Paylaş
O sabah çok tuhaf duygular yaşadım...
*
Üç gün önce Diego Maradona ölmüştü ve henüz 60 yaşındaydı...
O sabah ise karşımda biri 54, öteki 51 yaşında iki boksör vardı ve birbirlerine kıyasıya vuruyorlardı.
Seyircisiz ringde duyulan tek ses 54 yaşındaki Tyson’ın öfkeli bir boğanınkini andıran nefes alış verişleriydi...
Maçı seyrederken kendimi de bir cevapsız sorular girdabında buldum.
O yaşta bir insanın kalbi böylesine göğüs göğüse, yumruk yumruğa güçlü bir mücadeleye nasıl dayanır?
Bunu düşünmemin nedeni ise geçen hafta tesadüfen okuduğum bir makaleydi.
Gazi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri dergisinde 2004 yılında yayınlanan makalenin konusu Türkiye liglerinde oynanan maçlarda futbolcuların kalp atış hızlarıydı.
1, 2 ve 3. liglerde oynayan futbolcular üzerine yapılan araştırma şunu ortaya koymuştu:
Maç sırasında futbolcuların nabızları 90’la 230 arasında değişiyordu.
Dakikada 230 defa atan bir kalp...
Pazar sabahı maçı yorumlayan kişilerden birinin verdiği bilgiye göre boks maçlarında kalp ritmi 150 ile 180 arasında değişiyormuş.
Karşımda dövüşen iki boksörden Tyson 54, Jones Jr. ise 51 yaşındaydı...
60 yaşındaki Maradona bir kalp krizi sonucu hayatın kaybederken, ondan sadece 4-5 yaş küçük iki adam ise 180 atan nabızla birbirine insafsızca vuruyordu...
*
Bir insana bu mücadele duygusunu veren şey nedir?
Para hırsı mı?
Maç öncesinde Mike Tyson’a şunu sordular:
“Geleceğin için mi ringe çıkıyorsun?”
Soruyu sorana şöyle bir baktı ve şu cevabı verdi:
“Hayır başkalarının geleceği için çıkıyorum...”
*
O gece yorumculardan öğrendim ki, kazandığı 10 milyon dolara yakın parayı hayır kuruluşlarına bağışlayacakmış...
İşte o an uyandım...
Gerçekten böyleyse ne güzel bir şey...
Son yıllarda acımasız popülist liderlerin savaş kararları alırken duran kalbi, demek ki 54 yaşında ringe çıkan insanların göğsünde atmaya başlamış.
Darısı, bizim ve çocuklarımızın kaderini iki dudağı arasına sıkıştırmış popülist liderlere...
İnşallah onların kalbi de adalet, insanlık,eşitlik, ırk ayrımcılığı ile mücadele için atmaya başlar...
HİSAR CAMİSİ’NDEKİ O İMAMA, MÜFTÜYE 2 KELİME EDECEĞİM
PAZAR günü saat 14.00’te İstanbul’daki Şişli Ermeni Mezarlığı’nda, bir mezarın başında mevlit okutuldu.
Bunu cumartesi günü gazetelerde gördüğüm bir ölüm ilanından öğrendim.
Mezar taşındaki isim Markar Esayan’dı.
Bir Ermeni vatandaşımızdı yani...
*
Esayan AKP milletvekiliydi...
Ermeni bir babanın oğluydu. Annesi ise Çerkes bir Müslüman.
Kendisi baba inancı olan Hıristiyanlığı seçmişti.
*
Hıristiyan bir mezarlıkta okunan mevlit beni 4 yıl öncesine götürdü.
İzmir’in Konak ilçesinde, çevrede Basmacı Yusuf diye bilinen Yusuf Hobe isimli bir Yahudi vatandaş 14 Nisan 2016 gecesi hayatını kaybetmişti.
İzmir Hisar Camisi çevresinde bir dükkânı vardı ve çevre esnafı tarafından çok seviliyordu.
Çevredeki esnaf çok üzülmüş ve gece öldüğü için ilan verilemediğinden Hisar Camisi’nin imamına başvurup camiden bir ilan yapılmasını istemişler. İmam reddetmişti. Bunun üzerine, aralarından biri Konak İlçe Müftülüğü’ne başvurmuş, o da reddetmişti.
Sonunda işi Diyanet’e kadar götürmüşler, orası da reddetmişti.
*
Pazar günü bu haberi okuduğumda içimden bir ses yükseldi ve o gün beni, doğup büyüdüğüm şehirdeki bu olaya götürdü.
Bu küçücük duyuruyu reddeden o imam kimdir, o müftü kimdir. Diyanetten ret cevabı veren kimdir bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum.
Bir Ermeni mezar taşının başındaki mevlit bana cesaret verdi...
O gün yükseltemediğim sesimi bugün yükselteceğim ve diyeceğim ki...
Helal olsun O Ermeni mezarlığının yöneticilerine...
Helal olsun o mezarın başında mevlit okuyan hocalara...
Helal olsun Markar Esayan’ın bunu düşünen ailesine ve dostlarına...
EL CHAPO’NUN ŞEHRİNDEKİ ŞİŞMAN VE HANTAL ADAM
PAZAR akşamı “Maradona Meksika’da” isimli belgeseli izliyorum...
Maradona’nın Meksika’nın Dorados takımını çalıştırdığı 2 sezonu anlatıyor.
Dorados, dünyanın en ünlü uyuşturucu kaçakçısı El Chapo Guzman’ın şehri Sineola’nın takımı...
Maradona bir uyuşturucu bağımlısı ve kokainin tam da merkezinde...
Şişman denilecek kadar kilolu...
Hantal ve yürümekte zorlanıyor...
Yani bir takımı çalıştırmak için bulunacak son insan bile değil...
Ama iki sezon o takıma birinci lige yükselme finali oynatıyor...
*
Sekiz yaşımdan beri futbol âşığıyım...
Futbolda idollerim oldu... Hayranlık duyduğum insanlar tanıdım...
Maradona dünyanın en iyi futbolcusu değildi...
En kusursuzu da değildi...
Hatta hayatı, skandalları, tavırları, uyuşturucu bağımlılıkları, ilişkileri nedeniyle en kusurlularından biriydi bile denilebilir.
*
Öyleyse dünya neden onun arkasından böylesine büyük bir ayin yapıyor?
Nedir onu gözümüzde böylesine ikonik yapan...
Sakın onun kusurları olmasın...
Kusurları, zaafları ve futbol dünyasına kattığı renkler...
İnsan dramları, savaşlar, eşitsizlikler, çevre kirlenmeleri nedeniyle kararmış dünyamıza kattığı renkler...
*
Meğer rengi ne kadar çok seviyormuşuz...
HAFİF JAZZY BİR JULİO IGLESİAS’A NE DERSİNİZ
BENİM küçük rock grubum Julio Iglesias denince burun kıvırır...
Bense yıllardır aynı keyifle dinlerim.
Geçen cuma günü streaming platformlarına yeni bir Julio Iglesias şarkısı kondu.
Adı “Bohemio”...
Andres Calamaro ile birlikte söylüyor.
Hafif bossa nova, hafif jazzy bir şarkı...
Pandemi döneminde sıkılan ruhuma çok iyi geldi.
Tavsiye ederim...
Aynı tarzda bir başka yeni şarkı da şu:
(*) Blank&Jones, Coralie Clement: “C’est Mieux...”
O da aynı tür...
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Foto Editörü: Uğur Yurdakul
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Pelin Akaydın
Paylaş