Aile nedir?
Aile olmak nedir?
Yeni evlilerin ya da eski evlilerin aile olup olmadığını tam olarak nasıl anlarız?
Aile olmak için aynı kandan mı gelmeli insan?
Neden aileye ihtiyaç duyarız?
Bu yazıda ‘toplumun en küçük birimine aile denir’ ya da ‘çekirdek aile; anne baba ve çocuklardan oluşur’ gibi klasik tanımlara girmeyeceğim. Çünkü sizi bilmem ama ben kuru ve şekilci tariflerden ve tanımlardan birazcık sıkıldım.
Aile olmak! Bir çift evlendiğinde aile olmuyor bence, "Biz" olmak yıllar yıllar alıyor, bazı aileler ise şekilden öze gidemiyor ömür boyu!
Yeni evli olmak, cicim ayları dediğimiz aylar aslında en zor aylar olsa gerek ki boşanmaların çoğu evliliğin ilk 6 ayından sonra oluyor.
Boşanma, bazen her iki tarafında ortak isteğiyle bazen de bir tarafın isteği ve kararıyla yaşanır. Boşanan eşlerin çocuklarına yaptıkları temel açıklama ise şu şekilde olur: Bizler karı ve kocalıktan boşanıyoruz sizlerden değil, sizler bizim hep çocuklarımızsınız ve sizlerin ömür boyu anne babası olacağız. Peki, boşanma aşamasındaki çiftler çocuklarına özellikle de ergenlik çağındaki geçlere bu kararlarını nasıl açıklamamalılar?
Her çocuk anne babasını yan yana görmek ister. Ama boşanma kararını alan yetişkinlerdir ve çocukların buna uyum sağlaması beklenir. Tabii ki bu sürece çocukların uyum sağlaması biraz zaman alır ve onlar artık boşanmış bir ailenin çocuklarıdır.
Boşanmaya, ailenin dağılmasına her yaş grubundaki çocuk farklı tepki gösterir. Ergenler de kendi dönemlerine özel tepkilerini ortaya koyarlar. İçine kapalı bir ergense ya da o dönemi yaşıyorsa tepkisini başka yollarla ya da bir süre sonra verebilir. Hiç tepki vermemek, normalmiş gibi davranmak pek de normal değildir. Tepkiyi ortaya koymak bazen boşanmanın ardından aylarca sonra olur.
Ergenlik dönemi; isyanının, sorgulamanın yoğun yaşandığı bir dönem olduğundan ergen kendine göre ailesinin dağılmasından sorumlu tuttuğu ebeveynine çok acımasızca eleştirilerde bulunabilir, öfkesini kusabilir, yargılayabilir ve tüm süreçten onu sorumlu tutabilir.
Ergenin en çok hissettiği duygu terkedilmektir. Ona göre bu evliliği bitirmeye neden olan ebeveyni onu terk etmiştir ve kandırmıştır. Kendi doğrularına önem veren ve bu doğrulara saygı duyulmasını isteyen ergenler, sorumlu tuttuğu ebeveynine öfkesini, kızgınlığını aktarır hatta görüşmek bile istemeyebilir.
Boşanmadan sonra, bazı ergenler karşı cinsiyete karşı güvensiz, uzak davranabilir. Ya da tam tersi riskli davranışlarını artırarak ailenin dikkatini çekmeye ya da cezalandırmaya çalışan ergenler de olabilir.Okul başarılarında düşüş, yalnızlaşma, madde ya da alkol kullanımı bu dönemde yaşanabilecek olumsuzluklardandır. Bu tür tepkileri ergen çocuğunda gözlemleyen, yaşayan ebeveynlerin, sevgilerini davranış ve sözle dile getirmeye devam etmeleri, birlikte zaman geçirmeye ve sohbete önem vermeleri ve mutlaka bir uzmandan destek almaları önerilir.
Boşanma, bazen her iki tarafında ortak isteğiyle bazen de bir tarafın isteği ve kararıyla yaşanır. Boşanan eşlerin çocuklarına yaptıkları temel açıklama ise şu şekilde olur: Bizler karı ve kocalıktan boşanıyoruz sizlerden değil, sizler bizim hep çocuklarımızsınız ve sizlerin ömür boyu anne babası olacağız. Peki, boşanma aşamasındaki çiftler çocuklarına özellikle de ergenlik çağındaki geçlere bu kararlarını nasıl açıklamamalılar?
Her çocuk anne babasını yan yana görmek ister. Ama boşanma kararını alan yetişkinlerdir ve çocukların buna uyum sağlaması beklenir. Tabii ki bu sürece çocukların uyum sağlaması biraz zaman alır ve onlar artık boşanmış bir ailenin çocuklarıdır.
Boşanmaya, ailenin dağılmasına her yaş grubundaki çocuk farklı tepki gösterir. Ergenler de kendi dönemlerine özel tepkilerini ortaya koyarlar. İçine kapalı bir ergense ya da o dönemi yaşıyorsa tepkisini başka yollarla ya da bir süre sonra verebilir. Hiç tepki vermemek, normalmiş gibi davranmak pek de normal değildir. Tepkiyi ortaya koymak bazen boşanmanın ardından aylarca sonra olur.
Ergenlik dönemi; isyanının, sorgulamanın yoğun yaşandığı bir dönem olduğundan ergen kendine göre ailesinin dağılmasından sorumlu tuttuğu ebeveynine çok acımasızca eleştirilerde bulunabilir, öfkesini kusabilir, yargılayabilir ve tüm süreçten onu sorumlu tutabilir.
Ergenin en çok hissettiği duygu terkedilmektir. Ona göre bu evliliği bitirmeye neden olan ebeveyni onu terk etmiştir ve kandırmıştır. Kendi doğrularına önem veren ve bu doğrulara saygı duyulmasını isteyen ergenler, sorumlu tuttuğu ebeveynine öfkesini, kızgınlığını aktarır hatta görüşmek bile istemeyebilir.
Boşanmadan sonra, bazı ergenler karşı cinsiyete karşı güvensiz, uzak davranabilir. Ya da tam tersi riskli davranışlarını artırarak ailenin dikkatini çekmeye ya da cezalandırmaya çalışan ergenler de olabilir.Okul başarılarında düşüş, yalnızlaşma, madde ya da alkol kullanımı bu dönemde yaşanabilecek olumsuzluklardandır. Bu tür tepkileri ergen çocuğunda gözlemleyen, yaşayan ebeveynlerin, sevgilerini davranış ve sözle dile getirmeye devam etmeleri, birlikte zaman geçirmeye ve sohbete önem vermeleri ve mutlaka bir uzmandan destek almaları önerilir.
Kindar olmakla, kendisine yapılan kötülüğü unutmamakla övünen çok insanla tanıştım, sizler de mutlaka tanışmışsınızdır. Belki de çok yakından tanıyorsunuzdur!
Yaşanılan olaylar, aşk, aldatılma, kandırılma...vb olaylar kaynaklı kin tutmak, unutmamak ve ‘bir gün gelecek intikamımı alacağım, lafı yerine koyacağım ve yaptığından utanacak, içim soğuyacak..vb’ gibi düşünceleri, beklentileri yıllarca taşımak; yüklerin en ağırıdır bence! Unutmak ve yola devam etmek ise özgürlüktür.
Çoğu insan kendine verdiği ruhsal, fiziksel zararın farkında olmadan kin tutmaya devam eder. Unutayım da yanına mı kalsın, o affedilmeyi hak etmiyor gibi pek çok egosal düşünceyle, negatif duygu hamallığı yapmaya yıllarca bazen ömür boyu devam eder kişi kendi değerini ve hak ettiklerini unutarak.
Kin tutmak, unutmamak, affetmemek, nefret, öfke kişiyi hasta eder. İntikam alacağım diye bu olumsuz duygu ve düşünceleri beslemekten hasta olur insan. Mide hastalıkları, uyku sorunları, kas ağrıları, migren ve baş ağrıları, depresyon, kaygı bozukluğu ve daha pek çoğu, daha ağırları…
Affetmemek, unutmamak, asıl bu yükü taşıyana zarar verir ve çoğu zaman bu duygunun neden olduğu kişinin bundan haberi bile yoktur ya da bizim kadar önemsemiyordur.
İnsan kin beslediği kişi için değil, kendi için, kendi huzur ve mutluluğu için unutmalı, yükleri bırakmalı. Affetmek özgürlüktür, yükleri bırakmaktır.
Bir kişiyi affetmek, onunla yeniden samimi olmanız gerektiği anlamına gelmez. Yaşadığın deneyiminden öğrendiklerini fark etmek ve o kişiye dair nötr duygular beslemek anlamına gelir. Ona ait olumsuz taşıdığın duygulardan özgürleşmek ve yoluna öğrendiklerinle devam etmektir.
Affetmek, kırgınlığın, acının, kinin hapishanesinden özgürlüğe kavuşmaktır. Bundan daha güzel ne olabilir? Kızdığın kişiyi kafanda kalbinde kızgınlıkla her an taşıyacağına, onun sende yarattığı hapishaneden özgürleşmek ne kadar güzeldir, ne kadar ferahtır ve ne kadar insana yakışandır.
Evden kaçma; aileyle anlaşamama, evdeki gerginlikler, ailede psikiyatrik sorunlar, baskılar, kavgalar, huzursuzluklar, alkol, şiddet kaynaklı nedenlerden kaynaklanacağı gibi; arkadaş baskısı, okuldaki sorunlar, madde kullanımı, cinsel şiddete ve sömürüye maruz kalmak ve bunu aileyle paylaşamamak gibi nedenlerden de kaynaklanabilir. Ergenlerin bir kısmı ise ünlü olmak için evden kaçmaktadır.
Evdeki baskı kaynaklı kaçış kız ergenlerde daha sıklıkla görülmektedir. Kavgalar, baskılar kızlarda daha çoktur, erkek ergenler bu konuda daha rahattırlar. En azından eve giriş çıkışları, arkadaşlarıyla ilgili kurallar kız ergenlere göre daha esnektir.
Ergen için evden kaçış aileyi cezalandırma niyetiyle olabileceği gibi bazen de ailesinden kurtulma ve kendi hayatını yaşama niyetiyledir. Bu durum ergen için telafisi zor sonuçlarla da sonuçlanabilir.
Kaçışlar çoğu zaman arkadaş evine olur ve eve dönüş uzun sürmez. Bu kaçışlarda cinsel istismar, cinsellikle ilgili film ve kaynaklarla erken tanışma ve cinsel yaşamın erken yaşlarda deneyimlenmesi, madde kullanımı gibi durumlar yaşanırsa, ergende fiziksel ve ruhsal ciddi hasarlara neden olabilir.
Evden kaçış geri dönüşle bile sonuçlansa bu durum aile için önemli bir sinyal olarak algılanmalıdır. Ergenin yeniden evden kaçmaması için neler yapılması gerektiği, üzerinde durulması gereken en önemli kısımdır.
Ergende psikiyatrik bir sorunun varlığının olup olmadığının araştırılması ve varsa tedavisi, bu tip evden kaçış davranışlarının bitmesi için önemlidir.
Mutlaka; bir uzmandan aile olarak destek alarak neler yapılması gerektiği konusunda çalışılmalıdır. Hem ergenin hem de ailenin psikolojik destek alması önemlidir.
Aile içi iletişimi güçlendirmek, sevgiyi görünür, hissedilir ve yaşanır kılmak, ergeni yargılamadan dinlemek, sınırları ve kuralları belirlerken bunların nedenlerini öğüt vermeden, gerçekçi ve ergenin de anlayabileceği dille anlatmak çözüm için güçlü adımlardır.
Evden kaçma; aileyle anlaşamama, evdeki gerginlikler, ailede psikiyatrik sorunlar, baskılar, kavgalar, huzursuzluklar, alkol, şiddet kaynaklı nedenlerden kaynaklanacağı gibi; arkadaş baskısı, okuldaki sorunlar, madde kullanımı, cinsel şiddete ve sömürüye maruz kalmak ve bunu aileyle paylaşamamak gibi nedenlerden de kaynaklanabilir. Ergenlerin bir kısmı ise ünlü olmak için evden kaçmaktadır.
Evdeki baskı kaynaklı kaçış kız ergenlerde daha sıklıkla görülmektedir. Kavgalar, baskılar kızlarda daha çoktur, erkek ergenler bu konuda daha rahattırlar. En azından eve giriş çıkışları, arkadaşlarıyla ilgili kurallar kız ergenlere göre daha esnektir.
Ergen için evden kaçış aileyi cezalandırma niyetiyle olabileceği gibi bazen de ailesinden kurtulma ve kendi hayatını yaşama niyetiyledir. Bu durum ergen için telafisi zor sonuçlarla da sonuçlanabilir.
Kaçışlar çoğu zaman arkadaş evine olur ve eve dönüş uzun sürmez. Bu kaçışlarda cinsel istismar, cinsellikle ilgili film ve kaynaklarla erken tanışma ve cinsel yaşamın erken yaşlarda deneyimlenmesi, madde kullanımı gibi durumlar yaşanırsa, ergende fiziksel ve ruhsal ciddi hasarlara neden olabilir.
Evden kaçış geri dönüşle bile sonuçlansa bu durum aile için önemli bir sinyal olarak algılanmalıdır. Ergenin yeniden evden kaçmaması için neler yapılması gerektiği, üzerinde durulması gereken en önemli kısımdır.
Ergende psikiyatrik bir sorunun varlığının olup olmadığının araştırılması ve varsa tedavisi, bu tip evden kaçış davranışlarının bitmesi için önemlidir.
Mutlaka; bir uzmandan aile olarak destek alarak neler yapılması gerektiği konusunda çalışılmalıdır. Hem ergenin hem de ailenin psikolojik destek alması önemlidir.
6 yaşından bugüne kadar eğitim sistemi içinde olan bir genç, ergenlik dönemine geldiğinde öncelikleri değişebilir ve okul başarısını pek de önemsemeyebilir. Arkadaşları, dış görüntüsü, hayran olduğu müzik grupları ya da sanatçılar zihnini daha meşgul edebilir. İsyanın, karşı çıkışların, sorgulamaların bolca olduğu ergenlik döneminde, okulu ve sistemi sorgulamak da bir ergen için doğaldır.
Bu dönemde tüm bu sorgulamalarla beraber okul başarısını koruyabilen ergenler kendi geleceğine ve başarıya, hedeflerine odaklı ergenlerdir.
Ergenlik döneminde okul başarısını etkiliyen faktörlere baktığımızda:
• Kişilik özellikleri,• Zeka,• İnsan ilişkileri, kendine güven,• Hedef sahibi olmak• Ergenliğe bağlı gelişim özellikleri• Aile özellikleri (İletişimin, sevgi bağının güçlü olduğu, ergenin kendini birey olarak hissettiği, bağımsızlığın öneminin vurgulandığı ailelerde okul başarısındaki düşüş çok azdır. Kopuk, iletişimin olmadığı, ergenin kendini önemsiz hissettiği ailerde ise okul başarısı daha düşüktür.)• Ergenin motivasyonu, okula olan bağlılığı, gelecekle ilgili hedef ve planlarını geçekleştirmek için neler yapması gerektiğini bilip bilmediği• Çevresel etkenler, okulun bulunduğu çevre, model aldığı bireyler• Akranlar, arkadaş çevresinin ortak değerleri, öncelikleri• Madde kullanımı• İkili ilşkiler
Ergenlik, çocuklukda gündemde olmayan pek çok konunun hızla hayata girdiği ve hızlı bir şekilde gelecek kaygısının yaşanır olduğu büyüme dönemidir.
Çocuklarıyla ilk yıllardan itibaren sıcak ilişkiler kurabilen, ergenlikle ilgili bilgi sahibi olan ve başarının önemini dengeli bir şeklide çocuklarına aktarabilen, hedeflerini birlikte gözden geçirebilen ve destek verebilen aileler okul başarısıyla ilgili en az sorun yaşayan ailelerdir.
Eğer ergen bir evladınız varsa ve okul başarısında konsantrasyonunda ciddi düşüşler yaşıyorsa, aynı zamanda sizlerle de pek iletişim kurmak istemiyorsa ya da sizler kuramıyorsanız bir uzmana birlikte gitmeyi teklif edebilirsiniz.
6 yaşından bugüne kadar eğitim sistemi içinde olan bir genç, ergenlik dönemine geldiğinde öncelikleri değişebilir ve okul başarısını pek de önemsemeyebilir. Arkadaşları, dış görüntüsü, hayran olduğu müzik grupları ya da sanatçılar zihnini daha meşgul edebilir. İsyanın, karşı çıkışların, sorgulamaların bolca olduğu ergenlik döneminde, okulu ve sistemi sorgulamak da bir ergen için doğaldır.
Bu dönemde tüm bu sorgulamalarla beraber okul başarısını koruyabilen ergenler kendi geleceğine ve başarıya, hedeflerine odaklı ergenlerdir.
Ergenlik döneminde okul başarısını etkiliyen faktörlere baktığımızda:
• Kişilik özellikleri,
• Zeka,
• İnsan ilişkileri, kendine güven,
İlişkilerde dönem dönem bazen de her dönem yaşanan sorunlardan biri 3. şahıslarla ilgili konulardır.
Çiftle beraber yaşamayan ama karaltıları, gölgeleri hep onlarla olan, kavgalara, küslüklere neden olan 3. şahıslar kimdir?
Kadın: Ahmet’i benden daha çok önemsiyorsun, birlikte az zaman geçirebiliyoruz zaten, benle geçireceğin zamandan çalıp onunla zaman geçiriyorsun. Beni hiç önemsemiyorsun. Ayrıca bu Ahmet bence işe yaramazın teki, hiç hoşlanmıyorum!
Erkek: Saçmalıyorsun, o benim en iyi arkadaşım ve onunla zaman geçirmek de en doğal hakkım. Sen ayrısın o ayrı benim için kıyaslaman saçma!
Erkek: Bıktım senin eski erkek arkadaşlarının arayıp durmasından. Sen evli bir kadınsın ve eskiden dost olmaz bunu anla artık ve bir daha o adamın ne adını an ne de telefonu aç.
Kadın: Saçmalıyorsun. O benim eski erkek arkadaşım ama artık arkadaşım. Ben seninle evliyim onunla değil. Neden onunla arkadaşlığımı bitireceğim ki, bu devirde arkadaş bulmak kolay mı?
Diyologlar tanıdık geldi mi?
İlişkilerde çiftin birbirini kontrol etmeye çalıştığı, sözünü dinletmeye çalıştığı ve tamamen değiştirmeye çalıştığı konulardan biridir 3. şahıslar konusu!
Çok derinde bir yerlerde acıyor içim, tarifsiz bir acı, düşünsene 20 yıldır evli olduğum adam çocuklarımın babası, ‘Ben aslında seni hiç sevmedim hep mış gibi yaptım, şimdi ise hayatımın aşkını buldum, senden boşanıyorum’ diyor. Sen ne hissederdin?
Soran kişi uzun yıllardır tanıdığım bir arkadaşım ve yaşadığı olayı algılamaya çalışırken bana yöneltiyor bu soruyu.
"Gerçekten ne hissederdim?" diye soruyorum kendime...
