Yolun orta yerlerinde sola sapıyoruz ve yukarı doğru tırmanıyoruz.
Çınar ilçesi sınırları içindeki Zerzevan Kalesi’ne gidiyoruz.
Burası yakında yayınlanacak olan inanç kitabımı yazarken sık sık önüme çıkan bir yer.
*
Kale Romalılar tarafından inşa edilmiş. Uzun yıllar bir askeri yerleşim yeri olarak kullanılmış. Ama burayı gözümde asıl ilginç hale getiren yer, kazılar başladıktan sonra keşfedilen yeraltı tapınağı oldu.
Burası Mithras dinine ait bir gizli tapınak. Dar bir kapıdan girip aşağı doğru inmeye başlıyorsunuz.
Yeraltı tapınakları, evleri bu bölgenin her yerinde karşımıza çıkacak.
Sanki bütün tarih inancını burada korkuyla yeraltına sığınarak yaşamış gibi.
Bir İzmirli olarak, üç gün boyunca bölgeyi gezdim ve Mezopotamya’yı yazdım.
*
- Zerzevan Kalesi’ni kazan arkeologlar, toprağın altındaki gizli tapınakla ilgili neler anlattı...
*
- Diyarbakır’da görevli komutan bana “Beş şarkım var” deyince, bir İzmirli olarak ben ne anladım...
*
- Diyarbakır’da lahmacun, zevk sıralamamda İzmir pidesinin önüne geçerken lokantada ne çalıyordu...
- Hocam... Bu kedicik bikinisi ne iş? Hani ‘bikini bölgesi’ diye tarif ettiğiniz bölge neresidir?
- Bak çekirge... Kuran-ı Kerim’de başörtüsü diye bir şey yok, çarşaf var çarşaf...
‘KEDİCİKLERİMİ NİYE ÇARŞAFA SOKMADIM’
-Hocam madem öyle kedicikleri neden çarşafa sokmuyorsun?
- Bak çekirge sen anlamazsın... Adem ve Havva cennetten indirildiklerinde Adem sadece edep yerini, Havva anamız edep yeri ve göğsünü kapamıştır...
- Hocam yani senin kedicikler Havva anamızı mı örnek alıp bikini giyiyor?
- Evet çekirge öyle diyorum. Bikini bölgesini Havva anamız çizmiştir.
Önce bu harika gerçek hayat hikâyesini dinleyelim: “2007 yılında Doktorlar Caddesi’nde yürürken iki kolu olmayan bir kız çocuğu gördü. Üç-dört yaşlarındaki çocuk, anne ve babasıyla yürüyordu. Yanlarına gitti, çocuğu sevdi. Sevmekle kalmadı... Yardım etmek istedi. İçinden geldi... Ama böyle pat diye nasıl olacaktı?
Bunu aileye nasıl söyleyecekti? Söylese aile nasıl bir tepki verecekti? Yoldan geçen bir hanımın tanımadığı bir çocukla görüşmek isteği elbette garipti!
Topladı cesaretini... İçinden gelen duygulara hâkim olamıyordu. Anneye “Evinize gelip çocuğu ziyaret edebilir miyim” dedi. Anne şaşkın, baba “Ne alaka, ne oluyor” havasında...
Biraz da ısrar edince evde ziyaret ‘iznini’ kopardı. Tanımadığı bir memlekette, yolda gördüğü bu ‘özel’ çocuğu yeniden göreceği için mutluydu.
HEDİYEYİ VERİRKEN ÖYLE BİR ŞEY SÖYLEDİ Kİ... O ANZiyaret günü gelip çattı... Heyecanına hâkim olamıyordu. Hediye almalıyım dedi... Ne alacağını düşündü uzun süre...
Sonunda kavanoz türü bir akvaryumda balık almaya karar verdi. Stat arkasındaki evlerine gitti... Anne çekingen, baba ortalıkta yok, hediyesini gören çocuk mutlu...
İşte o an, yani hediyesini teslim ederken çocuğa öyle bir şey söyledi ki...
Bu büyük hikâyenin başlangıç vuruşu oldu.
Birincisi 24 Ocak kararlarıydı.
O gün Türkiye’nin hal ve şeraiti şöyleydi:
Ekonomi dibe vurmuştu. Devlet 40 sente muhtaçtı... Türkiye akşam kahvesini bile ithal edemeyecek durumdaydı.
24 Ocak kararlarını, bir koalisyon hükümeti aldı.
Adı Zeruj Festivali...
*
Bu festivali ilk defa 2016 yılında Hürriyet yazarı Ayşe Baykal’ın köşesinde okumuştum. Zeruj, Türkiye’nin ilk tesettürlü kadın giyim festivaliymiş.
*
Bir İngilizce öğretmeni olan Zehra Özkaymaz tarafından düzenlenmiş.
Bugüne kadar 140 tasarımcı ile 200 bine yakın insana ulaşmışlar.
Peki, Zeruj ne?
“Kardeşlik, sevgi, hoşgörü, kadın ve renk”
Buyrun “Kurtlar Vadisi Kardeşliği...”
Düğünde erkek havaya girer de bacım girmez mi...
*
Bacım Bursa’daki düğünde kaldırmış silahı sıkıyor...
Ben de bu fotoğrafa bakıp merak ediyorum:
*
-
O haberi okuduğum Pazar gecesi biz uyurken Hollywood’da bir başka “Yasak Elma” olayı fena halde patladı.
Bu aynı zamanda “Me too” hareketinin de yeni bir sahnesi olacak.
Woody Allen’ın karısı Soon-Yi Previn yıllardır sürdürdüğü sessizliği bozdu ve Vulture sitesine konuştu.
*
Olayı hatırlatayım.
Soon-Yi, Woody Allen’la Mia Farrow’un evlatlığıydı.
Woody Allen