Ayşegül Domaniç Yelçe

ÖMSS İle Engelli Memur Yerleştirme Sonuçları neyi gösteriyor?

10 Şubat 2014
Merhabalar sevgili okurlar.

Kamu kurum ve kuruluşlarının “Engelli Memur Yerleştirme Tercih Kılavuzu”nda yer alan ortaöğretim, ön lisans ve lisans düzeyi kadrolarına 2012 yılında yapılan Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS) sonuçlarına göre yapılan yerleştirme sonuçları açıklandı.

Ortaöğretim düzeyindeki 426 kontenjan için 21929, ön lisans düzeyindeki 384 kontenjan için 2547, lisans düzeyindeki 810 kontenjan için ise 1158 aday tercih yaptı. Ortaöğretim ve ön lisans düzeyindeki tüm boş kadrolara yerleştirme yapılırken, lisans düzeyindeki 4 kadro boş kaldı. Bu rakamlar tercihte bulunan adayların ortaöğretim düzeyinde % 2’sinin, ön lisans düzeyinde % 15’inin, lisans düzeyinde % 70’inin yerleştirildiğini gösteriyor. Aynı rakamlar, ortaöğretim düzeyindeki adayların ön lisans düzeyindekilerin 8.5 katı, lisans düzeyindekilerin ise 19 katı olduğunu da gösteriyor.

Bana göre bu sonuçlar, öncelikle, engellilerin eğitim düzeylerinin yükseltilmesi gereğine işaret ediyor. İşaret edilen bir diğer sonuç ise, engelli istihdamı için yalnızca kamu kuruluşlarındaki kadroların yeterli olamayacağı. Özel sektörün, çok kısa bir süre içinde, daha fazla sayıda engelli istihdam eder konuma gelmesi şart.

Engellilerin sorunları ile çok yakından ilgili olmama karşın, ilgili kanun ve yönetmeliklerin tümü hakkında yeterli bilgiye sahip olduğumu düşünmüyorum. Bu yüzden, bana iletilen her okuyucu mesajı üzerine kişisel görüş bildirmemeye özen gösteriyorum. Ancak yine de okuyucularımın düşüncelerini görmezden gelmek istemiyorum. İşte bu sebepten, engelli memur yerleştirmeleri ile ilgili olarak aldığım iki mesajı, görüş bildirmeden, sizlerle paylaşacağım.

Kamu kurum ve kuruluşlarında devlet memuru olarak çalışan engelli öğretmen adayları gönderdikleri e-postada, özetle;

“Gün ve gün dışlanan, horlanan ve hiçe sayıldığı için umutsuzluğa kapılan engelliler 29 Nisan 2012 tarihinde Türkiye'de ilk kez yapılan Özürlü Memur Seçme Sınavına (ÖMSS) eğitimlerini aldıkları öğretmenlik mesleğini yapmak girmiş ancak gerek sınav öncesinde gerekse sınav sonrasında maalesef seslerini Milli Eğitim Bakanlığı’na duyuramamışlardır.
Ortaya çıkan belirsizlik ve kaos nedeni ile öğretmenlik mesleğini ifa etmek isteyen engelli öğretmen adayları, öğretmen kadrolarıyla ilgili hiçbir açıklama yapılmadığı ve kadro verilmediği için Temmuz 2012'de ÖMSS 2012 /1 tercih döneminde farklı kurumların açmış oldukları kadrolara tercih yapmaya zorlanmışlardır. Bu durum hayat ile barışık olmak için çaba gösteren ve tüm olumsuzluklara rağmen yılmayan engelli öğretmenler için tam anlamı ile hayal kırıklığı yaratmıştır.

Yazının Devamını Oku

Engelli bireylerin hayatını kolaylaştıran mobil ürün ve hizmetler ilk kez Mobil Dünya Kongresi’nde

7 Şubat 2014
Merhabalar sevgili okurlar.

