5 günlük Paris turum bana nasıl iyi geldi anlatamam...
Hele hele hava sıcaklığının 25-26 derecelerde olması, güneşin iç ısıtması paha biçilmezdi.
Gelelim Paris’te olup bitenlere...
Burada hayat normale dönmüş dersem, eksik söylemiş olurum. Normalin de üstünde yaşanmaya başlanmış Paris’te.
Bütün restoranlar açılmış ve neredeyse hepsi tamamen dolu. Gece kulüplerinin önündeki uzun kuyruklar, diğer sokaklara taşmaya başlamış. Kulüplerin içinde adım atmak, dans etmek kalabalıktan zor olsa da her şey çok güzel.
Özlediğimden herhalde, sabahlara kadar dans ettim, yeni yeni arkadaşlar edindim.
Sadece garibime giden şu oldu... Dün dönerken havaalanında hiçbir kafe, mağaza ve lounge’un açık olmadığını gördüm.
Ufak tefek aksilikler yüzünden gidemedim.
Zaten sosyal medyada gördüğüm manzara karşısında da “İyi ki buradaymışım” dedim.
Tamam, moda haftası paylaşımlarında gerçekten renkli, eğlenceli kareler vardı.
Sosyal medya fenomeni arkadaşlarımın güzel kombinli fotoğraflarına da like üstüne like attım...
Amma velakin sırf moda haftası var diye biletini alıp koştur koştur Paris’e giden, belki de şehri ilk kez ziyaret eden bazı isimleri de garipsedim.
Eee be yavrucuğum senin ne işin var moda haftası zamanı oralarda?
Bir restoranın aşağısındaki ağacın altında ya da mekanın biraz yukarısına park etmiş arabaların arasında oluyorlar genelde...
Geçtiğimiz gün arkadaşımı evine bırakmış dönerken aynı çifti yine aynı yerde gördüm.
Öpücüklere boğuyorlardı birbirlerini.
Dayanamadım, arabanın camını açtım, “Yahu gençler size bir şey sorabilir miyim” dedim.
Bıçkın delikanlımız dönüp “Buyur abi” dedi.
“Siz beraber misiniz, yoksa buradaki restoranda mı tanıştınız, merak ettim” diye sordum.
Bu hafta fazla sosyalleştim. Eski günlerdeki gibi haftamı davetler, doğum günleri, mekan açılışlarıyla geçirdim.
Birkaç mekanda başıma gelenler ve duyduklarım karşısında oluşan surat ifademe o an yanımda olan arkadaşlarım hâlâ gülüyor.
Mesela...
Six Senses Hotel Sarıyer:
Pazar günü kahvaltı ettiğim başka bir mekandan Six Senses Otel’e geçtim.
Ekip çok tatlı bir şekilde masama kadar eşlik etti.
Hatta “öyle bir şey yok” diye telefonlar da almıştım çiftin yakın çevresinden... Gel zaman, git zaman aşklarını doludizgin yaşayıp mutluluk pozları veren çiftimizden evlilik kararı çıktı!
Evet, uluslararası başarımız Cedi Osman ve güzel oyuncumuz Ebru Şahin’den bahsediyorum! İki gün önce Kapadokya’da evlilik teklifi eden Cedi Osman, Ebru Şahin’den “evet” cevabını aldı. Bu özel anları sosyal medya hesaplarından paylaşan çifte bir ömür boyu mutluklar diliyorum ben de...
Televizyondaki magazin yorumcularının sık sık söylediği gibi onlar da bana inat mı evleniyor? Yoksa öyle bir şey yoktu dermişim... Şaka şaka tabii ki! Umarım düğüne beni de çağırırsınız, ne de olsa inanmamıştım ilk başta, şimdi ayakta alkışlamak benim görevim.
Kim ne derse desin
Bir insanın adım atması olay olur mu, olur! Senelerdir popüler kültürün dünyadaki bayrağını elinde en önde tutan, dokunduğu herkesi zirveye taşıyan isim Kim Kardashian, hafta sonu gerçekleşen Met Gala’nın kırmızı halısına damgasını vurdu. Aslında simsiyah, tepeden tırnağa kapalı, hiçbir yeri gözükmeyen Kardashian, Amerikan kültürü konseptindeki galaya Balenciaga markasının kıyafetiyle katıldı.
Sanki onca ülkeyi gezmemişim, onca seyahat etmemişim, ilk defa Avrupa’ya gidiyormuşum gibi heyecanlandım geçen hafta.
Evet, uzun sürenin ardından Fransa’nın Nice şehrinden Avrupa seyahatime başladım.
Türkiye’nin “kırmızı bölge” olarak adlandırılan listede olmasının yarattığı hafif bir endişe vardı tabii ki.
Bir de ikinci doz aşımın üzerinden en az 14 gün geçirmiş olmam gerekiyordu ve ben tam 14’üncü günde gittim.
THY uçağının tekerlerinin Fransa Nice Havaalanı’na değmesiyle beni aldı bir heyecan.
“Kim, kim?” demeyin, Mandarin Oriental Bosphorus’tan bahsediyorum.
Evet, geçtiğimiz haftalarda açılan ve hızlı bir şekilde sezona dahil olan işletme, çok amaçlı kullanım için planlanmış.
Otel, açık alan davet yerleri, iç mekan toplantı salonları, iki dünya markası restoranı (Novikov ve Hakkasan) ve eksi 2’nci katta yer alan after party mekanı ile hizmet verecek.
Birçok düğün sahibi, tarih alabilmek için şimdiden sıraya girmiş bile.
Otelin odalarını gezdim.
Genellikle süit ağırlıklı ve tamamen deniz manzaralı bu işletmede keyifli bir gün geçirmemek mümkün değil.
Spor salonu da birçok otelinkine göre fazlasıyla büyük. Üye olanlar, lobiye hiç uğramadan, direkt olarak salon katına girebiliyor.
Ben de dün itibarıyla Ege ve Güney sahillerimizdeki tatillerimi bitirip şehre dönüş yapmış bulunmaktayım.
Acısıyla tatlısıyla geçirdiğimiz yaz ayında aklımızda kalanlar, mevsime damga vuranlar, kavgalar gürültüler, gözümüzü gönlümüzü açanlar oldu.
Benim aklımda kalanları sizlerle paylaşıyorum.
Bakalım bana ne kadar katılacaksınız...
◊ Yazın en hit tatil beldesi:
Çeşme (Haziran, temmuz, ağustos aylarında herkesin akın ettiği yazlık beldemiz sezonun kazananı oldu.)
◊ Yazın en iyi çıkış yapan mekanı: