Paylaş
Bir edebiyatçı üzerine değerlendirme yapabilmek için bütün yapıtlarını okumak gerekiyor.
Orhan Veli Kanık’ın şiirlerini pek çok kişi okumuştur, hatta bazı dizeleri günlük yaşamımızda bile kullanılır. Ama onu ne kadar biliyoruz. Necati Tonga ve Tahsin Yıldırım’ın hazırladığı Orhan Veli Kanık külliyatını okuduğunuzda birçok yeni bilgi öğreneceksiniz, hatta onun şiirlerini, edebi kişiliğini yeniden yorumlama, anlama girişiminde bulunacaksınız.
Kitapların başında Orhan Veli Kanık’ın yaşamı, değişik türlerdeki yazıları üzerine ‘Sunuş’u okuyunuz. Ben birçok şairin düzyazılarını okudum, onlar üzerine yazdım. ‘Bütün Yazılar’ı o yüzden Orhan Veli Kanık’ı tanımak isteyen her okura salık veririm. Çünkü şiir kuramı üzerine söyledikleri şiiriyle örtüşmekte midir, yoksa şiirinden bağımsız yazılar olarak mı
bakılmalı? Kimi şairlerin şiirlerini yorumlarken
bu mutabakata rastlarsınız, kimileri de kuramla kendi uygulamaları arasına sınır koymuşlardır.
Garip Üçlüsü’nü elbette okuyacaksınız, çünkü ortak bir kitaptan farklı şiir anlayışlarına giden yolun başlangıcıdır. Edebiyat-ı Cedide yazısının yanı sıra ben Muzaffer Tayyip Uslu yazısını çok severim, bir şairin genç yaşta aramızdan ayrılan bir şair için duyarlı yazısı beni etkilemiştir:
“Son yıllarda Zonguldak üç büyük şair yetiştirdi: Biri Rüştü Onur, biri Kemal Uluser, biri de Muzaffer Tayyip. Ne biçim kader. Üçü de arka arkaya öldüler.”
Bütün yurt aydınlarının adının olduğu imza kampanyası için yazısını şöyle noktalıyor:
“Bu davranışların sebebini, Türk aydınlarının tarihimizde bir leke olarak kalacak bir işin sorumluluğuna ortak olmak istemeyişlerinde görüyoruz.”
Orhan Veli Kanık
Hazırlayan: Necati Tonga
ve Tahsin Yıldırım
Kırmızı Kedi Yayınevi
‘Çeviri Şiirler’ iki bölümden oluşuyor: ‘Şiire Dair Çeviriler’ ve ‘Çeviri Şiirler’. Fransız Şiiri Antolojisi Önsözü’nde bugün de çevirmenlerin göz önünde bulundurması gereken saptamalar var. Antoloji düzenlenirken nesnel bir anlayışla yapılması gerektiğini belirtiyor.
Şiir çevirisi üzerine belleğimde tuttuğum bir sözü gene yazmalıyım: “Bir şiirin ancak bir defa söylenebileceğini, ancak bir türlü söylenebileceğini kendi tecrübelerimle biliyorum. Bu gerçeği Fransız şairi Cocteau şöyle anlatıyor: Bir şiir hiçbir dile çevrilemez. Hatta yazılmış göründüğü dile bile.”
Birçok iyi şairin şiirini iyi bir şairin çevirisinden okumanın zevkini çıkarın. Bir şairin hikâyeleri türler arası karşılaştırma için de bulunmaz malzemedir.
Gençler mutlaka okumalı
Hikâyelerse üç bölüm: ‘İlk Nesirler’, ‘Hikâyeler’ ve ‘Çeviri Hikâyeler’. Her yazarı okumanın bir gerekçesi vardır. Orhan Veli Kanık için çok gerekçe vardır. Edebiyat tarihçileri Garip Üçlüsü’nü şiirdeki yenileşmenin kurucuları olduğundan Birinci Yeni olarak tanımlıyorlar, çoğu kişi de onları İkinci Yeni’nin öncüleri olarak tanımlıyor.
Şairanelik nedir, bu sorunun yanıtını Orhan Veli Kanık ve arkadaşları verdi. Şiir yücelerden sokağa indi, sokağın şiiri, gündelik yaşamın şiiri yazılırken yalınlık geldi ama bu niteliksizliğe düşmedi.
Edebiyatçıların zamana karşı dirençlerinin bir göstergesi de antolojilerdir, antolojilere baktığınızda yıllar önce onlarca sayfa verilmiş şairler ya birkaç şiire inmiş ya da yer almamıştır.
TÜYAP’ın Ankara’da yaptığı kitap fuarında benim konuşmam antolojiler üzerineydi, edebiyat tarihinin izini onlardan sürdüm, Garip Üçlüsü her zaman bu antolojilerde değişmeden yerini almıştır.
Orhan Veli Kanık’ı benim kuşağım çok önceleri okudu, yazdı. Bugün okuyunca o yargılarda değişiklik yapacak mıyız? Düzeltmeler değil de eklemeler gereği duyarız.
Eğer İkinci Yeni çıkmasaydı, Garip Üçlüsü’nü, Orhan Veli Kanık’ı başka biçimde değerlendirebilirdik. Ama akımlar birbirine bağlandıkça önemleri artıyor, en azından edebiyat tarihlerindeki önemleri azalmıyor.
Ben bugün genç kuşağın Orhan Veli Kanık’ı mutlaka okumasını istiyorum. Her şair okurun birikimine, yaşına göre de farklı zevkler verir, farklı eleştirel notları çağırır.
Paylaş