Bülent Katarcı

Teknolojinin neden olduğu hareketsizliğe karşı fiziksel aktivitemizi artırmalıyız

11 Ekim 2021
 HAREKETLİ hayat her zaman için avantaj yaratır. Fiziksel hareket beden sağlığını en çok etkileyen unsurlardan biridir. Ayrıca fiziksel hareketin insanları mental olarak güçlendirdiği, daha sağlam bir zihin ve düşünce yapısına kavuşturduğu da bir gerçektir. Dr. Sami Tütüncüoğlu, “Telefon, tablet, bilgisayar ve TV hareketsiz yaşamı, tetikledi” dedi ve bakın neler anlattı:


Teknolojinin hızla gelişmesi günlük yaşantımızı da etkileyerek daha az hareket etmemize neden olmaktadır. Ulaşımda kullandığımız araçlar fizikse aktiviteyi direkt olarak azaltırken, internetten yapılan alışverişler, tablet ve telefon oyunları, televizyon fiziksel inaktiviteyi teşvik etmektedir.
Teknolojik gelişmeye karşı vücudumuzun aynı hızla yanıt verebilmesi için artık daha çok egzersiz yapılabilir, okullarda daha çok beden eğitimi dersi planlanabilir veya belediyeler ücretsiz olacak şekilde daha çok spor tesisi ve egzersiz yapılabilecek park alanları yapabilir.
Fiziksel inaktivite başta kas-iskelet sistemi, metabolizma ve kalp-damar sistemi olmak üzere tüm vücudumuzu olumsuz etkiler. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre en fazla ölümlere neden olan kalp-damar sistemi hastalıkları, obezite, şeker, yüksek tansiyon, metabolik sendrom ve kanserin oluşumunda risk faktörleri arasında dördüncü sıraya yükselmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre haftanın en az 5 günü 30 dakika ve üzerinde orta şiddetli egzersiz yapmıyorsak fiziksel olarak inaktif sayılıyoruz. Son 10 yılda ülkemizde fiziksel inaktivite oranı yüzde 50’ler düzeyine yükselmiştir. Bu yüzden fiziksel inaktivitenin panzehiri olan egzersiz konusu birinci basamak hekimi ve spor hekimleri tarafından önerilmelidir.

FİZİKSEL AKTİVİTE, EGZERSİZ VE SPOR NEDİR?
Hastalara egzersiz önerilince işyerinde çok çalıştığını veya evde bütün gün durmadığını belirtiyor. Ancak bu durumda kişi egzersiz yapmış olmaz. Yaptığı şeyi ancak, hareket veya fiziksel aktivite olarak tanımlamak gerekir.

Yazının Devamını Oku

Evde yaşlı birey bakım önerileri

4 Ekim 2021
HAYATINIZ boyunca güzel anılar biriktirmeye çalışın.

 

Çünkü yaşlandıkça bu anılar sizi hayata bağlar.
Birikmiş anılarınız ne kadar güzel olursa yaşlılık döneminiz de o kadar güzel geçer.
Aymira Huzurevi ve Yaşlı Bakım Merkezi Kurucusu Doç. Dr. Hüseyin Can, kısa ve öz olarak evde yaşlı birey bakım önerilerini anlattı.
İleri yaş bireyin evde bakımı oldukça zor bir süreçtir.
Hele ki bu kişi yakınınız, anne–babanız olursa ve bu ona kendi evinizde bakmak durumunda kalırsanız süreci yönetmek gittikçe zorlaşır.
Maddi-manevi anlamda birçok zorluğu beraberinde getiren bu süreci yönetmek için kısa önerilerim şöyle:

Yazının Devamını Oku

Her öksürük ve ateşi griple karıştırmayın

27 Eylül 2021
 GRİBİN 21’inci Yüzyıl’a girdiğimiz halde tıptaki bunca ilerlemeye rağmen halen tüm dünyada önlenemeyen salgınlara neden olan tek hastalık olduğunu belirten çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Dr. Yılmaz Bay, her mevsim görülmekle birlikte özellikle sonbaharın son ayları ile kışın ilk aylarında arttığını söyledi.

