Deniz Zeyrek

Bir avuç tuz, 1 milyon kişi

4 Temmuz 2017
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Haziran’da Ankara Güven Park’tan başlattığı yürüyüşte, 19 günde 320 kilometre yürüdü. Geriye sadece 5 gün ve 80 kilometre kaldı.

Bugünden sonra, günde ortalama 15 kilometre yürüyecek ve 8 Temmuz Cumartesi akşamı 400 kilometreyi tamamlayacak.

Bu rakam, Mahatma Gandi’nin 12 Mart 1930 – 6 Nisan 1930 günleri arasında (24 günde) yürüdüğü 388 kilometreden 12 kilometre daha fazla.

Kılıçdaroğlu, 9 Temmuz Pazar günü Maltepe’deki miting alanına da 3 kilometrelik bir yürüyüş ile girecek ve Gandi’den 15 kilometre fazla yürümüş olacak.

 

CHP’Yİ BİRLEŞTİRDİ, HAYIRCILARI BİR TUTTU

CHP’nin Genel Başkanı olduğu günden itibaren, sık sık “masaya yumruğunu vurmadığı”, “parti içinde tek sesliliği sağlayamadığı”, “iktidar karşısında etkili muhalefet yapamadığı”  ve “pasif kaldığı” için eleştirilen Kılıçdaroğlu, belkide ilk kez bu eleştirileri duymadığı bir dönem geçirdi.

Geride kalan 20 günde parti içinde aykırı sesler, liderlik tartışmaları, kurultay çağrıları duyulmadı.

Yürüyüşün bir başka etkisi de 16 Nisan referandumunda “Hayır” cephesini oluşturan bütün kesimlerden destek alması.

Yazının Devamını Oku

İşte köprü gerçekleri

3 Temmuz 2017
Son günlerde yeni yatırımların maliyeti tartışma konusu. İddiaları tek tek söyleyip, muhatabından tek tek yanıt almak için Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan’a sordum. Bakan Arslan, Osmangazi, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Avrasya Tüneli’ne yönelik tüm iddialara yanıt verdi.

Son zamanlarda özellikle basında ve sosyal medyada yayılan bir köprü tartışması var. İddia özetle şöyle: “Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden geçişler, garanti edilen araç sayısının altında.

Üçünden bir günde toplam 243 bin araç geçeceği vaat edilmiş, ancak sadece 86 bin araç geçiyormuş. Hal böyle olunca da devletin Hazinesi, toplam maliyeti 6.5 milyar dolar olan üç proje için garanti kapsamında yılda 2.4 milyar, işletme süreleri boyunca da 50 milyar dolar ödeyecek.” Rakam dudak uçuklatıcı. Ancak bir gariplik var. İşin içinden çıkmak için yapılması gereken tek şey iddiaları tek tek sorup, muhatabından yanıt almak. Ben de öyle yaptım. Çıldır Gölü’nde dün düzenlenen Denizcilik ve Kabotaj Haftası etkinliklerine katılan Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan’a sordum. Önce rakamlarla ilgili durumu paylaşayım, sonra Bakan Arslan’ın yorumlarını:

Deniz Zeyrek sordu, Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan cevapladı

1- OSMANGAZİ KÖPRÜSÜ
Konu sadece Körfez geçiş köprüsü üzerinden tartışılıyor. Oysa proje 433 kilometrelik İstanbul-İzmir Otoyolu projesi. Gebze-Osmangazi arası (köprü dahil) 40 bin, Orhangazi-Bursa arası 35 bin, Bursa-Edremit ayrımı arası 17 bin, Bursa-Edremit ayrımı-İzmir arası 23 bin araç için garanti verilmiş.

Yazının Devamını Oku

600 bin adım

1 Temmuz 2017
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Adalet Yürüyüşü”nün, Türkiye’nin siyasi tarihinde unutulmayacak önemli siyasi eylemlerden biri olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden, en azından bir gününü izlemek istedim.

Ankara’dan yola çıktım. Düzce’ye vardığımda yürüyüşü izleyen Hürriyet muhabiri Rifat Başaran bulundukları yerin konumunu gönderdi. Aramızda 25 kilometre vardı. Arabayla 15 dakikada geçtiğimiz yolu, onlar bir buçuk günde geçmişti.

ASFALTIN SICAĞI

Yürüyüş kortejinin arkasında üç kilometrelik bir araç kuyruğu vardı. İnip yürüdüm mecburen. Onlar da yürüdüğü için yetişinceye dek beş kilometre yürümüş oldum.

Termometre 34 dereceyi gösteriyordu. Kıyafetim terden sırılsıklam olmuştu. Şapkam olmadığı için saçlarımda ve alnımdaki ısı vücut ısımın hayli üstüne çıkmıştı.

Asfalt o kadar sıcaktı ki sadece ayaklarımda değil, yüzümde bile hissediyordum.

Korteje yetiştiğimde, Kılıçdaroğlu öğlen molası için hazırlanan kampa girdi.

Kamp alanına girdiğimde ilk gördüğüm, ter kan içinde buldukları ağaç gölgelerine serilen, ellerindeki su şişeleriyle başlarını yıkayan CHP’li vekillerdi. Kimi şişmiş ayaklarını buzlu suya koymuştu. Kimi sırılsıklam kıyafetlerini uluorta değiştiriyor, kimi sağlık kabini önünde ayaklarındaki yaralar için pansuman sırası bekliyordu.

Yazının Devamını Oku

Ver gazı Katar!

30 Haziran 2017
UZUN zamandır Katar kriziyle ilgili bir yazı daha yazmak istiyordum ama farklı farklı konular çıkınca fırsat bulamıyordum.

