Opera temsillerinde söylemişler, onların da çoğu CD veya LP olarak yayınlanmadığından unutuluyorlar. Yaşarken, günlük gazetelerde de başarılarından pek söz edilmezdi. Ancak, aramızdan ayrıldıktan sonra birkaç satırla yer alıyorlardı: “... hayatını kaybetti.”
İnternetteki bilgilerin sağlamasını yazılı kaynaklardan yapıp uyarımın doğruluğunu gördüm.
Attila Manizade adını Atilla Manizade diye yazmışlar. IV. Murat operasındaki bir kayıttan dinleyebilirsiniz.
Attila Manizade
Diskoteğimden çıkarıp dinlediğim CD hangisi:
Bass: Attila Manizade
Sings opera arias and duets by
Wolfgang Amadeus Mozart
Nâzım Hikmet’in kitaplarını günümüzde rahatça alıp okuyabiliyoruz. Eserlerinin yasak olduğu günleri yaşayanlarsa o günleri belleklerinde saklar. Yön dergisinde çıkan şiirleri ve ardından Nadir Nadi’nin anılarında şairin adının geçmesi eserlerini okumayı özgürleştirdi. O zamana kadar birçok kişinin kitaplığında Bulgaristan’dan gelen Türkçe baskılar vardı.
Güney Özkılınç’ın ‘Nâzım’ın Bursa Yılları’ kitabı şairin Bursa Hapishanesi’ndeki yıllarını anlatıyor. Daha önce de Orhan Kemal’in şairle Bursa Hapishanesi’ndeki dostluğu kitaplaşmıştı. O kitaptan bir bölümü notlarımın arasında buldum.
Orhan Kemal izinli olduğu bir gece Bursa’daki sevgilisine gitmek istiyor. Nâzım bu ilişkiyi biliyor, tehlikesini de tahmin ediyor. Orhan Kemal gitmeye yeltenirken onu önlüyor. Bakın ne diyor? “Lenin, ‘en yetenekli arkadaşlarımız kadın etekleri altında yok oldu’ der.” O da ustasını dinleyip gitmiyor.
Orhan Kemal’in yanı sıra Nâzım’ın Bursa Hapishanesi’nde birlikte yattığı İbrahim Balaban’la tanıştım, Balaban’ın Şile’deki atölyesine de gittim.
Güney Özkılınç’ın daha önce ‘Yüzümde Nâzım İzi Var’ kitabı çıkmıştı. Özkılınç, yeni kitabının başında kitaba katkısı olanlara teşekkür ediyor.
Ataol Behramoğlu ‘Güney Özkılınç’ın Çalışması Üzerine’ yazısında Bursa Cezaevi’ndeki çalışmalarından söz ediyor:
“Nâzım Hikmet’in Bursa Cezaevi’nde geçirdiği toplam olarak yaklaşık 11 yılın, büyük şairimiz ve edebiyatımız bakımından ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. İlk kez otuzlu yaşlarında, ikinci kez kırkına yaklaşmışken kapatıldığı Bursa Cezaevi’nden, ellisine merdiven dayamışken ve bozulmuş bir sağlıkla çıkan Nâzım Hikmet, buna karşın bu yıllar içinde, insanüstü bir erdem ve çalışkanlık örneği göstererek başta ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’ olmak üzere en seçkin yapıtları arasında yer alan ürünleri verdi.”
Nâzım’ın Bursa Yılları
Bir yandan da hazır yemek düşkünlüğüne, alışkanlığına bakarak sağlıklı bir değerlendirme yapamıyorum.
Okuduğum dergilerden biri de ‘Yemek ve Kültür’. Dergide yemenin tarihi ve kültürü üzerine iştahımızı arttıracak bilgiler veriliyor.
Son sayıda Muriel Barbery, ‘Balık’ yazısında çocukluk günlerine gidip ailenin yemeklerini anlatıyor.
Yazarın ‘Gurmenin Son Yemeği’ kitabı Türkçe’ye çevrilmişti.
Burada balık çeşitleri üzerine yaptığı yorumları, bence her balık sever için yararlı bilgiler içeriyor.
Benim ailem de yemeğe meraklı
Bazı yazarların bu tür incelemelerden, özel sayılardan sonra yeniden okunması gerektiğini her zaman söylerim. Yıllar içinde bu incelemelerle, eleştirilerle yeni bakış açıları kazanırız.
