Dario Moreno’yu (1921–1968) dinlerken, kişisel anılarımdan başka Türkiye coğrafyasında da bir ses gezintisi yaptım.
Çeşitli yazılarımda onun söylediklerine değindim.
Bu şarkıların yanı sıra onu Brigitte Bardot şarkısıyla da sevdim.
Yanılmıyorsam Türkiye’den Belçika’ya gidip ünlü Fransız sanatçı Jacques Brel’in sahneye koyduğu ‘Don Kişot’ta da oynadı.
Zaman zaman sanatçıların yeni kayıtlarını tekrar ediyorum.
Bugün bir LP’yi tanıtacağım:
‘Dario Moreno’suz 40 Yıl’
Bir edebiyatçı üzerine değerlendirme yapabilmek için bütün yapıtlarını okumak gerekiyor.
Orhan Veli Kanık’ın şiirlerini pek çok kişi okumuştur, hatta bazı dizeleri günlük yaşamımızda bile kullanılır. Ama onu ne kadar biliyoruz. Necati Tonga ve Tahsin Yıldırım’ın hazırladığı Orhan Veli Kanık külliyatını okuduğunuzda birçok yeni bilgi öğreneceksiniz, hatta onun şiirlerini, edebi kişiliğini yeniden yorumlama, anlama girişiminde bulunacaksınız.
Kitapların başında Orhan Veli Kanık’ın yaşamı, değişik türlerdeki yazıları üzerine ‘Sunuş’u okuyunuz. Ben birçok şairin düzyazılarını okudum, onlar üzerine yazdım. ‘Bütün Yazılar’ı o yüzden Orhan Veli Kanık’ı tanımak isteyen her okura salık veririm. Çünkü şiir kuramı üzerine söyledikleri şiiriyle örtüşmekte midir, yoksa şiirinden bağımsız yazılar olarak mı
bakılmalı? Kimi şairlerin şiirlerini yorumlarken
bu mutabakata rastlarsınız, kimileri de kuramla kendi uygulamaları arasına sınır koymuşlardır.
Garip Üçlüsü’nü elbette okuyacaksınız, çünkü ortak bir kitaptan farklı şiir anlayışlarına giden yolun başlangıcıdır. Edebiyat-ı Cedide yazısının yanı sıra ben Muzaffer Tayyip Uslu yazısını çok severim, bir şairin genç yaşta aramızdan ayrılan bir şair için duyarlı yazısı beni etkilemiştir:
“Son yıllarda Zonguldak üç büyük şair yetiştirdi: Biri Rüştü Onur, biri Kemal Uluser, biri de Muzaffer Tayyip. Ne biçim kader. Üçü de arka arkaya öldüler.”
MSGSÜ Rektörü Prof. Dr. Handan İnci Elçi imzalı yazı girişimi özetliyor:
“Türk sanatının 9 seçkin eseri 55 yıldır İMÇ’de hayatımıza değer katarken çok yıprandı, çok hırpalandı.
Ve şimdi sıra bizde.
Eren Eyüboğlu’nun, Füreya Koral’ın, Sadi Diren’in, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun, Kuzgun Acar’ın, Nedim Günsür’ün, Yavuz Görey’in, Ali Teoman Germaner’in elinden çıkmış birbirinden kıymetli seramiklerin, heykellerin, mozaiklerin elli beş yıllık yorgunluğunu gidermek, zamanın izlerini silmek, daha çok yaşamalarını sağlamak için sıra bizde.
Geçmişi yüzyıllara dayanan arasta ve kapalı çarşı geleneğimizin çağdaş bir örneği olan İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ), modern Türk mimarisinin en önemli yapılarından biridir.
1950 ortalarına doğru şehrin giderek büyümesiyle birlikte Sultanhamam çevresindeki manifaturacılar, artan iş hacimlerine bağlı olarak yeni bir mekân arayışına girerler.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın fuarda bir konuşma yaptı ve kitaplarını imzaladı. Kütüphane ve arşivler konusunda şöyle dedi:
“Kitaplarımızın, arşivde olanların ancak 3-5’ini ortaya çıkarabildik. Geleneğin o derinliklerine indikçe gelenek kendisini size daha çok açmaya başlıyor. Her biri bağış kapısı. Yeter ki biz o kapıyı açmayı bilelim. Yeter ki oraya gitmeyi ve o pınardan beslenmeyi bilelim.”
İbrahim Kalın, ‘Gök Kubbenin Altında’ başlıklı bir söyleşi de gerçekleştirdi.
Bu yılın Onur Yazarı Mustafa Kutlu’yu okuduğunuz zaman aynı anda felsefe, sosyoloji, tarih ve elbette sanat okursunuz.
Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, açılışta yaptığı konuşmada Üsküdar için, İstanbul’un üç eski kıymetli beldesinden biri dedi:
“Üsküdar’da kitap kokusu, Boğaz’ın kokusuna, denizin kokusuna karıştı.”
Kitap imzalayanlar ve imzalayacakların listesi:
Oysa birçok şarkının güftesini yazanlar bu türde çok tanınmış, çok bilinen şairlerdir.
İyi bir müzik dinleyicisi olan eski bir dostum geçen gün bir şarkının güftesi konusunda benim araştırma yapmamı istedi.
Söz konusu şarkı: ‘Gidelim Göksu’ya bir âlem-i âb eyleyelim’
Bestecisi Lavtacı Hristo. A. Mahir Özkılıç’ın ‘Bir Şarkıdır Yaşamak, Güftelerimiz’ kitabında güftenin Yahya Kemal Beyatlı’ya ait olduğu yazılı.
Kürdîli şarkının güftesinin tamamını ise Dr. Mesut Ersönmez’in ‘Güftelerin Dili’ (Pagos Yayınları) kitabından aldım:
Şarkının güftesini okuyalım:
Önemli bir eğitim kurumunun tarihi orada öğretmenlik yapanları da, okuyanları da içerir. Önder Kaya’nın ‘Dünyanın Tam Orta Yerinde Robert Kolej-İmparatorluktan Cumhuriyete Bir Okulun Tarihi’ kitabı bu gerekçelerle ilgimi çekti... Önder Kaya giriş yazısında kitabın düzeni üzerine bilgiler veriyor:
Dünyanın Tam Orta Yerinde Robert Kolej
İmparatorluktan Cumhuriyete Bir Okulun Tarihi
Önder Kaya
Kronik Yayınları
“Robert Kolej denince akla biraz karışık bir miras geliyor. Öyle ki bu mirasın içinde sadece Robert Kolej yok. Amerikan Kız Koleji, Robert Kolej Yüksek Okulu, Amerikan Hastanesi, Amiral Bristol Hemşire Okulu ve tabii ki Boğaziçi Üniversitesi var. Çalışmada bu mirası elverdiğince yansıtmak istedim. Kaleme aldığım elinizdeki kitabın içeriği incelenecek olursa, ağırlıklı olarak 1863-19871 yılları arasına odaklanıldığı hemen fark edilecektir. Bunun en temel nedeni, bünyesinde pek çok okul barındıran kolejin bu tarihte karma bir liseye dönüşmesidir. Kitabın sadece Robert Kolej camiasına değil genel okur kitlesine hitap etmesini hedefledim. Bundan dolayı okuru çok ilgilendirmeyeceğini düşündüğüm ayrıntılara ve teknik konulara girmemeye çalıştım.”
Okulun eğitmenleri arasında pek çok ünlü isim vardı:
Bu adların başında İbrahim Çallı gelir.
İzmir’de Folkart Gallery’de kapsamlı bir sergisi açıldı. Proje direktörlüğü ve editörlüğünü Fahri Özdemir üstlendi.
Hangi kentte yaşarsanız yaşayın, hafta sonunu kültürel etkinliklere ayırmanızı salık veririm. Bir hafta boyunca rutin çalışmanıza renk getirir.
Serginin ve kataloğun başlığı: ‘Türk Resminin Bohem ve Asi Fırçası: İbrahim Çallı.’
Kataloğun iç sayfasında Fernand Cormon’un bir yargısını okuyoruz:
“Bu çocuk (İbrahim Çallı) başladığı gibi bitirirse, beşerin en büyük sanatkârı olur.”
İkinci sayfada
İki yıl aradan sonra ilk kitap fuarının Adana’da açılması ayrı bir önem taşıyor.
Çukurova Kitap Fuarı kimlerden, hangi kuruluşlardan destek alıyor:
Adana Valiliği
Adana Büyükşehir Belediyesi
Çukurova Fuarcılık A.Ş.
Tüyap Fuarcılık İcra Kurulu Başkanı Zeynep Ünal Öztop, kitap fuarları üzerine ne diyor?
“İki yıllık bir aradan sonra kitapseverlerin beklediği müjdeyi vermek istiyoruz. Tüyap Fuarcılık Grubu olarak kitap fuarlarını yeniden düzenleyecek olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Bu yılki ilk kitap fuarımız Adana’da gerçekleşecek, ardından bir sonraki ay ise Bursa’da katılımcılarımızı okurlarla buluşturacağız, Tüyap olarak kitap fuarlarının yeri bizde çok ayrı. Ülkemizin kültürel gelişimine yatırım yaptığımız önemli bir platform olarak görüyoruz.”