Bugün için de İsviçre’de yeniden başlayan Kıbrıs görüşmelerini yazacaktım.

Sabah Kıbrıs sorunuyla ilgili 10’dan fazla yazı yazan Kıbrıslı bir akademisyen arkadaşımı aradım.

“Ne diyorsun, çözecekler mi bu kez” diye direkt sordum.

Daha önceki bütün kritik çözüm görüşmelerinde “Çözülmez” deyip kestirip atıyordu. 2004’teki referandum da dahil hepsinde haklı çıkmıştı. Bu cevabı tekrarlar diye bekliyordum.

Yazının Devamını Oku

Ah, nerede o eski bayramlar?

26 Haziran 2017
45 yaşında birinin bu soruyu sorması için çok mu erken?

Bu aralar eskiye dair her şey bende ayrı bir etki bırakıyor.

Bazen yürürken fark ettiğim bir kokunun peşine takılıp kendimi çocukluğumdan bir an(ı)da buluyorum.

Bazen bir görüntünün parçası olup zamanda yolculuk ediyorum.

Geçmişi çağrıştıran her ipucu alıp götürüyor beni benden.

*

Bu bayram sabahı da güneşin doğuşunu dışarıda karşıladım.

Ankara sokakları eski nüfus sayımlarındaki gibi boştu. 

Sadece camilerin etrafından hareketlilik vardı.

Yazının Devamını Oku

Cennet vatan...

24 Haziran 2017
BİZİM Kanat Atkaya’nın önceki günkü Hürriyet’te yayınlanan “Bir millet tatile çıkıyor” başlıklı yazısını bir tatil beldesinde, Palamutbükü’nde (Datça) okudum.

O sırada Gabaklar Koyu’nun sakinliğini gösteren 12 saniyelik bir video kaydedip Instagram’daki hesabımda(instagram.com/deniz_zeyrek) “story/hikâye” olarak yayınlamaya hazırlanıyordum.

Kanat, Instagram’a düşen tatil fotoğraflarına takılarak başlamıştı.

Başparmakları ve işaretparmaklarını kalp yaparak batan güneşi arasına alarak fotoğraf çekenleri, okunan kitapları, uçuşan paeloları, çıplak ayakları, huzurlu koyları, Yunan adalarından salaş tavernaları gösteren fotoğrafları unutmamıştı...

“Yapmayın, tatil yapan var yapamayan var” der gibiydi. O iğneli sözlerden etkilenip, az kalsın “huzurlu koylar” ile ilgili bölümü direkt üzerime alınıyordum. Çektiğim videoyu yayınlamaktan vazgeçiyordum neredeyse.

SEZON BAYRAMLA BAŞLAYACAK

Yazıda önemli bir bölüm daha vardı:

Bayram tatilinde, yani bugünden itibaren sadece Muğla’nın sahillerine Fethiye’ye, Bodrum’a, Marmaris’e 3-4 milyon yerli turist akın edecekmiş. Bu bölümü okuduğumda kendi kendime “İyi ki cuma günü dönüyoruz” dedim.

Gelecek milyonların sinyalini işletmeler de almış olacak ki sakinliğine doyamadığımız bu muhteşem koyda, telaşlı bir hareketlilik gözleniyordu.

Yazının Devamını Oku

Neye göre, kime göre adalet?

23 Haziran 2017
ERCAN Kızılateş adlı şahıs (başka sıfatlar kullanmak isterdim ama size olan saygımdan buraya yazmayı doğru bulmadım), 14 Haziran günü Pendik dolmuşunda önünde oturan üniversite öğrencisi A. Melisa Sağlam’ı fena şekilde taciz ve darp etmişti.

Gerekçesi genç kadınının kıyafetiydi.

Görüntüler sosyal medyada yayılınca, ülke ayağa kalktı.

Öğrendik ki mağdur kadın gerekli suç duyurusunda bulunmuş ama yargımız Ercan Kızılateş’in bu eylemini sıradan bir darp olayı olarak geçiştirmiş.

Kızılateş, elini kolunu sallayarak çıkıp gitmiş.

SANIRSIN AL CAPONE

Görüntülerden sonra büyük bir tepki seli ortaya çıkınca bir savcı harekete geçip gözaltı kararı verdi.

Savcının gözaltı kararıyla gördük ki olaydan bir gün sonra elini kolunu sallayarak aramıza dönen Kızılateş, vergi yasasına muhalefetten aldığı 3 yıl 9 ay hapis cezası nedeniyle zaten aranıyormuş.

1. Melisa Sağlam

Yazının Devamını Oku

Pembe vagon

19 Haziran 2017
BİR hafta ücra bir yerde Türkiye gündeminden koparak yaşayacaktım. Gazete de okumayacaktım, televizyon da izlemeyecektim.

Datça’da Palamutbükü’ne kendimi attım. Ücra mı ücra, sakin mi sakin...

Ancak dayanamadım...

Hürriyet’in dünkü sayısını, “e-gazete” olarak telefonuma indirdim. Satır satır okudum.

İnsan kağıt kokusunu arıyor ama “e-gazete” de çok kolay okunuyor.

44 yaşından sonra yakın gözlüğüne muhtaç olunca iki parmağınızla ekrandaki satırları büyütebilmenin nasıl bir avantaja dönüştüğünü anlatamam.

YEŞİL BURSA’NIN PEMBE VAGONU

Birçok güzel ve özel haber vardı ama ben Banu Tuna’nın Pazar ilavesi için hazırladığı “Yeşil Bursa’nın pembe vagonu” yazısına takıldım.

Olay şu:

Yazının Devamını Oku