Terörün nedeni eğitimsizlik

ArmIe Hammer

◊ “Hotel Mumbai”yi izlerken oteldeki o korkunç anları yaşıyormuş gibi hissettim. Canlandırdığınız David karakteri gerçekten o gün otelde miydi yoksa bir kurgu muydu?

- David o gün otelde olan iki insanın karışımından yaratılan bir karakter. Biri turist diğeri de ailesiyle otelde kalan bir adam. Benim oynadığım karakter de iki kişinin kombinasyonu.

◊ Filme hazırlanırken saldırıdan sağ kurtulan insanlarla bir araya geldiniz mi?

- Bir arkadaşımın kuzeni saldırı sırasında oteldeymiş. Önce arayıp konuşmayı düşündüm, sonra vazgeçtim. Hassas olmayan bir davranış gibi geldi. Zaten yönetmenimiz Anthony Maras araştırmaya önem veren bir yönetmen. Elinde yeterli miktarda yazı, röportaj ve video vardı.

◊ Filmde yaşananları hayretle izledim. Sonrasında Yeni Zelanda saldırısının haberlerini aldık. Masum insanlar ibadetlerini yaparken katledildi...

- Üzücü ve korkunç bir olay. Bu korkunç saldırılar bitmiyor. Birbirimizi öldürmek ne zaman son bulacak? Düşünüyorum da insanlık neden gelişmiyor? Aşırı radikal görüşler, yabancı düşmanlığı güden, kendinden olmayanı kabul etmeyen ideolojiler ne zaman son bulacak?

Aramıza hayali engeller koyuyoruz. Sonra bu hayali engelleri vahşice eylemlere dönüştürüyoruz.

O yüzden “Hotel Mumbai”de oynamak istedim. Filmin merkezi insanlık. Teröristler, yüzünü bile görmedikleri bir sesin sahte vaatlerine inanan, onların acımasız ideolojileri yüzünden böylesine zalim bir eylemi gerçekleştiren gerçek insanlar...

◊ İki çocuğunuz var. Baba olmak David’in çocuğu için yaptığını anlamanıza yardımcı oldu mu?

- Kesinlikle. Anne-babaların çocukları için yapamayacağı şey yoktur. Filmdeki durumda David ne kadar korksa da yaptığı şey ne kadar akılsızca olsa da söz konusu olan çocuğu. Mantığın hükmünü kaybettiği bir konu yani. Aynı durumda ben olsam ailem için David gibi teröristin lobide olduğunu bildiğim halde oradan geçerim.

◊ Peki suçlu kim?

- Eğitimsizlik suçlu. Bilgi eksikliği, zayıflık, deneyimsizlik, çaresizlik... Bilemiyorum bu sorunun cevabını. Biri din adı altında “otele git, karşına çıkanı öldür” derse sana, neden “bu iyi bir çözüm değil, başka bir yolu olmalı” demezsin? Eğitimsizlik değil mi bunun sebebi?

◊ Taj lüks bir otel. Siz de çok fazla seyahat ediyorsunuz, farklı otellerde kalıyorsunuz. Beklentinizin üzerine çıkan, girdiğiniz anda sizi etkileyen bir otel oldu mu?

- Dubai’de oldu. Orada lüksün farklı bir seviyesini yaşadım. Karım Elizabeth yemek işinde olduğu için müşteri memnuniyetinin ne kadar zor olduğunu iyi bilirim. O yüzden otellerde ya da hizmet sektöründe yapılan işe saygım çok büyük...

◊ Eşinizin pastanesi var değil mi?

- Evet.

◊ Siz de pasta-börek yapar mısınız?

- Pasta-börek işleri eşimden sorulur. Çok iyi yapar. Onun karşısında pişirmeye cüret bile etmem ama yemek pişiririm. Bence yemek pişirmede ondan daha iyiyim ama ona sorsan kabul etmez.

◊ Yemek konusunda iddialı olduğunuza göre Türk mutfağından yemekleri de biliyorsunuzdur...

- Instagram’da en büyük zevkim Türk yemek sayfalarına bakmak. Ülkenize gelip hepsini yerinde yemek istiyorum.

Armie Hammer

TAJ OTEL’E GİTTİK ELEKTRİKLER KESİLDİ

◊ Hindistan günleriniz nasıldı?

- Hiç bu kadar kalabalık insan topluluğunu bir arada görmemiştim. Küçük bir evde 40 kişi yaşayabiliyorlar. Mumbai çok yoğun bir şehir. Hayatımda şahit olmadığım fakirliği, kalabalığı, kokuları, sesleri ve sıcak havayı orada gördüm...

◊ Mumbai’deki dış çekimlerde Taj Otel’de kalmadınız. Filmdeki tüm otel sahneleri Adelaide-Avustralya’da çekilmiş. Mumbai’deyken gerçekten Taj Otel’e gittiniz mi peki?

- Brunch’a gittik. İnanmayacaksın ama restoranda oturduk, siparişlerimizi verdik ve otelin elektrikleri kesildi. Aylardır Taj Otel’de meydana gelen terör saldırısı filmi için hazırlanıyoruz.

Otele gelir gelmez elektrikler kesildi. Masada “acaba bu bize bir işaret mi” diye düşündük. Ama anında elektrikler geldi ve tüm otel çalışanları tek tek masaları dolaşıp özür diledi.

◊ Timothee Chalamet’le oynadığınız “Call Me By Your Name” filminin ikincisi yolda. Onun dışında üzerinde çalıştığınız projeler var mı?

- Çok proje var. “Hotel Mumbai”nin basın turlarına devam ederken bir taraftan da “Dreamland”i çekiyorum. Onu bitirir bitirmez “Rebecca”ya başlayacağım. “Rebecca”dan sonra “Death On The Nile”in çekimleri var.

DEV PATEL

BENDEN İYİ BULAŞIKÇI OLURDU

◊ Filmde dinleri adına insanları öldüren insanları izledik...
- Öyle zannediyorlar ama alakası yok. Dinleri adına öldürmüyorlar.
Kandırılmış, beyni yıkanmış insanlar bunlar.
Çok çok hassas bir konu. Yeni Zelanda’da yaşananlara bak, korkunç.

◊ Yeni Zelanda’da masum insanlara karşı gerçekleştirilen terör saldırısı hakkında neler söylemek istersiniz?
- Yeni Zelanda başbakanı bu korkunç durumu olması gereken şekilde ele aldı ve tüm dünyanın hayranlığını kazandı.
Yaşananlar hakkında söyleyeceğim tek şey korkunç ötesi bir durum olması.
Bu eylemleri yapan teröristler nedense her zaman başkaları adına ya da din adına yaptıklarını iddia ediyorlar. Aslında tam tersi.
Kimse için yapmıyorlar.
O yüzden “Hotel Mumbai” gibi filmler iki tarafın da kafa yapısını görmek açısından önemli.

◊ Eğer gerçekten otelde çalışmak zorunda olsaydınız hangi bölümde olurdunuz?
- Benden iyi bulaşıkçı olurdu. Otel misafirlerinden uzakta kendi kendime çalışırdım.
Hem bulaşıkların parlaklığı ve lekesiz görünmesi zaten takıntılı olduğum bir şey. Bardağı elime alınca kendi yansımamı görmek hoşuma gidiyor.

◊ Yeni projeler var mı?
- İrlanda’dan geldim yanına. “The Green Knight” adında küçük bağımsız bir film çekiyoruz.