 

Influenza virüsünün solunum yollarına yayılmasıyla oluşan gribin titreme ve birden 40-41 dereceye yükselen ateşle başladığını belirten Dr. Bay, “Yüz, boyun ve göğüste kızarıklık, şiddetli baş ağrısı ve baş dönmesi, ağız, dil ve dudaklarda kuruluk, boğazda ve göğüste yanma hissi ile ağrı vardır. Tüm vücut kasları ve oynaklar da ağrılıdır. Belde ve sırtta bu ağrılar belirgindir. Halsizlik ve bitkinlik ön plandadır. Dilde tat alma duyusu bozulmuştur. Öksürük başlangıçta kısa ve kurudur. Giderek şiddetlenir ve balgamlı bir hal alır” dedi.
ÇOCUKLAR VE GENÇLER
Her nezle, öksürük ve ateşin gribe yakalanıldığı anlamına gelmediğini kaydeden Dr. Yılmaz Bay, insanların yılda bir kez grip olduğunu, en çok soğuk algınlığıyla karıştırıldığını aktardı. Gribin çocuklarda ve genç yetişkinlerde daha çok görüldüğünü ve daha ağır seyrettiğini dile getiren Dr. Bay, “Bunun başlıca nedeni, çocuklar daha önce karşılaşmadıkları için vücutları bu mikroba karşı direnç oluşturamamıştır. Erişkinler bu mikropla birçok kez karşılaştıklarından direnç oluşumu daha iyidir. Yine erişkinlerin günün büyük kısmını dışarıda açık havada geçirmesine karşın çocuklar genelde bir odada kapalı kalır. Kreş, okul ve kapalı alışveriş merkezleri çocuklarda gribin yayılmasında çok önemli bir yer tutar. Hasta erişkinlerin çocukları öpmeleri de bir başka olumsuz neden” dedi.
NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Gripte en önemli kuralın hastalıktan korunma olduğunu hatırlatan Dr. Yılmaz Bay, grip mevsiminde özellikle aşırı yorgunluktan ve üşütmeden kaçınılası, kapalı-kalabalık yerlerde ve havası kirli ortamlarda bulunulmaması gerektiğini açıkladı. Grip geçiren insanlardan uzak durulmasını da isteyen Dr. Bay, şu bilgileri verdi: “Gribe yakalanılmışsa tedavinin birinci koşulu kesin yatak istirahatidir. Havalandırılmış ve nemlendirilmiş bir odada bulunulmalı, bol sıvı ve besin değeri yüksek sıvı gıdalarla beslenilmelidir. Ateşe karşı paracetamol ya da ibuprofen cinsi ateş düşürücüler kullanılabilir. Gribe başka bir bakteriyel hastalık eklenmemişse antibiyotik kullanılmamalıdır. Grip, tedavi kurallarına uyulmazsa bronşitis, zatürre, kulak iltihabı, kalp yetmezliği ve menenjite kadar ilerleyen tablolara neden olabilir. Çocuklarda bazen ateşe bağlı havale de gelişebilir.”

 

Yazının Devamını Oku

Aşı karşıtlığı büyük sorun

20 Eylül 2021
HER gün yayınlanan Türkiye Kovid-19 haritası özellikle son iki haftadır artan ölüm oranıyla dikkat çekiyor.Aşı ile önlenebilen bir hastalık yüzünden nasıl bu kadar çok insanımızı kaybediyoruz?Bu soruya yanıt bulmaya çalıştık.


Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Ersoy bakın neler anlattı.
Kovid-19’un en büyük özelliği çok hızla yayılması, kişilere bulaşması ve tüm dünyayı etkisi altına alması.
Nedeni virüs olan hastalıkların halen tedavisi olmaması, hızlı seyri, ilk defa ortaya çıkıyor olması, belirsizlik, korku ve endişe konunun gündeme oturmasına neden oldu.
Bu pandemi nasıl ortaya çıktı, neden, nereden, kim tarafından çıkarıldı?
Bu soruların cevabını şu anda kimse bilmiyor.
Çeşitli komplo teorileri olsa da en azından şu an itibariyle gerçek neden belli değil.

Yazının Devamını Oku

Pandeminin dünü, bugünü, yarını

13 Eylül 2021
TEPECİK Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü Eğitim Sorumlusu Doç. Dr. Gözde Derviş Hakim anlattı:

Daha öncesinde dünyada eşine rastlanmamış bu yeni virüs sayesinde tüm yaşantımız değişti. Maske takılmalı mı, takılmamalı mı? Nereden nasıl bulaşıyor? Acaba kıtlık mı olacak, aç mı kalacağız? Günlerce evden çıkamayıp ihtiyaçlarımızı gideremeyecek miyiz? Stok yapmalı mıyız? İşyerimiz, okullar ne olacak? Hastalık belirtileri ne? Eyvah ateşim çıktı, şimdi ne yapmalıyım? Hastaneye gitmeli mi, gitmemeli mi? Ve bunlar gibi onlarca soru havalarda uçuştu.
Aşırı kaygı ve korku, çoğu zaman sağlıklı düşünmenin önüne geçer. Hele bu durumun bir de birey düzeyinde değil de toplum düzeyinde hakim olduğunu düşünün... Virüs karşısında önceleri çaresiz kalan bilim insanları daha önceki kardeş virüsleri göz önüne alarak tedavi üretmeye, mevcut hastaları iyi etmeye çalıştılar. Bizler hastanelerimizde pandemi kriz ekipleri kurarak tüm işleyişi değiştirdik. Virüs taşımayan hastalarla olası veya virüsle enfekte hastaların birbirine karışmaması için hastane içinde temiz ve kirli alanlar oluşturduk. Farklı branş hekimleri olarak enfeksiyon hastalıkları uzmanlarımıza olabildiğince destek olup yüklerini paylaşmaya çalıştık.

GETİRDİKLERİ, GÖTÜRDÜKLERİ
Karşılıklı sohbet, sevdiklerine sarılmak, dokunmak, yüzündeki mimikleri maske olmadan anlayabilmek, birbirini ziyaret etmek, korkmadan çarşıya, pazara, kuaföre, berbere gitmek ya da dostlarla bir akşam yemeği yemek ne kadar da güzelmiş, bu süreçte derinden anladık. Dijital dünyada ilerlemelere, sanal ortamdan yapılan alışverişlere, online toplantılara, internet ve bilgisayar kullanımında artışlara sebep olan pandeminin pek çok açıdan hayatımızın yönünü değiştirdiğine şahit olduk. Peki, hiç iyi katkısı olmadı mı bu yaşadıklarımızın hayatımıza?
Kesinlikle olduğunu düşünüyorum. Örneğin ailemizi, doğayı, yaşamı daha iyi anlamamızı ve sorgulamamızı sağladı. Tüm dünyadaki kısıtlamalarla egzoz gazları ve toksik maddelerden kısmen arınmış doğa kendisini yenileme fırsatı buldu. Doğada yaşayan bizim haricimizdeki canlılar belki de uzun zaman sonra ilk defa bu kadar bol oksijen, bu kadar sakin bir hayat sürdü.
Bu dönemde tarım topraklarının, üretim yapan fabrikaların ve dışa bağlı olmamanın getirdiği avantajların ne denlli büyük olduğu görülmüş oldu. Müspet bilimin önemi çok daha iyi anlaşıldı. Yapılan bilimsel araştırmalara ayrılan zaman ve önemin kıymeti ortaya çıktı. Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözünün önemini bir kere daha tüm dünya kabul etti.
Tüm bu kaygılar, korkular, kayıplar, bilinmezlikler yine bilimin ışığında geliştirilen ilaç ve aşı çalışmalarıyla yenilmeye çalışıldı. Ne mutlu ki yine Türk bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci tarafından geliştirilen aşıyla bir kez daha dünya tarihine adımızı yazmayı başardık.

BUNDAN SONRA NE YAPMALIYIZ?

Yazının Devamını Oku

Pandemi sonrası yeni hayat, yeni insan

6 Eylül 2021
ACIBADEM Taksim Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke, pandemi sonrası yeni hayat ve yeni insanı anlattı:

Enfeksiyon hastalıkları günümüzde de insan hayatını ciddi biçimde tehdit etmeye devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl yaklaşık 12-15 milyon kişi çeşitli enfeksiyon hastalıklarından kaynaklı olmak üzere hayatını kaybediyor. Nedenler göz önüne alındığında enfeksiyon hastalıklarına bağlı ölümler dünya genelinde ikinci sıklıkta görülürken, gelişmekte olan ülkelerde ise bu durum sıralamanın en başında yer alıyor. Tarih boyunca çeşitli bakteri ve virüslere bağlı irili ufaklı çok sayıda salgın hastalıklar görülmüş, bunların önemli bir kısmı pandemi gelişimine yol açmış. Salgın hastalıklar binlerce, yüzbinlerce, hatta milyonlarca kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuş.

