Evim konferans merkezine yakın olduğu için günler öncesinde galanın yapılacağı salonun önünde kamp kuran fanları görüyordum.
Açıkçası ben de filmi izlemek için sabırsızlanıyordum. Nisan ayının başında Las Vegas’ta düzenlenen sinema konferansında Marvel Stüdyoları’nın bu filmde çıtayı çok yükselttiğini dinlemiştim...
Teknolojideki seviyenin yanı sıra acaba gerçekten bazı karakterler için bir dönemin sonuna mı gelindi diye çok merak ediyordum...
Dün akşam tüm meraklarımı giderdim...
◊ Filmde neler olup biteceğini bilmiyoruz ama adından yola çıkarsak bir dönemin sonuna geliyoruz gibi. Filmin izlediğim bölümünde Tony Stark veda ediyordu. Hazır mısınız..
- Eğer eğlence dünyasında çalışıyorsak, arkadaşlıklar kurmaya, işbirliklerine olduğu kadar ayrılıklara ve kopmalara da alışık olmalıyız.
Yapımcımız Kevin Feige bize bir araya gelip çalışma olanağı sağladı. “Iron Man”e başladığımda 40’lı yaşlarımdaydım şimdi 50’lerdeyim. Böylesine büyük ve heybetli bir filmin aynı zamanda bu kadar samimi olması garip geliyor.
◊ “Avengers: Endgame”in çekimlerine başlamadan önce sonunun nasıl olacağını biliyor muydunuz?
- Filmde süper kahramanları oynayan tüm oyuncuların yapımcılarla diyaloğu var. Ayrıca unutma Marvel dünyasında hiçbir şey son değil. Aklına gelmeyecek araç gereçlere sahipler. Her an aklına gelmeyecek hikayeler, hileler oluşabilir.
◊ “Avengers: Endgame” bilet ön satışlarında rekor kırmaya devam ediyor. Bu ilginin sebebi ne sizce?
- Kendini çok ciddiye alan hiçbir film ilgimi çekmiyor. Süper kahraman filmlerinin bu kadar etkileyici olması bana da ilginç geliyor. İnsanlar bu filmlere kendilerini çok kaptırıyorlar. Ben dahil... Bu filmlerde rahatlık, mizah, teknoloji ve kahramanlık var.
◊ Genelde sizi aksiyon filmlerinde izliyoruz. Fakat “Hellboy”da farklı bir durum var. Aksiyon filmlerinden sonra sakinliği daha mı çok sevdiniz?
- 20 yıldan fazla zamandır aksiyon filmleri yapıyorum. Aksiyon filmleriyle ilgili her türlü bilgiye hakimim. 20 yılı aşkın süredir öğrendiklerimi “Hellboy”da kullanamayınca kendimi işe yaramaz hissettim. Fakat böyle önemli bir çizgi romanın bir parçası olmak, aksiyon filminde oynayıp elegant ve gizemli bir karaktere can vermek mutluluk verdi. Nimue bana göre kötü karakter bile değildi. Bence filmde benim dışımda herkes kötü. Ben iyiydim...
◊ Filmde Nimue, Hellboy karakterinin kendisini anlaması için yardımcı olmaya çalışıyor ama Hellboy anlamamakta ısrar ediyor. İyi ya da kötü nasıl tanımlanır? Siyah ile beyaz arasında aslında gri alan var mı?
- Bu filmde çok fazla gri alan var... Özellikle Nimue karakterinde. Dediğin gibi Nimue insanlar ve canavarlar arasında barış sağlamak istiyor ama etrafındaki erkekler kafasını kopartıp cehenneme yolluyor. Kabullenmiyor. Günümüzle ne kadar uyumlu öyle değil mi... Ne zaman kadın güzel fikirle gelse etrafındaki erkeklerin engeline takılmıyor mu?
◊ The Fifth Element’teki rolünüz Leeloo gibi dünyayı kurtarmaya çalışmak mı yoksa Nimue gibi yok etmeye çalışmak mı daha eğlenceli?
