Engelsiz Erişim Derneği’nin EEEH Dergi ile birlikte change.org üzerinde başlatmış olduğu
"Türkiye Futbol Federasyonu: @TFF_Org Engellilerle birlikte olmak bir ceza değil! Etik Kurulu Talimatının 22. maddesinden engellilerle ilgili ayrımcı söylemi temizle!" adlı kampanya çok kısa bir süre içinde amacına ulaştı.
Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu 6 Mayıs 2014 günü yaptığı toplantıda Etik Kurulu Talimatı’nın 22. Maddesi’nin ikinci fıkrasındaki engellilerle ilgili ibareyi kaldırdı. Fıkra’nın yeni hali şöyle oldu: "Kurul; ihlâlin niteliğine göre, uyarma, kınama, huzurda
kınama, yazılı ya da görsel medya aracılığı ile kınama veya ihlâlin toplumdaki olumsuz
etkilerini gidermeye yönelik olarak kişinin konferans vermesi veya sporcularla ilgili organizasyonlara katılması gibi sportif ve eğitici yaptırımlara karar verebilir.”
EEEH Dergi Ekibi ve Engelsiz Erişim Derneği, “Her ne kadar maddenin bu hali yine sıkıntılarla dolu olsa da, engellilerle ilgili yapılan çağrılara tepkisiz kalınmamasını olumlu olarak niteliyoruz.” diyerek yorum getiriyor konuya. Ben, bu yoruma kesinlikle katılıyorum. Kampanyanın bu kadar kısa bir süre içinde sonuca ulaşmış ve engellilerle ilgili ayrımcı söylemin kaldırılmış olması gerçekten olumlu ve umut verici bir adım. Ancak söz konusu fıkra, engellilerle ilgili olmasa da, yanlış söylemler barındırmayı sürdürmekte.
Toplumu bilinçlendirmeye; iyiye, doğruya ve güzele doğru yönlendirmeye çalışırken kullanılan yol bazen istenilenin tam tersi bir sonuç doğurabilir. İşte o zaman, niyet ne kadar iyi olursa olsun, sonuçta başarı yerine başarısızlıkla karşılaşılır. Açıklamak gerekirse; herhangi bir yanlışın toplumdaki olumsuz etkilerini gidermek amacı güden bir konferans vermek, bana göre, özendirici ve onur verici bir görevdir. Ancak bu onur verici görev bir ceza olarak sunulursa, özendiricilikten ve onur verici olmaktan uzaklaştırılmış olur. Ve artık bunun aslında bir ceza olamayacak ölçüde doğru bir şey olduğunu anlatmak nerede ise olanaksız hale gelir.
Bu konuda verebileceğim bir başka örnek de, televizyon kanallarına verilen cezalarla ilgili. Herhangi bir kanalın herhangi bir programına yayın yasağı getirildiğinde, ceza olarak “belgesel film” göstermesi istenir. Bu yüzden, toplumun büyük bir kesimi belgesel izlemenin aslında kültürümüzü geliştirdiğinin farkında değildir. Çoğu kişiye göre, çok sevdikleri bir dizinin ya da hevesle bekledikleri bir futbol karşılaşmasının yerine getirilmiş bir cezadır artık “belgesel film”. Ve bunun aksini kanıtlamak hemen hemen imkânsızdır artık…
Change.org, nerede olursa olsun herkese görmek istediği değişimi gerçekleştirebilmesi için olanak sağlayan, dünyanın en büyük imza kampanyası platformu. 196 ülkede 40 milyondan fazla Change.org kullanıcısı bulunuyor. Bu platformda her gün onlarca kampanya başlatılıyor ve başarıya ulaşıyor.
Bu günlerde, Change.org'da Engelsiz Erişim Derneği tarafından yeni bir kampanya başlatıldı. Kampanyanın muhatabı, Türkiye Futbol Federasyonu.
