam o sırada gelmiş.
*
Arkadaşlarımızın anlattığına göre, Akar telefonda konuştuğu Genelkurmay yetkilisine “Sakin olalım” demiş...
Bence de en doğru yaklaşım...
*
Genelkurmay’dan gelen haber ve sonradan yapılan açıklamaya göre askerlerimiz “bir hava saldırısında” vurulmuş...
Aynı saatlerde Rus Genelkurmayı da uçaklarının bazı rejim muhaliflerini vurduğunu belirtiyorlardı.
*
10 kişi hayatını kaybetmiş...
Bunların dördü Türk vatandaşı...
Demek ki, insanlık için koronavirüsten çok daha tehlikeli bir virüs uyanmış.
Irkçılık virüsü...
Yirminci yüzyılın ilk yarısında insanlığa çok pahalıya patlamıştı.
Yüz yıl sonra yine kapımızda demek...
*
YouTube’a bir video yükleyip intihar etmiş.
İzledim.
*
Umudunu kesmiş, mutsuz bir 21’inci yüzyıl Marksistinin şahsi manifestosu gibi...
En çok da adaletsizlikten yakınıyor.
Eğitim sistemini yeriyor.
İşi “Çocuklarınızı okula göndermeyin” demeye kadar getirmiş.
Ve sonra intihar etmiş.
* * *
Bir iddianame düşünün ki...
*1900’lerde yapılmış Anadolu balarısı kolonilerini gösteren haritayı, Türkiye’yi bölme haritası zannetmiş...
Veya öyle işine gelmiş...
Dosyaya koymuş...
Ne olduğu belli olduktan sonra bile dosyadan çıkarılmamış...
* * *
İşte o nedenle mahkemenin dün verdiği beraat kararı...
Şirket dünyanın ilk “ses, beste ve sanatçı klonlamasını” başarmış.
Olayın özeti şu.
Yapay zekâ, gerçek bir sanatçının aynı sesi ile bir beste yaptı ve klonladığı sanatçının bu şarkısının videosunu yayınladı.
Ses ve görüntüsü yapay zekâ yoluyla klonlanan ve onun algoritması ile beste yapılan sanatçı ünlü hip hop’çı Travis Scott...
Yapay zekânın sözlerini yazdığı, bestelediği ve şarkıcının ağzından söylediği eserin adı “Jack Park Canny Dope Man”...
*
Klonlanmış bott şarkıcılar dönemi açıldı.
Üç gazeteciydik. Benim dışımda Fatih Altaylı ve İsmail Küçükkaya vardı.
*
İçlerinde tek İzmirli bendim.
Tabii ki Çeşme Yarımadası ile ilgili büyük yatırım projesini sordum.
Sayın Bakan Çeşme’yi Araplara mı peşkeş çekiyorsunuz?
Oradaki laik hayat tarzını yok etmek için AKP’lilere mi açıyorsunuz?
Yarımadanın karakterini darmadağın mı edeceksiniz?