Enis Berberoğlu

KÜRT meselesinde barış her zamankinden yakın.<br><br>Bu yüzden herkeste bir miktar acullük gözleniyor.

Mesela silahlar hemen sussun isteniyor.

Peki ama silahların susması yeterli mi?

Değil.

Çünkü devletin en basit tarifini hatırlayın:

Belli coğrafyada şiddet kullanma tekelidir.

Dağda elinde silahıyla duran savaşçı varsa...

Devlet bu tehdide göz yumamaz, bigâne kalamaz.

“Ateş etmiyor”

BAŞLIKTAKİ imam kelimesi hakaret ve küçümseme içermiyor, bu bir. <br><br>Bu pazar karşınıza temsilci değil, kıdemli gazeteci sıfatıyla çıkıyorum, bu da iki.

* * *

Cumhuriyet taşraya sacayağı üzerinde taşındı.

Rejimin fazileti halka üç kanaldan anlatıldı.

Muhtar, imam, öğretmen üçlüsü sistemin teminatıydı.

Romanda, sahnede hep aynı romantik tipler çizildi.

Aydın imam, adil muhtar, cesur öğretmen gönülleri kazandı.

* * *

Devlet

ÇOK değil iki hafta kadar sonra Meclis açılıyor. <br><br>İlk gündem maddesi Meclis Başkanı’nın seçimi.

Köksal Toptan, Başbakan’la görüştü, tatile çıktı.

“Demek ki işaret verildi, güven tam” diyen çok.

Ama öte yandan AKP içinden iki isim daha hareketli.

* * *

AKP Ankara Milletvekili Salih Kapusuz da resmen aday.

Kapusuz AKP’nin ilk beş yılında grup başkanvekiliydi.

Sadece AKP değil muhalefetçe de sevildi, sayıldı.

2007 seçimlerinden sonra yeniden aynı görevi istemedi.

GENELKURMAY Başkanı haftalardır asimetrik savaştan söz ediyor.<br><br>Başka bir ülkede olsa, yürütmenin başı da merak eder, “Düşman kim?” diye.

Bizdeki ya düşmanın eşkâlini bilmediği için susuyor.

Veya “Üzerime ne vazife, ellerine sağlık” havasında geziyor.

Haydi diyelim ki yürütme uyuyor, yargı ne yapıyor peki?

Mesela bir savcı çıkıp resen soruşturma açıyor mu...

“Kimdir askeri dinleyen, en gizli evrakları sızdıran” diye.

Yok öyle bir savcı.

Hoş olsa da hangi yolu, yöntemi izleyecek?

Emniyet Genel Müdürlüğü’ne “Araştırın bulun” diye yazacak.

ANKARADÜN sabah Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün aradı.

Kapasite kullanım oranını erken ve yanlış açıkladığını söylemiştim.

Haklı itirazını dile getirdi. İkna oldum, yazıyorum.

Anlaşılan Bakan Ergün İSO’dan önce Kocaeli’ni ziyaret etmiş.

Kocaeli Sanayi Odası kapasite kullanım oranını erken hesaplamış.

Haziran ayında Kocaeli’ndeki artışın 4 puan olduğunu bakana bildirmiş.

Sanayi Bakanı da bu veriyi Türkiye geneli için İSO’da vermiş.

Bakan Ergün’e de arz etmeye çalıştığım gibi;

Benim derdim yanlış veriden çok kaynağıydı.

ANKARAYÖK Başkanvekili Prof. Dr. İzzet Özgenç’i eleştiren çok olacak.

Ama bence Diyanet’in yaz Kuran kurslarına karşı çıkması haklı.

“Diyanet olmazsa, cemaat okullarına kalır” bahanesi de yersiz.

Çünkü cemaat zaten çocuklarımızın hayatının her alanında... Gazeteleri, TV’leri var, okulları, yurtları, üniversiteleri aktif. Bunları geçtik de... Yaz kurslarını mı son kale ilan ettik?

Yalnız İzzet Özgenç’in önerisini haklı bulmakla birlikte...

Yetersiz gördüğümü de eklemek zorundayım.

Özgenç’in en haklı bulduğum gerekçesi...

“Devletin (Diyanet) elini dinden çekmesi”.

Ama bu amaç sadece yaz Kuran kurslarının özelleşmesi ile mümkün değil.

BAŞKENTTE kimse açığa düşmek istemiyor. <br><br>O yüzden tüm resmi ağızlar kapalı tutuluyor.

Güç bela ulaştığım bir hükümet üyesi de demeç vermedi.

Siyasete hiç girmeden hukuki yol haritası çizmekle yetindi.

 

* * *

 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kararı bugün öğle saatlerine yetişebilir.

Eğer yasanın tamamı veya bir bölümü veto yerse, hükümet gerekçeye uyacak.

Yani kamuoyunda tartışılan eksik-gedikleri giderip, yasayı yeniden yollayacak.

ANKARAÖNCE tabloyu yorumsuz aktaralım.

Madde bir...
 Sivillerin sivil mahkemede yargılanmasını asker içine sindirdi.
Madde iki... Askerlerin sivil mahkemede yargılanması zaten yenilik değil.
 Askeri mahkemeler sadece askeri mahalde askerlerin işledikleri suçlarda tam yetkili.
 Ama askeri kişilerin askeri mahal dışındaki suçlarında iki ayrıntıya daha bakılıyor.
 Suç askeri hizmetle ilgili değil ve askeri kişilere karşı işlenmemişse zaten sivil mahkeme yetkili.
Biliyorum biraz karışık oldu ama bu bilgiler zorunluydu.