Dünya GSM Birliği (GSM Association), mobil operatörlerden ve telekomla ilgili firmalardan oluşan bir topluluk. Asıl amaçları GSM mobil sektörünün standardize edilmesi ve geliştirilmesi. Bu amaç doğrultusunda her yıl düzenlenen Mobil Dünya Kongresi pek çok markanın gerek konseptlerinin gerekse mevcut teknolojilerinin tanıtımına sahne oluyor.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programına göre, engelli insanlar dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturarak, 650 milyon insanı temsil ediyor. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre ise, 1980'den bu yana 60 yaş ve üstü insanların sayısı ikiye katlandı ve 2050 yılında bu sayının 2 milyara ulaşması bekleniyor. Her hangi bir engel ile yaşayan bireyler, sosyal hayata katılabilmek için, her geçen gün daha fazla teknolojik desteğe ihtiyaç duyuyor ve daha fazla mobil cihaz, teknoloji uygulamaları ve mobil hizmetlerini kullanıyor.

Dünya GSM Birliği (GSMA) tarafından düzenlenen 19. Mobil Dünya Kongresi’nde bu yıl ilk defa engelli bireylerin hayatını kolaylaştıran mobil ürün ve hizmetler değerlendirildi. Kongre kapsamında düzenlenen “Küresel Mobil Ödülleri” yarışmasının jüri üyelerinden biri de Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı Genel Direktörü Nigar Evgin idi. Sayın Evgin, 8 ana kategori ve 31 alt başlıkta organize edilen “Küresel Mobil Ödülleri”nin (Global Mobile Awards) “Erişilebilirlik: Kolay Kullanımlı En İyi Mobil Ürün, Hizmet veya Uygulama (Best Mobile Product, Service or Application for Accessibility or Ease- of-Use)” kategorisinin dört jüri üyesinden biriydi. Brezilya, Amerika Birleşik Devletleri ve Finlandiya jüride yer alan diğer ülkelerdi.

Yarışmanın jüri üyeleri ürünlerin, engelli insanların yaşam kalitelerine katkısı ile sosyal kaynaşmanın yolunu açması yönündeki başarısını göz önünde bulundurdu. Değerlendirmelerde özellikle; ürünün etkinliği, satın alma kolaylığı, kullanım kolaylığı ve erişilebilirliği, evrensel tasarımı, mobil ürüne entegrasyonu dikkate alındı. Yarışmanın birincisi, 25 Şubat 2014 tarihinde Barselona’da düzenlenecek olan ödül töreninde açıklanacak.

“Küresel Mobil Ödülleri” yarışmasının “Erişilebilirlik - Kolay Kullanımlı En İyi Mobil Ürün, Hizmet Veya Uygulama” kategorisi; zihinsel, işitsel, hareket, görme veya diğer sınırlılıkları nedeniyle bağımsız yaşama koşullarında kısıtlaması olan insanların, hayatlarını kolaylaştırmak için tasarlanmış olan ürünleri hedef alıyor. Bu kategoride yarışan ürünlerin engelli insanların yaşam kalitelerini yükseltmesi, yaşama katılımlarını sağlaması ve sosyal kaynaşmanın yolunu açması bekleniyor. Umarız, bu beklentiler karşılıksız kalmaz…

Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...

Yazının Devamını Oku

“Mimarım Engelinin Farkındayım”

3 Şubat 2014
Merhabalar sevgili okurlar.

Bir önceki yazıma duyarlı bir mimarı, Yrd. Doç. Dr. Aslı Sungur Ergenoğlu’nu, konu etmiş ve kendisinin evrensel tasarımın yerleşmesi yolunda verdiği çabadan söz etmiştim. Bugün de, Sayın Ergenoğlu ile ortak fikirlere sahip bir başka mimarın, Y. Mimar Mehpare Evrenol’un görüşlerini paylaşmak istiyorum sizlerle.