Onun hisleriyle birebir aynı olamaz benim hislerim çünkü o yaşayan, ben ise algılamaya ve kendimi onun yerine koymaya çalışanım. Bunu da belirterek cevap veriyorum: Kandırılmışlık, yalan bir hayatı yaşamışlık hissi, kızgınlık, öfke ve kendime acıma… İlk algılayabildiğim hisler oluyor.
Bu sohbetten sonra düşünmeye başladım ve yine sorular sormaya kendi kendime...
Yıllardır tanıdığınızı zannettiğimiz kişileri gerçekte ne kadar tanıyoruz? Her hallerini tanısak yine sever ve kabul eder miyiz onları?
Çok güvendiğiniz, kendinize örnek aldığınız ailelerin gerçekte rol yaptıklarını anlasanız ve aslında hiç de mutlu olmadıklarını, birbirlerini aldattıklarını bir gün birdenbire öğreniverseniz,
Tüm ergen aileleri, çocuklarında ergenlik döneminde gördükleri değişimin normal olup olmadığını çocuklarında herhangi bir anormallik olup olmadığını merak ederler.
Ergenlikteki değişim süreci (özellikle ilk yıllardaki) ergeni olduğu kadar aileleri de çok zorlar.
Bugüne kadar pek çok şeye evet diyen çocukları artık neredeyse her şeye hayır demektedir.
Öfkesini çok sert göstermekte ve isyanlardadır.
Öğütten nefret etmekte ve öğüt verildiğinde ters tepkilerle karşılık vermektedir.
İletişime kapalı görünmekte ve odasında zaman geçirmektedir.
Arkadaşları onun için en önemli bağlantı ve paylaşım noktası olmuştur.
Büyüklerle konuşma ve paylaşım azalmıştır.
Okul başarısında kısa dönem bile olsa düşüşler olmuştur.
Vb...
Bunları daha az yaşayan ya da bunlar olurken çocuklarıyla iletişimi maksimumda koruyabilen aileler de vardır. Bu ailelerin diğer ailelerden farkı ise şudur:
Çocuklarıyla çocukluğundan beri iletişimleri sağlıklıdır.Ona öğüt vermekten çok onunla sohbet ederler.Çocuklarıyla bol bol oyun oynarlar. Çocuğu sınırsız ve kuralsız değil, sınırlarının ve risklerin varlığını korkutmadan öğretirler.Çocuklarının sevgi ve ilgi ihtiyacını, maddi ihtiyaçlarının önüne koyarlar.Sevgilerini sözlü ve davranışsal dile getirme konusunda rahattırlar.Çocuklarının okuluyla, öğretmenleriyle iletişimleri iyidir. Çocuklarının arkadaşlarıyla sıcak iletişimleri vardır.Bilişsel ve davranışsal gelişim aşamalarıyla, büyüme değişimlerle ilgili bilgi düzeyleri yüksektir.Bence en önemlisi; ergenlik özellikleri olarak birbirlerine benzeseler de her çocuğun birbirinden farklı ve özel olduğunu bilirler.
Tüm bunlarla birlikte her şeye dikkat etmiş olsanız bile çocuğunuzdaki değişimler yani büyüme kaçınılmazdır. Yukardakileri yapmak ergenliğin sağlıklı yaşanmasını desteklerken ve aile olarak bu süreci en iyi şekilde yaşamanızı sağlar.
Tüm ergen aileleri, çocuklarında ergenlik döneminde gördükleri değişimin normal olup olmadığını çocuklarında herhangi bir anormallik olup olmadığını merak ederler.
Ergenlikteki değişim süreci (özellikle ilk yıllardaki) ergeni olduğu kadar aileleri de çok zorlar.
Bugüne kadar pek çok şeye evet diyen çocukları artık neredeyse her şeye hayır demektedir.
Öfkesini çok sert göstermekte ve isyanlardadır.
Öğütten nefret etmekte ve öğüt verildiğinde ters tepkilerle karşılık vermektedir.
İletişime kapalı görünmekte ve odasında zaman geçirmektedir.
Arkadaşları onun için en önemli bağlantı ve paylaşım noktası olmuştur.