Paylaş
◊ Yeni diziniz “The Widow”, Amazon Prime’da 1 Mart’ta yayınlanmaya başladı. 5’inci bölümde “âşık olmak bir çeşit aptallık değil mi” diyorsunuz. Oynadığınız karakterle aynı fikirde misiniz?
- Duruma göre değişir. Benim de âşık olduğumu zannettiğim zamanlar oldu ama dizide söylediğim gibi aptallıkmış... Ama son zamanlarda öyle hissetmiyorum.
◊ Sizce ilişki yaşamak, flört etmek oyuncular için daha mı zor?
- Çok fazla ilişki yaşamadım. Şimdiye kadar sadece 5 erkek arkadaşım oldu. O yüzden ilişkiler konusunda uzman değilim.
◊ Sadece 5 erkek arkadaşınız olduğunu söylediniz ama şimdiki erkek arkadaşınız Pete Davidson ile manşetlerden inmiyorsunuz...
- Evet sadece 5 sevgilim oldu, fazla deneyimli değilim bu konuda. (Gülüyor)
6 AY EVDEN UZAK OLMAK BENİ ZORLADI
◊ O zaman diziye dönelim... Neden evet dediniz “The Widow”a?
Senaryoda ne etkiledi sizi?
- Senaryoda etkilendiğim yönlerden bir tanesi, oynadığım karakter Georgia’nın öldü zannettiği kocasını televizyonda bir saniye görmesiyle birlikte atıldığı serüven. Yakınları kaybolanlar ya da yakınlarının öldüğüne tanık olmayanlar sokakta yürürken, metroda ya da herhangi bir yerde o kişiyi gördüklerini zannediyorlar. Akıllarının bir köşesinde aslında o kişinin ölmediğini, başka bir hayat yaşadığını düşünüyorlar. Ben de projeyi kabul ettiğimde sonunu bilmiyordum. İlk 3 bölümü okudum, hikayenin ne yöne gideceğini merak ettim.
Kocam hayatta mı, ölü mü, iyi bir insan mı yoksa kötü bir insan mı oldu... Hiçbir şey bilmiyordum.
Bu arada karakterin ve hikayenin ne yöne gideceğini bilmemekten nefret ederim.
Ama bu projede bilmemek işe yaradı çünkü yakınları ortadan kaybolan insanlar da neyle karşılaşacaklarını bilmeden istedikleri cevabı bulana kadar aramaya devam ediyorlar.
◊ Evde izlerken ilk birkaç bölüm oldukça rahattı, sonra olaylar değişmeye başladı ve izlerken gerildim.
- Oynadığım karakter dünyanın en şanssız kadını. En şanssız değilse de aklından geçen bir sürü korkunç şeyin neredeyse hepsi onun başına gelmiş.
◊ Karakter duygusal mücadelenin yanı sıra fiziksel mücadele de veriyor... Kongo’daki çekimler zorladı mı?
- Oyuncuların rollerini yaparken ne kadar zorlandıklarını anlatmalarından nefret ederim normalde. Dürüst olalım, çok ayrıcalıkları olan bir iş yapıyoruz. Bizim role hazırlanırken ya da çekerken yaşadığımız zorlukları anlatmamızın normal işe sahip insanları sinirlendirme olasılığı yüksek. Ama 6 ay evden uzak olmak zor geldi. Fiziksel olarak zorlayan başka roller de yaptım. En fazla 3-4 ay evden ayrı kaldım. Sonrasında evime gidip yatağımda yattım. Bu dizide 6 ay evden uzak olmak ve alışkın olmadığım hava şartlarında aynı enerjiyle devam etmek beni zorladı.
20’Lİ YAŞLARIMA GÖRE STİLİM DAHA İYİ
◊ O kadar güzelsiniz ki 20 yıl önce nasılsanız hâlâ aynı görünüyorsunuz. Gençlik iksirini siz buldunuz galiba!
