Doğan Hızlan

Klasik müzik nasıl kullanılıyor

13 Şubat 2022
Klasik müzik CD’lerinin kimi başlıkları beni şaşırtıyor, bir yandan da ticaretin dinleyici sayısını arttırdığını düşünerek sevindiriyor.

Bir zamanlar saygın bir dostum için CD ve LP seçerken, mevsimleri, dinlenilen saatleri düşünmüş, ona göre bir liste yapmıştım.

Eskiden birçok otelde hafif yemek müziği diye bir ayrım vardı. Bir keman ve bir piyanodan, bazen de piyano, keman, çellodan oluşan bir grup otel lobilerinde çay saatinde çalarlardı. Şimdi de devam ettiren yerler var.

Eski Park Otel ve The Marmara’da bu tür müziği çok dinledim. O solistlerin CD’leri de çıktı.

Meyhanelerde ise romanlar sanatlarını icra ederler ya da pikap çalardı.

Bana da bir müzik sponsoru DJ’lik önermişti.

Başımdan geçen bir olayı size iletmeliyim.

Antalya’da Belek’te verilen bir opera konserine gittiğimde, kaldığım bir otelin yemek salonunda zengin bir klasik CD arşivi gördüm. Otelin müdürü Alman, eşi de Türk’tü.

Asansör müziği çalıyordu.

Yazının Devamını Oku

Unutulan şairleri hatırlamak

12 Şubat 2022
Bâki Asiltürk’ün hazırladığı ‘Cumhuriyet Dönemi Türk Şiiri’ kitabında, şiir tarihimizde bir zamanlar çok okunmuş ancak zamanla unutulmuş şairler var. Celâl Sılay, Halit Fahri Ozansoy, Vasfi Mahir Kocatürk gibi şiirimize öncülük etmiş usta isimleri okura hatırlatan bu eser, kitaplığımda göz önünde duracak...

Edebiyat tarihi, zamanında ünlenmiş ama sonra unutulmuş birçok şairi sayfalarında gizler.

Oysa şiirimizin tarihinde onlar çok okunmuş, yenilikler yapmış, öncülüğü üstlenmişlerdir.

Bâki Asiltürk’ün ‘Cumhuriyet Dönemi Türk Şiiri’ kitabını okurken gözlerimin önünde o şairlerin hem kendileri hem şiirleri canlandı.

Benim ithaflara düşkünlüğümü okurlarım bilir. Asiltürk  kitabını bakalım kimlere ithaf etmiş:

“Bu kitabı zor ve kapalı salgın günlerinde hayatımıza kattıkları cıvıltılar için, sevgili kızlarım Şiir Nisan ve Eylül Öykü’ye ithaf ediyorum.”

Önsöz’de neyi niçin yazdığını açıklıyor Asiltürk: “Cumhuriyet dönemi Türk şiiri, kendine özgü yenilikler taşımakla beraber, başlangıcı 19. yüzyıl ortalarına inen batılılaşma/yenileşme sürecinin sonuçlarından biri olarak ele alınmalıdır.

“Elinizdeki kitap, 20’nci yüzyılın başından 1950’lere dek olan süreçte Türk şiirinde görülen hareketleri, dergiler çevresinde yaşanan yenilik çabalarını, kişisel çıkışları, dönemlere ayırarak inceleme amacına yönelik bir çalışmadır. Her dönem veya anlayış, öncelikle yaratıcı/öncü şairler sonra da takipçiler üzerinden işlenmiştir.”

Kitabın sayfa düzenlenmesini tanıtmalıyım önce:

Yazının Devamını Oku

‘Kazı İzleri’ sergisi

10 Şubat 2022
Orta Anadolu’nun bilinen en eski köyü Aşıklı Höyük, 13 yerli ve yabancı sanatçının işleri üzerinden sanat ve arkeoloji arasında bir diyaloğa dönüştü. 25 Şubat tarihine kadar Tarihi Hüsrev Kethüda Hamamı’nda ziyaret edilebilecek ‘Kazı İzleri’ başlıklı sergi, İstanbul’dan sonra İspanya’nın Barcelona ve İskoçya’nın Dundee şehirlerinde izleyici ile buluşacak.

Günümüz Türkiye coğrafyasında Aksaray’ın Gülağaç ilçesinde, Hasan Dağı ile Melendiz Çayı arasında yer alan Aşıklı Höyük, Orta Anadolu’nun en eski köyü. 10 bin beş yüzyıllık tarihe sahip Aşıklı Höyük, avcı toplayıcı dönemden yerleşik tarım düzenine geçişin hemen her aşamasının izlenebildiği bir kazı alanı.