OLUMLUYA DÖNÜŞEBİLİR Mİ?
En son Aralık 2019’da Çin’in Wuhan şehrinden etkeni belirlenemeyen viral pnömonili (zattüre) birden çok sayıda olgunun hastanelere başvurmasıyla başlayan ve 11 Mart 2020’de Dünya Sağlık Örgütü’nce pandemi ilan edilen Kovid-19 hayatın pek çok alanında değişikliklerin ortaya çıkmasına yol açtı. Aradan geçen 1.5 yıla yakın zamandır pandeminin hala daha devam ettiği günümüzde söz konusu değişikliklerin bir kısmı olumlu olarak görülmekle birlikte, bir kısmı ise daha önce insanların hiç alışık olmaması ve bazı uygulamaların ne zaman sonlanacağının da bilinmemesi nedeniyle olumsuz olarak kabul ediliyor. Ancak bazı görüşlere göre olumsuz olarak görünen değişiklikler, istenildiği ve kararlılık gösterildiği durumlarda olumlu yöne çevirmede bir fırsat oluşturabileceği de vurgulanıyor.

TOPLUMSAL DAYANIŞMA ARTTI
Pandeminin olumlu yönde yaşam biçimine olan etkilerinden biriin insanlar arasındaki dayanışmayı artırdığı görüşü. Karşılaşılan sorunun ortak olması, bu sorunlara karşı ortak bir mücadele planının ve dayanışmanın sergilenmesine de olanak sağlıyor. Uzmanlar, pandemi nedeniyle karşılaştığımız sorunlara karşı ortak mücadelelerin ve deneyimlerin dayanışmayı teşvik edebileceğini ve hem toplumda, hem de küresel düzeyde bizi birbirimize daha da yakınlaştırabileceğini tahmin ediyorlar. Ancak bu dayanışmanın her alanda gerçekleşebildiğini söylemek Kovid-19 için de mümkün değil. Örneğin, Kovid-19’un kontrol altına alınabilmesinin toplumun en az yüzde 80’inin aşılanmasıyla sağlanabileceği bilimsel olarak da ortaya konmasına karşın, insanların bir bölümünün aşı yaptırmamaları olumlu gibi görünen dayanışmanın tersine bir örnektir. Ayrıca; maske, mesafe ve temizlik kurallarının aşıdan önceki dönemde de sık sık vurgulanmasına karşın bu konudaki duyarlılığın yeterli düzeyde olmaması, dayanışmanın bu pandemi sırasında da istenen düzeyde olmadığını gösteren bir diğer örnek.

EŞİTSİZLİK VE ADALETSİZLİK
Pandeminin olumlu yönde yaşam biçimine olan etkilerinden bir diğeri de eşitsizlik ve adeletsizliklerin giderilebilmesi olasılığının belirmesi. Pandeminin yeniden ortaya çıkardığı ve gözler önüne serdiği bir diğer olumlu durum da sosyal ilişkiler, bunların önemi ve kutsallığı. Pandemi sürecinde insanların aileleri ile aynı ortamda ve yüz yüze iletişime geçmelerinin belirli sürelerle kısıtlanması hem onlarla bir arada olamama, hem de bazı aile üyelerinin ihtiyaçları olmasına karşın yanlarında olunamaması bu durumun değerini ve önemini bir kez daha ortaya koydu.

Yazının Devamını Oku

Pandemi sonrası değişen yaşam biçimleri

30 Ağustos 2021
SALGIN rakamları yeniden ve hızla tehdit edici boyutlara ulaştı.

İsterseniz gelin yeni haftaya girerken yine ve yeniden Kovid-19 gündemini ve pandemi sonrası değişen yaşam biçimlerini konuşalım. Bulaşıcı Hastalıkları Önleme Derneği Başkanı Prof.Dr. Şükran Köse, bakın neler söylüyor:
Fiziksel sağlığın yanı sıra ruh sağlığının da bozulması Kovid-19’un bizlere ne kadar çok zorluk yaşattığının ve bu zorluklarla başa çıkmanın önemini gözler önüne seriyor. Sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yapıların etkilenmesiyle birlikte kişilerin kendi yeni yaşam tarzlarına uygun faaliyetler göstermesi de dikkat çekici nitelikte. Pandemiyle birlikte tıbbi ekipman alma ihtiyacının artması belirli oranda bütçe ayırmayı gerektirdiğinden hem kişiler, hem de şirketler ekonomik olarak etkilendi. Tıbbi malzeme, ilaç, aşı alımları ekonomik açıdan özellikle gelişmemiş ve düşük bütçeli ülkelerde çok büyük bir sorun haline geldi.

HAYATIN TEMPOSU YAVAŞLADI
İnfodemi (doğru ve yanlış bilgilerin hızlı bir şekilde yayılması) oluşumunun yaygınlaşması salgınla başa çıkma süresini olumsuz etkiliyor. Bilgi kirliliğinin önüne geçilmesi ve bireylerin kriz yönetiminde bilinçli davranış göstermesi Kovid-19’la mücadelenin üstesinden gelinmesinde en önemli belirleyici. Pandemi sürecinde rekabetçi etkinin çok olmasıyla birlikte teknolojinin tüm imkanları kullanıldı. Bu girişimlerle birlikte çevrimiçi yapılan işlemler (alışverişten eğitime kadar) kişilerin davranış ve alışkanlıklarını büyük oranda etkiliyor. Eğitimden yeni eğlence şekillerine kadar pek çok alanda devrim niteliğinde teknolojik yenilikler gerçekleşti. Özellikle yapay zeka ve sanal gerçeklik alanlarında yapılan çalışmalarla davranışların pandemiye uygun şekilde evrilmesi daha hızlı bir şekilde gerçekleşti. Toplumda pandemiyle birlikte evrilen sosyo-kültürel yapılar, sokağa çıkma yasakları, tedarik problemleri, bireylerde yaşam biçimlerini belirleyen sosyal yaşam ve sosyalleşme gibi insan olmanın ihtiyaçlarını önemli bir biçimde etkileyen temel dinamikler, hayatın günlük hızlı temposunu yavaşlatma zorunluluğunu doğurdu.

YENİ DÖNEME ADAPTASYON
Kısıtlamalarla birlikte sınırlanan imkanlarla kendi iç dinamik limitlerimizin daha geniş olduğunun farkına varıldı. Bu durum bizleri sınırlı koşullarda daha aktif bir yapıya büründüğümüzün daha üretken, çalışkan ve verimli olduğumuzun farkındalığını oluşturdu. Bizler bu yeni yaşam biçimine alışmada ve adaptasyonda ne kadar başarılı olursak pandemi koşulları bizim için o kadar az sorun haline gelecek. Bu süreçte izole bir hayatla insanların evlerinde kalmaları karbondioksit salınımını azalttı. Azalmış karbondioksit salınımıyla birlikte gözle görülür seviyede hava kalitesi arttı. Çevre kirliliğinin önlenmesindeki bu gelişmeler ve gelinen bugünkü kirlilik seviyesinde doğa ile barış imzalamak için bir fırsat doğdu.

FARKLILAŞAN DAVRANIŞLAR

Yazının Devamını Oku

Maskeli bile olsa hayata sarılın

23 Ağustos 2021
2020’NİN başından itibaren dünyamızı etkileyen koronavirüs pandemisi düzeni hızla değiştirirken, bir daha hayatın eskisi gibi olmayacağının sinyalleri veriliyor.

Bütün bunların yanında yeni dünya düzeninin küresel sorunların çözülmesi için bir fırsat olabileceği de ifade ediliyor. İşte tüm bu konulara farklı bakış açılarıyla yaklaşan sağlık uzmanlarının gelecekte nasıl bir dünyada yaşayacağımızı, nelerin değişeceğini, nelerin gelişeceğini açıklayan görüşlerini sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. Her şeye rağmen gelecekte çok daha iyi bir dünyada yaşayacağımız umuduyla hepinize sağlık ve huzur dolu günler diliyorum.

