Ayçe Bükülmeyen

Metrodan zarar gören esnafın zararı karşılansın diye tasarı hazırladık ama Meclis’te bekliyor

16 Mayıs 2010
CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ile son derece yoğun geçen bir haftanın ardından biraraya geldik.

Ülkenin hızlı değişen gündemine paralel biz de farklı konularda sohbet ettik. Eşi Münire Susam’ın da katıldığı sohbet sırasında Susam, CHP’de ve ülkede son dönemde yaşanan olayları değerlendirdi.

»Bucaspor Süper Lig’de. Tebrik ederim. Aslında bütün İzmirliler adına çok sevindirici bir gelişme..
»İzmir’in Süper Lig’de bir takımının olmamasını izah etmek İzmirliler için çok zordu. Bu yıl Bucaspor bu zevki bize yaşattı. Hem de çok küçük bir bütçe, inanmış bir kadro, çok iyi bir antrenör ve oyuncularla başardı. Bucalılar altyapısı, sahası, tesislerini oluşturarak Bucaspor’un başarısını bir vizyon olarak belirlemişlerdi zaten.
»İzmirliler de Bucaspor’u sahiplendi. Seneye neler yapılmalı sizce?
»Buca artık ilçenin değil İzmir’in takımıdır. Kalıcı olmak için altyapı oluşturulması ve tecrübeli oyuncu desteğinde İzmir’in belediyelerinin, meslek odalarının, vilayetin, milletvekillerinin kısacası herkesin destek olması gerekli. Bucaspor play-off’a kalmadan 1. lige çıkarak İzmir’in en güçlü takımı olduğunu gösterdi.

AKP’nin önünde tek dik durabilen CHP kaldı

»CHP’nin bugünkü durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yazının Devamını Oku

18 yaşına kadar nota bilmeyen dünyaca ünlü İzmirli tenor

9 Mayıs 2010
TENOR Deniz Şenözhür, müzik kariyeri yapmaya karar verince İzmir, İstanbul ve Ankara’daki konservatuvarların sınavla-rına girmiş ama kazanamamış.

Yılmayan İzmirli Şenözhür, Venedik Konservatuvaraı’na başvurmuş, bu kez birincilikle kabul edilip burslu eğitim görmüş. İtalya’daki eğitim yaşamı boyunca çok değerli sanatçılardan ders alan Şenözhür, en çok Pavarotti’nin ilgisi ve yakınlığından etkilenmiş.

»Müziğe çocukluğunuzda mı başladınız?
»Aslına bakarsanız önceleri müzik benim için hobiydi. 18-19 yaşımda müziği daha ciddi olarak ele almaya başladım.
»O yaşa kadar müzik eğitimi almadınız mı?
»Normal lisede okudum. O zaman da akerdeon, yan flüt çalıyordum ama çok amatördüm. Nota bile bilmiyordum. 17 yaşımda flüt dersi aldım.
»Şan dersi de mi almadınız?
»Hayır. Evde Türk Sanat Müziği söylerdim herkes gibi, ama bu yönde ilerleyeceğimi düşünmüyordum.

Atina Operası’nda sahneye çıktım, Türk Konsolosluğu hiç ilgilenmedi

Yazının Devamını Oku

Dişi Prometheus Pervin Özdemir

2 Mayıs 2010
ŞADAN Gökovalı, Pervin Özdemir’i mitolojiye göre “İleriyi gören” anlamına gelen ve toprağı, kendi gözyaşlarıyla kararak bu balçıktan insanı yaratan Prometheus olarak tanımlamış. İzmirli seramik sanatçısı Pervin Özdemir, farklı şekillerde oluşturulan dışavurumları bu alana taşıdığını ve Anadolu’yu kendi coğrafyasından çıkarıp dünyaya tanıtmayı hedeflediğini söylüyor.

Tasarım sancılı, üretim meşakkatli, paylaşmak keyifli

»Seramik sanatı sizin için ne ifade ediyor?
»Seramik kısaca toprak, su ve ateştir. Seramik bir tutkudur, yaşam şeklidir. Kendini ifade edebilmektir. Sınırsız olanakları, çeşitleri, teknolojisi vardır. Sürekli yenilenme vardır. Seramikte tasarım sancılı, üretmek meşakkatli, paylaşmak keyiflidir.
»Siz seramikle neyi anlatmak istiyorsunuz?
»Seramik sanatıyla, sevgi ve dayanışma duygularını yüceltmeye çalışıyorum. Doğa sevgisini insanla bütünleştirip, evrensellik katmaya çalışıyorum.
Düşüncelerimi,
yüreğimi sınırlamadan aktarmaya çalışıyorum.

Yazının Devamını Oku

İzmir’de polisin giremediği sokak yok

18 Nisan 2010
İZMİR Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz, Türkiye’nin birçok yerinde önemli görevlerde bulunmuş bir İzmirli. Kendi şehrine hizmet etmekten onur duyan Yılmaz’la sohbetimizi yazarken en çok kullandığı kelimelerin “çocuk”,“sevgi” ve “birlikte” olduğunu farkettim.

Aydınlık, güzel ve hoşgörülü şehrimizi bu kadar güzel yansıtan bir emniyet müdürümüz olmasından çok mutlu ayrıldım yanından. Sanıyorum kendisinin yarattığı bu olumlu havanın etkilerini yakında tüm polislerde göreceğiz. Bu arada, bana habire park cezası yazan trafik polisleri de dahil tüm polislerimizin Polis Haftası’nı kutluyorum.

»Çocukluk yıllarınızdaki İzmir deyince aklınıza neler geliyor?
»O yıllarda bana Fevzipaşa Bulvarı, yollar, kaldırımlar o kadar büyük geliyordu ki. İlkokulum Şehit FazılBey’in bahçesi, evimin sokakları aslında o kadar büyük değilmiş. Ama o zaman bana her yer devasa geliyordu. - Polis olmaya nasıl karar verdiniz? Ailenizde polis var mı?
»Yok. Annem Askeri Hava Lisesi’ne girmemi istiyordu. Babam da ‘Polis Koleji’ diyordu. İkisinin sınavını da kazandım. Ama Hava Lisesi göz problemi nedeniyle olmadı. Ben de Polis Koleji’ne girdim. Yani babamın isteği oldu. Çok da memnunum.

Kendi şehrime emniyet müdürü olarak gelmekten onur duyuyorum

»Mesleğe İzmir’de başladınız değil mi?
»32 yıl önce Polis Akademisi’ni bitirip İzmir’e komiser yardımcısı olarak geldim. 5 sene sonra tayinim Diyarbakır’a çıktı. 5,5 yıl sonra İstanbul’a gittim ve 12 sene İstanbul’da Kriminal Polis Laboratuvarı, Terörle Mücadele, Havaalanı Şube Müdürlüğü, Bakırköy, Beşiktaş, Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlükleri, Trafikten Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcılığı gibi birçok görevde bulundum. 2000’de Bayburt Emniyet Müdürü, 2002’de de Ankara Emniyet Müdürü oldum. 2009’da ise İzmir Emniyet Müdürü oldum.

Yazının Devamını Oku

Çocuk, başarıya odaklı annesini cezalandırıyor

11 Nisan 2010
ÇOCUK ve gençlik psikolojisi ve eğitimi konusunda uzman olan Prof. Dr. Haluk Yavuzer, 1989’da anne-baba oullarıyla bugüne kadar 17 bin aileye ulaşmış. Geçtiğimiz günlerde İzmir’e gelen Yavuzer, TAKEV ve Beyaz Balon Okulları’nın düzenlediği seminerlere katıldı. Birçok kitabı da bulunan Prof. Yavuzer, çocuğunuzun davranışlarının çözümünü kendinizde aramanız gerektiğini söylüyor.