- Bir şeyleri yapmaya çalışmak yıkmaya çalışmaktan daha zor. O yüzden dünyayı yok etmek daha eğlenceli. Ayrıca aktörler çoğu zaman kötüyü oynamaktan daha çok zevk alırlar. Aktör için kötüyü çözmek ve neden kötü olduğunu keşfetmek daha eğlenceli.
◊ “İhtiyar Adam ve Silah” (The Old Man and The Gun) gerçekten son filminiz mi? Yoksa hâlâ “asla asla deme” diyebilir miyiz?
- O cümlenin altını çizelim. Asla asla deme! Diğer taraftan da bu işi çok uzun zamandır yapıyorum. Artık oyunculuğu bırakma zamanı geldi galiba. Oyunculuk yerine yönetmenlik ve yapımcılık yapacağım.
◊ Sizin gibi dünya sinemasının en önemli oyuncularından birini bulmuşken en başa dönüp hikayenizi sizden dinlemezsem olmaz. Neydi başlangıç noktanız?
- Her şeyin başlangıç noktası sanata olan sevgim oldu. Çocukken başladı sanata olan tutkum. Okula beni bağlayan tek şey resim çizmekti. O yıllarda yani İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra okulda sanatla uğraşmak saçma, sıradan ve boş bir arayış olarak görülürdü. Benim içinse tutkuydu. 3’üncü sınıfta yine dersi dinlemeyip sıra altında resim çizerken öğretmen yakaladı. “Sıranın altında saklanıp yaptığın şey, şu anda anlattığım dersten daha önemli olabilir mi? Neden tahtaya gelip senin için bu kadar önemli olan şeyi bize de göstermiyorsun” dedi.
Tahtaya çıktım çizdiğim resmi gösterdim. Öğretmen yeteneğimi ve resme olan tutkumu anladı. Benimle anlaşma yapmak istedi.
Eğer dersi dinlersem her çarşamba günü bana resim kağıtları getireceğini ve 15 dakika çizim yapmama izin vereceğini söyledi.
Bana saygı duydu, şans verdi. Eğer beni sıranın altında bir şeyler yaparken gördüğü anda azarlasaydı belki de bu yolda devam etmeyecektim. Onun desteği yoluma sanatla devam etmemde kırılma noktası oldu. Resimden başladığım için oyunculuk ya da yönetmenlik her ne yapıyorsam önce hikayeyi kafamda resmediyorum.
◊ Sanata ve sinemaya olan sevginiz sizi Sundance Film Festivali’ni kurmaya yöneltti. Sundance’i başlatmaya nasıl karar verdiniz?
Eva Green
◊ Filmin konusu sirkte geçiyor. Siz hiç sirke gittiniz mi?
- 2 kere gittim. İkisinde de üzgün hissettim. Hayvanları orada görmek beni mutlu etmedi. Çünkü onların yeri orası değil... Tutsaklar orada! Hayvanat bahçeleri de beni mutlu etmiyor. Hayvanlar ait oldukları yerde yaşamalı.
Özgür olmalı. Birkaç defa Afrika’ya gittim, hayvanları doğal ortamlarında görmek müthiş bir şey.
◊ Afrika’da sizi en çok hayvan türü etkiledi?
- Kuşlar, nedense beni büyüleyen hayvanlar. Favorim de Sekreter kuşu. Oldukça büyük bir kuş, sanki ofise gidecek gibi halleri var... Gerçekten çok tatlılar...
◊
ArmIe Hammer
◊ “Hotel Mumbai”yi izlerken oteldeki o korkunç anları yaşıyormuş gibi hissettim. Canlandırdığınız David karakteri gerçekten o gün otelde miydi yoksa bir kurgu muydu?
- David o gün otelde olan iki insanın karışımından yaratılan bir karakter. Biri turist diğeri de ailesiyle otelde kalan bir adam. Benim oynadığım karakter de iki kişinin kombinasyonu.
◊ Filme hazırlanırken saldırıdan sağ kurtulan insanlarla bir araya geldiniz mi?