- Hayır bulamadım. 20’li yaşlarıma göre daha iyi bir stilim var. Yüzüme fondöteni ya da pudrayı çok kaçırmıyorum artık. Sağlıklı olmak, mutlu olmak, spor yapmak hepsi güzel görünmenin yardımcı faktörleri...
◊ Yediklerinize çok dikkat eder misiniz?
- Birçok şeye alerjim var. Pizza yersem bir hafta yataktan çıkamayabilirim mesela. O yüzden dikkat ediyorum.
◊ Cilt bakım sırlarınız neler?
- Her gün yüzümü temizleme jeliyle yıkıyorum. Çok fazla krem kullanmıyorum. Doğal yağlar ve maskeler yeterli oluyor. Düzenli cilt bakımı yaptırıyorum, o kadar. Herkesin düşündüğü gibi günlük 10 adımlık bakım rutinlerim yok.
◊ Sabah aynaya baktığınızda kendinizi beğenmediğiniz oluyor mu?
- Sürekli... Ama dünyamızda o kadar çok endişe etmemiz gereken ve tamiri zor şey var ki. Bu tarz konuların beni rahatsız etmesine izin vermiyorum.
KIZIM iÇiN ENDiŞELiYiM
◊ Kızınız da sizin gibi başarılı bir oyuncu olmak istiyor değil mi?
- Evet istiyor. Bu konu hakkında endişeleniyorum. Kızım iyi bir oyuncu. Eninde sonunda istediğini yapacak. Ama anne olarak ben hâlâ onu çocuk görüyorum.
◊ Deneyimlerinden faydalanıp örnek alabileceği bir annesi var, bu konuda şanslı...
- Benim başladığım dönemle şimdi çok daha farklı. Benim zamanımda kendi hayatımızı istediğimiz gibi yaşama hakkımız vardı. Cannes Film Festivali’nde ilk prömiyerime çıktığımda kimse makyajını kim yapacak, yanında kim gelecek diye sormadı. O zamanlar her şey sadece rolünü yapmaktan ibaretti. Şimdi öyle değil. İşinle birlikte beklenen çok fazla şey var. Gerçi kızım birçok konuda benden daha fazla bilgi sahibi.
BENİ YAŞADIĞIM TRAVMALAR BÜYÜTTÜ
◊ Röportajımıza başlamadan önce “beni kötü etkileyen her şeyi hayatımdan çıkarttım” dediniz. Hangi noktada “yeter” dediniz?
- 20’li yaşlarımı kızıma adadım, çocuk büyüterek geçirdim. Önceliğim arkadaşlıklar ya da aktif sosyal hayat değildi. O dönemden kalan alışkanlıklar hâlâ organik olarak hayatımın bir parçası. Ama yaş aldıkça kimin sana daha uygun olup olmadığını daha iyi anlıyorsun.
◊ Genç bir anne olarak kızınızın arkadaşlarıyla siz de anlaşabiliyor musunuz?
- Bayılıyorum kızımın arkadaşlarına. Onlarla aynı ortamdayken “burada ne işim var” diye asla demiyorum. Aksine zevk alıyorum. Her yaştan insanla arkadaşlık kurabiliyorum.
◊ Babanız Richard Beckinsale de oyuncuydu. Birkaç röportajınızda ani ölümünün üzerinizde yarattığı travmadan bahsettiniz.Yaşadığınız travmaları atlatmanızda neler yardımcı oldu?
- 1979 yılıydı... 5 yaşındaydım. Bir çocuk anne-babasından birini kaybedince hemen terapiye gitmesi tavsiye ediliyor. Ben gidemedim. Ertesi gün sanki hiçbir şey olmamış gibi okula yolladılar. Cenaze törenine götürmemişler bile. Babam vefat ettiğinde 31 yaşındaydı.
Büyükannemi perişan halde görmemi istememişler. Bende yaşadığım travmalar büyürken daha etkili oldu.
Babamın yokluğunu 9 yaşımdan itibaren daha çok hissetmeye ve bilinçaltı ile ilgili araştırmalar yapmaya başladım...
Kate Beckinsale dizide Jacky Ido ile kamera karşısına geçiyor.
Paylaş