Buğra Adil Buyrukcu

2023’ün öne çıkan beslenme alışkanlıkları

18 Aralık 2022
Son üç yıldır COVID-19 pandemisinin getirdiği değişimleri ve etkileri hayatımızın birçok alanında yaşıyoruz. Bu zorlu süreç tüm dünyadaki trendlerin de değişmesine neden oldu.

Bugün ben de yeni yıla sayılı günler kala beslenme alışkanlıklarında öne çıkan yepyeni wellness trendlerini sizlerle paylaşmak istedim. Çünkü 2023 yılıyla birlikte artık doğal ve yerel ham maddelerle beslenmenin yanı sıra vegan tarzını benimsemek, mutfakta sıfır atık anlayışıyla hareket etmek ve ruh sağlığını destekleyen besinleri tüketmek moda olacak. Eğer yeni beslenme wellness trendleri konusunda neler yapacağınızı bilmiyorsanız, endişelenmeyin! Çünkü bugün sizler için hem mutfağınızda kolaylıkla uygulayabileceğiniz hem de yeni trendlere uygun sağlıklı tarifler de hazırladım.

YÖRESEL YEMEKLER GERİ DÖNÜYOR

Yeni yıl ile birlikte daha hesaplı olan yerel ve yöresel yemekler, artık sağlıklı beslenme trendleri arasında ön sıralara oturacak diyebiliriz. Öyle ki, yöresel yemekleri restoranların ana yemek menülerinde de sık sık göreceksiniz. Türk mutfağının da yöresel yemekler bakımından çok zengin olduğunu düşünürsek aslında anneanne ve babaannelerimizin o lezzetli ve sağlık dolu tariflerini çıkarmanın tam zamanı diyebiliriz. Bu yeni lezzetler arasında ise en çok bakla, mercimek, buğday, fasulye ve nohut gibi hububatlardan oluşacak yemekler yer alacak.

BİTKİSEL BAZLI BESLENMEYLE GELEN SAĞLIK

Yeni yıl ile birlikte bitkisel bazlı gıdalardan oluşan yani vegan beslenme tarzı da ön plana çıkan trendler arasında olacak. Bu tür bir beslenme tarzında ise meyveler, sebzeler, baklagiller, fındık ve fındık ezmeleri, bitki bazlı süt alternatifleri ile fermente edilmiş bitki gıdaları yer alıyor. Hem hayvan ve doğa dostu hem de sağlığa yararlı olan bitki bazlı protein kaynakları da yeni yılda beslenme listelerinde yerlerini alacak. Mesela nohut, bitkisel protein içeriği en yüksek besinlerden biridir. Sürdürülebilir ve sağlıklı bir beslenme planı için nohut harika bir seçenek olabilir. Tahıllar ile birlikte pişirilmesi, protein kalitesini de arttırır. Yine bezelye tozu da iyi bir bitkisel proteindir. Ayrıca inek sütüne karşı sürdürülebilir bir alternatif olarak hindistan cevizi sütü, fındık sütü, badem sütü, yulaf sütü ve patates sütü kullanabilirsiniz. Yeni yıla sayılı günler kala siz de şimdiden öğünlerinizdeki hayvansal gıdaları, meyve ve sebzelerle değiştirmeye başlayabilir ve vegan beslenme tarzına ilk adımı atabilirsiniz.

STRESLE SAVAŞAN BESİNLERİ LİSTENİZE EKLEYİN

Yazının Devamını Oku

Kanseri kendi ellerimizle mutfağımıza taşıyoruz

11 Aralık 2022
Adını duyduğumuz zaman bile bizleri endişelendiren kanser hastalığı, maalesef ki tüm dünyada dalga dalga yayılmaya devam ediyor.

Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) 2000-2020 yılları arasında açıkladığı verilerin değerlendirmesini yaptığımız zaman, kanser vakalarının yüzde 100 artış gösterdiğini gözlemliyoruz. Ancak DSÖ, çok ilginç ve umut verici bir orana da dikkat çekiyor. O da, eğer sağlıklı bir beslenme tarzı oluşturulabilirse kanserin görülme sıklığının yüzde 30-35 oranında azaltılabileceği. Peki, her gün mutfağımıza aldığımız hangi besinler kansere neden oluyor? Kansere yakalanma riskimizi azaltmak için nasıl beslenmeliyiz? Bu iki sorunun cevabını bilmiyorsanız, hadi gelin birlikte öğrenelim.
Her yıl kanser vakalarının ne kadar artış gösterdiğine dikkat çekiyor ve bu azılı düşmanla nasıl savaşılması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyoruz. Veriler, 20 yıl içinde kanserin yüzde 100 arttığını gözler önüne seriyor. Özellikle de dirençli kanser diye nitelendirdiğimiz ve zor tedavi edilen sorunlu kanser vakalarının ciddi bir şeklide artacağı endişesi yaşanıyor. Tüm istatistikler değerlendirildiğinde ise dünyada her 5 kişiden 1’inin kansere yakalanacağı gibi endişe verici bir tablo ortaya çıkıyor. Ancak DSÖ, yaptığı açıklamalarda çok ilginç bir oran daha verdi. O da, eğer sağlıklı bir beslenme tarzı oluşturulabilirse kanserin görülme sıklığının yüzde 30-35 azaltılabildiği. Bu inanılmaz önemli bir oran. Çünkü yüzde 35’lik bir azalma demek, her 3 kanserden 1’inin olmayacağı anlamını taşıyor. Artık net bir şekilde biliyoruz ki, kanserlerin çoğu beslenmeyle de alakalı. Bu nedenle kansere neden olan gıdaların neler olduğunu bilmek ve sağlıklı bir beslenme tarzını benimsemek, hayati bir önem taşıyor.

KANSERE NEDEN OLAN YİYECEKLER

Kansere neden olan besinlerin ilk sıralarında beyaz unla yapılan yiyecekler ve trans yağlar yer alıyor. Özellikle katı hale getirilmiş margarin tarzı yağlar ve fast food satan yerlerde sürekli tekrarlanarak kullanılan yağlar, sağlığımızı ciddi anlamda tehdit ediyor. Bunların dışında dondurulmuş ürünler, cipsler,mikrodalgada patlatılmış mısır, paketlenmiş ve konserve gıdalar da listede başı çekenler arasında. Ayrıca şunu da özellikle belirtmek istiyorum. Bir besinin raf ömrü ne kadar uzunsa bilin ki, artık o besin, sağlıklı değildir. Çünkü ürünün raf ömrünü uzatabilmek için içerisine sağlığımıza zarar veren birçok madde koyuluyor. Bu tarz ürünleri lütfen tüketmeyin.

UCUZ TAVUKTAN UZAK DURUN

Tütsülenmiş etler ve maalesef ki oldukça sık karşılaştığımız çiftlik somonları da kansere neden olan yiyecekler arasında. Çiftlik somonu yerine hamsi, sardalya, çinekop, sarıkanat ve kefal tüketebilirsiniz. Et ve tavuk alırken de dikkat etmeniz gerekiyor. Eğer alacağınız etler, çok ucuza satılıyorsa, bu üründe bir sıkıntı olduğu düşünülmelidir. Bu nedenle sizlere etlerinin sertifikasyonunu sunabilen satıcılardan alışveriş yapmanızı öneriyorum. Asitli içecekleri ve alkol tüketimini de azaltmanızda fayda var. Aşırı ısıtılmış yiyeceklerden de uzak durulmalıdır. Özellikle mangalın üzerinde kömürleşmiş hale gelen etler oldukça zararlıdır. Salam ve sosisi de güvendiğiniz yerden alın. Çünkü bunlarda çok sıkıntı yaratan ürünler arasındadır.

GDO’LU ÜRÜNLERE DİKKAT!