İlk beyin ameliyatının yapılması, koyun ve keçinin ilk kez evcilleştirilmesi gibi pek çok ilkin de yaşandığı bir arkeolojik yerleşim yeri olmasıyla dikkat çekiyor.

Kazı çalışmalarının 32 yıldır devam ettiği Aşıklı Höyük’ün tarihi henüz keşfedilmeyi beklerken, kazı çalışmalarını desteklemek, kültürel mirasın özellikle yerel halk tarafından benimsenmesini ve korunmasını sağlamak ve kazı alanının tanınırlığını artırmak için çalışan ‘Aşıklı Höyük Dostları Derneği’nin çabalarıyla 10 bin beş yüzyıllık tarih sanatla buluştu.

BEŞ ÜLKEDEN 13 SANATÇININ ESERİ

‘KAZI İzleri’ sergisinde Türkiye, İngiltere, İspanya, ABD ve Kolombiya’dan sanatçıların ürettiği eserler yer alıyor.

Fırat Arapoğlu ve Gary Sangster küratörlüğünde hazırlanan sergide yer alan eserler, sanatçıların Aşıklı Höyük kazı alanındaki deneyimlerinin izlerini taşıyor.

Sergideki sanatçılar:

Yazının Devamını Oku

Dergileri destekleyelim

8 Şubat 2022
Bugünün edebiyat dünyasındaki birçok ünlü isim, ilk ürünlerini sanat/edebiyat dergilerinde okura sunmuştur. Dergilerin tarihi edebiyat tarihinin önemli bir bölümünü oluşturur.

Kâğıt krizi birçok derginin yayına ara vermesini mecburi kılmıştır.

Zora giren dergilerin durumunu, yöneticilerin aldığı kararları İhsan Yılmaz’ın Kültürazzi köşesinde okudum. Dergilerin bazıları okurlarını abone olmaya çağırmaktadır. Şimdiye kadar edindiğim tecrübeler abonelik sisteminin etkili, kurtarıcı bir yöntem olmadığını göstermiştir.

İki neden saptadım.

Birincisi, okurumuz ileriye dönük bir program yapmaya alışık değil.

İkincisi, abone olduğu derginin kapanacağı kuşkusu. Pandemi koşullarında engelleyici bir neden daha ortayı çıktı. Kargo fiyatlarının yüksekliği. Bir yayıncı arkadaşım söyledi, 10 liralık bir derginin ulaştırma gideri 17 liraymış.

Dergi dağıtım ağının zayıflığını da gündeme getirmeliyim. Birçok büyük yayınevinde dergi satılmıyor, oysa bir kitabevinin kâr dışındaki işlevini de unutmaması gerekir.

Acaba dergi çıkaranlar, ortak bir dağıtım birliği mi kursalar... Bu yolla kitabevlerini zorlayabilirler mi? Eğer bir çözüm bulunamazsa, ekonominin doğal seyrine bırakılırsa, dergiciliğin yeniden doğması olanağı ortadan kalkar.

2021’DE ŞİİR

Yazının Devamını Oku

‘Papatya gibisin’

6 Şubat 2022
Dün sabah Kanal D’nin magazin programında eski Türk filmlerinin seyirci sayısını öğrenince bir Türkçe tango mırıldanmaya başladım.

Düğünlerin, toplantıların, okul çaylarının tangoları ses belleğimizin derin bir yerinde yaşıyor.

İlk aklıma gelen bakın hangi tangoydu?

‘Papatya gibisin beyaz ve ince’, söz ve müzik Necdet Koyutürk.

Şimdi öyle mi bilmiyorum, düğün törenlerinin başlangıç tangosu ‘La Comparsita’ idi, dünyada böyle değilmiş.

Dinlediklerimi sıraladım, Seyyan Hanım’dan Zehra Eren’e, Necip Celâl Andel’den, Necdet Koyutürk’e, Fehmi Ege’ye bir tango turu yaptım. Türkçe tangoların en tanınmış solisti Şecaattin Tanyerli idi.

Anadolu Sigorta’nın çıkardığı ‘Türkçe Altın Tangolar - Bir Ömür Tango’.

‘Necdet Koyutürk’ün anısına - Üstada Saygıyla’ CD’lerinin üzerinde Esin Engin & Erdener Koyutürk adları yazılı.

