Bu kitapta da bu alandaki bilimsel tespitleri okuyacaksınız:
‘Müzik Terapisi, Rachel Darnley-Smith, Helen M. Patey, Bağlam Yayınları Araştırma Dizisi’
İçindekiler
Bölüm 1: Başlarken
- Başlangıç
- Müzik Terapisine İki Yaklaşım
- Müzik ve Terapötik Süreç
- Eğitim ve Hayatta Kalma
Şiir okuyanların ne kadarı şiir üzerine yazılanları okuyor? Bir metne, hele şiire çeşitli açılardan, çeşitli disiplinlerden bakmak bir okurun yorumunu zenginleştirir. Gökhan Tunç’un ‘Kavramlar ve Kuramlarla Modern Türk Şiiri Okumaları’ bu gerekçelerle okunmaya değer.
Her kuşağın edebiyat, şiir üzerine bilgileri farklı, bu tür kitaplar bu farkı kapatır, zamansız bir anlayışla nesiller arasında bağ kurar. Belli bir şiiri, belli bir kavramın eşliğinde incelediğinizde ihmal edilen, unutulan birçok yanını da
keşfedersiniz.
Hep tekrarlarım, bir şiiri farklı dönemlerde okuyun; çünkü bilginiz, beğeniniz değişmiştir. Tercih listesini de değiştirebilirsiniz. Kitaptaki 28 adet yazı, size geniş bir liste sunuyor. Listedeki şairleri büyük bir çoğunluk okumuştur, yazarın seçkisi bize bu gerçeği anımsatıyor. Şiirlerle ilgili yorumunuzu yenilemek için de bir fırsat olduğu kanısındayım.
Kitaptan seçme bölümler:
* Metafor ve Yahya Kemal’in ‘Geçmiş Yaz’ adlı şiiri
* İmge ve Orhan Veli’nin ‘İstanbul’u Dinliyorum’ adlı şiiri
* Alegori ve Behçet Necatigil’in ‘Karışık Tarife’ adlı şiiri
Oysa arkeoloji yerüstündeki bütün kültürlerin yeraltında kaynağını ortaya çıkaran bir daldır.
Gördüğümüz birçok şeyin tarihini bize bu çalışmalar gösterir. Çalışma koşullarının da ne olduğunu bilirsek bu alanda çalışanların yaptıkları fedakârlığı daha iyi anlarız.
Yaz sıcağında hepimiz ya deniz kenarında ya soğutmalı evimizde otururken güneş altında çalışan arkeologları hatırlatırım size.
İnsanlık tarihinin bu kazılar sayesinde öğrenildiği konusunda bilgileri bir yöntem ve yayınlarla desteklemek için Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü kuruldu. Uzmanlar daha önce yayınlanmış ama tükenmiş ya da daha önce yayımlanmamış birçok kitabın okura ulaşmasını sağladı. Böylece bir Milli Arkeoloji Enstitüsü kurulmuş oldu.
Gerek bizler gerek gelen yabancılar, kültürümüzü öğrenebilmek için kitaplara ihtiyaç duyuyorlardı.
Yalnız meraklı okurlar değil, genç kuşak ve öğrenciler de.
Danışma kurulu toplantılarına katıldıkça bu alanda kitapların eksikliğinin derecesini, bilgimizin yüzeyselliğini fark ettim.
Şimdiye kadar kazı çalışmaları yapanların bazılarını tanıdım, kitaplarını okudum, bu enstitünün çalışmasıyla konuya bir süreklilik kazandırıldı. Artık geziler kültür turizmiyle gerçekleştiriliyor, bu kitaplar aracılığıyla yeraltı zenginliğini öğreneceğiz.
Her ikisi benim de içinde yer aldığım 1950 Kuşağı’nın edebiyatçıları.
Onat Kutlar ‘İshak’ kitabıyla ödül aldığında hepimiz o ödülün sevincini yaşamıştık.
Okurlarım bilir, bir kentin ruhunu edebiyatçıların yansıttığına inanırım. İkisi de Gaziantep’i bütün özellikleriyle, yaşamıyla yazdılar.
Onat Kutlar, öyküleri dışında sinema yazılarıyla, düzyazılarıyla da edebiyatımıza unutulmaz ürünler bıraktı.
Ülkü Tamer, şiirlerinin yanı sıra çevirileriyle, düzyazılarıyla da edebiyata kalıcı yapıtlar armağan etti.
Kitapta ‘Takdim’i Belediye Başkanı Fatma Şahin yazmış.
Kitaptan bazı satırlar:
Yeteneğin genlerle geçip geçmediğini düşünürüm.
Edebiyatçı babaların edebiyatçı çocukları örnekleri olsa da çok azdır. Türkiye’de aklıma ilk Bener Ailesi gelir. Behçet Necatigil’in kızı Ayşe Sarısayın da tanıdıklarımdan. Ahmet Ağaoğlu’nun oğlu Samet Ağaoğlu ve Samih Rifat’ın oğlu Oktay Rifat ve torun Samih Rifat’ı da saymak gerekir.
‘Beş Romancı Tartışıyor’ kitabını hatırladım. Fakir Baykurt, Kemal Tahir, Mahmut Makal, Orhan Kemal ve Talip Apaydın baba kavramını tartışıyorlardı. Merkezlerine Balzac’ın ‘Goriot Baba’sını almışlardı.
