Lütfi Özgünaydın, onu fotoğraf ve yazılarla tanıtan bir kitap yaptı.
Kapaktan başlamalıyım tanıtımına: ‘Çukurova / Yaşar Kemal’, Lütfi Özgünaydın
(O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler...)
Kitabın ilk sayfasında Özgünaydın kitabı tanıtıyor.
Sıralama şöyle:
Kırk Yıllık Dostum Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli
Gören Gözün Yolculuğundan Yansıyanlar,
Yazının başlığı: ‘Ercüment Behzat Lav Şiiri Üzerine Birkaç Satır’
“Yazınımızın en gelişmiş türü şiirdir. Türkçenin ne kadar gizilgüçlü, güzel bir dil olduğunu şiirinden anlarsınız. İyi şairlerimiz olmuştur, vardır. Yirminci yüzyıl bir Türk şairler geçididir. Ne yazık ki hepsi hak ettiği ölçüde okunuyor, inceleniyor değildir. Ercüment Behzat Lav yeterince ilgilenmediklerimizden biridir.
Lav aynı zamanda tiyatrocudur. Yazdığı iki oyunun metinlerini de Doğan Hızlan’ın hazırladığı kitapta buluyoruz. Ancak Lav’ın tiyatroculuğunu bir kenara koyayım şimdilik, şiirlerine kısaca olsa da bakarak okurluk görevimi yapayım. Tiyatrosuyla şiiri arasındaki ilişki de kısmetse başka bir yazımızın konusu olsun.
Ayrıca Ercüment Behzat’ın kayda değer bir sinema oyunculuğu kariyeri olmuştur. Ne yazık ki bu konuda bir çalışma henüz okuyamadım.
Lav’ın şairlik hayatı 1920’den 1980’lere uzanıyor. Beş şiir kitabı çıkarmış, 1931-40 yıllarında basılmış ilk üç kitabı üzerinde daha çok durulur. Ben de Lav deyince bu ilk üçü düşünürdüm. Şimdi bakıyorum da 1960’larda çıkardığı son iki kitabı da esaslıymış, gereken dikkatle okumamışım.
Gelgelelim yaşasaydı, Afrika’nın bugünkü haline bakarak derin bir düş kırıklığı duyardı Ercüment Behzad. Soykırım, katliamlar, iç ve ülkeler arası savaşlar, yoz buyurganlar, üstüne üstlük Afrika’nın yeni bir efendisi var: Çin. Aydınların güzel fikirlerine göre gelişmiyor dünya. Bugünkü hali dünyanın: ‘Tımarhanede Balo.’
Bir bütün olarak bakarak şunu söyleyebilirim:
O da sanatçının eserlerinden bir seçki yapmamı, albüme bir de yazı yazmamı istedi.
Severek başladım çalışmaya, bütün kayıtlarını dinledim, müziğine, kendine ait düşüncelerimi yazıya geçirdim.
Ortaya ‘Bir Zamanlar Zeki Müren’ başlıklı yazım çıktı, albümün içine koydular.
24 Eylül 1996 yılında kaybettiğimiz Zeki Müren’i anmak istedim bugün.
Önce hakkında söylenenlerden, yazılanlardan bir seçki yaptım:
“Her güftede, her bestede çağlardı sesi
Her nağmede gökkubbeyi dağlardı sesi
Emsalini ilham edecek benzeri yok
Edebiyatçıların, sinema alanındaki yönetmen ve oyuncuların biyografisine ulaşmak kolaydır. Peki, tiyatroya emek verenleri ne kadar tanıyor ve biliyorsunuz? Seyrettiğiniz oyuncuları, yönetmenleri ne kadar anımsıyorsunuz?
Aşod Madatyan’ın ‘Sahnemizin Değerleri’ kitabı bu açıdan bir eksikliği gideriyor.
Kapaktaki yazıyı okuyalım:
“Nesim Ovadya İzrail’in sunuşuyla.
Gazeteci yazar ve çevirmen Burhan Arpad’ın ‘Türk sahnesi için yazılmış ilk Batılı eser’ sözleriyle selamladığı ‘Sahnemizin Değerleri’ ömrünü sahneye adamış Aşod Madatyan’ın Osmanlı-Türkiye tiyatro tarihinde iz bırakmış yıldız oyunculara dair inceleme yazılarından oluşuyor.”
