Doğan Hızlan

Cevat Çapan’a Armağan

4 Ocak 2022
Sözcükler Dergisi bu sayısını Cevat Çapan’a ayırdı:

‘90. Yaşına Girerken Cevat Çapan’a Armağan - Özel Sayı’

Giriş’ten bir bölüm:

“Bu sayımız yine Cevat Çapan’ın iki güzel şiiri ve bir çevirisiyle açılıyor.

Ama sonrası alıştığımız sayılardan değil. Çünkü Cevat Çapan, bu yılın 18 Ocak’ında 89. yaşını doldurup 90’a giriyor.

Yazarlarımızdan Cevat Çapan’ın hayatı boyunca uğraş verdiği şiir, çeviri tiyatro, gölge oyunu ve sinema alanlarından birinde yazacakları bir yazısıyla bu armağan sayımıza katılmalarını istedik. Bütün yazılanlardan bir sonuç çıkaracak olursak, Cevat Çapan’ın en büyük hünerinin hayatın her alanını şiire dönüştürebilme olduğunu söyleyebiliriz.”

Özel sayıda kimlerin yazıları var:

Enis Batur

Yazının Devamını Oku

Sığınağımız umuttur

2 Ocak 2022
Yeni yıla girişten, o gece yaşananlardan çok, beni yeni yılın ilk günü ilgilendirmiştir hep. Bitişin hüznü ne olursa olsun yeni yıla da yansır. Hafıza, hatırlamakla unutmak kavramları arasında sonsuz bir karmaşa içindedir.

Geçen iki yıl sağlığın insanın yaşamında ne kadar önemli olduğunu yaşayarak öğrendik. Tıp camiasının da iyi bir yıl geçirmesini diliyorum, sağlığımız onların sağlığına bağlı.

Saat 24.00’ü geçer geçmez yaşanan önlenemez coşkuyu olağan karşılarım.

“Niçin?” diye sorarsanız, çünkü o sırada ajandalarıma gelecek yıl yapacaklarımı yazıyorumdur.

Takvimdeki zaman aralıkları insanoğluna bir girişim gücü aşılar.

Elbet geçen bir yılı da gözden geçirin ama yarını da planlayın. Yapamadıklarınızı yapmaya odaklanın, geçmişte geleceği eritenlere hep şunu derim: Direnen, yarının yeni bir zaman olduğunu düşünenler, kendileri için de çevreleri için de mutlulukla ışıldarlar.

Ama edebiyat alanından birkaç örneği anmazsam, yeni yıl yazım eksik kalır.

Tarık Buğra’nın, ustalığının simgelerinden biri olan ‘Yarın Diye Bir Şey Yoktur’u unutamam.

Aşkınızı, düşüncenizi söyleyin, yaşamın cesareti eşlik etsin size her dem.

Yazının Devamını Oku

Elinizden bırakamayacaksınız...

1 Ocak 2022
Merakla beklenen bir roman, 100’üncü yılını dolduran bir eser ya da tarihi bir inceleme... 2022’de raflarda göreceğimiz 10 kitabı sıraladık.

- ‘Birdenbire İstanbul’, Selçuk Demirel, YKY

Selçuk Demirel’den bir İstanbul kitabı: Kız Kulesi, Boğaz, Galata Kulesi... Kimi zaman karanlık, kimi zaman huzur verici... Edebiyatçıların İstanbul metinleri eşliğinde...

- ‘The Swimmers’, Julie Otsuka, Domingo

‘Tavan Arasındaki Buda’nın yazarı Julie Otsuka’dan ‘The Swimmers’ mayısta Duygu Akın çevirisiyle raflarda olacak.

- ‘Shylock Operasyonu’, Philip Roth, Monokl

- ’The Hollow Ones’, Guillermo del Toro-Chuck Hogan, Remzi

Ünlü yönetmenin ortak yazarı olduğu fantastik dedektif romanı… Ümran Özbalcı çevirisiyle…

Yazının Devamını Oku

Yeniden anımsatmalı

30 Aralık 2021
Yılbaşı armağanları için televizyonlardaki reklamlara bakıyorum da ağırlıklı olarak elektronik eşyaya yer veriliyor.

Oysa benim için en iyi hediye kitaptır.

Gazetelerin sanat ekleri yılın en çok beğenilenlerini, okunanlarını bir liste halinde sunuyorlar. Hiç kuşkusuz başı en çok satanlar çekiyor.

Kitapların yanına dergilerin özel sayıları da konulmalı bu listelere, onlar da saklanması gereken çalışmalar.

Edebiyat dışında çeşitlenme yapılmasını öneriyorum.

Yeterince müzik kitapları yayınlanıyor. Müzikseverlerin bunları öğrenmeleri de bir gereksinim. Halk müziğinden operaya kadar konserlerin, festivallerin yapıldığı ülkemizde bu kitapların da adı verilmeli.

