Paylaş
Usta şair Attila İlhan’ın dizeleri ile başlamak istiyorum bugün sizlerle paylaşacaklarıma.
“Sen Yoksun
Sen yoksun
deniz yok
yıldızlar arkadaşım
ya bu gece harika bir şeyler olsun
yahut bir bomba gibi
infilâk edecek başım
Ağzımda eski mısralar uzanıp kalmışım
İstanbul minareler odamda gibi
gökyüzü temiz ve parlak
işte kol kola girmiş en mesut günlerimiz
muhalif bir rüzgâr karşı sahilden
Fosforlu ışıklarıyla gökyüzü bir deniz
havada kanat sesleri
ve çılgın kokular
Deniz yok
yıldızlar uzaklaşıyor
ben yine yalnız kalıyorum
İstanbul minareler kaybolmuş
sen yoksun”
Yazılarımı, genellikle, sizlerin okuduğu tarihten bir önceki gün kaleme alıyorum ben. Bu yazıyı da dün yazdım. Ve dün, sevgili eşimin doğum günüydü…
En son 2011 yılında, ölümünden bir ay önce, birlikte kutlamıştık doğum gününü. Elimizde kalan zamanın ne kadar değerli olduğunu bildiğimizden, içimiz kan ağlasa da, mutlu olmaya ve mutlu etmeye çalışmıştık. Aradan üç koca yıl geçti. Özlem hiç bitmedi… Aksine, gün geçtikçe daha da büyüdü. 13 Nisan artık bir kutlama değil bir anma günü oldu bizim için.
Sabah, önce, kabristana gittim. Her ne kadar aslında eşimin orada olmadığını biliyorsam da, tarif edemediğim bir huzur veriyor bana kabristan ziyaretleri. Uzun uzun dertleştim can yoldaşımla. Sonra, bir arkadaşımın babasının kabristan içindeki camiden kalkan cenazesine katıldım. Hayat böyle bir şey işte, her gün birileri doğarken birileri de ölüyor…
Eve döndükten sonra helva yaptık ve sevdiklerimizle paylaştık, hem helvayı hem de anılarımızı…
“Hayat bir gündür, o da bu gündür” derler ya hani, aslında çok doğru. Bugün yaşıyoruz ama “yarın” ne olacağını hiç bilmiyoruz. Tabii ki hepimizin bazı plânları var “yarın” için. Ancak o plânları gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğimizi, aslında, bilmiyoruz. Yalnızca umut ediyoruz. Yine de pek çoğumuz farkında bile değiliz bu durumun. Hep, önümüzde çok zaman olduğunu düşünüyoruz. Yapmak istediklerimizi sürekli erteliyoruz. Oysa ki her günü, ertesi gün yokmuş gibi yaşamalıyız; hiçbir şeyi ertelemeden, içimizden ne geliyorsa onu yaparak…
Sevgili eşimin Facebook sayfasına arkadaşlarından Güney Erkut’un yazdığı üç kelimelik mesajla sonlandırmak istiyorum satırlarımı:
“Keşke aramızda olsaydın!”
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş