‘Yılın Yazarı’ etkinlikleri kapsamında ilk kez bir şairi ağırlayan ve Gülten Akın’a adanan 2021 yılı boyunca 48 etkinlik organize eden Nilüfer Belediyesi, yüzlerce edebiyatseveri Gülten Akın odağında bir araya getirdi.
Okuma atölyeleri ve fabrika okumaları gibi etkinliklerle toplumun farklı kesimlerini Gülten Akın eserleriyle buluşturan geleneksel organizasyon, kapanışında da edebiyat ve akademi dünyasının değerli isimlerini bir araya getirecek.
Bugün saat 19.00’da başlayacak sempozyumun açılış konuşmasını Murathan Mungan yapacak. 2 gün boyunca; ‘Şiirden Bir Ömre Bakmak’, ‘Gülten Akın’ın Yazı Evreni’, ‘Gülten Akın Şiirinde Kadın Oluş’, ‘Yaratıcılığın İzinde’ başlıklı oturumların yapılacağı sempozyum kapsamında, 2 şiir dinletisi ve bir de sergi gerçekleştirilecek.
Sempozyum için özel olarak hazırlanan ‘Bir Gün Birileri Öte Geçelerden Islık Çalar’ adlı şiir dinletisinde de, Gülten Akın’ın şiirlerini, tiyatro sanatçısı Jülide Kural ve solist Günseli Seda Çetinkaya seslendirecek. Nilüfer Kent Tiyatrosu katkılarıyla hazırlanan ‘Nilüferli Kadınlardan Şiir Dinletisi’nde ise, Gülten Akın Okuma Atölyesi’ne katılan Nilüferli kadınlar, onun şiirlerini sahnede okurken, gelenlerin sorularını yanıtlayacak.
Küratörlüğünü Ezgi Bakçay’ın üstlendiği ‘Kuş Uçsa Gölge Kalır’ sergisi ise bugün saat 18.30’da Nâzım Hikmet Kültürevi’nde izlenime açılacak. Gülten Akın’dan ilhamla, farklı disiplinlerden sanatçıların bir araya geldiği sergide; Ceylan Dizdar, Duygu Deniz Bilgin, Elçin Acun, Fulya Çetin, İpek Yücesoy, Leyla Emadi, Meliha Sözeri, Özlem Şimşek, Sena Tural ve Yasemin Kalaycı, heykel, resim, video, fotoğraf, enstalasyon ve performansları ile yer alacak.
Dil bilimci-yazar Necmiye Alpay’ın kapanış konuşması ile tamamlanacak olan sempozyumun finalinde, Yılın Yazarı Mektup Ödül Töreni de gerçekleştirilecek.
Sempozyumun davetiyesinde Nilüfer Belediye Başkanı
Küratör: Serra Kanyak
Kataloğun ilk sayfasında Mustafa Kemal Atatürk’ten bir alıntı:
“Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler, hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.”
‘Önsöz’de Rahmi M. Koç, serginin niteliği üzerine bilgi veriyor:
“Batı’da Ortaçağ’da cadılıkla ilgili kullanılan balmumu bebekler varken, Rönesans ile birlikte soylu hanımların moda merakı için yapılan süslü, dantelli elbiseleri olan ahşap bebekler ortaya çıkmış.
Zamanla zanaatkârların geleneksel yöntemlerle elde yaptığı bebeklerin yerini sanayi devrimiyle birlikte fabrikalarda porselen ve plastikten seri üretilen, daha ucuza mal edilen bebekler almıştır. Böylece artık çocuklar eskiye nazaran çok daha fazla bebeğe sahip olabiliyor.
Her milletten, her yaşta, kız olsun, erkek olsun ziyaretçilerimizin merak ve beğeniyle sergimizi gezeceklerini ve bu vesileyle bebekler hakkında pek çok yeni bilgi edineceklerini ümit ediyorum.”
‘Giriş’
Bazı kayıtlarda, provalarda söylenenler de yer alır, o da bir müzik sever için ayrı yorum belgesidir.
- Ünlü orkestra şefi Karl Böhm (1894 – 1981), Mozart senfonilerinden birini yönetirken, çalışmaya ara verildiğinde bakın ne diyor?
“Benim büyük aşkım Mozart.”
Bu konuşma dinleyiciye de ulaştırılıyor.
- Ünlü piyanist Vladimir Aşkenazi, İKSV’nin Müzik Festivali’ne gelmişti. İKSV’deki dostlarımın müsaadesiyle onun provasına gittim.
Rahatsız etmeyeyim diye eski AKM’nin en üstündeki bir koltukta oturdum. Aşkenazi’den, belleğim beni yanıltmıyorsa, Chopin’in bir parçasını dinledim.
