Hemen söyleyeyim, tamamen kendi görüşüme dayalı sübjektif bir seçimdi bu...
Ama yaparken elimden geldiğince objektif olmaya çalıştım.
Kutuplaşmış bir ülkede “yılın insanını seçmek” çok zor bir iş...
Tabii ki bu yıl da böyle olacak.
Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da siyasetçileri liste dışı tuttum.
İZMİR DEPREMİNİN İKİ UMUT BEBEĞİ
Dönüp dönüp dinliyorum, dinledikçe daha çok seviyorum...
Neden böyle derken geçen gün Vanity Fair’in internet sitesinde ilginç bir sosyal medya olayının hikâyesini okudum.
Önce onu özetleyeyim.
*
Geçtiğimiz eylül ayının 25’inci günü Nathan Apodaca isimli Idaholu bir Amerikalı TikTok’a bir video yükledi.
Aslında sıradan, çok az insanın ilgisini çekecek, patates fabrikası ile ilgili bir videoydu...
Ancak videoyu yükleyip Idaho otoyoluna çıktıktan kısa süre sonra çok ilginç bir şey oldu. Yüklediği video milyonu geçen insan tarafından seyredilmişti.
*
Bunun ne anlama geldiğini ise daha sonra anlayacağız...
Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo’nun önceki günden beri başında bir sorun var.
Ama buna “sorun” mu yoksa “başarı” mı demek gerekir bunu konuşalım.
Fransa hükümeti Paris Belediyesi’ne 90 bin Euro para cezası kesti...
Yani 110 bin dolar civarında bir şey...
Miktar önemli değil, önemli olan cezanın gerekçesi...
Merkezi hükümet Paris Belediye Başkanı’na 2012 yılında çıkan bir yasaya aykırı davrandığı için bu para cezasını vermiş.
Nedir bu diye sorarsanız, anlatayım.
Ama gelin önce fotoğrafa yakından bakalım...
*
Bu “Zoom”la veya ordunun kendi içinde daha güvenli bir sistemi ile yapılan telekonferansın fotoğrafı.
Ekranda 18 kutu var ve her birinde bazı insanları görüyorsunuz.
En üst sağdaki sivil kişi Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar...
Akar her pazartesi Silahlı Kuvvetlerimizin üst komutanları ile böyle görüntülü bir toplantı yapıyor.
Bu da bu hafta yapılan son toplantının ekran görüntüsü...
Hürriyet’in eski başyazarı Oktay Ekşi, Aydınlık’taki yazısında şöyle bir şey demiş:
Kılıçdaroğlu’nun ABD’nin yeni başkanı Biden’a çektiği kutlama mesajında, ‘Türkiye’deki demokrasiyi destekleyiniz’ anlamındaki sözlerini son derece isabetli buluyorum. Çünkü hem insan hakları hem de demokrasi son 50 seneden beri artık hiçbir ülkenin ‘iç işi’ değildir. Bunlar ‘uluslararası değerlerdir’ demiş.
*
Aydınlık gazetesi bu yazıyı yayınlamış ama altına şu itiraz notunu düşmüş:
“Hangi gerekçe ile olursa olsun ABD’nin ülkemiz siyasi arenasına demokrasi söylemiyle müdahil olmasını doğru bulmuyoruz.”
Gazete ile yazarı arasındaki bu görüş farklılığında ben kimden yanayım diye sorarsanız, hiç düşünmeden cevabını verebilirim:
“Oktay Ekşi’den yana...”
1) ‘ÇILGIN SAYISAL LOTO’ BU HAFTA 87 MİLYON TL’YE GELDİ
Ben bir Milli Piyango kullanıcısıyım ama tanıdığım Sayısal Loto oynayan çok kişi var. Orada neler oluyor?
“Operasyonu biz devraldıktan sonra önemli değişiklikler yaptık. Çılgın Sayısal Loto’da oynama şeklini 49 sayıdan 90 sayıya çıkardık. Haftada 2 gün olan çekiliş günlerini de 3’e çıkardık. Geçtiğimiz dönemde en yüksek 17 milyon TL olan büyük ikramiye miktarı bugün 87.5 milyon TL’ye ulaştı.”
2) BİR KİŞİNİN KAZANMA İHTİMALİ 54’TE 1’DEN 20’DE 1’E YÜKSELDİ
Konunun cahili olarak merak ettiğim bir şey var. Son zamanlarda şöyle bazı sözler duydum: Mesela büyük ikramiye çıkmıyormuş. Üst üste kazanan numara oluyormuş diye... Mesela Sayısal’da bana sanki çıkması mümkün değilmiş gibi görünüyor. Nedir bunun aslı?
“Aslında oyunların ikramiye kazandırması belli bir matematiksel tahmine dayanıyor ve demin bahsettiğim üzere herhangi bir müdahaleye açık olmayan makinelerin yaptığı çekilişlerde çıkan rakamlar ile oyunseverlerimizin tahmin ettikleri rakamların eşleşmesi gerekiyor. Örneğin istatistiki olarak Süper Loto’da büyük ikramiye çıkması için 50 milyon adet kolonun oynanmış olması gerekiyor gibi bir varsayım var. Hatırlarsanız 27 Ağustos Perşembe günü gerçekleştirilen Süper Loto çekilişinde Tekirdağ’ın Muratlı ilçesinden 1 kişiye 32 milyon 364 bin 752 TL çıkmıştı, halbuki o güne kadar oynanan kolon sayısı 50 milyona ulaşmamıştı. Adı üzerinde, şans oyunu bu.”
İnsan merak ediyor, böyle bir oyunu oynadığı zaman kazanma şansı nedir diye...
Bir süredir bunu Sisal’ın marka yöneticileri ile konuşmak istiyordum.
Ayrıca çocukluğumdan beri yılbaşı hayallerimizin en büyüğü hep Milli Piyango olmuştu...
O gecelerde çekilişi merakla beklerdik.
Tabii bir de gazeteci olarak özel bir ilgim var Milli Piyango’ya...
Her senenin en çok satış yaptığımız günü 1 Ocak’ta sıralı kazanan listesi verdiğimiz gün olurdu.
300-400 bin tiraj eklerdik günlük satışımıza...
Geçen ağustos ayından beri Türkiye’de şans oyunlarının çekilişleri ilk defa özel bir şirket tarafından yapılıyor.
Mesaj genç bir şifre çözüm uzmanından geliyordu. Ve bu mesaj benim gibi milyonlarca sinema izleyicisini de yakından ilgilendiren bir konu üzerineydi.
Dünyanın birbirinden uzak üç ayrı yerindeki üç genç bilgisayar uzmanı bütün dünyanın 51 yıldır merakla beklediği bir şifreyi çözdüklerini iddia ediyorlardı.
Neydi bu geçen hafta cuma günü FBI’a ulaşan çözülmüş şifre...
Şimdi 51 yıl önceye dönelim.
HALEN TÜRKİYE’DE DE GÖSTERİLEN ZODIAC FİLMİNİN ŞİFRELERİ
Amerika’nın San Francisco şehri 1969 yılında işlenen bir cinayetle sarsıldı...
Temmuz ayı içinde bir araba içinde yan yana oturan bir genç kız ve erkek kimliği belirsiz biri tarafından tabancayla vurulup öldürülmüştü. Bir süre sonra göl kenarında sevişen iki genç, bir katil tarafından öldürülünce işin rengi değişmeye başladı...
Bir süre sonra başlayan bazı gelişmeler neticesinde San Francisco cinayetleri Amerika tarihinin en esrarlı olaylarından birine dönüşecekti.