Paylaş
Engelsiz Erişim Derneği’nin EEEH Dergi ile birlikte change.org üzerinde başlatmış olduğu
"Türkiye Futbol Federasyonu: @TFF_Org Engellilerle birlikte olmak bir ceza değil! Etik Kurulu Talimatının 22. maddesinden engellilerle ilgili ayrımcı söylemi temizle!" adlı kampanya çok kısa bir süre içinde amacına ulaştı.
Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu 6 Mayıs 2014 günü yaptığı toplantıda Etik Kurulu Talimatı’nın 22. Maddesi’nin ikinci fıkrasındaki engellilerle ilgili ibareyi kaldırdı. Fıkra’nın yeni hali şöyle oldu: "Kurul; ihlâlin niteliğine göre, uyarma, kınama, huzurda
kınama, yazılı ya da görsel medya aracılığı ile kınama veya ihlâlin toplumdaki olumsuz
etkilerini gidermeye yönelik olarak kişinin konferans vermesi veya sporcularla ilgili organizasyonlara katılması gibi sportif ve eğitici yaptırımlara karar verebilir.”
EEEH Dergi Ekibi ve Engelsiz Erişim Derneği, “Her ne kadar maddenin bu hali yine sıkıntılarla dolu olsa da, engellilerle ilgili yapılan çağrılara tepkisiz kalınmamasını olumlu olarak niteliyoruz.” diyerek yorum getiriyor konuya. Ben, bu yoruma kesinlikle katılıyorum. Kampanyanın bu kadar kısa bir süre içinde sonuca ulaşmış ve engellilerle ilgili ayrımcı söylemin kaldırılmış olması gerçekten olumlu ve umut verici bir adım. Ancak söz konusu fıkra, engellilerle ilgili olmasa da, yanlış söylemler barındırmayı sürdürmekte.
Toplumu bilinçlendirmeye; iyiye, doğruya ve güzele doğru yönlendirmeye çalışırken kullanılan yol bazen istenilenin tam tersi bir sonuç doğurabilir. İşte o zaman, niyet ne kadar iyi olursa olsun, sonuçta başarı yerine başarısızlıkla karşılaşılır. Açıklamak gerekirse; herhangi bir yanlışın toplumdaki olumsuz etkilerini gidermek amacı güden bir konferans vermek, bana göre, özendirici ve onur verici bir görevdir. Ancak bu onur verici görev bir ceza olarak sunulursa, özendiricilikten ve onur verici olmaktan uzaklaştırılmış olur. Ve artık bunun aslında bir ceza olamayacak ölçüde doğru bir şey olduğunu anlatmak nerede ise olanaksız hale gelir.
Bu konuda verebileceğim bir başka örnek de, televizyon kanallarına verilen cezalarla ilgili. Herhangi bir kanalın herhangi bir programına yayın yasağı getirildiğinde, ceza olarak “belgesel film” göstermesi istenir. Bu yüzden, toplumun büyük bir kesimi belgesel izlemenin aslında kültürümüzü geliştirdiğinin farkında değildir. Çoğu kişiye göre, çok sevdikleri bir dizinin ya da hevesle bekledikleri bir futbol karşılaşmasının yerine getirilmiş bir cezadır artık “belgesel film”. Ve bunun aksini kanıtlamak hemen hemen imkânsızdır artık…
Ceza alan futbol kulüplerinin seyircisiz oynayacakları maçlara kadınların ve çocukların ücretsiz olarak alınmaları da, aslında, aynı anlayışın farklı bir örneği. Sanıyorum ki, buradaki amaç maça gidemeyen kadınlara ve çocuklara maç izleme olanağı kazandırmak. Amaç güzel, ancak sunuş hatalı. Çünkü bu durumda kulüplerin cezaları “kadınlar ve çocuklar için oynama” şeklinde değiştirilmiş oluyor, ki bu kesinlikle ayrımcı ve ötekileştirici bir tutum.
İnsan çok hassas bir varlık. İster kadın, ister erkek, ister yetişkin, ister çocuk, ister engelli ister engelsiz olsun tüm insanlar için geçerli bu hassasiyet. İşte bu yüzden, insan söz konusu olduğunda çok ince düşünülmeli. Ve insanlar hiçbir şekilde rencide edilmemeli.
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş