Haklısınız hayatımın bu döneminde boş işlerin boş kalfası olduğum için böyle şeylerle oyalanıyorum...
*
Dünyanın en büyük streaming müzik platformu Spotify dün 2020 yılına ait izlenme rakamlarını açıkladı.
Bu yıl müzikte, dünyada Bad Bunny ve Billie Eilish; Türkiye’de ise Sezen Aksu, Ezhel ve Murda yılı oldu.
Bunları Hürriyet’in sayfalarında bulacaksınız...
Ben de bundan istifade edip Spotify yönetimine aklıma gelen bazı soruları sordum.
Mesela onlar bu yıl en çok dinlenen şarkıcıları ve şarkılarını açıklıyor ya, ben farklı bazı bilgileri öğrenmek istedim.
O sabah çok tuhaf duygular yaşadım...
*
Üç gün önce Diego Maradona ölmüştü ve henüz 60 yaşındaydı...
O sabah ise karşımda biri 54, öteki 51 yaşında iki boksör vardı ve birbirlerine kıyasıya vuruyorlardı.
Seyircisiz ringde duyulan tek ses 54 yaşındaki Tyson’ın öfkeli bir boğanınkini andıran nefes alış verişleriydi...
Maçı seyrederken kendimi de bir cevapsız sorular girdabında buldum.
O yaşta bir insanın kalbi böylesine göğüs göğüse, yumruk yumruğa güçlü bir mücadeleye nasıl dayanır?
O nedenle küçük şahsi tarihlerimizde mutlaka “Bir hayata kaç araba, kaç berber sığar” bölümleri bulunur.
Ha bir de “Bir hayata kaç sığar bölümü”...
*
Benim hayatta kendime ait sadece iki arabam oldu.
New York Eyaleti özellikle Noel sırasında kiliselere gidişe de sınırlama getirmek istiyordu.
*
Ülkede “Şükran Günü” ve Noel dolayısıyla büyük bir iç hareketlenme olacak.
Kiliseler dolacak...
Araştırma Amerika’da yapılmış, kitap ise Türkiye’de yazılmış.
Araştırmayı Amerikalı yatırım şirketi Piper Sandler yaptırmış.
Kitabı ise Türkiye’de Aydınlık grubuna ait Kaynak Yayınları yayınlamış.
*
Araştırma ABD’de “Z kuşağı”nın pandemi dönemindeki yeni trendlerinin insan ve çevre konusunda nasıl duyarlı bir kuşak yarattığını ortayla koyuyor.
Türkiye’de yayınlanan kitap ise “Z kuşağı”nın “emperyalizmin dayatması”, ruhsuz, vatan duygusundan yoksun zehirli bir sarmaşık olduğunu anlatmaya çalışıyor.
Kısaca bir tarafta K kuşağı (GENK) denilebilecek “korona öncesi” bir Kızılelma kuşağının bakış açısı...
Öteki tarafta ise postkorona dönemin işaretini veren yeni bir Z kuşağı (GENZ) duyarlılığı...
Adı “O Günler...”
Hiç de alışık olmadığımız bir Selda Bağcan şarkısı...
Söylendiği yıl 1974...
12 Mart ara rejimi geride kalmış.
Türkiye Kıbrıs’a çıkmış.
Ülkenin en laik kesimi ile en muhafazakâr kesimi koalisyon hükümetinde bir araya gelmiş.
Türkiye yaralarını sarıyor...
Belki de Amerika’nın ilk “X kuşağı kabinesi” olacak bu.
Dün yeni dışişleri bakanını anlatmıştım.
Aynı gün bütün Amerikan istihbaratının başına kimi getireceği de belli oldu.
Gelin şimdi onu tanımaya, hayat hikâyesinin en ilginç bölümünden başlayalım.
1) UYUŞTURUCU SATILAN BAR SONRA NE OLUYOR
HİKÂYEMİZ 90’lı yılların ortalarında, Amerika’nın Baltimore şehrinde başlıyor.
O yıl polis, şehirdeki bir bara baskın yapıyor.
Daha doğrusu Maçakızı’nın kurucu ortağı Sahir’in İstanbul’daki yalısından.
Arkasında çok güzel bir hikâye var ama önce dün gece gelen haberle başlayayım.
ABD’nin yeni başkanı Biden dün sabaha karşı Dışişleri Bakanlığı’na kimi getireceğini açıkladı.
Bakanlığa getireceği isim Antony Blinken’miş...
Şimdilik sadece şunu söyleyeyim.
ABD Dışişleri Bakanlığı’na bir gitarist geliyor.
Ama önce dün sabaha karşı bu haberi okuduğumda ilk aklıma gelen şeyi yazayım...