İstanbul Radyosu’nda pazar günleri öğle vakti Arjantin tangolarını dinlerdim.

Yazının Devamını Oku

Orhan Kemal’in İstanbul’u

5 Şubat 2022
Orhan Kemal’in çok sevdiği şehrin kenar semtlerini ve oradaki insanların yaşam mücadelelerini anlattığı öykü kitabı ‘İstanbul İstanbul’, içindeki hikâye ve karakterlerin gerçekçiliğiyle yalnızca bir edebiyat eseri olmakla kalmıyor, şehrin tarihine de ışık tutuyor. İstanbul, bu hayatlarla karşılaşarak anlaşılabilir.

Bir şehrin, bir semtin, bir mahallenin ruhunu öğrenmek istiyorsanız mutlaka onunla ilgili bir edebiyat metnini okumalısınız.

Işık Öğütçü’nün önsözüyle ‘Orhan Kemal’in ‘İstanbul İstanbul’ kitabını salık vereceğim.

Orhan Kemal, İstanbul’un birçok kenar semtini insanıyla bize anlattı.

Sabahları Nuruosmaniye’den Cağaloğlu’na ya da Nuruosmaniye’den Kapalıçarşı’ya gidenler onu İkbal Kahvesi’nde görürlerdi. Hepimiz oradan geçerken adeta Orhan Kemal’e saygılarımızı sunmak için uğrardık. İşyerine giderken devamlı uğrayanlardan biri de Edip Cansever’di.

İkbal Kahvesi hakkında bilgi edinmek isteyenler Nurer Uğurlu’nun ‘İkbal Kahvesi’ kitabını okumalıdır.

Öğütçü, İstanbul’la ilgili öykülerden 34 tanesini seçmiş, böylece İstanbul’un 34 numarasına da bir gönderme yapmış.

Kapak ve iç illüstrasyonlarda Can Ersal imzası var.

Yıllar önce Orhan Kemal’le Ferit Öngören’in ‘İstanbul’dan Çizgiler’ kitabı yayımlanmıştı.

Yazının Devamını Oku

50 yıllık yoldaşım

4 Şubat 2022
İKSV (İstanbul Kültür Sanat Vakfı) 50 yıldır bana arkadaşlık ediyor.

Elli yıl öncesinin İstanbul’daki kültür ortamını bilenler, İKSV’nin sanatın her dalına getirdiği yenilikleri içten bir duyguyla övecektir.

Yazları bahçelerde Türk müziği solistleri söylerdi. Ancak kışın Saray Sineması’na Filarmoni Derneği’nin çabalarıyla getirilen yabancı solistleri dinleyebilirdik.

Tepebaşı ve Küçük Çiftlik Parkı vardı. Bir de Cağaloğlu’nun aşağısında Çifte Saraylar.


1972 yılında ilk İstanbul Festivali basın toplantısı. Cevad Memduh Altar (soldan), Ercümend Berker, Muharrem Nuri Birgi, Turizm Genel Müdürü Cengiz Altuğ, Nejat Eczacıbaşı, Basın Yayın Genel Müdürü Altemur Kılıç.

Batı müziği dinlenilecek bir yer yoktu.

Nejat Eczacıbaşı, kuşağının tanık olduğu eksikliğin farkına varıp öncülüğü üstlendi. Birçok kişiyi de ikna etmeyi başardı.

Benim gibi her yıl özellikle Müzik Festivali’nin konserlerini kaçırmayan biri, anılar dosyasının kapağını açınca seçme zorluğuna düşüyor.

Yazının Devamını Oku

Yalçın Gökçebağ – Yaşam Sanatı

1 Şubat 2022
Ressam Yalçın Gökçebağ’ı TRT’de program yapmaya başladığım yıllarda tanıdım. Sanat yolculuğunun tanığı oldum sonraki yıllarda.

‘Yalçın Gökçebağ - Yaşam Sanatı’ kitabı yayımlandı.

Sunuş, Aynur Pehlivanlı – Zerrin Özdemir Çolak imzasını taşıyor. Kitabın yayıncısı: Armoni Sanat Galerisi.

Mutlaka okunması gereken bölüm başlıkları:

Yalçın Gökçebağ Yaşam ve Sanatı – Önder Şenyapılı

Yalçın Gökçebağ’ın Resimleri – Zafer Gençaydın

Türk Resminde Yalçın Gökçebağ – M. Zahit Büyükişleyen

Anadolu Düşlerinin Ressamı Yalçın Gökçebağ Üzerine –

Yazının Devamını Oku