Neye göre, kime göre adalet?

ERCAN Kızılateş adlı şahıs (başka sıfatlar kullanmak isterdim ama size olan saygımdan buraya yazmayı doğru bulmadım), 14 Haziran günü Pendik dolmuşunda önünde oturan üniversite öğrencisi A. Melisa Sağlam’ı fena şekilde taciz ve darp etmişti.

Haberin Devamı

Gerekçesi genç kadınının kıyafetiydi.

Görüntüler sosyal medyada yayılınca, ülke ayağa kalktı.

Öğrendik ki mağdur kadın gerekli suç duyurusunda bulunmuş ama yargımız Ercan Kızılateş’in bu eylemini sıradan bir darp olayı olarak geçiştirmiş.

Kızılateş, elini kolunu sallayarak çıkıp gitmiş.

SANIRSIN AL CAPONE

Görüntülerden sonra büyük bir tepki seli ortaya çıkınca bir savcı harekete geçip gözaltı kararı verdi.

Savcının gözaltı kararıyla gördük ki olaydan bir gün sonra elini kolunu sallayarak aramıza dönen Kızılateş, vergi yasasına muhalefetten aldığı 3 yıl 9 ay hapis cezası nedeniyle zaten aranıyormuş.

1. Melisa Sağlam’a saldırdığı için serbest kalan Kızılateş, vergi yasasına muhalefetten tutuklanmış.

Mübarek, sanırsın 1930’larda ABD’de her türlü suçu işleyip FBI’dan yırtan, sadece vergi suçundan tutuklanabilen Alphonse Al Capone!

Haberin Devamı

‘EMSAL’SİZ YARGI

Olay gerçekten merhum Ahmet Kaya’nın şarkısındaki gibi...

Nereden baksan tutarsızlık”...

Birincisi, ülke 18 Eylül 2016’da benzer bir olaya şahitlik etmişti. Abdullah Çakıroğlu diye bir şahıs (onun hak ettiği sıfatları da size olan saygımdan yazmıyorum) Maslak’ta Ayşegül Terzi’nin şortundan rahatsız olduğu gerekçesi ile kadına uçan tekme atmıştı.

O gün de kolluk kuvvetleri ve yargı kayıtsız kalmış, Çakıroğlunu salıvermişti.

O gün de devleti yönetenler bunu sıradan bir olay olarak görüp sessizliğe bürünmüştü.

O gün de görüntüler sosyal medyaya yansıyınca kıyamet kopmuştu.

O gün de tepkiler üzerine yargı harekete geçip sapığın gözaltına alınmasını istemişti. Çakıroğlu tutuklanmıştı ama 26 Ekim’deki ilk duruşmada bir kez daha serbest kalmıştı. Bir kez daha kıyamet kopmuştu. Bir kez daha tutuklama kararı çıkmıştı.

İsimler çıkarıldığında neredeyse aynı diyebileceğimiz bu kadar popüler bir “emsal” varken, bu filmi tekrar görüyorsak, bunun tek bir açıklaması olabilir: Yargı mensuplarımız, içtihat okumadığı gibi, televizyon da seyretmiyor, gazete de okumuyor...

UYAP, GBT NE İŞE YARAR

İkincisi, milyonlarca lira harcanarak kurulan, adeta ulusal gururumuz haline gelen Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP), Genel Bilgi Toplama Ağı (GBT) var. Üstelik OHAL ortamındayız. Bir otele kayıt yaptırdığınızda, yol kontrolünde kimliğinize bakıldığında ortaya çıkan bir kararın, karakola düştüğünüzde, savcıya ifade verdiğinizde fark edilememesine ne demeli?

Haberin Devamı

Ya UYAP’ta ve GBT’de bir sorun var ya da kolluk ve yargı mensupları işini ciddiyetle yapmıyor. 

‘NAMUSSUZLAR’ HUKUKA UYGUN MU?

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşünün ülkeye en önemli faydası, yediden yetmişe, sağdan sola birçok kesimin “adalet” konusunda şikâyetçi olduğunu ortaya çıkarması oldu.

Adaletli bir ülkede olduğumuzu hissedebilmemiz için, her yargı kararının kamuoyu vicdanında kabul görmesi önemli. Ancak kararların öncelikle “sanığın ya da mağdurun kim olduğuna, hangi siyasal ya da sosyal gruptan, etnik kökenden, mezhepten geldiğine bakılmaksızın”, “hukuk kuralları içinde”, “eşitlik ilkesine dayalı” ve “adil” alınması gerek. 

Bakın bir örnek vereyim:

Haberin Devamı

Türk Dil Kurumu’nun büyük sözlüğüne göre, bir toplum içinde ahlak kurallarına ve toplumsal değerlere bağlı, dürüst, doğru insanlara “namuslu” deniyor.

Bu özelliklerden yoksun olanlara da “namussuz”...

Şimdi bu bilgiler ışığında şu cümleyi okuyun:

“Vekil kılığına girmiş namussuzları Meclis’te saklamak ne ola ki?”

Bu sözün muhatabı olsanız ne yaparsınız?

Söyleyene tazminat davası açar mısınız?

Peki sonuç ne olur?

Mahkemeye göre bu söz, “Rahatsız edici olsa bile hukuka aykırı değil, cezaya gerek yok”.

Ben mahkeme sonucunu söyledim. Siz davalı ile davacının konumunu tahmin edin.

Bir de davalı ile davacı yer değiştirseydi çıkması muhtemel kararı...

Yazarın Tüm Yazıları