Teknoloji, CD’leri vitrinlerden çekti ama LP’ler ilgi görüyor. Pikaplar satılıyor. İnternette müzik üzerine bilgiler yüzeysel, özellikle operalar hakkında yetersiz.

Ne yazık ki artık abonelik dışında yabancı klasik müzik dergileri gelmiyor.

Sesli kitaplar son günlerde revaçta.

Yazının Devamını Oku

İstanbul’un zengin tarihi

28 Aralık 2021
İstanbul’un her dönemi her açıdan zenginliklerle doludur. Yapılan çalışmalar yalnız bu şehir için değil dünya tarihi için de önem taşır.

İstanbul’dan Bizans’a - 1800-1955’ sergisinin kataloğunu okuyunca, dünden bugüne birçok konuyu derinlemesine öğreniyoruz.

Türk ve yabancı uzmanlar, bu aralıktaki tarihte neler olduğunu mimari ve siyasal açıdan incelerken, bir imparatorluğun uluslararası ilişkilerine de ışık tutuyorlar.

Brigitte Pitarakis, ‘İstanbul’dan Bizans’a Yeniden Keşfin Yolları – 1800–1955’ yazısında şehrin önemini özetler:

“Postmodern bir metropol olan İstanbul, zengin kültürel miras katmanlarının üstünde yer alır ve Boğaz’dan durmaksızın geçen gemiler Doğu ve Batı’nın kesişim noktasındaki bu şehrin asırlar boyunca taşıdığı ekonomik ve jeopolitik öneme işaret eder. Şehrin modern taşımacılık ağının temelleri Berlin-Bağdat Demiryolu’nun inşası ve Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla on dokuzuncu yüzyılın sonlarında atılmaya başlanmış, aynı dönemde coğrafi ufukların genişlemesi, bilimsel araştırmalarda ve teknolojideki yaşanan gelişmelerle birlikte geçmiş uygarlıklara ve bugün ‘öteki’ olarak adlandırılan insanlara yönelik yeni bir merak ortaya çıkmıştır.

Pera Palas Oteli (1895) Konstantinopolis’i ve Şark’ı keşfetmeye hevesli ilk konuklarını ağırlamadan birkaç yıl önce, otelin mimarı Alexandre Vallaury, Gülhane Parkı ve Topkapı Sarayı’nın arasındaki alana İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin (1891) neoklasik üsluptaki binasını inşa etmişti.”

Ayasofya: Bir İmparatorluğun Vitrini

İmparatorluğun Görkemi ve Eklektik Zevki

Ayasofya: Bir İmparatorluğun Vitrini

Yazının Devamını Oku

Yıldırım Gürses Ayla Gürses ile

26 Aralık 2021
Özel kayıtlardan iki ses: Solist ve besteci: Yıldırım Gürses - Sinema oyuncularının sesi: Belkıs Özener

Tanıtım notu: “Yıldırım Gürses, uzun bir aradan sonra sesiyle, yorumuyla yeniden sevenleriyle. 1965-1988 yılları arasındaki daha önce hiç yayınlanmamış Necip Sarıcıoğlu arşiv kayıtlarından oluşan bu albümde eşi Ayla Gürses de iki şarkısıyla yer alıyor.”

Ali Can Sekmeç’in LP’nin içinde yer alan ‘Hoş Sada...’ yazısından bir bölüm:

“1960’lı yıllarda yükselen güçlü bir ses, önce radyo mikrofonlarında sonra da gazino sahnelerinde alışılagelen solist geleneğini sarsmayı başardı. Batı müziği tarzı güçlü bir sesti ondaki... Bu güçlü sesin sahibi Yıldırım Gürses adlı genç bir solistti...

Yıldırım, lise döneminde Bursa Türk Musikisi Cemiyeti’nin değişmez elemanlarından biriydi. Öğrencisi olduğu Bursa Ticaret Lisesi’nde küçük konserler de veriyordu. 18 yaşında Bursa’nın ses kralı oldu. Ankara Radyosu’nun açtığı yetiştirilmek üzere sanatçı sınavını da yine birincilikle kazandı. Radyoda Ayla ile tanıştı, 1962’de evlendiler.

Yıldırım, 1965’te Muhayyerkürdi makamında bestelediği ‘Gençliğe Veda’ adlı şarkısıyla adını geniş kitlelere duyurmayı başardı.

Aynı yıl Hürriyet gazetesinin açtığı ‘Altın Mikrofon’ yarışmasında, 297 Batı müziği yarışmacısı arasında tek Türk müziği sesi olarak 24 kişilik Türk ve Batı müziğinden oluşan çok sesli orkestrasıyla birinciliği kazandı.

Yıldırım Gürses

Yazının Devamını Oku

Patlıcan yiyen karasevdaya mı düşer?

