Düşünmemiz, kendimiz ve ülkemiz hakkında meditasyon yapmamız için de bir fırsat var şimdi...
Ben dün öyle bir meditasyon yaptım...
Kendi kendime sordum.
Bana kim deva olur?
*
Bağırmayan, çağırmayan, belagatte desibel şiddeti uygulamayan, her itirazıma “Hain” diye yüklenmeyen, belagati gümbürtü değil sükûnet olarak gören, sözün ve bağırış çağırışın teneke olduğu yerde sükûneti altın haline getiren bir simyacı bana deva olur.
Bana doğruları, sadece doğruları söyleyen, gerçekleri saklamayan, ekonomi kötüye gittiğinde
Ve üzerinde de ameliyatlarda kullanılan plastik bir eldiven...
Ünlü aktör paylaşımında eşinin ve kendisinin “koronavirüs pozitif” olduğunu açıkladı.
Tabii ki haber, Tom Hanks ve eşinin bu virüsü kapması.
Ama en az onun kadar önemli olan, bu olayı bizzat kendilerinin bütün dünyaya duyurması.
Açıklama kadar ilginç bir şey de bundan sonra ne olacağıyla ilgili paylaşımıydı.
Onu da olabilecek en net ifade ve mütevazı şekilde şöyle açıklıyor:
“Bunun uymamız gereken protokolleri var. Testler yapılacak. İkimiz de gözlem altına alınacağız. Güvenliğimiz ve kamu sağlığı nedenleriyle de gereken süre izole edileceğiz.”
Herkeste aynı soru: Bu tek hasta kaç günde kaç vakaya dönüşecek?
Tahmin yapabiliriz ama kesinlikle bilmek mümkün değil.
Ama önümüzde başka ülkelere ait ciddi veriler var.
New York Times gazetesi dün Amerika Birleşik Devletleri’ne ait çok titiz bir çalışma yapmış.
Koronavirüs vakalarının ülkedeki haritasını çıkarmış.
Bugüne kadar 37 ayrı bölgede vaka saptanmış.
O haritadan gördüğümüze göre virüs ülkede homojen olarak yayılmıyor.
Serginin adı “Böyle Daha Güzelsin”di...
KADEM’in (Kadın ve Demokrasi Derneği) düzenlediği serginin konusu 28 Şubat döneminde üniversitelerde başörtülü kız öğrencilere uygulanan baskılardı.
*
Bu sergi dolayısıyla öğrendim ki, üniversite kapılarında kurulan ikna odalarında başörtüsünü çıkaran kız öğrencilere “Böyle daha güzelsin” deniliyormuş.
Bu bakımdan yaratıcı ve etkileyici bir sergi adı olmuş.
Bugün size üzerine pek fazla yazı çıkmayan bu çok ilginç sergiyi anlatmak istiyorum.
Yazının sonunda da sergiyi gezdikten sonra hatıra defterine yazdığım üç cümleden söz edeceğim.
Şu harika fotoğraf Kadınlar Günü’nde manşetlere çıkmaya değer tarihi bir kare değil midir?
* * *
Bu ülkede...
Türkiye’de cumartesi akşamı tarihi bir olaya tanık olduk.
Beşiktaş Vodafone Arena’da bir rekor kırıldı.
Türkiye’nin en büyük futbol kulüplerinden Beşiktaş ile İspanya’nın en büyük kulüplerinden Atletico Madrid futbol takımları karşı karşıya geldi.
Seyirci rekoru kırıldı.
Paketin içinden çıkan notta şu yazılıydı:
“Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun...”
*
Kutudan bir şişe şarap çıktı. Etiketinin üzerinde “Hypatia” yazıyordu.
Türkiye’de hiç duymadığım bir şarap...
Melen şirketi bunu kadınlar için üretmiş.
Bornova misketi üzümünden yapılmış gerçekten güzel bir beyaz şarap.
İdlib’de görev değişimine giden bir Türk askerinin eşiyle vedalaşması...
* * *
Askerimizin giysilerine uzun uzun baktım.
Ne kadar modern bir ordumuz varmış diye gururlandım.
Eşinin yüzündeki ifadeye baktım.
Cumhuriyet ne güzel kadınlar yetiştirmiş diye gururlandım.
* * *
Hiç umurumda değil.
*
Rejim eski sınırına çekilmiş mi, M4 yolu kimin kontrolünde, kim kimle devriyeye çıkacakmış.
Vallahi hiç umurumda değil...
Peki öyleyse ne umurumda...
Orada ateşkes sağlandı mı...
İşte o umurumda...