Paylaş
Türk müziğinde iyi bir sanatçının, hocanın bilgisini başkalarına aktarmasının, bu müziğin doğru icrası, genç kuşaklara sevdirilmesi açısından önemini söylemeye gerek yok.
Onu dinleyerek de birçok bilgiyi edinebilirsiniz.
Ben Alâeddin Yavaşça’nın bestelerinden oluşan ‘Vefa!’yı dinledim. Aygün Şengün Taşlı ,onun 13 bestesini seslendirdi.
Sanatçı, onu Türk müziğine sevkeden iki kişinin adını veriyor: Necdet Yaşar ve Alâeddin Yavaşça. Yavaşçı’nın önünde bir besteyi seslendiriyor ve onayını alıyor.
Gerek LP’lerde gerek CD’lerde bir dinleyici olarak benim aradığım, sanatçının biyografisinin yer alması. O LP’de de Hasan Oral Şen’in ‘Yavaşça Biyografisi ve Yavaşça Anlatıyor’u dinlerken okumanızı tavsiye ederim.
Türk müziğine verdiği emeklerin başında kurduğu koro gelir.
Abdülkadir Meragi’den bilinen veya az bilinen klasik eserleri, klasik anlayışta ve eski icra tarzını koruyarak, radyoda kendi önerisiyle kurulan ve şefliğini yaptığı Klasik Türk Musikisi Erkekler Korosu bu konada örnek çalışmalardan biridir.
‘Alâeddin Yavaşça’ya Saygı’ konseri de ona gösterilen sevgi ve saygının anılması gereken bir etkinliğidir.
Ayten Yavaşça-Sinan Sipahi’nin yazdıkları biyografi ayrıntılı bilgiyi içermektedir.
2008 yılında Turgut Cansever ve Yaşar Kemal’le birlikte Cumhurbaşkanlığı Büyük Sanat Ödülü’nü aldığı gün de bir yasaklı şarkının hikâyesini dinledim Alâeddin Yavaşça’dan.
*
RAHMETLİ Başbakan Adnan Menderes, bir gün ona bakın ne ricada bulunmuş:
“Bu imtidad-ı cevre kim bahtın şitabı var” repertuvarınızda var mı diye sormuş, evet cevabını alınca okuması ricasında bulunmuş.
Beste Lemi Atlı’nın.
Adnan Menderes’in dayısı Dr. Nâzım’ın idam sehpasına giderken, ne dediğini Atatürk sormuş, o da bu şarkıyı hatırlatmış, bilhassa son dizesini:
“Bu ruzigâr-ı bi-mededin inkılâbı var“.
Alâeddin Yavaşça, bunu radyoda okuyor. O zamanlar sanatçılar canlı yayında şarkılarını söylerlerdi. Yavaşça, şarkıyı okuyor, stüdyodan çıkınca biri karşılıyor, “Sayın Başbakan’ımız aşağıda sizi bekliyor” diyor.
Yavaşça, aşağıya iniyor, Menderes ona teşekkür ediyor, o zaman da bu şarkının hikâyesini besteciye anlatıyor.
Evet bir şarkının hikâyesini birinci ağızdan dinledim.
Yavaşça, son zamanlarında Pera Müzesi’nin Türk Müziği programlarının, konserlerinin danışmanlığını yapıyordu.
Eşi Ayten Yavaşça da öğrencilerinin, dostlarının evlerindeki ‘Pazar Buluşmaları’ndan söz etmişti.
*
YAVAŞÇA gibi ustaların kayıtlarının toplu biçimde çıkarılmasından yanayım. Gerçi üsluplarını şimdiye kadar yapılan kayıtlardan ben dinledim, birçok kimse de dinlemiştir.
Ama kültür birikimi her kuşağa aktarılmalıdır. Hakkında yazılan kitaplar, kayıtlar sadece birer arşiv malzemesi olarak kalmamalıdır. Başvuru kolaylığı getirilmelidir. Çünkü Türk müziğinin eğitiminin, bu yolla gerçekleştiğini bu müziği tanıyanlar bilir.
Hepimizin ses belleğinde yaşayacak.
Değerli eşi Ayten Yavaşça’ya da başsağlığı diliyorum.
Paylaş