2020’NİN BAŞINDAN İTİBAREN

Pandemi sonrası yeni dünya düzenini Acil Afet Ambulans Hekimleri Dernek Başkanı Dr. M. Turhan Sofuoğlu sizler için anlattı: Küresel salgının olumsuz etkilerini 2020 başlarından itibaren hissetmeye başladık. Başlangıçta devletlerin salgının yayılmasını önlemek için elinde fazla bir seçenek yoktu. Maske, mesafe ve hijyenle salgının olumsuz etkileri önlenmeye çalışıldı. Beraberinde özellikle ekonomik ve sosyal hayatta büyük sorunlar ortaya çıktı. Gıda ve tüketim sanayisi dışındaki tüm sektörler bu gelişmelerden olumsuz etkilendi. İşyerlerinin kapalı olması nedeniyle uzaktan çalışma, kısmi çalışma ön plana çıktı. İşsizlik ve üretim düşüklüğü, seyahatlerin kısıtlanmasına bağlı turizm gelirlerinde düşme birçok ülke ekonomisini olumsuz etkiledi. Bir yandan da daha önce online alışverişi denemeyen birçok kişi internetten alışveriş yapmaya başladı. Pandemi sonrasında da e-ticaretin yükseliş trendi göstermeye devam edeceği, insanların alışverişi internetten yapmaya devam edeceği öngörülüyor. Temassız teslimat, online ödeme gibi yeni alışkanlıklar da bu dönemle beraber gelişiyor. Bu nedenle gelecekte evden çalışma sisteminin daha yaygın kullanılacağını bekleyebiliriz. Açık ofislerde masaların aralarının açılması, havalandırmaların kapatılması ve cam kullanımının tercih edilmesi, maskeyle çalışılması karantina sonrası olası sonuçlar arasında yer alıyor.

SOSYAL HAYAT ÇOK DEĞİŞTİ
Aileler bu süreçten en fazla etkilenen birimler oldu. Bir yandan ekonomik ve aile içi sosyal sorunlar, yaşlı ve akraba ilişkilerinde uzaklaşma yanında yakın arkadaş ve çevreyle iletişim de değişti. Uzun vadede kişilerin sosyal hayatta izolasyonunun artacağa görülüyor. Daha az dışarı çıkma, online görüşmeleri tercih etme, kişilerle temas etmeme, uzak oturma gibi davranışlar alışkanlık haline gelmeye hazırlanıyor. Gelecek yıllarda insanlar daha korumacı davranışlar sergileyebilir. Daha az sosyalleşme ve güvensizlik nedeniyle depresif eğilimleri daha sık görebiliriz. Aynı şekilde eğitim alanında da büyük değişikliklere yaşanıyor. İlköğretimden yüksek öğrenime kadar tüm alanlarda uzaktan eğitime geçilmek zorunda kalındı. Özellikle teorik konuların uzaktan eğitimle anlatımı, uygulamaların bazılarının bile yeni teknolojiler, artırılmış gerçeklik ve yapay zeka desteğiyle uzaktan yapılmasının önü açılacak. Ama tüm bu gelişmeler insanlar arası sosyal ilişkilerin değişmesinin, bireyselleşmesinin önünü açacaktır.

YENİ GELİŞMELER OLABİLİR
Sağlık alanındaki değişimleri ise şimdiden yaşamaya başladık. Bu süreçte pek çok kişi sağlıksız beslenme ve hareketsizlik yüzünden kilo aldı. Sağlık kontrolleri aksadı. Bu yüzden kanser, diyabet, kalp-damar gibi hastalıklar tetiklendi. Virüs korkusu ve stresi kaygı, depresyon, panik atak gibi psikolojik sorunları artırdı. Hasta-hekim ilişkileri zaten gelişen teknolojilerle klasik sistemden uzaklaşırken, pandemiyle birlikte sağlık kuruluşlarındaki risklerin artması hastaların her sağlık sorununda hekime başvurma sayısını azaltmaya başladı. Bu da özellikle erken tanı (kanserler) ve kronik hastalıkların (diyabet, solunum, kalp ve dolaşım hastalıkları) yönetiminde başka sorunların ortaya çıkmasına yol açtı. Erken tanı konulamadığından veya günlük değişimleri yönetilemeyen kronik hastalıkların yol açtığı sağlık sorunları gelecekte sağlık sigortalarına büyük yükler getirmesi yanında ölümcül sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle yakın bir gelecekte hastaların giyilebilir teknolojilerle evden takibi, uzaktan tıbbi danışmanlık, yapay zeka ve robotik cerrahi ve ilaç kullanımı konuları ön plana çıkacaktır.

FIRSATLAR DA KAPIMIZDA

Yazının Devamını Oku