Türk Anneleri yemek ve başarı saplantılı

»Anne babanın çocuğa karşı her konuda birlikte hareket etmesi ne kadar önemli?
»Kararlı ve tutarlı bir tutum olması açısından çok önemli. Anne-baba arasındaki, ya da anne-babanın şahsındaki çelişki, çocuğun uyumunu, düzenini, gelişimini, eğitimini etkiliyor. Mesela taraflardan biri çocuğun hafif kırıklığı olduğu için ‘okula gitmesin’ derken diğeri ‘gitsin’ dediğinde, çocuk tavrını koyuyor ve okul fobisinin temelleri atılıyor.
»Çocukta yemek, uyku, tuvalet gibi aslında çok rastlanan problemlerin aileden kaynaklandığını söylüyorsunuz. Neden aileden kaynaklanır bu durumlar?
»Türk annesinin çok ilginç saplantıları var. Türk annesi, beslenme ve okul başarısı konusunda saplantılı. Çocuk doktoru ‘50 gram ver’ diyor, o 150 gram aldırmaya çalışıyor. Çocuk kusuyor, kustuğu miktarda mikserden geçirip yediriyor.
»Birçok anne çözümü televizyon karşısında yedirmekte buluyor. İtiraf edeyim  ben de denedim.
»Birlikte, aynı masada yemek yemeyi, tüm aile üyelerinin masa etrafında sosyalleşmesini bir ritüel olarak düşünmeliyiz. Çocuğun tabağında, midesine uygun miktarda, sevdiği türden bir yemeğin bulunması gerekli tabii. Ama böyle bir ortamda annenin gözünün çocuğun tabağında olması bir baskı unsuru oluşturuyor. Bu, zamanla anne ile çocuk arasındaki iletişimi bozuyor. Bu durum babayı da etkiliyor. Çünkü anne bunun mutlaka çözülmesi gereken bir sorun olduğunu düşündüğünden, babanın da olaya dahil olmasını istiyor. Oysa canlılar acıkınca yer. Bu konuda bu kadar hassas davranılmasa, çocuğun yemeğe tepkisi önlenecek.

Anneler beş şekilde tanımlanıyor. Siz hangisine uygunsunuz?

Yazının Devamını Oku

Lütfen şehir tiyatrosu kurun

4 Nisan 2010
İZMİR Devlet Tiyatrosu Konak Sahnesi, İzmir’in sembol binalarından biri. Bugüne kadar birçok oyuncu ve oyuna ev sahipliği yapmış bu sanat yuvası, bir süre önce onarıma girdi.

Bu ay yeniden sanatçısına ve seyircisine kavuşacak Konak Sahnesi’ni İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürü Hülya Savaş Akdoğan’la gezdim. Binanın güzelliğine bir kez daha hayran kalırken İzmir’e ve sanata bağlılığı gözlerinden okunan Hülya Hanım ile İzmir’in sanat yaşamı sohbetimiz maalesef aynı güzel hisleri uyandırmadı.

» Bu bina İzmir’in sembollerinden biri. Tarihçesini anlatır mısınız?
» 1925’de yapımına karar verilmiş. 26’da inşaata başlanmış 27’de Türk Ocağı olarak hizmete girmiş. Sonra Halk Evi olmuş. 1957’de Devlet Tiyatrosu’na verilmiş. Önce turne tiyatrosuymuş 1971’de yerleşik kadro verilmiş.
» Bir tiyatrocu olarak böyle tarihi binada oyun sergilemek nasıl bir duygu?
» Muhteşem salonlarda oynuyoruz. Mesela Muğla’da harika sahneler var. Tabii onlarda da oynamak çok keyifli, ama buranın sıcaklığı hiç bir yere benzemiyor. Sahne küçük, salon küçük, ama yine de bütün oyuncular burada oynamak için can atar. Turneye gelenler bile, “Ne olur Konak Sahnesi’nde oynayalım” der.