Yazının Devamını Oku

Koronavirüs gitti süper grip geldi

4 Aralık 2022
Koronavirüsle mücadelede sona yaklaşıldı ve maske zorunluluğu kalktı. Ancak maskeler çıkarılıp, havalar soğumaya başlayınca grip sezonu da açıldı.

Üç yıl boyunca pandemi koşulları nedeniyle uzak kaldığımız grip, yepyeni ve daha güçlü haliyle maalesef ki atağa geçti. 200’den fazla farklı virüsün neden olduğu ve süper grip olarak adlandırılan hastalığa yakalananların sayısı ise her geçen gün artıyor. Süper gribe karşı ise alabileceğimiz en önemli tedbir, bağışıklık sistemimizi güçlendirmek. Bağışıklığımızı güçlendirmenin pratik yollarından biri ise yükse doz C vitamini almak. Peki, damardan C vitamini takviyesi almak ne işe yarıyor, nasıl etki ediyor?
Son haftalarda hızla yayılan solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle hastalananların sayısı büyük oranda arttı. Öyle ki, kamu ve özel hastanelerin hem poliklinik hem de acil servisleri, solunum yolu enfeksiyonları şikâyetiyle dolup taşıyor. Şu anda birçok kişi, süper grip olarak adlandırılan ve geçmeyen öksürük, ateş, boğaz ağrısı, halsizlik ile baş ağrısı gibi semptomlarla kendini gösteren hastalıkla boğuşuyor. Pandemi döneminde maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkat edilmesi nedeniyle çok uzun süre vücudumuz grip virüsüyle karşı karşıya kalmamıştı. Bu süre içerisinde ise maalesef ki, grip enfeksiyonu da kendini yeniledi ve güçlendi. Geçtiğimiz 2 yılda, soğuk algınlığı vakaları uzun süre çok düşük düzeyde kalmıştı ve yeterli bağışıklık oluşmamıştı. Bunun içinde şu anda 200’den fazla virüsün neden olduğu düşünülen süper gribe yakalananlar, soğuk algınlığını hafif bir tablo ile geçirmek yerine boğaz ağrısı, ateş, kas ağrısı, öksürük ve halsizlik belirtileri eşliğinde çok daha ağır bir şekilde geçiriyor. Ülkemizde olduğu gibi şu anda Avrupa’da da süper grip nedeniyle hastaların günlerce evlerinden çıkamadıkları ve istirahat ederek süreci geçirdikleri belirtiliyor.

VİRÜSLERİN HASTALIK YAPMA GÜÇLERİ ARTTI

Maske kullanımının bırakılması ve havaların soğumasıyla birlikte grip virüsüne karşı daha savunmasız bir hale geldik. Çünkü Covid-19 sürecinde bağışıklık sistemimiz bu virüslerle karşılaşmamıştı. Bu nedenle solunum yolu virüslerinin hastalık yapma güçleri arttı. Bu hastalık ile mücadele de öncelikle maske kullanmaya ve sosyal mesafeyi korumaya devam etmeliyiz. Çünkü üst solunum yolu enfeksiyonları damlacık yoluyla ve temas ile bulaşıyor.

HASTALIK ÇOK GEÇ İYİLEŞİYOR, YATAKTAN KALDIRMIYOR

Normal zamanlarda grip virüsü, 2 ya da 3 gün boyunca kendini gösterir ve bulaştırıcılığı da 1-2 gün içinde biterdi. Ancak süper enfeksiyon dediğimiz tabloda evde biri hasta oluyor, 10 gün boyunca evde istirahat ederek ancak iyileşebiliyor ve bu süreçte evdeki herkesi hasta edebiliyor. Ayrıca bağışıklık sistemi zayıf kişilerde klinik tablo zatürreye kadar gidebiliyor. Hastalar, daha iyileşmeye vakit bulamadan hemen bir başka virüsle enfekte olabiliyor. Bu süreçte de maalesef vücudumuz ciddi anlamda sarsılıyor ve bağışıklık sistemimiz iyice zayıflıyor.