Birsen Karaca’nın Sunuş’unda derginin hazırlanış sürecini, çalışmaların niteliğini öğreniyoruz:
“Doğumunun 200. yıldönümü olması nedeniyle 2021 yılı Rusya’da ‘Dostoyevski Yılı’ olarak kabul edildi.
Dostoyevski Özel Sayısı’nı çıkarmayı planlarken belirlediğimiz hedef, Dostoyevski’yi Türk okurlarına olabildiğince farklı yönleriyle tanıtmak, çok boyutlu bir çalışma gerçekleştirmekti.
Dostoyevski Özel Sayısı’na Türkiye dışında Rusya, Ukrayna, Bulgaristan, Azerbaycan, İran gibi ülkelerden farklı uzmanlık alanları olan bilim insanları, araştırmacılar ve yaratıcı yazarlar toplam 83 makaleyle katkıda bulundu.”
Hayatından, yazarlığından önemli kesitler:
Dostoyevski
Ali Emre Özyıldırım’ın hazırladığı kitap Turkuvaz Yayınları arasında çıkıyor.
Kitabın sıralaması şöyle:
Emin Nedret İşli – Takdim - Feridun Fazıl Arşivi ve Cahit Sıtkı’nın Mektupları Hakkında
Ali Emre Özyıldırım - 1930’larda Genç Bir Şair Olmak: Cahit Sıtkı’nın Dört Mektubundan Kalanlar
Mektuplar
Mektuplarda Geçen Şiirler
Sahaf Emin Nedret İşli, onun arşivi üzerine de bilgi veriyor:
“Şair, gazeteci, yazar
Atatürk o akşam bakın ne diyor ünlü sanatçıya?
“Birçok alanda devrimler yaptım, fakat bunların içinde en önemlisi olan müzik konusunda bir devrimi gerçekleştiremedim.”
Yıl 1982, İdil Biret eşi Şefik B. Yüksel ile birlikte, Kempff’i İtalya Positana’daki villasında ziyarete gidiyorlar.
Buluşmayı anlatıyor sanatçı.
İdil Biret’in 4 CD’den oluşan ‘İdil Biret, Best of Turkish Piano Music’ albümünün başındaki yazı bu.
İdil Biret
Albümün kitapçığında Şefik B. Yüksel’in ‘Türkiye’de Klasik Müzik’ başlıklı yazısını okursanız, Atatürk’ten önce ve sonra klasik müziğin bizdeki tarihinin dönüm noktalarını öğrenirsiniz.
Emre Aracı
Müzeleri, sergileri geziyoruz. Peki, gördüklerimiz hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz? Bu açıdan sanat tarihi, resim ve heykel üzerine bizi düşünmeye çağıran kitapları okumalıyız.
Hepimiz evimizde, kütüphanemizde küçük bir rafı bu kitaplara ayırmalıyız.
Elif Dastarlı’nın ‘Yan Kapıdan Girenler-Modern Türk Resminin Analizi’ kitabının zamanlamasını bugüne uygun buldum.
Kitabın ilk sayfasında ‘Umut Burnundan Dolaşarak’ kitabından bir alıntı var:
“Adnan Benk: Klasik bir resmin yapısı, düzenlemesi neden bize yabancı gelsin?
Ömer Uluç: Çünkü burada yaratılmamış. Bambaşka bir kültürün zincirleri içinde yaratılmış. Onun bir öncesi ve sonrası var. Bizim girişimiz yandan oluyor.”
‘Sunuş ya da Bir Sanat Tarihi Tartışması’ yazısını okuduğunuzda da Türk resminin modernleşmesi üzerine bilgiler ediniyorsunuz.
Yazının ilk cümlesi, kitabın gelişim çizgisini sezdiriyor: “Yıllar önce Nazmi Ziya’nın (Güran) Taksim Meydanı resmini görüp üzerine düşündüğümde, yakın tarihimizdeki paradigma değişikliğini araştırmaya dair bir heyecan duymaya başlamıştım.
Seçiciler Kurulu aşağıdaki adlardan oluşuyordu:
Armağan Ekici
Besim Dellaloğlu
Hatice Aynur
Sevengül Sönmez
Tuncay Birkan
Kurul, Atiye Gülfer Gündoğdu’nun ‘Yazının Önünde’ kitabını ‘İnceleme ve Araştırma’ türünde, Eray Çaylı’nın ‘İklimin Estetiği’ kitabını ‘Deneme ve Eleştiri’ türünde ödüle değer buldu. Her iki ödül, oyçokluğuyla verildi.