Akşam da gene salondaydım. Dinleyicilerin de bulunduğu konserde, yalnız başıma aldığım tadı alamadım, belki de yalnız dinlemenin bir aldatmacasıydı.
- Harbiye’deki radyo evinde kitap/edebiyat programı yapıyordum. O zaman Türk müziği konserlerinin çoğu da canlı yayımlanırdı.
Edebiyat tarihini bilmeden bugün yayımlanan bir kitabı yeterince ve gereğince anlamaya imkân yoktur. Yaşadığınız ülkede daha önce yazılmış olanlarla hayat bağı kurmalısınız. O kitapları okuduğunuzda yalnız edebiyat tarihini değil, ülkenizin bütün öğelerini tanırsınız. Hiç kuşkusuz edebiyat size yeni okuma lezzetleri kazandıracaktır. Nereden nereye geldiğimizin serüvenini ancak bu kitaplardan öğrenebiliriz.
Koç Üniversitesi Yayınları’nın (KÜY) ‘Latin Harflerine Aktarılmış Orijinal Metin’ serisinden ‘Türk Edebiyatında Tefrika Roman Tarihi (1831-1928)’ projesinin kitapları yayımlandı. Önce sadeleştirilmiş metin, sonra orijinal hali var. Orijinalini de okursanız sözcük birikiminizi de arttırabilirsiniz. Bu dizide yayımlanan bazı yazarların adlarını belki de yeni öğreneceksiniz. Ben bu diziden Ahmet Rasim’in ‘Asabi Kız / Sabiha’ kitabını okudum.
Asabi Kız / Sabiha
Ahmet Rasim
‘Latin Harflerine Aktarılmış Orijinal Metin’
Koç Üniversitesi Yayınları
Reyhan Tutumlu ve Ali Serdar’ın ‘Tefrika Dizisi Hakkında’ yazısında dizi üzerine bilgi veriliyor: “Tefrika dizisi, Mayıs 2013’te başlayıp Mayıs 2017’de tamamladığımız, TÜBİTAK tarafından desteklenen ‘Türk Edebiyatında Tefrika Roman Tarihi (1831-1928)’ başlıklı projenin bir ürünüdür. Bu proje kapsamında Arap alfabesiyle basılmış 302 Türkçe süreli yayın taranarak, bu yayınlarda bulunan roman tefrikaları tespit edilip dijital bir tefrika roman koleksiyonu oluşturuldu.Yapılan taramalarda Türk edebiyatı tarihlerinde, antolojilerde adı geçmeyen pek çok yazar gün yüzüne çıkartıldı. Yine bilinen yazarların gazete ve dergi sayfalarında unutulan yapıtlarına da ulaşıldı. Kimileri ‘popüler’ oldukları ya da ‘edebi’ bulunmadıkları için önemsenmeyen, kimileri nedensizce edebiyat tarihçilerinin gözünden kaçan bu romanların yayımlanmasıyla Türk edebiyatının zenginleşeceğine inanıyoruz.”
Eylül-ekim aylarında tam dört festivale katıldı. Bunlardan biri Ukrayna Kiev’de, diğer ikisi de Kosova ve Kuzey Makedonya’da olmak üzere tam üç ödül aldı. Ayrıca festivale gittiği ülkelerde üç kitabı yayımlandı. 1-6 Eylül tarihleri arasında Romanya’nın Yaş (Laşi) kentinde, frankofon bir festival olan Uluslararası Laşi Şiir Festivali’ne katıldı. Burada Claire Lajus ve Ferda Fidan tarafından Fransızcaya, Valeriu Stancu tarafından da Rumenceye çevrilen ve yayımlanan ‘Sessizliğin Biçimi/ Forma Tecerii’ adlı kitabından şiirler okudu ve şiiri üstüne konuşma yaptı.
Bu festivalden sonra 27 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında Yunanistan’ın başkenti Atina’da Uluslararası Atina Şiir Festivali’nde ülkemizi temsil etti.
Kiev’de Uluslararası Edebiyat ve Çeviri Festivali’nde Kamit Khna Yayınevi tarafından Cengiz’in seçmelerinden oluşan şiirleri ‘Güllerin Gürültüsü’ yayımlandı.
Yurtdışında aldığı ödüllerle Türk şiirinin de tanınmasını sağladı.
TÜRK ŞİİRİNDE ÖNEMLİ BİR DERGİ: ŞİİRDEN
Metin Cengiz aynı zamanda 2005’te arkadaşları ile kurduğu ‘Şiirden Yayıncılık’ın sahibi ve yöneticisi.
Şiirden dergisi nasıl bir dergi? Türk şiirinde edebiyatında yeri ne? Şimdiye kadar neler yaptı? Katkıda bulunanlar kimler?
‘Üç Kanatlı Masal Kuşu’ Oğuz Tansel, eğitmen, araştırmacı ve şair kimliğiyle tanınmıştır. Öz Türkçe’ye tutku düzeyindeki sevgiyle ustaca bir şiir dili yaratmış olan 40 kuşağının lirik ve özgün sesi, Salâh Birsel’in tanımıyla “Doğa vurgunu dağlarda duman duman, karlı uçurumlarda mavi sabahlardan geçip giden” Oğuz Tansel’in anısına Bilkent Üniversitesi’nde kurulan merkezde, beşeri bilimlerden karşılaştırmalı edebiyata, kültürel çalışmalardan çağdaş edebiyat eleştirisine kadar Türk edebiyatıyla ilgili her alanda projeler, araştırma ve uygulamalar gerçekleştirilecektir.
Merkezin açılış töreninde, Oğuz Tansel adına verilen 2021 Halk Bilim Ödülü ve Bilkent Üniversitesi, Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından her yıl verilecek olan Kalbiye Tansel ve Çiğdem Barçan Tansel Tez Ödülleri sunulacaktır.
‘2021 Oğuz Tansel Halk Bilim Ödülü’nü ‘Türk Kültüründe Alkışlar ve Kargışlar (Dualar Beddualar)’ adlı kitabıyla Ahmet Keskin kazandı.
TGC’DE ‘EVVEL ZAMAN’ SERGİSİ
TGC (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti) Basın Müzesi Sanat Galerisi’ndeki Doç. Dr. Lütfü Kaplanoğlu’nun ‘Evvel Zaman’ sergisi, adını kadim Anadolu imgelerinden, efsanelerinden, köklü medeniyetlerinden ve sanatçının kollektif bellek üzerinden farkındalık oluşturma umudundan alıyor.
Serginin küratörlüğünü İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat ve Yaşam Fakültesi öğrencileri Tijen Salemle, Damla Güğercinoğlu ve Ülkü Ağca üstlendi.
3 Aralık 2021’e kadar gezilebilir.
SCA ÖDÜLÜ CİHAT AŞKIN’IN
Ama Türk müziğine çok yakıştırıyorum.
Şükrü Tunar’ı kayıttan ve sahneden çok dinlediğim için onun ses belleğimdeki yeri başkadır.
Diskoteğimde duran Selim Sesler’i dinledim.
‘Keşan’a Giden Yollar’ - Regional and Roman (Gypsy) Music from Thrace.
Selim Sesler (1957 – 2014) Fatih Akın’ın ‘Duvara Karşı’ ve ‘İstanbul Hatırası’ filmlerinin müziğini besteledi.
İki dilde, Türkçe – İngilizce hazırlanmış bir albüm.
Trakya nasıl bir bölge?
Bir edebiyat eserinin yazılış serüvenini merak eder misiniz? Özellikle, mesela bir aşk şiirinin kimin için yazıldığını? Haluk Oral’ın ‘Şiir Hikâyeleri’ kitabında bu türden merak giderici pek çok bilgi ve belge var. Bildiğimiz, sevdiğimiz şiirlerin öyküsünü, esin kaynağını öğreniyoruz. Kitabın başında; ‘Şairin, şiirin ardındaki giz’ başlıklı yazım yer alıyor. Haluk Oral’ın kitabını anlattığı yazısı ‘İfade-i meram’ başlığını taşıyor: “Yıllar önce bir sergiden iki soyut resim almıştım. Ressam da oradaydı. Yanıma geldi ve sordu:
‘Neden bu iki resmi tercih ettiniz?’
‘Aynı yerin gündüz ve gece görüntüleri gibi geldi bana.’
‘Hiç böyle düşünmemiştim. Ama hoşuma gitti’ dedi ve uzaklaştı yanımdan. Uzun bir zaman aklıma takılıp kaldı: Peki, ressam ne düşünmüştü bunları yaparken? Aynı düşünceye sevdiğim bir şiiri okuduktan sonra yeniden kapılırım: Acaba sevdiğim şiiri, şairin söylemek istediğini anladığım için mi yoksa bambaşka bir anlam yükleyerek mi sevmiştim? Bu sorunun yanıtının çok zor, belki de imkânsız olduğunu fark ettikten sonra sadece şiirlerin hikâyeleriyle yetinmeye karar verdim.”
Şiir Hikâyeleri
Haluk Oral
Everest Yayınları
HER BÖLÜM AYRI BİR KİTAP