Evrenol Architects Kurucusu Y. Mimar Mehpare Evrenol, geçtiğimiz günlerde, engelli olan bireylerin yaşam alanlarını genişletmek ve bu konu ile ilgili farkındalık yaratmak amacıyla “Mimarım Engelinin Farkındayım” isimli bir hareket başlattı. Sayın Evrenol, engeliyle yaşayan bireyin yetersiz ve çoğu zaman yanlış üretilmiş mekânlarda büyük zorluklarla karşılaştığı bir fiziki çevrede yaşadığımızın farkında. Hem kentsel hem de bina ölçeğinde yaşam alanlarını dönüştürebilme olanağına sahip bir mesleğin mensupları olarak, kendilerine bu konuda büyük iş düştüğüne inanıyor. Yönetmeliklerin de üzerine çıkacak projeler üretilebilmesi için daha büyük bir titizlikle çalışılması gerektiğini düşünen Mehpare Evrenol, meslektaşlarının dikkatini mimarlığın geniş olanaklarına çekiyor ve onları bu konuda farkındalık yaratmaya davet ediyor.

Mehpare Hanım ile kısa bir süre önce tanıştım. Bana ilettiği mesajda;

“Maalesef insanoğlu ancak gündelik hayatlarını doğrudan ilgilendiren sağlık problemleri baş göstermeye başladığında etrafını kuşatan koşulların artık değiştiğinin farkına varıyor. Bu bir uyanış ise, ben de bu uyanışı eşimin rahatsızlığı döneminde yaşadım. Süregiden normal yaşantımızdan çıkıp bambaşka öncelikler bizim gündeliğimiz olunca, gerek sosyal gerekse fiziki yaşantımızdaki engeller gözle görünür bir problem haline geldi.

Yaşamımdaki bu kırılma noktası bende hem insani olarak hem de mesleki olarak engelli yaşamı nasıl kolaylaştırabilirimin arayışı olarak şekillendi. Mimarlık gibi, yaşam alanlarını tasarlayan, organize eden çok zengin bir enstrümana sahip olduğum için şanslı addediyorum kendimi. Artık binlerce insanın yaşadığı alanları tasarlarken, “normal” olarak bilinen nitel ve nicel büyüklüklerin, kentsel ya da bina ölçeğindeki çözümlerin yeterli olmadığının çok farkındayım. Bu doğrultuda kendi ofisimin mimari proje üretiminde titizlikle engelleri ortadan kaldırmaya dönük adımları ivedilikle atmayı bir borç biliyorum. Bu kavrayışla “Mimarım Engelinin Farkındayım” ismiyle anılacak bir hareket başlatmak ve meslektaşlarımı bu konuda farkındalığa davet etmek niyetindeyim.”

diyordu.

Yazının Devamını Oku

Engelli ve engelsiz bireyler aynı kapılardan geçemezler mi?..

31 Ocak 2014
Merhabalar sevgili okurlar.

Öyle hediyeler vardır ki aldığımız, paha biçmek mümkün değildir. Bazen sevgi saklar içinde bu hediyeler, bazen de emek… Hele bazıları da vardır ki, sevgiyi ve emeği birlikte getirir size.

Ben böylesi özel hediyelere sahip olma şansını yakalamış biriyim. Bugün bunlardan birini, bir açıdan belki de beni en çok etkileyenini, sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sözünü ettiğim hediyeyi Yrd. Doç. Dr. Aslı Sungur Ergenoğlu gönderdi bana. Aslı Hanım Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde öğretim görevlisi. Lisans düzeyinde“Tasarımda Özürlü Etmeni”, yüksek lisans düzeyinde ise “Özürlü ve Yaşlılar için Mimari Tasarım İlkeleri” verdiği dersler arasında yer alıyor. Kendisini Sabancı Üniversitesi’nin yürüttüğü “Engelsiz Türkiye Projesi” çalışmaları sırasında tanıdım. Her ikimiz de bu projede danışma kurulu üyeleri olarak yer aldık. Sayın Ergenoğlu’nun bu projeye özellikle erişilebilirlik konusundaki katkıları yadsınamaz.

Ergenoğlu; “Disiplinlerarası çalışmaların yaygın olduğu, mesleklerin ara kesitlerinin öneminin arttığı günümüzde mimarlar, sorumluluk taşıyan ve bu sorumluluğu topluma aktaran tasarımlar üretmekle de yükümlüdürler.” diyor. Ve, kendi adına, bu yükümlülüğü “Mimarlıkta Kapsayıcılık: Herkes için Mimarlık” adlı kitabı ile yerine getirmiş oluyor.

Hediyem işte bu kitap… Kitabın iç kapağına bana özel yazılmış notu kendime saklıyorum. Ancak başlangıç kısmında yer alan, Dora Benzelrath tarafından yazılıp Şükrü Sürmen tarafından dilimize çevrilmiş olan şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum:

“Normal

Yazının Devamını Oku

Paylaşmayı başarabilmek…

27 Ocak 2014
Merhabalar sevgili okurlar.

Bu dünyadaki misafirliğimin bir yılı daha tamamlandı dün. Bakalım daha ne kadar sürecek bu misafirlik…

Çoğu kişinin aksine, yaşlanmayı seviyorum ben. Yaşlılık, yaşamış olmak anlamına geliyor benim için. Tolerans sınırları, aldığımız her yaşla biraz daha genişliyor. Önyargılarımız ise giderek azalıyor, ve sonunda sıfırlanıyor. Daha anlayışlı, daha kucaklayıcı oluyoruz. Etrafımıza boş bakışlarla değil, gören gözlerle bakıyoruz. Daha çok seviyoruz, daha çok seviliyoruz.

Bence yaşlılık demek, bilgelik demek. Ancak erişebilmek için bu bilgeliğe, ihtiyarlamadan yaşlanmayı bilmek gerek. Öğrenmenin sonu olmadığını, son nefesimizi vereceğimiz ana kadar yeni bir şeyler öğrenebileceğimizi bilmekten ve hiç vazgeçmemekten geçer bilgeliğin yolu. Bilmemiz gereken çok önemli bir şey daha var. O da, kendimize sakladığımız bilginin değerini yitirecek oluşu. Bilginin önemi de, değeri de paylaştıkça artar.

Aslında, istersek, hepimiz paylaşabiliriz bildiklerimizi etrafımızdakilerle. Yeter ki bunu yapmayı gerçekten isteyelim. 17 Ocak tarihli “Hayal ettiğimiz özgür, demokratik, engelsiz Türkiye” başlıklı yazımda mesajına yer vermiş olduğum görme engelli okurum Halil Köseler, emekli İngilizce öğretmeni. Körler okullarında 25 yıllık öğretmenlik deneyimi var. Halil Bey, İngilizce öğrenme konusunda kaynak sıkıntısı çeken görme engelli bireylere yararlı olabilmek için bir web sitesi oluşturmuş. Bu sitede kendi yazıp seslendirdiği İngilizce dersleri yer alıyor. Dersler sıfırdan başlayarak gelişmiş düzeye kadar sıralanıyor. Site, şu anda, 86 ders içeriyor. Halil Bey, vakit buldukça yeni dersler ilave ettiğini söylüyor.

Söz konusu sitenin adresi: www.halilkoseler.com
Dersler ücretsiz olarak indirilebiliyor. Sayın Köseler, bu sitenin yalnızca topluma katkı sunmak adına yapılmış bir çalışma olduğunu dile getiriyor. Sitede, ayrıca, Halil Bey’in İngilizce öğrenmek isteyenler için hazırladığı yazılı kaynaklar da yer alıyor. Bu kaynaklar sadece görme engellilere değil, İngilizce öğrenmek isteyen herkese yararlı olabilecek nitelikte.

Halil Köseler’in web sitesine büyük bir heyecanla girdim. Site, İngilizce derslerinin yanı sıra, farklı konulardaki yazılarını da içeriyor yazarın. Belli ki, hem bilgili hem de kültürlü bir kişi kendisi. Halil Bey’i bu yararlı girişiminden ötürü yürekten kutluyorum. “Paylaşma”nın ne anlama geldiği ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi…

Sonsuz teşekkürler, Sayın Halil Köseler…

Yazının Devamını Oku

Sevgiyle güçlenen “Sevgi Çocukları”…

24 Ocak 2014
Merhabalar sevgili okurlar.

Sizlerle bu satırlarda buluştuğum ilk günden bu yana çeşitli engel gruplarına yönelik hizmet sunan pek çok sivil toplum kuruluşu ile tanıştım. Bu kuruluşların çoğu özverili çalışmaları ile hayranlık uyandırdı bende.