Yazının Devamını Oku

Toksik yükünüz sizi menopoza yaklaştırıyor

27 Kasım 2022
Erken menopoza girmenize neden olan en önemli faktörlerden birinin de sağlıksız beslenmeniz sonucu ve cilt temasıyla vücudunuza aldığınız toksinler ve ağır metaller olduğunu biliyor muydunuz?

Bisfenol A, kurşun, cıva ve alüminyum gibi dış faktörler, kadınların vücuduna girdiğinde östrojenik etkinin azalmasına neden oluyor, yumurtalıkları etkiliyor, uyur vaziyette duran yumurtaların ise tamamen yokmuş gibi görünmesine yol açıyor. Peki, dış faktörlere bağlı bir erken menopoz yaşadığınızı nasıl anlayacaksınız ve hangi tedavi yöntemlerini uygulamanız gerekiyor? Gelin, hep birlikte erken menopoza karşı doğal yöntemlerle nasıl mücadele edildiğine bir göz gezdirelim.



Günümüzde erken menopoz veya menopoz kavramlarını oldukça fazla duymaya başladık. Özellikle de erken menopoza giren kadın sayısının her geçen gün arttığına şahit oluyoruz. Kadınların doğal bir yaşam süreci olan menopoz, aslında teorik olarak yumurtalıklarda yumurtanın kalmaması demektir. Genelde hep adetten kesilmeyi menopoz olarak biliriz ama aslında siz menopoza girmiş ve hala adet görüyor olabilirsiniz veya adetten kesilmiş ama menopoza girmemiş de olabilirsiniz. Bu nedenle menopozun genel tabirini hiçbir şekilde yumurtanın kalmadığı, yumurtanın büyümediği ve östrojenik etkinin olmadığı bir dönem olarak tanımlamalıyız. Erken menopoz diye nitelendirdiğimiz kavram ise yumurtalıkların beklenen zamana göre daha erken azalması ve çökmesi demektir. Geçmişe oranla ise artık günümüzde çok daha erken menopoz vakalarıyla karşılaşıyoruz.

ERKEN MENOPOZ VAKALARI NEDEN ARTIŞ GÖSTERİYOR?

Günümüzde erken menopozun bu kadar fazla olmasının altında yatan ana faktörlerden biri de beslenmemiz ile vücudumuza aldığımız toksinler ile ağır metallerdir. Bunun dışında koltuk altı ‘roll-on’ları, diş macunu, makyaj malzemeleri ve kullandığımız plastik ürünler de dış faktörlerin vücudumuza girmesine neden olarak yumurtalıkların olumsuz etkilenmesine yol açabiliyor. Peki, biz hastaların dış faktörlerden etkilendiğini nasıl anlıyoruz? Öncelikle erken menopoz şikâyetiyle başvuran hastalara bir detoks sistemi uyguluyoruz. Buradaki hedefimiz, hastanın vücudunu, biriken ağır metallerden ve toksik maddelerden arındırabilmek. Daha sonra yumurtanın gelişimi için gerekli olan vitamin ve mineral dengesini yerine koyuyoruz. Bu uygulama sonrasında ise bir anda hastanın yumurtaları ortaya çıkabiliyor ve menopozun başlangıcı olan süreç ertelenebiliyor. Ancak şunu özellikle belirtmek istiyorum. Bizler, yaptığımız doğal uygulamalarla yeniden yumurta yapmıyoruz. Sadece var olan ama dış faktörler nedeniyle büyümeyen yumurtaların tekrar büyümesine destek oluyoruz.

ERKEN MENOPOZA YOL AÇAN AĞIR METALLER VE TOKSİNLER NELERDİR?

Yazının Devamını Oku

En doğru zayıflama yolları nelerdir?

20 Kasım 2022
Son üç yıldır pandeminin de etkisiyle fazla kilo alanların sayısında oldukça ciddi bir artış oldu.

Birçok kişi, ideal kilosuna ulaşmak ve zayıflayabilmek için çeşitli yöntemler deniyor. Ancak öncelikle şunu belirtmeliyim ki, internetten gördüğünüz yanlış bilgiler ve arkadaşlarınızdan aldığınız zayıflama taktikleriyle kilo vermeniz mümkün değildir. Bilinçsizce uyguladığınız yöntemlerle maalesef ki, hem sağlığınızı bozarsınız hem de vücudunuzda kilo vermeye karşı direnç oluşturabilirsiniz. Peki, en doğru zayıflama yolları nelerdir? Sağlıklı bir şekilde kilo vermek isteyenler neler yapmalıdır? Gelin hep birlikte ideal kilonuza ulaşmanın ve bu kiloyu korumanın en doğru yollarına bir göz atalım. Kilo verme konusunda her şeyden önce dikkat edilmesi gereken önemli şey, bir kişinin vücudunda herhangi bir sağlık problemi varsa ve bu durum zayıflamasına engelse, asla diyet yaparak zayıflayamayacağını bilmesidir. Bu nedenle zayıflamak isteyenlerin ilk önce yaptırmaları gereken şey, genel bir sağlık kontroldür. Mesela yemeklerden sonra uykunuz gelmeye başlıyorsa, genel bir yorgunluk haliniz varsa, çalışma isteğinizde azalma veya sabahları yorgun kalkıyorsanız, o zaman altta başka bir sağlık sorununuz olabilir. Bu nedenle kişilerin mutlaka genel sağlık durumunun araştırılması önemlidir. Detaylı incelemelere de kan tahlilleriyle başlanır. Kan tetkiklerinden sonra ise sıra, zayıflama programı kapsamında neler yapılacağına karar verilmesi aşamasına gelinir.

TARTIYA HER GÜN ÇIKMAYIN

Zayıflamak isteyenlerin öncelikle evlerinde mutlaka bir tartının bulunması şarttır. Ancak tartıya her gün çıkılmasını istemiyoruz. Tartıya haftada sadece bir gün, sabah saatlerinde ve hiçbir şey yemeden çıkıp, kilonuza bakmanız yeterli olacaktır. Çünkü gün içerisinde yaşadığımız ödem, akşam saatlerinde kilonuzu farklı göstereceği için, sabah saatlerinde tartılmak en iyisidir.

TOKSİK OBEZİTESİ OLANLAR ZOR KİLO VERİR

Bazen 50 kilo olan bir kişinin basen bölgesinin daha geniş olduğunu sizler de fark etmişsinizdir. Bu tarz kişilerin alt bedeni 40 olup, üst bedeni 34 olabiliyor. Bu durumu biz toksik obezite olarak değerlendiriyoruz. Toksik obezite, geçirgen bağırsak hastalığı oluşup, sağlıklı sindirimi olmayan ve çok fazla toksik gıda tüketen kişilerde oluşuyor. Toksik obez olan kadınların basen ile göbek, erkeklerin ise göbek bölgesinde inanılmaz bir yağ birikimi meydana geliyor. Bunun nedeni de vücudumuzun toksin olarak algıladığı her şeyi yağ ile kaplayıp, göbek bölgesine atması. Bu tarz kişiler, maalesef ki kolay kilo da veremiyor ve bu nedenle farklı yöntemlere başvurmak gerekiyor. Ben bu hasta grubunun diyeti kolaylaştırabilmek ve sağlıklı hale getirebilmek için en çok bölgesel akupunktur yönteminden faydalanıyorum. Tabi ki, bölgesel zayıflama anlamında akupunkturun dışında kullanılan başka yöntemlerimiz de bulunuyor.

AKUPUNKTUR İLE ZAYIFLAMA

Yazının Devamını Oku

Dikkat! Bu kez grip çok güçlü geldi

13 Kasım 2022
Koronavirüsün sıradanlaştırılmasıyla birlikte maskeler çıktı, hijyen kuralları askıya alındı ve sosyal mesafe de artık sevdiklerimizle aramıza girmiyor. Ancak bu kez de grip virüsünün çok farklı ve tehlikeli bir yüzüyle karşı karşıya kaldık.

Çünkü bu sefer ki influenza çok daha güçlü ve farklı belirtilerle kendini göstermeye başladı. Daha önce hiç karşılaşmadığımız bu yeni virüs, normal grip belirtilerinin yanı sıra beraberinde ishal, mide bulantısı, kusma ve gözlerde konjonktivit dediğimiz sağlık sorununa neden oluyor. Bu virüs, çok yeni olduğu için de ciddi bir salgın ortaya çıkmış durumda ve gribal enfeksiyon nedeniyle hastaneye başvuran hasta sayısı oldukça fazla. Virüse karşı ise en önemli silahımız; bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak...
Koronavirüs tehdidinin artık geri plana atıldığı bu günlerde maalesef yepyeni ve daha tehlikeli bir grip salgınıyla mücadele etmeye başladık. Son üç yılın en fazla artış gösteren salgını da diyebiliriz. Bunun ana nedenlerinden biri ise koronavirüs korkusunun azalması ve bu rahatlamayla maskelerin çıkarılması. Evet, koronavirüs artık daha az tehlikeli bir hal almış olabilir. Ancak bu sefer, grip virüsünün çok farklı bir yüzüyle ve daha güçlü haliyle karşılaştık. Çünkü pandemi nedeniyle üç yıl boyunca, bu virüsün dışında bir ortamda yaşadık ve hiç karşılaşmadık. Bu virüs, sonrasında güçlendi ama normal gribal enfeksiyonlardan daha farklı bir hastalık yaparak, bizleri yakalamaya başladı. Normalde grip vakalarında boğaz ağrısı, ateş, burun tıkanıklığı, geniz akıntısı ve yoğun halsizlik olurdu. Ancak bu enfeksiyonda ilk karşılaştığımız şeylerden birisi halsizlik ama beraberinde ishali de getirmesi. Şu anda ishal vakaları inanılmaz bir şekilde yaygınlaştı. İkinci önemli etkisi, bu virüs çok şiddetli bir bulantı ve kusma ile birlikte kendini gösterdi. Yine bu virüs ilk defa gözlerde konjonktivit dediğimiz olaya yol açtı. Gözler sulanıyor, çapaklanıyor ve sabahları şişiyor. Daha önce hiç karşılaşmadığımız bir tip olduğu için de virüse maruz kalanlar ciddi bir şekilde hastalanıyor. İlaç aldığınız halde bulantı ve ishali geçiremiyorsunuz ve hastalık, 10 güne kadar devam ediyor.

ÇOK DAHA KORKUTUCU BİR VİRÜSLE KARŞI KARŞIYAYIZ

Bu virüsün şu anda koronavirüse oranla çok daha korkutucu olduğunu söyleyebilirim. Çünkü gribal enfeksiyonlar, bu kadar yoğun ve salgın halinde geçmezdi. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının tümünde olduğu gibi yeni virüs de temasla ve damlacık yoluyla bulaşıyor. Bu nedenle maske takın ve hijyen kurallarına dikkat etmeyi ihmal etmeyin. İlaçlara da dirençli olan yeni grip virüsünden korunmak içinse dikkat edilmesi gereken diğer önemli unsur, bağışıklık sisteminin güçlü tutulması.

