Paylaş
Ankara’dan yola çıktım. Düzce’ye vardığımda yürüyüşü izleyen Hürriyet muhabiri Rifat Başaran bulundukları yerin konumunu gönderdi. Aramızda 25 kilometre vardı. Arabayla 15 dakikada geçtiğimiz yolu, onlar bir buçuk günde geçmişti.
ASFALTIN SICAĞI
Yürüyüş kortejinin arkasında üç kilometrelik bir araç kuyruğu vardı. İnip yürüdüm mecburen. Onlar da yürüdüğü için yetişinceye dek beş kilometre yürümüş oldum.
Termometre 34 dereceyi gösteriyordu. Kıyafetim terden sırılsıklam olmuştu. Şapkam olmadığı için saçlarımda ve alnımdaki ısı vücut ısımın hayli üstüne çıkmıştı.
Asfalt o kadar sıcaktı ki sadece ayaklarımda değil, yüzümde bile hissediyordum.
Korteje yetiştiğimde, Kılıçdaroğlu öğlen molası için hazırlanan kampa girdi.
Kamp alanına girdiğimde ilk gördüğüm, ter kan içinde buldukları ağaç gölgelerine serilen, ellerindeki su şişeleriyle başlarını yıkayan CHP’li vekillerdi. Kimi şişmiş ayaklarını buzlu suya koymuştu. Kimi sırılsıklam kıyafetlerini uluorta değiştiriyor, kimi sağlık kabini önünde ayaklarındaki yaralar için pansuman sırası bekliyordu.
Aydın milletvekili Hüseyin Yıldız’ı bir karavanın önünde gördüğümde tanımakta zorlandım. Çok bitkin görünüyordu. Dün kalp krizi geçirdiğini duyduğumda o görüntüsü aklıma geldi.
Bu arada Eskişehir milletvekili Utku Çakırözer bir yandan terini silip, diğer yandan İngiliz The Guardian gazetesinin muhabirine yürüyüşü anlatıyordu.
Kampta en ateşli sohbet konusu, 9 Temmuz’da Maltepe’de 1 milyon kişinin toplanıp toplanmayacağıydı.
SLOGAN ATAN LİDER
Mola bittiğinde “Adalet” yazılı kırmızı tişört giyen yaklaşık 20 milletvekili kol kola girip, yol çizgisinin sağında kalarak arkaya doğru uzayan kortejin önüne geçti.
En öne geçerken, “Hak, hukuk, adalet” sloganını atan katılımcıları selamlayan Kılıçdaroğlu’nun da slogana eşlik ettiği gözümden kaçmadı. Meslekte 23 yılı geride bıraktım. Türkiye’de sosyalist/komünist partiler dışında, ilk kez bir siyasi parti liderinin slogan attığına tanıklık ediyordum.
Yürüyüş başladıktan sonra Kılıçdaroğlu’nun yanına destek için gelen değişik grupların temsilcileri alınmaya başlandı. Onların Kılıçdaroğlu’nun yanında kalma süresine, kortejin yol çizgisinin sağında kalması kuralına, AK Partililerin Rabia işaretli, sözlü ve afişli tepkilerine yanıt verilmemesi talimatına harfiyen uyuluyordu.
Bir CHP’li, “Yürüyüşün bir faydası
da disiplini öğrenmemiz oldu” diye
espri yaptı.
Kılıçdaroğlu’nun 50 metre önünde yürüyen bir grup dikkat çekiciydi. Aralarındaki kadınlardan biri yol kenarındaki insanları, geçen araçları bozkurt işaretiyle selamlıyordu.
Sorunca “MHP’liyim” dedi.
‘DAHA YOLUM UZUN’
Fırsatını bulup Kılıçdaroğlu’nun yanına gittim. Temposunu hiç bozmadı. “Biraz hızlı yürümüyor musunuz” dedim. Gülerek “Daha çok yolum var” dedi.
Doktorlar “Tempoyu koruyun” uyarısı yapmış.
Yaklaşık 1 kilometre yanında yürüdüm. Kendisine bir kere su, bir kere de mineral ve vitamin açısından zenginleştirilmiş portakal katkılı bir sıvı şişesi uzatıldı. Canan Karatay duymasın, karbonhidrat açısından zengin yiyecekler tercih ediyormuş.
Yürüyüşün sonunda bir kez daha yanına gidip “Cep telefonunuz yanında mı” dedim. “Evet” dedi. Çıkardı ve bana uzattı. Telefonun sağlık uygulamasını açıp ne kadar adım attığına baktım. 24 bin 374 adım yürümüştü. Mesafe 17.3 kilometre olarak ölçülmüştü. Bu, 15 günde 375 bin adım yürüdüğü anlamına geliyor.
Yürüyüş, 9 Temmuz’da Maltepe’deki miting alanında tamamlandığında, Kılıçdaroğlu’nun adım sayısı 600 bin olacak.
Çöl sıcaklarında, asfalt yolda dile kolay!
Paylaş