Sözünü ettiğim kuruluşlardan biri, Aksek Sevgi Çocuklar Derneği, 3 Aralık 2014 tarihinde Engelliler Günü için düzenlenecek gösteriye davet etti beni. Öyle içten, öyle duygu yüklü bir mesaj göndermişlerdi ki, kanatlanarak katılabilmek istedim bu anlamlı geceye. Ancak, ne yazık ki sağlığım olanak vermedi buna. Katılamayacağımı üzülerek bildirdim kendilerine.
O kadar içten ısrar ettiler ki katılmam için, üzüntüm katlanarak büyüdü. Bu üzüntüyü biraz olsun hafifletebilmek için, iyi dileklerimi bildiren kısa bir video-mesaj hazırlayıp kendilerine ilettim ve sonradan da olsa izleyebilmek için gösteri görüntülerini göndermelerini istedim.

Aksek Sevgi Çocuklar Derneği, Manisa’nın Akhisar İlçesi’nde, 1996 yılında Akhisarlı hayırseverler tarafında kurulmuş. Aksek Sevgi Çocukları Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi bu derneğe bağlı olarak çalışıyor. Merkezde, halen, 80 zihinsel engelli çocuk ve genç eğitim görüyor. Öğrenciler; spastik, otistik, down sendromlu, dikkat bozukluğu ve özel öğrenme güçlüğü olan çocuklardan oluşuyor.

“Onlar yalnızca çocuk… Biraz özel, biraz farklı ama yalnızca çocuklar. Onların yarınlarına katacak bilgimiz, yaşamın kıyısından alıp tam içine atacak yöntemlerimiz ve yüreklerimizin aldığından daha çok verecek sevgimiz var.” diyorlar, Aksek Sevgi Çocukları Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nin duyarlı eğitimcileri. Öğrencilerinin yaşama yaşayarak katılabilmelerini sağlayabilmek için etkinliklerini mekânla sınırlamıyorlar bu eğitimciler. Nerede olmaları gerekiyorsa oraya götürüyorlar çocukları. Ve tam 12 yıldır 3 Aralık gecesi sergileyecekleri gösteri için hazırlıyorlar onları. Bu hazırlık altı ayını alıyorsa da yılın, hiç bıkmıyorlar, usanmıyorlar. Çünkü sonunda, onların çocukları müthiş bir gösteri sergilemeyi başarıyorlar. Olanak verildiğinde onların neleri başarabileceklerini izliyor tüm Akhisar halkı.

AKSEK SEVGİ ÇOCUKLARI / Foto Galeri

Yazının Devamını Oku

Engellerden biri kalkmış olsun…

20 Ocak 2014

Merhabalar sevgili okurlar.

2012 yılında gerçekleştirilen ÖMSS sonuçları çerçevesinde ortaöğretim seviyesinden (426), ön lisans seviyesinden (384), lisans seviyesinden (810) olmak üzere toplam (1.620) hizmetli ve memur kadrosu için yerleştirme yapılacak.

Yerleştirme işlemleri için başvurular 27 Ocak-3 Şubat 2014 tarihleri arasında Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) http://www.osym.gov.tr internet adresinden yapılacak.
Bu amaçla hazırlanan Tercih Kılavuzu’nda, tercih yapılabilecek kadrolar -ortaöğretim, ön lisans ve lisans düzeyleri için ayrı ayrı- yer alıyor. Söz konusu Tercih Kılavuzu,
27 Ocak-3 Şubat 2014 tarihleri arasında ÖSYM’nin http://www.osym.gov.tr internet adresinden yayımlanacak.