BOL MEYVE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ ÇÖKERTİR

Bu dönemde en çok dikkat etmeniz gereken unsur, meyve tüketimini durdurmaktır. Genellikle vitamin ve mineralleri meyveden aldığımızı düşünürüz ve grip olduğumuzda portakal, mandalina, limon gibi gıdaları çok fazla tüketiriz. Ama normalde C vitamini ihtiyacımızı alabilmek için en az 45 tane limon yememiz veya 55-60 tane günlük portakal tüketmemiz gerekir. Bu hem sağlıkla bağdaşmaz hem bunu yapmak mümkün değildir hem de meyve şekeri ciddi rahatsızlıklara neden olur. Çünkü meyve şekeri, sindirilmesi zor bir şekerdir ve bağışıklık sistemini çok yorar. Dolayısıyla bol meyve tükettiğinizde, bağışıklık sisteminizi çökertirsiniz ve mikroplarla savaşacak ortamdan uzaklaştırırsınız. Bu nedenle gündüz saat 16:00 civarında meyve tüketin. Bu saatten sonra ise meyve yemeyin. Çünkü akşam yediğiniz meyveler, bağışıklık sistemini baskılayarak, gece boyunca hastalığın ilerlemesine neden olur.

Yazının Devamını Oku

Dikkat! Sosyal medya bağımlısı olabilirsiniz

6 Kasım 2022
Yaşamınızın her anını ve tüm aktiviteleri sosyal ağlarda paylaşma isteğiniz varsa, sosyal ortamlarda bile sosyal ağlara odaklanıyorsanız, internet bağlantısı olmadığında ya da sosyal medyadan uzak kaldığınızda huzursuz ve yoksunluk hissediyorsanız, o zaman dikkat!

Çünkü sosyal medya bağımlılığı tehlikesiyle karşı karşıyasınız demektir. Günlük yaşantımızın bir parçası haline gelen sosyal medya, her ne kadar haber ve bilgi alma ile bilgi yayma aracı olsa da aşırı kullanımı bağımlılığa dönüşerek, tedavi edilmesi gereken bir davranış bozukluğu haline gelebiliyor. Günlük yaşantımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelen sosyal medya platformları artık yeni bir bağımlılığın ortaya çıkmasına da neden oldu. Özellikle ergenlik döneminde başlayan ama tüm yaş gruplarını da etkisi altına alan sosyal medya bağımlılarının sayısı her geçen artıyor. Üstelik kullanıcılar, bağımlı olduklarının da farkına varamıyor. Eğer siz de gün içerisinde sosyal medya veya bilgisayar oyunlarında iki saatten fazla vakit geçiriyorsanız, o zaman ‘bağımlılık tehlikesiyle’ karşı karşıya olduğunuzu bilmeniz gerekiyor. Çünkü dünyanın önde gelen sosyal paylaşım platformlarında yoğun bir şekilde zaman geçirmek, hızla bağımlılığa dönüşüyor ve bu durum kişilerin hem iş hem de sosyal hayatını olumsuz etkiliyor. Çünkü bağımlılık bir davranış bozukluğudur ve mutlaka tedavi edilmesi gerekir.

RUHSAL VE FİZİKSEL SAĞLIĞI ETKİLİYOR

Sosyal paylaşım siteleri ağırlıklı olarak ergenler ve yetişkinler, bilgisayar oyunları ise çocuklar tarafından oldukça fazla kullanılıyor. Dünyada 3 milyardan fazla insanın aktif biçimde sosyal medya kullandığı belirtiliyor. Araştırmalar da günde ortalama iki saatimizi sosyal medyada geçirdiğimizi gözler önüne seriyor. Bağımlı kişiler ise maalesef günün büyük bir kısmını internet ortamında geçirebiliyor. Bu durum, bağımlılığın oluşmasına neden olurken aynı zamanda gün içerisinde maruz kalınan ileti saldırısı da dikkatimizi dağıtıyor, zihnimizi meşgul ediyor. Sosyal medya bağımlılığının beraberinde depresyon ve içe kapanıklılığı da getirmesi, ruhsal ve fiziksel sağlığımızın bozulmasına, yaşam biçimimizin değişmesine yol açıyor. Ayrıca sosyal medya bağımlılığı olan kişilerin mesleki, ailevi ve sosyal ilişkileri de ciddi ölçüde bozuluyor.

SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI BELİRTİLERİ NELERDİR?

Her şeyde olduğu gibi sosyal medyanın da aşırı kullanımı bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Ne yazık ki birçok kişi, sosyal medya bağımlısı olduğunu fark etmiyor ve gün geçtikçe daha fazla internette vakit geçirmeye başlıyor. Peki sosyal medya bağımlısı olduğunuzu nasıl anlarsınız? Sosyal medya bağımlılığının belirtileri neleredir? Gelin kısaca bunlara bir değinelim:

Yazının Devamını Oku

Vücut tipine göre kilo vermenin ipuçları

30 Ekim 2022
İdeal kilonuza ulaşmak ve hayal ettiğiniz vücuda sahip olabilmek için birçok diyet programı uyguluyorsunuz ama bir türlü olumlu sonuç alamıyorsunuz.

Bu tip durumlarda genellikle yanlış diyet yaptığınızı düşünürsünüz. Bu kısmen doğru bir fikirdir ancak asıl sorun yaptığınız diyetin ve beslenme tarzının vücut tipinize göre olmamasıdır. Çünkü diyetler, kişiye özel hazırlanır. Bu nedenle kilo vermenin ve ideal kilonuza ulaşmanın yolu, vücut tipinize göre beslenmekten ve uygun bir diyet programı yapmaktan geçer. Peki, vücut tipinizin ne olduğunu biliyor musunuz? Vücut tiplerinin özellikleri nelerdir? Kimler nasıl beslenmelidir? Eğer siz de diyet yapmanıza rağmen kilo veremeyenlerdenseniz ve her seferinde hayal kırıklığına uğruyorsanız, gelin hep birlikte vücut tipinizin ne olduğunu ve nasıl beslenmeniz gerektiğine bir göz atalım.

KAÇ ÇEŞİT VÜCUT TİPİ VAR

Günümüzde kilo vermek ve ideal kilosuna ulaşmak isteyen birçok kişi, bilinçsizce uyguladığı diyetler sonucunda her gün hayal kırıklığına uğruyor ve üstüne daha fazla kilo alma tehlikesiyle de karşı karşıya kalıyor. Elbette kilo verememenizde yanlış diyet uygulamalarının da payı var. Ancak asıl sorunun vücut tipinize göre beslenmemenizden ve buna uygun diyet yapmamamızdan kaynaklandığını biliyor muydunuz? Çünkü diyetler, kişiye özel hazırlanır. Kişinin vücut tipinin ve yağ oranının hangi bölgelerde yoğunlaştığının bilinmesi ise uygun diyet programının hazırlanmasına olanak sağlar. Peki, kaç çeşit vücut tipi vardır? Hangi vücut tipine sahip olduğunuzu nasıl anlayacaksınız? İşte detaylar...

ELMA VÜCUT TİPİ NASIL ZAYIFLAR?

Elma tipi vücut, özellikle vücudun üst bölgesinin kalın olduğu tiptir. Bu tipin özelliği doğuştan da kilolu olmaları ve sonrasında da kilo verememeleridir. Vücutlarının her tarafı dolgundur. Göğüsler büyük, sırt bölgeleri yağlı ve bel bölgesi de kalın olur. Bacaklar ve basenler kısmen incedir. Bu nedenle elma tipi vücuda sahip olanlarda erken yaşta diz ve bel problemleri başlar. Eğer çocuğunuz 15 yaşına kadar spor yaparken sakatlanıyorsa, belinde sorun oluyorsa, beslenmesine dikkat etmeniz gerekir. Çünkü üst bölgesi ağır geldiği için omurlar ve bel, bu ağırlığı dengeleyemez. Bu nedenle çocuğunuza spor yapması için ısrar etmeyin ve öncelikli olarak vücut tipine göre bir beslenme tarzı benimsemesini sağlayın.

ŞEKER HASTASI OLMA OLASILIKLARI YÜKSEK

Yazının Devamını Oku