Pandeminin dünü, bugünü, yarını

TEPECİK Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü Eğitim Sorumlusu Doç. Dr. Gözde Derviş Hakim anlattı:

Haberin Devamı

Daha öncesinde dünyada eşine rastlanmamış bu yeni virüs sayesinde tüm yaşantımız değişti. Maske takılmalı mı, takılmamalı mı? Nereden nasıl bulaşıyor? Acaba kıtlık mı olacak, aç mı kalacağız? Günlerce evden çıkamayıp ihtiyaçlarımızı gideremeyecek miyiz? Stok yapmalı mıyız? İşyerimiz, okullar ne olacak? Hastalık belirtileri ne? Eyvah ateşim çıktı, şimdi ne yapmalıyım? Hastaneye gitmeli mi, gitmemeli mi? Ve bunlar gibi onlarca soru havalarda uçuştu.
Aşırı kaygı ve korku, çoğu zaman sağlıklı düşünmenin önüne geçer. Hele bu durumun bir de birey düzeyinde değil de toplum düzeyinde hakim olduğunu düşünün... Virüs karşısında önceleri çaresiz kalan bilim insanları daha önceki kardeş virüsleri göz önüne alarak tedavi üretmeye, mevcut hastaları iyi etmeye çalıştılar. Bizler hastanelerimizde pandemi kriz ekipleri kurarak tüm işleyişi değiştirdik. Virüs taşımayan hastalarla olası veya virüsle enfekte hastaların birbirine karışmaması için hastane içinde temiz ve kirli alanlar oluşturduk. Farklı branş hekimleri olarak enfeksiyon hastalıkları uzmanlarımıza olabildiğince destek olup yüklerini paylaşmaya çalıştık.

Haberin Devamı

GETİRDİKLERİ, GÖTÜRDÜKLERİ
Karşılıklı sohbet, sevdiklerine sarılmak, dokunmak, yüzündeki mimikleri maske olmadan anlayabilmek, birbirini ziyaret etmek, korkmadan çarşıya, pazara, kuaföre, berbere gitmek ya da dostlarla bir akşam yemeği yemek ne kadar da güzelmiş, bu süreçte derinden anladık. Dijital dünyada ilerlemelere, sanal ortamdan yapılan alışverişlere, online toplantılara, internet ve bilgisayar kullanımında artışlara sebep olan pandeminin pek çok açıdan hayatımızın yönünü değiştirdiğine şahit olduk. Peki, hiç iyi katkısı olmadı mı bu yaşadıklarımızın hayatımıza?
Kesinlikle olduğunu düşünüyorum. Örneğin ailemizi, doğayı, yaşamı daha iyi anlamamızı ve sorgulamamızı sağladı. Tüm dünyadaki kısıtlamalarla egzoz gazları ve toksik maddelerden kısmen arınmış doğa kendisini yenileme fırsatı buldu. Doğada yaşayan bizim haricimizdeki canlılar belki de uzun zaman sonra ilk defa bu kadar bol oksijen, bu kadar sakin bir hayat sürdü.
Bu dönemde tarım topraklarının, üretim yapan fabrikaların ve dışa bağlı olmamanın getirdiği avantajların ne denlli büyük olduğu görülmüş oldu. Müspet bilimin önemi çok daha iyi anlaşıldı. Yapılan bilimsel araştırmalara ayrılan zaman ve önemin kıymeti ortaya çıktı. Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözünün önemini bir kere daha tüm dünya kabul etti.
Tüm bu kaygılar, korkular, kayıplar, bilinmezlikler yine bilimin ışığında geliştirilen ilaç ve aşı çalışmalarıyla yenilmeye çalışıldı. Ne mutlu ki yine Türk bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci tarafından geliştirilen aşıyla bir kez daha dünya tarihine adımızı yazmayı başardık.

Haberin Devamı

BUNDAN SONRA NE YAPMALIYIZ?
Pek çoğumuz maalesef aşılanınca pandeminin biteceği rehavetine kapıldı. Oysa ki henüz yeterli aşılama sayılarına ulaşamayan bizler için risk devam ediyor. Ayrıca aşı olmak yanlış anlaşılmamalı diye düşünüyorum. Aşı olduğunuz zaman hastalık size bulaşmayacak ya da hasta olmayacaksınız anlamına gelmiyor. Sadece vücudunuzun mikrobu daha önceden aşı sayesinde tanımasıyla daha hafif geçireceksiniz ya da yeterli savunma hücresi cevabıyla hastalığı atlatabileceksiniz anlamına geliyor. Maalesef aşılansanız da hala sevdiklerinize sessiz olarak bu virüsü taşıma ihtimaliniz var. Dolayısıyla bugünlerde oldukça sık karşılaştığımız, “Aşıladık, artık bize bir şey olmaz” görüşünden mutlaka uzaklaşmamız gerekiyor.
Sonbahar aylarında kapalı mekan paylaşım oranlarının artacağını düşünürsek, klasik grip ve nezle ile birlikteKovid-19 enfeksiyon oranının artmaması ve yaklaşık 2 yıldır oldukça yorulan sağlık çalışanları için ekstra yük yaratmaması için bir kez daha aşılanmaya gereken önemin gösterilmesi, maske ve mesafe hijyen kurallarına çok dikkat edilmesi gerektiğini tekrar tekrar vurgulamak istiyorum.

Yazarın Tüm Yazıları