Kılavuzda yer alan kadrolardan tercih yapabilmek için 29 Nisan 2012 tarihinde yapılmış olan ÖMSS’ye girilmiş ve ortaöğretim mezunları için ÖMSSP1, ön lisans mezunları için ÖMSSP2, lisans mezunları için ÖMSSP3 puanının alınmış olması gerekiyor. ÖSYM tarafından ÖMSS Tercih Kılavuzları’nda yer alan herhangi bir kadroya daha önce yerleştirilmiş olan adaylar, bu defa herhangi bir tercih yapamıyorlar.

Adaylar tercihlerini, 27 Ocak-3 Şubat 2014 tarihleri arasında, kılavuzda yer alan kurallara göre, ÖSYM’nin

Yazının Devamını Oku

“Hayal ettiğimiz özgür, demokratik, engelsiz Türkiye”

17 Ocak 2014
Merhabalar sevgili okurlar.

“Beyaz Baston” başlıklı bir önceki yazımla ilgili olarak birçok e-posta aldım sevgili okurlarımdan. Yeri geldikçe hepsinin mesajlarına yer vereceğim bu satırlarda. Bugün ise, öncelikle, Karadeniz Teknik Üniversitesi İletişim Fakültesi dördüncü sınıf öğrencileri adına yazan Gamze Metin’in beni özellikle mutlu eden iletisini paylaşmak istiyorum sizlerle.

Gamze Metin ve sınıf arkadaşları Topluma Hizmet dersi kapsamında, Doç. Dr. Şahinde Yavuz danışmanlığında, görme engeli çocuklara ve ailelerine destek amacıyla tasarladıkları “Sesli Kitap Okuma Projesi”ni hayata geçirmişler. Proje kapsamında belirlenen masallar sesli olarak stüdyoda okunmuş ve http://www.masallarinsesi.com/index.html sitesinde yayınlanmaya başlamış. “Geliştirilebilir ve farklı uygulamalara açık olan bu proje ile görme engelli çocuklara kitap sevgisini aşılamanın yanı sıra günümüz çalışma koşullarında kendisine ve çocuklarına yeterince vakit ayıramayan ebeveynlere destek olmak amaçlandı.” diyor Gamze, arkadaşları adına gönderdiği mesajda. Çok duyarlı olduklarını düşündüğüm bu özel gençlerin benden de bir istekleri var. “Proje çok yeni ve sesimizi duyurmamızda bizlere yardım ederseniz minnettar kalırız.” sözleri ile dile getiriyorlar bu isteklerini.

Ben merak edip girdim Masalların Sesi sitesine. Gözümü alamadım gördüklerimden…
Rengârenk, canlı ve neşeli bir site tasarlamışlar sevgili gençler. Ayrıca, bu site yalnızca görme engelli çocuklarımızla sınırlı kalmayıp aynı zamanda masal dinlemeyi seven bütün çocuklar için de hizmet veriyor. Küçük çocuğu olan ebeveynlere duyurulur.

Sizlerle paylaşacağım ikinci e-posta görme engelli okurum Halil Köseler’den geliyor. Bu mesajı, bir görme engellinin –aslında herhangi bir engellinin- düşüncelerini ilk ağızdan duyabilmeniz amacıyla, yazıldığı şekliyle aktarmak istiyorum.

Halil Köseler’in “Merhaba Ayşegül Hanım,” diyerek başladığı mesaj şöyle devam ediyor:
“Ben Halil Köseler. Görme engelliyim. Hürriyet Gazetesi’ndeki yazılarınızı beğenerek okuyorum. Engelli vatandaşlarımızın sorunlarına karşı duyarlılığınız için size çok teşekkür ediyorum. Toplumun doğru bilgilenmesine önemli katkılarda bulunuyorsunuz. Ülkemizde karşılaştığımız sorunlarla ilgili bazı görüş ve düşüncelerimi sizinle paylaşmak istedim. Yazılarınızda bunları dile getirirseniz sevinirim.

Yazının Devamını Oku