Paylaş
Fatih Belediyesi’nin çıkardığı ‘Yeditepe Fatih’ dergisinin yeni sayısında, ‘Başrolde Sahaflar’ başlığını görünce tanıtma gereği duydum.
Başkan M. Ergün Turan’la İbnülemin Mahmut Kemal Sergisi’ni gezdim, oradaki kütüphaneyi de gördüm. Fatih’e yakışır bir girişim.
Başkan, ‘Saygıdeğer İstanbullular’ yazısında bakın ne diyor:
“Türkiye’de Sahaflar Çarşısı’yla anısı olmayan bir münevver, İstanbul’da yolu bir kez olsun içinden geçmemiş bir kitapsever yok gibidir. Çarşı eski cazibesini kısmen kaybetmiş olsa da dosyayı oluşturan yazılarımız umuyorum ki kitap tutkunlarına sönmez heyecanlar, güzel duygular yaşatır.
İlk yazı İsmail E. Erünsal’ın: ‘Osmanlı İstanbul’unda Sahaflar ve Sahaflar Çarşısı.’
Günümüzün en önde gelen sahaflarından Emin Nedret İşli’nin sahafiye kitabın ne olduğu açıkladığı yazısı, diğer dikkat çeken yazılardan.
Sürprizlerle dolu kitap şölenlerinden olan müzayedelerin Osmanlı’dan günümüze serüvenini kendine has âdetleri ve gelenekleriyle Abdullah Uğur kaleme almış.
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Kitap Şifahanesi sorumlusu Nil Baydar, elyazması kitapların onarım ve temizliğinin yapılarak gelecek nesillere nasıl aktarıldığını anlatıyor.
Eda Selimoğlu’nun yazısının başlığı ‘Başrolde Sahaflar’:
“Bu yazıda anlatım biçimleriyle kendine kitap kokusu duymayı dert edinen filmlerden bahsedeceğiz. Siz de Alejandro Amenâbar’ın ‘Agora’sında İskenderiye Kütüphanesi’nin yakılış sahnelerini izlediğinizde içi de o kitaplarla birlikte yananlardansanız, gelin sinemada kitap kokusunu duyumsama meselesi nasıl işlenmiş, birlikte göz atalım.”
Fehmi Erdem Aybulut’un yazısı ise ‘Kitap: Dostlar ve Deliler’ adını taşıyor:
“Kitap dostları, muhtevası, kokusu, sayfaları, cildi, kapağı olmak üzere onu topyekûn bir olgu olarak görür. Kendi zevkine, ilgisine göre, belirli bir sebebe içkin olarak ciddiyetle yaklaşır. Bu ilişki kıskançlık barındırmaz.”
Sinemada sahaflar, kitap delileri ve sahaflar şeyhi Muzaffer Ozak’a dair ilgi çekici yazıların yer aldığı dergiye yeditepefatih.com adresinden online olarak erişmek de mümkün.
Turgut Uyar’ın ‘Yasin Efendi’ şiiri hem eski İstanbul’u hem de ustaca eski İstanbulluyu anlattığı için bu yazının yakışığıydı:
*
“İstanbul’da bir Yasin Efendi vardır.
Sahaflarda bir dükkâncağızda.
Allah ne verirse ama üç ama beş,
Şükreder oturur...
Sabah erken gelir Sultan Selim’den
Dükkânının önünü sular süpürür.
Sahafların en güzel vaktidir,
Karşıdan karşıya yârenlik olur.
Bir çay ısmarlayınca acem çaycıdan,
Minderli sandalyesine kurulur
Bilinmez hayalleriyle saatlerce
Oyalanır durur...
*
Tarçın tarçın kokar elbiseleri,
Tesbih çekerek akşama kadar
Güvercinler için mısır, darı
Ve Mızraklı ilmihal satar.
Akşam oldu muydu Yasin Efendi
Paltosunu giyer, dükkânını kitler,
Beyazıt fırınından bir ekmek alıp,
Evine döner...
İstanbul’da bir Yasin Efendi vardır.
Sahaflarda bir küçük dükkânda,
Asma çardaklarının yeşilliği altında
Allah’ına şükreder oturur...”
*
Kocamustafapaşa’nın Edebiyatçıları:
Abdullah Efendi
Adnan Binyazar
Derviş Musa
Afet Ilgaz Muhteremoğlu
Doğan Hızlan
Arif Nihat Asya
Konur Ertop
Mehmed Efendi
Latif Demirci
Mehmet Hüsamettin Bozok
Mehmet Şerafettin Yaltkaya
Mehmed Şükrü
Namık Kemal
İlhami Bekir Tez
Paylaş