Sanatçı olarak, sanata yatırım yapılmadığı için doğal olarak kırılıyoruz

»İzmir sanatçı üreten bir şehir ama kendimize hayrımız dokunmuyor. Çünkü sanatçılar bir süre sonra İstanbul’a gidiyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Yazının Devamını Oku

İzmir, Avrupa Birliği’nin birçok yerinden daha gelişmiş

28 Mart 2010
AVRUPA Birliği Türkiye Delegasyonu Müsteşarı Diego Mellado geçen hafta geldiği İzmir’de, Ege Bölgesi’nin büyük önem taşıdığını söyledi.

Özellikle İzmir’in Avrupa Birliği’nin birçok yerinden daha gelişmiş olduğunu belirten Mellado, politik ve demokratik kriterlerin ülkenin her yerinde sağlanmış olması gerektiğini söylüyor.

İslam Avrupa tarihinin ayrılmaz bir parçasıdır

» Hıristiyan bir ülke olmak Avrupa Birliği’ne üye olmanın yazılmamış bir kuralı olabilir mi?
» Sanmıyorum. Bu konu Avrupa’da bir tabu değil. Bazı gruplar Hıristiyanlığın Avrupa Birliği’nin temel prensiplerinin bir bölümü olduğunu söyleyebilir. Böyle istekler olabilir. Bir kaç yıl önce Avrupa Birliği’nin yönünün Hıristiyanlık olması gerektiğini içeren bir düzenleme Fransa ve Hollanda’da yapılan referandumlarda reddedildi. Avrupa Birliği’nin Hıristiyan kulübü olması çok kötü bir fikir.
» Avrupa Birliği’nin İslama bakışı nasıl sizce?
» Avrupalılar Hıristiyanlığın tek din olmasını değil, laik ve hümanist geleneklerin egemen olmasını istiyorlar. Ayrıca İslam’ın Avrupa tarihinin bir parçası olduğunu söylüyorlar. Ben Güney İspanya’da, Endülüs’tenim. Yaşadığım şehrin sahip olduğu güçlü İslam mirasını çok iyi biliyorum. Tek dinli olmak 21. yy.da Avrupa Birliği’nin geleceği için öngördüğü bir şey değil.

Tüm yargılamalar politik değil hukuki olmalıdır

» Avrupa Birliği’ne giden yolda Türkiye’nin en büyük problemi ne sizce?

Yazının Devamını Oku

Türk eserleri koleksiyonumu İzmir’e getirip müze açmak istiyorum

21 Mart 2010
İZMİRLİ Prof. Erol Yorulmazoğlu, ABD’de yaşayan başarılı bir medikal-onkolog.

Sadece tıp değil, yaşadığı önyargılı yaklaşımlar nedeniyle Türk tarihi alanında da başarılı çalışmalar yapan Yorulmazoğlu, çalışmalarını www.ottoman-empire.net adlı sitesinde birçok
dilde yayınlıyor.

»Amerika’ya gidişiniz nasıl oldu?
»Babam ABD’de ihtisas yaparken orada doğmuşum. Sonra Türkiye’ye döndük ve liseye kadar burada okudum. Bitirince ABD’ye gidip Arizona Üniversitesi’nde Biyokimya ve Kimya Mühendisliği okudum. Sonra tıp eğitimi alıp Wisconsin Üniversitesi’nde dahiliye eğitimi gördüm. Chicago Rush Üniversitesi’nde ise kanser ve hematoloji eğitimi alıp medikal onkolog oldum.
»Kanser çok yaygın, bunu neye bağlıyorsunuz?
»Son yıllara kadar kalp ve damar hastalıkları ilk sıradayken, kanser vakaları öne geçmeye başladı. Hastaların yüzde 90-95’i çevresel etkenler nedeniyle kanser oluyor. Genetik yüzde 5-10 etkili..
»Çevremizde bizi kanser yapan şeyler ne?

Yazının Devamını Oku