Kitabın ilk sayfasında usul gereği yayıncının notu var. Aşod Madatyan’ın kitabını okuduğumda Türk tiyatrosuna emek veren sanatçıların çok azını gördüm. Tiyatro eserleri, oyuncuları unutuluyor. Büyük usta Haldun Taner’in ‘Sersem Kocanın Kurnaz Karısı’ oyununun repliğinde söylediği gibi kapanan perdeye yapışıyor sözler. Biyografide Türkiye’nin tiyatro tarihini de öğreniyoruz.
Aşod Madatyan, 1882’de Tahran’da doğdu, 22 Nisan 1965’te İstanbul’da vefat etti. Ressam ve heykeltıraş Erol Sarafyan’ın yaptığı büstünün bulunduğu mezarı Şişli Ermeni Mezarlığı’nın aydınlara ayrılan özel bölümündedir.
Nesim Ovadya İzrail’in Sunuş’unda kitabın bulunuş ve yayınlanış serüveni de dile getiriliyor.
Bu sene 9’uncusu düzenlenen Necip Fazıl Ödülleri’nde altı ayrı dalda yedi 7 isim ödüle layık görüldü.
Ödüller daha sonra belirlenecek bir tarihte törenle kazananlara verilecek.
Prof. M. Fatih Andı, Prof. Hicabi Kırlangıç, Prof. Turan Karataş, Doç. Ahmet Murat Özel ve Necip Tosun’dan oluşan jüri aşağıdaki adlara ödül verdi:
- Necip Fazıl Şiir Ödülü: Mehmet Can Doğan
- Necip Fazıl Hikâye-Roman Ödülü: Ayşegül Genç
- Necip Fazıl Fikir-Araştırma Ödülü: Mustafa Özel
- Necip Fazıl İlk Eserler Ödülü:
Fatih Belediyesi’nin çıkardığı ‘Yeditepe Fatih’ dergisinin yeni sayısında, ‘Başrolde Sahaflar’ başlığını görünce tanıtma gereği duydum.
Başkan M. Ergün Turan’la İbnülemin Mahmut Kemal Sergisi’ni gezdim, oradaki kütüphaneyi de gördüm. Fatih’e yakışır bir girişim.
Başkan, ‘Saygıdeğer İstanbullular’ yazısında bakın ne diyor:
“Türkiye’de Sahaflar Çarşısı’yla anısı olmayan bir münevver, İstanbul’da yolu bir kez olsun içinden geçmemiş bir kitapsever yok gibidir. Çarşı eski cazibesini kısmen kaybetmiş olsa da dosyayı oluşturan yazılarımız umuyorum ki kitap tutkunlarına sönmez heyecanlar, güzel duygular yaşatır.
İlk yazı İsmail E. Erünsal’ın: ‘Osmanlı İstanbul’unda Sahaflar ve Sahaflar Çarşısı.’
Günümüzün en önde gelen sahaflarından Emin Nedret İşli’nin sahafiye kitabın ne olduğu açıkladığı yazısı, diğer dikkat çeken yazılardan.
Sürprizlerle dolu kitap şölenlerinden olan müzayedelerin Osmanlı’dan günümüze serüvenini kendine has âdetleri ve gelenekleriyle Abdullah Uğur kaleme almış.
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Kitap Şifahanesi sorumlusu
Müzik ve hayat üzerine söyledikleri yalnız büyük bir bestecinin değil, bir düşünürün saptamalarıydı. Kısa bir süre önce eşi Atıfet Usmanbaş’ı kaybetmişti.
Ailesini anlatmış, bireysel notlarının yanı sıra, öğrenim yıllarının, kuşağının da grafisini çıkarmıştı.
101 yaşına girerken söylediklerinden bir bölümünü yazıma aldım:
“İnsan hayattan boş olarak, boşluk bırakarak gitmemeli.
Yaşamın kısa ve gelgeç olduğunu akıldan çıkarmadan, merakınızı hemen gidermelisiniz.”
Bu söyleşi yazısında İlhan Usmanbaş için hazırlanan kitabı tanıtayım.
Kitabın adı: ‘Perpetuum Mobile’
Aykut Köksal, Mehmet Nemutlu
İdil Biret’in eşi, değerli dostum Şefik Yüksel’i aradım ve müjdeyi öğrendim.
Yakında (25 Kasım 2022) Naxos/AKMüzik etiketiyle ‘İdil Biret 80. Yıl’ adlı 12 DVD’lik bir müzik hazinesine kavuşacağız.
Önce kapağını tanıtayım:
‘İdil Biret
80th Anniversary Edition
Celebrating a Life Dedicated to the Piano
IBA’