Geçtiğimiz haftalarda oynanan Galatasaray-Fenerbahçe derbisi sırasında yaşanan olaylar nedeniyle, Türkiye Futbol Federasyonu Etik Kurulu’na sevk edilen oyuncu Melo ile gündeme düşen olası etik kurul cezaları, içerdiği ayrımcı söylemlerden dolayı engelli bireylerin tepkisini toplamış bulunuyor. Türkiye Futbol Federasyonu Etik Kurulu Talimatı’nın “Yaptırımlar ve Son Hükümler” başlığını taşıyan altıncı bölümünün 22.2. maddesi şöyle: “Kurul, ihlâlin niteliğine göre, uyarma, kınama, huzurda kınama, yazılı ya da görsel medya aracılığı ile kınama veya ihlâlin toplumdaki olumsuz etkilerini gidermeye yönelik olarak kişinin konferans vermesi veya engelli sporcularla ilgili organizasyonlara katılması gibi sportif ve eğitici yaptırımlara karar verebilir.” Bu ifade, engelli sporcularla ilgili organizasyonlara katılmanın, kınama ve uyarı gibi ceza niteliği taşıyan olumsuz sonuçlarla eş tutulduğunu açıkça ortaya koymakta. Bu durum, Anayasa’nın 10. Maddesinde belirtilen “Kanun Önünde Eşitlik” ilkesine tamamen aykırı. Engelsiz Erişim Derneği’nin ifade ettiği gibi; “Engellilik, ne bireyler, ne aileler, ne de toplumlar için bir ceza değildir. Engelli insanlar, yalnızca farklı gereksinimleri olan vatandaşlardır ve kanun karşısında tüm vatandaşlar eşittir.” Engellilerle ilgili bir organizasyona katılmak, kesinlikle, herhangi bir davranışın cezası olarak sunulamaz.
Engelsiz Erişim Derneği, engellilere ve her türlü farklılığı olan bireylere yönelik, nefret söylemlerini ve ayrımcılık uygulamalarını ortadan kaldırmak için pek çok çaba sarf edilen bu günlerde, Türk futbolunun etik değerlerinin bu gibi cezalarla korunmaya çalışılmasının, yalnızca utanç verici bir söylem olduğunu düşünüyor. Tıpkı Kulüpleri cezalandırmak için seyircisiz oynama yaptırımı yerine kadın ve çocukların ortaya atılması gibi, burada da engellilerin ayrımcı ve ötekileştirici bir dilin nesnesi haline getirilmekte olduğunu söylüyor.
Engelsiz Erişim Derneği’nin EEEH Dergi ile birlikte change.org üzerinde başlatmış olduğu kampanyanın amacı, bu talimatnamenin acilen değiştirilmesinin ve bu yüz kızartıcı ifadenin cezalar arasından çıkarılmasının sağlanması.
Kampanyanın adı: "Türkiye Futbol Federasyonu: @TFF_Org Engellilerle birlikte olmak bir ceza değil! Etik Kurulu Talimatının 22. maddesinden engellilerle ilgili ayrımcı söylemi temizle!"
Kampanya lingi ise: www.change.org/engellilikcezadegil
Umarım, hepimizin desteği ile, farkına varılmadan yapıldığını düşündüğüm bu büyük yanlışlık düzeltilir.
Üniversitelerimizin engellilik konusundaki farkındalığı arttırma yönündeki çalışmaları giderek yaygınlaşıyor. Ben de bu çabaları elimden geldiğince duyurarak hem öğrencilerimizi destekleyip yüreklendirmeye, hem de okuyucularımın umutlarını tazelemeye çalışıyorum.
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi görme engelli vatandaşların kitap okuma ihtiyacını gidermek amacıyla üç yıl önce başlattığı “Konuşan Kitaplar Projesi”ni sürdürmeye devam ediyor. Projenin başlamasından bu yana gönüllüler tarafından seslendirilen çok sayıda kitap Milli Kütüphane’ye bağışlanmış bulunuyor.
Konuşan Kitaplar Projesi, okunacak kitaplar ve projeye destek verenler açısından her sene daha kapsamlı bir hale geliyor. Bu yıl seslendirilen kitap sayısı, çocuk ve Halk Sağlığı Kitapları olmak üzere, 63. Ayşe Kulin, Latife Tekin, Peyami Safa, Ahmet Ümit, Ercan Kesal, Tezer Özlü gibi başlıca yazarları farklı üniversitelerden öğrenciler, radyo sunucuları, spiker ve seslendirme sanatçıları tarafından seslendirilmiş.
Diğer üniversitelerin İletişim Fakülteleri, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, bu projeye destek veriyor. Arel Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Yaşar Üniversitesi bu üniversiteler arasında. Projeyle ilgili yazılı ve basılı, işitsel ve görsel her türlü materyalin hazırlanması, sosyal medya ve diğer medya kaynaklarına ulaşılması görevini ise Biradyo (Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Öğrenci Topluluğu) üstlenmiş bulunuyor.
Konuşan Kitaplar 2014 Projesi kapsamında okunan kitaplar, 7 Mayıs 2014 Çarşamba günü saat 14.00’de gerçekleştirilecek Teşekkür Takdim Töreni ile Milli Kütüphane Konuşan Kitaplık Bölümü’ne teslim edilecek. Tören sonunda Türk Halk Müziği sanatçısı Hüseyin Turan ve Ege Üniversitesi Türk Müziği Konservatuarı öğretim üyelerinden oluşan Grup Mecaz mini bir konser verecek.
Genç piyanistler (Alara Öney, Aslan Paşarel, Batu Dinçaslan, Buse Cesur, Cemre Uker,
Deniz Yavuz, Ece Üysen, Eda Üysen, Estel Anahmias, İrem Liman Juli Bihter Naseh, Karla Ruso, Katia Ferman, Kerem Yonay, Lea Butros, Lucas Habib, Maya Sisa, Mehmet Efe Ertuğrul, Melisa Baron, Mey Duek, Nicole Behar, Nicole Ferman, Pia Bildirici ve işitme engelli Ceren Karakaya) piyanolarını işitme engelliler için konuşturacaklar.
Genç piyanistler tarafından İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği yararına verilecek olan bu konser, 31 Mayıs Cumartesi günü saat 18:30’da Leven’teki İş Sanat Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Konserden elde edilecek gelir işitme engelli çocukların eğitimlerine ve cihazlanmalarına katkı sağlayacak. Bağış karşılığı edinebileceğiniz konser davetiyeleri için 0538 224 40 83' ü arayabilir ya da
Sabancı Üniversitesi PROJ 102 dersi kapsamındaki projelerden birinin “Herkes için İstanbul: Alternatif Şehir Rehberi” projesi olduğundan daha önce bahsetmiştim sizlere. Yeni proje grubunun bu dönemki çalışmalarına başladığını öğrendim. Daha önceki aşamalarda tek tek mekânlara odaklanan ekipler bu kez ikişer semt üstlenmişler. Hem iki semt arasındaki ulaşım olanaklarını erişilebilirlik açısından inceleyecek hem de belirledikleri semtlerdeki sosyal ve kamusal alanları değerlendirecekler.
Bu dönemki kapsam şöyle: Çekmeköy-Etiler, Suadiye-Sultanahmet, Kurtköy-Kadıköy, Göztepe (Minibüs Caddesi)-Caddebostan (Sahilyolu), Baltalimanı-Kuruçeşme, Bahçeşehir-Bakırköy, Beşiktaş-Taksim-Nişantaşı. İkişer semt üstlenmek projede yer alan öğrencilerin fikri. Semtleri seçerken birinde daha meskenlerin diğerinde ise sosyal ve kamusal alanların yoğun olmasına dikkat etmişler. Böylece şehir merkezi sayılabilecek semtler ile insanların evlerinin bulunduğu semtler arasındaki güzergâh hakkında, yani mesken ile merkez arasındaki ilişki hakkında da bir fikir verebilmeyi umuyorlar.
Öğrenciler, bulgularını raporlaştırarak ilgili belediyelere sunacaklar. Ama topladıkları veriler bizlerin gündelik yaşantısına da katkıda bulunacak, zira her dönem yeni ekiplerle ilerleyen projenin verileri alternatif bir şehir rehberinde toplanacak. Proje yürütücüleri bu konuda daha verimli olabilmek için size yine daha önce bahsetmiş olduğum Beyaz Yakalılar Bişi Yapsa grubuyla temasa geçerek işbirliği kararı almışlar.
Beyaz Yakalılar’ı hatırlatmam gerekirse, ilk bir araya geldiklerinde “birbirinden farklı sektör ve şirketlerde çalışan, inandıkları projeler için bir araya gelen insanlarız,” diye tanımlıyorlardı kendilerini. “Önce biz bizeydik. Sonra aramıza katılanlarla yüzlerce kişi olduk. Eksikleri tamamlamak, kırılanı onarmak, olmayanı oldurmak en büyük arzumuz.” Yol boyunca aralarına onların arzularını paylaşan ev hanımları, emekliler, öğrenciler, işçiler kısacası türlü insan katıldıkça “beyaz yakalı” tanımlamasına sığmamaya başlayan bu grup, artık, “Bişi Yapsak” adıyla devam ediyor yola.