Türk edebiyatında belleğimde canlananlar şöyle:
- Reşat Nuri Güntekin / Yaprak Dökümü.
- Yusuf Atılgan / Aylak Adam.
- Orhan Kemal / Eskici ve Oğulları.
- Oğuz Atay / Tutunamayanlar.
Semtler genel değişimin en iyi yansıdığı, gözlemlendiği birimler. Eski semtleri yenilerle karşılaştırmak ilginç sonuçlar ortaya koyuyor.
Ben Harbiye’den Kocamustafapaşa’ya, Ayaspaşa’dan Fatih’e, Ataköy’e çeşitli semtlerde ya oturdum ya da kütüphanelerimi kurdum. Hiç kuşkusuz Babıâli, Cağaloğlu, Sirkeci gibi çalıştığım mekânların da bulunduğu yerlerin benim için önemi büyüktü.
İstanbul, tarihte birçok olayın ve yaratıcılarının tanığı. Eski zamanlarda sadece Pera ve Suriçi’nden ibaret bu şehir hem siyasal tarihimiz hem yaşama biçimimiz açısından çok önemli bilgiler içeriyor. Ama bir de köyleri var. Büyük ve doğal bir liman olma özelliğiyle ticaret ve sanayi şehri kabul edilmesinin yanında bir tarım kenti aynı zamanda.
İBB Yayınları’ndan çıkan ‘Köyleriyle İstanbul’ bu konuda bugüne kadar hazırlanmış en kapsamlı eser olma iddiasında. Kitap şehrin, gerçek köy statüsünde olan yerleşim yerlerini hikâyesiyle ele alırken bir zamanlar sadece ‘köy’ olarak geçen şimdilerin büyük ilçelerini anlatıyor.
‘Köyleriyle İstanbul’un sunuş yazısı Ekrem İmamoğlu’na ait. Kitabı hazırlayan Adil Bali de ‘Önsöz’de şunları paylaşıyor:
“Dünyanın en büyük şehirlerinden biri olan İstanbul’un yanı başında sıralanan bu köylerin tarihi ve hikâyeleri kent yaşamını daha iyi anlamak için bize ışık tutacak. Bir dönem şehrin sebze, meyve, balık ve hatta kömür gibi ihtiyaçlarını karşılayan köyler, kentin giderek büyümesiyle coğrafi olarak şehrin içinde kaldı.
Türkiye genelindeki birçok köy gibi İstanbul’un aldığı göçlerden dolayı kentsel alanların kırsal alanlara doğru taşıp köyleri yutmasıyla kır yerleşmeleri
Kudüs dini, siyasi ve tarihi anlamda çok önemli bir simge. Güncelliği de her dem taze.
HECE dergisi Kudüs için özel bir sayı hazırlamış.
Bu özel sayının ‘İslam Şehri Kudüs’ başlıklı sunuş yazısı İbrahim Demirci’nin:
“Kudüs şehrini çeşitli yönleriyle farklı bakış açılarından tanımak ve tanıtmak, din, tarih, siyaset, sanat ve hayat cephelerinden yansımalarını sergilemek gayesiyle hazırladığımız bu özel sayıya çalışmalarıyla katkıda bulunan bütün yazarlara, Arapça ve İngilizceden yapılan tercümelerin mütercim ve musahhihlerine teşekkür ediyoruz.”
Özel sayının konu başlıkları içerik zenginliğini gösterecektir:
1.Bölüm:
Din
Beytülmakdis’in İslam’daki Yeri ve Önemi
Yalnız büyük kentler değil, semtler de edebiyatçılarla anılıyor. Benim için Ankara, ‘Türk Dil Kurumu’ kurultaylarına gittiğimde tanıdığım dostlarımdan ibaretti. Başta Cahit Külebi, Mustafa Şerif Onaran.
İzmir denilince elbette Halikarnas Balıkçısı. İstanbul’da yaşadığım için bu kentte dost sayısı çoktur.
Florya, Şenlikköy, daha sonra Soğuksu yazlık yerlerdi. Geçenlerde Ateş Yalazan’ın köşesinde o dönemin yazlıklarını okudum. İstanbul dışında yazlıkların ortaya çıkmasını anımsadım.
Gülsüm Cengiz’in Önsöz’ünden satırlar:
“Küçükçekmece geçmişten günümüze, ilçede yaşasın yaşamasın edebiyatçıların ilgisini çekmiştir. Küçükçekmece’de, mahallelerinde ya da Bakırköy ilçesine bağlı olmakla birlikte Küçükçekmece’nin Menekşe’ye sınır komşusu olan Basınköy’de de ülkemiz edebiyatının önde gelen şair ve yazarları belli bir süre de olsa yaşadılar ya da kiminin yolu buradan geçti.
Yolu Küçükçekmece’den geçen edebiyatçılar arkalarında iz bıraktılar. Kimi doğrudan buradaki kendi yaşamından kaynaklanan romanlar, şiirler yazdı; kendisiyle birlikte semt insanının yaşadıklarına, döneme ve çevreye tanıklık etti. Kiminin yapıtlarına dolaylı olarak yansıdı, kimi de yapıtlarında adından söz etti. Bu kitaptaki ilgili bölümlerde, araştırmalarımız sonucunda ulaşabildiğimiz bilgi, tanıklık, anı vb. anlatımların yanı sıra şiir, öykü, roman alıntılarına ve fotoğraflara da yer verilmiştir.”