- Bir arkadaşımın kuzeni saldırı sırasında oteldeymiş. Önce arayıp konuşmayı düşündüm, sonra vazgeçtim. Hassas olmayan bir davranış gibi geldi. Zaten yönetmenimiz Anthony Maras araştırmaya önem veren bir yönetmen. Elinde yeterli miktarda yazı, röportaj ve video vardı.
◊ Filmde yaşananları hayretle izledim. Sonrasında Yeni Zelanda saldırısının haberlerini aldık. Masum insanlar ibadetlerini yaparken katledildi...
- Üzücü ve korkunç bir olay. Bu korkunç saldırılar bitmiyor. Birbirimizi öldürmek ne zaman son bulacak? Düşünüyorum da insanlık neden gelişmiyor? Aşırı radikal görüşler, yabancı düşmanlığı güden, kendinden olmayanı kabul etmeyen ideolojiler ne zaman son bulacak?
◊ Yeni diziniz “The Widow”, Amazon Prime’da 1 Mart’ta yayınlanmaya başladı. 5’inci bölümde “âşık olmak bir çeşit aptallık değil mi” diyorsunuz. Oynadığınız karakterle aynı fikirde misiniz?
- Duruma göre değişir. Benim de âşık olduğumu zannettiğim zamanlar oldu ama dizide söylediğim gibi aptallıkmış... Ama son zamanlarda öyle hissetmiyorum.
◊ Sizce ilişki yaşamak, flört etmek oyuncular için daha mı zor?
- Çok fazla ilişki yaşamadım. Şimdiye kadar sadece 5 erkek arkadaşım oldu. O yüzden ilişkiler konusunda uzman değilim.
◊ Sadece 5 erkek arkadaşınız olduğunu söylediniz ama şimdiki erkek arkadaşınız Pete Davidson ile manşetlerden inmiyorsunuz...
- Evet sadece 5 sevgilim oldu, fazla deneyimli değilim bu konuda. (Gülüyor)
6 AY EVDEN UZAK OLMAK BENİ ZORLADI
◊ Merak ettiğim bir konuyla başlamak istiyorum. Bir filmin hazırlık aşamasından bitimine kadarki o uzun sürece nasıl hazırlanıyorsunuz?
- Bunu kimse öğretmiyor. Öğrenmen için yaşaman ve yapman gerekiyor, o kadar. Şunu söylemeden geçmeyeyim, rekabetin çok yüksek olduğu bir sektördeyiz. Çok film var. Festivaller ayrı bir konu. Festivallerdeki izleyicilerin filme tepkisi, kritikler, eleştiri yazıları...
O yüzden rekabet artık güzel olmaktan çıktı, sağlıksız olmaya başladı. Dünya çapında bir paranoyaklığa bulaştığımı fark ettim ama bu iş öyle bir bağımlılık ki bir kere tadını aldın mı bırakamıyorsun.
Sadece sete gidip karakteri oynamak için yapmıyoruz biz bu işi. “Ben oynadım, işim bitti” de diyemiyoruz. Bahsettiğiniz süreçte sürekli başka yerlerdeyiz, programımız çok yoğun. Ama olması gereken bu zaten.
İzleyici sever ya da sevmez orası ayrı ama ben işimi seviyorum, işimle birlikte gelen sorumlulukların da farkındayım. İspanya’da yaşıyoruz, işimiz bitince her şeyden uzaklaşıp özümüze dönüyoruz ama.
◊ “Herkes Biliyor”da başrolü eşiniz Penelope Cruz ile paylaştınız. Birlikte çalıştığınızda işi eve de taşıyor musunuz?
- Penelope ile ilk filmimizi o 16, ben 21 yaşındayken çekmiştik. Şimdi 50 yaşındayım. İkimiz de değiştik. Değişmeyen şeyler işimize karşı sevgimiz, içimizdeki güvensizlikler, korkular ve çalışırken hissettiğimiz mutluluk...
Bunlar hiç bozulmuyor. Şimdi ben 50 yaşındayım, Penelope 27 (gülüyor)... Daha profesyoneliz. “Loving Pablo”yu çekerken derin sahneler vardı.