25 Aralık 2021
Artun Ünsal yeni kitabında bizi yiyecekler ve sofra kültürü hakkında bir yolculuğa çıkarıyor. ‘Nadide Bir Goncadır Enginar’ eğlendirici, öğretici bir kitap...

Artun Ünsal’ın ‘Nadide Bir Goncadır Enginar’ kitabında başlıktaki iddia var. “Patlıcanının kabuğu ya da içindeki maddelerin insanlarda depresyonu tetiklediği iddiasında gerçek payı var mıdır, bilemem. Gerçekten, patlıcan yiyen ‘sevdavi mizaçlı’ kişilerin karasevdaya, günümüz diliyle melankoliye tutulma riski var mıydı?”

İstanbul’un patlıcan yangınları meşhurdur. Çünkü mutfaklarda patlıcan kızartırken yangınların çıktığı çok yazılmıştır.

Önsöz’de şöyle diyor yazar: “Sofralar kurulup kaldırılmaya devam ediyor. Ne hazin ki, bazılarımızın masadaki yeri artık boş. Korona felaketinde yitirdiğimiz on binlerce insanımızın ve sağlık çalışanlarımızın anısı böğrümüzde, çünkü onlarla artık yiyeceklerimizi değil sadece kederlerimizi paylaşıyoruz. Tıpkı son dönemlerde milletçe hepimizi üzen orman yangınları ve sel felaketlerinde bir daha dönmemek üzere giden güzel insanlarımızla olduğu gibi... Elimden gelen tek şey, yitirilen canları saygıyla anarak bu kitabımı onlara ithaf etmek.”

Domates yemeklerin yüzüne bir nevi makyaj yapar; yaz sebzelerinin ruju, allığıdır. Domatesi Avrupa’ya İspanyollar taşıdı. Refik Halit Karay domatesi şöyle anlatıyor: “İster meyve ister sebze sayınız, en göz alıcılardan biridir. Yeşilden kızıla geçişiyle elmayı andırır. Başka meyveler ve sebzeler de kızarır, fakat bu kızarışlar tam değildir. Mesela karpuz yalnız iç, turp ise dış taraflarından al renk bağlarlar. Domatesin kızıllığı ise iliğine işlemiştir, kabuğu da kırmızıdır, içi de... Sırık domateslerinin ala bakan canlı penbeliği. Hele onun derisini soyduğunuz zaman iç tenindeki o buzlu uçuk penbe, taklidi imkânsız bir renk güzelliğidir.”

İki yazı hepimizin yediği zeytin ve zeytinyağı üzerine: ‘Anadolu’da Zeytinin Geçmişi Uzun Ama...’ ve ‘Bizans ve Osmanlılardan Günümüze Zeytinyağı’... “Yöresel zeytin ve zeytinyağı müzelerinin sayısı artmalı” diyen Ünsal: “Eski yağhaneler, fabrikalar ve depolar kültür turizmine kazandırılabilir.”

Yiyecekler arasında bir gezintinin rehberi Artun Ünsal. Eğlendirici, öğretici bir kitap.

Nadide Bir Goncadır Enginar

Yazının Devamını Oku

İyi bir besteci iyi bir icracı iyi bir hoca: Alâeddin Yavaşça

24 Aralık 2021
Alâeddin Yavaşça’yla yakından Cumhurbaşkanlığı Büyük Sanat Ödülü’nü aldıktan sonra tanıştım. Anılarından bir bölümünü dinledim. Parlak bir doktorluk hayatı vardı. Yanlış anımsamıyorsam bazı akşamüstleri Dr. Nevzat Atlığ’la müzik üzerine buluşup konuşmalar yaparlarmış.

Türk müziğinde iyi bir sanatçının, hocanın bilgisini başkalarına aktarmasının, bu müziğin doğru icrası, genç kuşaklara sevdirilmesi açısından önemini söylemeye gerek yok.

Onu dinleyerek de birçok bilgiyi edinebilirsiniz.

Ben Alâeddin Yavaşça’nın bestelerinden oluşan ‘Vefa!’yı dinledim. Aygün Şengün Taşlı ,onun 13 bestesini seslendirdi.

Sanatçı, onu Türk müziğine sevkeden iki kişinin adını veriyor: Necdet Yaşar ve Alâeddin Yavaşça. Yavaşçı’nın önünde bir besteyi seslendiriyor ve onayını alıyor.

Gerek LP’lerde gerek CD’lerde bir dinleyici olarak benim aradığım, sanatçının biyografisinin yer alması. O LP’de de Hasan Oral Şen’in ‘Yavaşça Biyografisi ve Yavaşça Anlatıyor’u dinlerken okumanızı tavsiye ederim.

Türk müziğine verdiği emeklerin başında kurduğu koro gelir.

Abdülkadir Meragi’

Yazının Devamını Oku