Engellilik insanlığın ortak sorunlarının belki de en önemlisi. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde on beşinin engelli olduğu ifade ediliyor.
Engelli insanların sağlık, rehabilitasyon, çevre, eğitim ve istihdam alanlarında karşılaştıkları sorunlara dikkat çekmek amacıyla Mayıs ayının ikinci haftası Engelliler Haftası olarak ele alınmakta. Birleşmiş Milletlere üye 156 ülkede 10–16 Mayıs arası Engelliler Haftası olarak kabul görüyor.
Engelliler Haftası kutlamaların yapılacağı bir hafta değil; farkındalık oluşturmaya yönelik bir hafta. Ancak, sanıyorum ki, bu tam olarak anlaşılmış değil. Beyazay Derneği İzmir Şubesi’nden Sayın Salih Arıkan’ın konu ile ilgili olarak kendi köşesinde yazdıkları, bu karışıklığı tam olarak ifade ediyor. Gelin birlikte göz atalım onun söylediklerine:
“Değerli Arkadaşlar, Sakatlar Haftası yaklaşıyor. Bilgili ve ilgili arkadaşlarımız bu haftada televizyon ve radyo programlarında, toplantılarda ‘Sakatlar Haftanız kutlu olsun’ diyecekler. Hayırdır Sayın Bakanım, Vekilim, Belediye Başkanım ve Müdürüm neyi kutluyorsunuz? Biz iyi ki sakat olmuşuz onu mu kutluyorsunuz? Bir kez şunu önce söyleyelim: Bu hafta kutlanmaz; bu hafta farkındalıkların arttırılması için çalışma haftasıdır, sorunlara dikkat çekmek için bir fırsattır. Bu hafta içinde bir de eğlence düzenliyorlar, o da beni çileden çıkarıyor. Bu hafta içinde sorunlarımıza dikkat çekilmeli; engellilerin sosyal hayata ve çalışma hayatına daha çok katılması için, eğitim ve sağlık problemlerinin çözülmesi için yetkililer göreve çağrılmalı. Engellilerin yasal hakları topluma anlatılmalı, yasalarda sorun varsa çözülmesi için kamuoyu oluşturulmalı, bir kişinin bakıma ihtiyacı varsa bu da belgeleniyorsa eve giren para düşünülmeden sorgusuz sualsiz bakım parası verilmeli. Bir engelli çalışamıyorsa ona ele güne muhtaç olmadan masraflarını karşılayabileceği kadar maaş verilmeli. Engellilere hizmet sunan sivil toplum kuruluşları daha iyi hizmet verebilmeleri için maddi ve manevi anlamda güçlendirilmeli. Bunlar ve bunlar gibi daha birçok talep Radyo ve TV Programlarında, Gazete ve Dergilerde yer almalı. Kamu ve Sivil Toplum kuruluşları bu hafta içinde Konferanslar Paneller ve Sempozyumlar düzenlemeli. (Örnek: Engelliliğin Engellenmesi, Koruyucu Hizmetler, Engel Grupları, Engellilerle İlgili Kurum ve Kuruluşlar ve Görevleri, Engelli Hakları vb.) Tekerlekli sandalyelere oturarak gün geçirme, gözleri bağlı yürümeye çalışma, bastonla yürüme ve bunun gibi taklit çalışmaları yapılmamalı; çünkü sen gözünü kapatmakla kör olmazsın, birazdan gözünü açacaksın ve dünyayı göreceksin. Bu duygularla beni ve diğer körleri anlayamazsın. Beni ancak benimle konuşarak, empati kurarak anlayabilirsin. Sakatlar Haftası’nda şu vurgulanmalı: Engellileri toplumun dışına iterek ve onlardan ayrı bir hayat sürerek anlayamazsınız. Ancak birlikte yaşarsak, tüm alanları hepimizin yaşayabileceği ‘erişilebilir’ hale getirirsek birbirimizi anlamış oluruz. Biz sadece bir öğrencinin dönem ödevinin merakı değiliz. Acısıyla tatlısıyla bu hayatın içindeyiz. Bir gün bile kapımıza gelmemiş ama engelliler haftasında bizimle ilgili faaliyet yapan kişi ve kurumları hayatımızda istemiyoruz. Biz her gün birlikte çay içtiğimiz, dost meclisleri yaptığımız, ağladığımız güldüğümüz insanları istiyoruz yanımızda. Bizimle fotoğraf çektirip kendisine prestij kazandıran güler yüzlü çıkarcıları istemiyoruz. Biz hayatın içindeyiz ve sizlerden ayrı değiliz. Ayrımcılığı ve ayrıcalığı istemiyoruz. Bizi ayıranları sevmiyoruz…”
Umarım, Engelliler Haftası’nda etkinlik düzenleyecek olan tüm ilgili ve yetkililer Sevgili Salih Arıkan’ın önerilerini göz önünde bulundururlar.
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Kurulduğu 1993’ten bu yana birçok Türkiye’nin dört bir köşesinden binlerce çocuğun eğitimine katkı sağlayan Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği, gelenekselleşen 23 Nisan etkinliklerinin onuncusunu düzenliyor bu yıl.
Özel gereksinimli çocuklar ve aileleri 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı, üyesi bulundukları Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği’nin davetlisi olarak, teknede kutlayacaklar. İstanbul’un muhteşem boğaz manzarası eşliğinde hem yemek yiyecekler, hem de eğlenecekler. Yüz boyama ve palyaço gibi çeşitli oyunlar ve etkinliklerin yanı sıra, sponsor firmalar ve bağışçılar aracılığıyla, çocuklara çeşitli hediyeler dağıtılacak. Engelli çocukların sosyalleşmeleri açısından büyük önem taşıdığına inandığım bu organizasyon, çocuklara bayram havasını yaşatmış olacak.
2014 Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı (EKPSS), 27 Nisan 2014 tarihinde 81 il merkezinde gerçekleştirilecek. Sınava giriş bilgileri açıklandı. Adaylar, sınava girecekleri yer bilgisini gösteren Sınava Giriş Belgeleri’ni T.C. Kimlik Numaraları ve aday şifreleri ile ÖSYM'nin https://ais.osym.gov.trinternet adresinden edinecekler.
Sınava Giriş Belgesi üzerinde adayın sınava gireceği merkez, bina, salon bilgileri ile adayın fotoğrafı bulunacak. Belge üzerinde adayın fotoğrafı bulunması zorunlu. Adaylar internetten edinecekleri bu belgelerinin renkli ya da siyah-beyaz çıktısını sınav günü yanlarında bulundurmak zorundalar. Adaylara bundan başka Sınava Giriş Belgesi gönderilmeyecek.
Belgenin ön ve arka yüzünde ÖSYM'nin belirlediği bilgiler dışında herhangi bir yazı, resim, işaret vb. bulunmaması gerekiyor. Sınava Giriş Belgesi'ni (fotoğraf görünür bir şekilde) yanında bulundurmayan adaylar sınava alınmayacaklar.
Adayların, sınava girebilmeleri için, Sınava Giriş Belgesi’nden başka fotoğraflı ve onaylı özel kimlik belgelerini de yanlarında bulundurmaları gerekiyor. Nüfus cüzdanı, pasaport, zorunlu askerlik görevini ifa eden er/erbaşlar ile askeri öğrenciler için askeri kimlik belgesi (bu özel durum muvazzaf askerler için geçerli değil), Türk vatandaşlığından izin ile ayrılanlar ve bunların kanuni mirasçılarına ait Pembe/Mavi Kartlar özel kimlik belgesi olarak kabul ediliyor. Bunların dışındaki, sürücü belgesi, meslek kimlik kartları vb. diğer tüm belgeler sınava giriş için geçerli belgeler sayılmıyor. Üzerinde soğuk damga, güncel bir fotoğraf veya T.C. Kimlik Numarası bulunmayan nüfus cüzdanları ile geçerlilik süresi bitmiş pasaportlar kabul edilmiyor. Bu belgelerini eksiksiz olarak yanında bulundurmayan bir aday, mazereti ne olursa olsun, sınava alınmayacak; sınava alınsa bile, sınavı geçersiz sayılacak.
Adayların sınav kurallarına uygun kimlik belgelerini hazır etmeleri ve sınava girecekleri binayı sınav gününden önce görmeleri tavsiye ediliyor.
Görme engelli okurum Eylem Yurtsever’den bir mesaj aldım geçtiğimiz günlerde. Sonradan görme engelli olan bir arkadaşıyla beraber hazırladıkları bir internet sitesinden söz ediyordu mesajında: “körüz.biz”…
“Körüz.biz”, iki arkadaşın sohbetlerinden doğmuş. Bu sohbetler sırasında, görme engellilik hakkında çok az şey bilmesi muhtemel olan sonradan engelli çocukların ve gençlerin bu konu hakkında sormak istedikleri bir sürü soru olduğu ancak yanıtların alınabileceği derli toplu bir kaynağın bulunamadığı gelmiş gündeme. Bunun üzerine bir site tasarlayıp, bu siteye ipuçları ve sorular bölümü koymaya ve körleri birbirleriyle buluşturmaya karar vermişler.
Ardından, Eylem Yurtsever’in hep istediği bir şey olan görsel betimleme hakkında da konuşmuşlar ve hazırlayacakları sitede bu tür bir şeyin de olması gerektiğini kabul etmişler. Karikatürlerin, logoların, simgelerin, nesnelerin, mimari eserlerin, kısacası betimlenebilecek olan her şeyin sitede yer bulması konusunda fikir birliğine varmışlar.
Sonra, “Bu nasıl yapılabilir?” diye sormuşlar kendilerine ve birbirlerine. “Cevap basitti…” diyor Eylem: “Teknolojiyi kullanarak… Bir veri bankası oluşturarak… Betimleme yapmaya istekli görünen insanlarla betimleme talebinde bulunan körleri buluşturarak…” Ve böylece sitenin, aynı zamanda, görenlerle görmeyenlerin buluşma noktası olmasına da karar vermiş olmuşlar.
Siteyi tasarlamışlar. Eylem Yurtsever’in sonradan görme engelli olan arkadaşı Murat Kefeli, hiçbir hazır kod kullanmadan günlerce ve gecelerce çalışarak erişilebilir bir site hazırlamış. Görme engelli arkadaşlarıyla birlikte sitenin bilgisayar ekranını körler için seslendiren ekran okuyucu programlara uyumlu olup olmadığını denemişler. Çok sayıda gönüllü daha site açılmadan karikatür ve logo betimlemeye, ipuçları yazmaya başlamış.
Site, 10 Mart 2014’te açılmış. http://www.koruz.biz/
Körlerin, yaşayarak edindikleri deneyimleri başkalarıyla doğrudan paylaşabilmesi ve yeni nesillerin bu bilgileri ‘başına gelmeden’ öğrenmesi “körüz.biz” adlı bu sitenin kuruluş amacı. “Oluşacak bilgi bankası sayesinde küçük yerleşim birimlerindeki rehabilitasyon olanaksızlıklarının aşılmasına katkı sağlayabileceğimizi düşünüyoruz.” diyorlar, sitenin kurucuları. Paylaşılacak olan deneyimlerin bir hastalık sonucu kısa sürede kör olan bireyler için büyük önem taşıyacağına inanıyorlar.
“Körüz.biz” ekibi, yaşanılan deneyimlerin anlatılmasına "ipucu" adını vermiş. “Sen de deneyimlerini bizimle mutlaka paylaş! Unutma ki, "Bunu yazmaya ne gerek var? Zaten her kör biliyordur," dediğin bir deneyimi, bir yıl sonra bilgisayar kullanmaya başlayacak olan on yaşındaki bir kör çocuk bilmiyor olabilir. Paylaşacağın deneyim, senden daha genç kuşaktaki körlerin o tecrübeyi yaşamadan öğrenmesini sağlayacak. İpuçlarına göz atarken sen de kendi fikrini yazmayı ihmal etme!” diyor ekip.
Usta şair Attila İlhan’ın dizeleri ile başlamak istiyorum bugün sizlerle paylaşacaklarıma.
“Sen Yoksun
Sen yoksun
deniz yok
yıldızlar arkadaşım
ya bu gece harika bir şeyler olsun
yahut bir bomba gibi