Paylaş
Bu ay yeniden sanatçısına ve seyircisine kavuşacak Konak Sahnesi’ni İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürü Hülya Savaş Akdoğan’la gezdim. Binanın güzelliğine bir kez daha hayran kalırken İzmir’e ve sanata bağlılığı gözlerinden okunan Hülya Hanım ile İzmir’in sanat yaşamı sohbetimiz maalesef aynı güzel hisleri uyandırmadı.
» Bu bina İzmir’in sembollerinden biri. Tarihçesini anlatır mısınız?
» 1925’de yapımına karar verilmiş. 26’da inşaata başlanmış 27’de Türk Ocağı olarak hizmete girmiş. Sonra Halk Evi olmuş. 1957’de Devlet Tiyatrosu’na verilmiş. Önce turne tiyatrosuymuş 1971’de yerleşik kadro verilmiş.
» Bir tiyatrocu olarak böyle tarihi binada oyun sergilemek nasıl bir duygu?
» Muhteşem salonlarda oynuyoruz. Mesela Muğla’da harika sahneler var. Tabii onlarda da oynamak çok keyifli, ama buranın sıcaklığı hiç bir yere benzemiyor. Sahne küçük, salon küçük, ama yine de bütün oyuncular burada oynamak için can atar. Turneye gelenler bile, “Ne olur Konak Sahnesi’nde oynayalım” der.
Sanatçı olarak, sanata yatırım yapılmadığı için doğal olarak kırılıyoruz
»İzmir sanatçı üreten bir şehir ama kendimize hayrımız dokunmuyor. Çünkü sanatçılar bir süre sonra İstanbul’a gidiyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
»Çok doğru söylediniz. Belki İzmir’de bir şehir tiyatrosu olsa oyuncular İstanbul’a kaçmayacak. Gençler oyunculuk okullarından mezun oluyor, iş alanı yok. Devlet Tiyatrosu’nun kapasitesi belli, özel tiyatrolar bir bir kapanıyor. Biz, mümkün oldukça genç oyunculara yer açmaya çalışıyoruz ama gençler İzmir’de kalmak istemiyor. Televizyonlarda da çalışmak istediklerinden İstanbul’a gidiyor.
» İzmir’in film platosu olması oyuncuları da destekler aslında..
»Hep böyle konuşmalar yapılıyor. Tabii bunun için yatırım gerekiyor. O nedenle sanıyorum hep vazgeçiliyor. Ama bence İzmir’de de birileri bu işe sahip çıkmalı. Biz oyuncularımızı kaçırmamaya çabalıyoruz. Gerçi bu sanatın her alanında geçerli. İzmir’de sanata daha fazla sahip çıkılmalı. Biz sanatçılar hassas insanlarız, sanat sahiplenilmeyince kırılıyoruz..
Tadilata gelenler rutubetten kulise giremedi
»Tadilata neden gerek duydunuz?
»İnanılmaz kötü durumdaydı. Hatta binanın müteahhidi restorasyona başlamadan önce binayı gezdi, kulislere giremedi. Çünkü korkunç rutubet kokusu vardı, “Sanatçılarınız eli öpülesi insanlarmış, buraya nasıl girmiş, nasıl çalışmış, şikayet etmemişler” dedi. Ediyorlardı ama yapılacak birşey yoktu.
»Bina içerisindeki çini panolar ve avizeler gerçek mi?
»Salonda ve fuayedeki avizelerle çiniler orijinal. Her biri yapıldığı dönemin özelliğini koruyor. Zaten aksine Koruma Kurulu izin vermiyor. Yaptığımız her iş için izin alıyoruz. Her şey orijinaline uygun yapıldı. Yapamadığımız tek şey eskisi gibi, denizi tiyatronun dibine getirmek.
Aslında önemli olan büyük salon değil büyük sahne
»Tadilat sırasında nerede oynadınız?
»Atatürk İl Halk Kütüphanesi’ndeki küçük sahneyi ‘Melek Ökte Sahnesi’ olarak kullandık. Kütüphane müdürü sevgili Talat Aydilek çok yardımcı oldu. Sezona yetiştik. Orası da bizim bir sahnemiz oldu. 140 kişilik küçük bir tiyatro aslında, oda tiyatrosu diyebiliriz. Amacımız; çocuk oyunları için kullanmak.
»Karşıyaka Sahnesi biraz problemliydi şimdiki durum ne?
»Karşıyaka çok sancılı bir dönemdi. Binamız gidiyor diye çok üzülmüştük. Çünkü sahnemiz çok merkezi yerde. Sezon bitiminde orada da tadilata başlayacağız. Böylece İzmir’e yakışır iki sahne kazandırmış olacağız.
»Peki tüm bu sahneler, salonlar İzmir’e yeterli geliyor mu?
»Tabii koltuk sayısı az ama biz sahne büyüklüğünü daha çok tercih ediyoruz. Çünkü seyirci sayısı arttıkça oyuncudan uzaklaşılıyor bence. O sıcaklık kayboluyor. Genelde tüm oyuncular seyirciden o elektriği almak, o sıcaklığı hissetmek ister.
Buradaki seyirci bize sonuna kadar sahip çıkıyor
» İzmir seyircisi hakkında neler söyleyeceksiniz?
» İzmir seyircisi çok iyi, asla laf söyletmem. Tiyatrosuna, sanat kurumlarına sonuna kadar sahip çıkıyor. Ama belki biraz daha öte gidip, “Devlet Tiyatrosu’nu çok seviyoruz ama hadi artık Büyükşehir Belediyesi bir şehir tiyatrosu kursun, seçeneğimiz artsın” deseler iyi olacak. Rekabetin olduğu yerde daha iyi işler çıkar. Biz de İzmir’de rakibimiz olsun istiyoruz. Belediye başkanımıza ben de sesleniyorum. “Sayın başkanım, lütfen şehir tiyatrosu kurun.”
Oyunculuğumuzu sadece tiyatro değil sinema, TV her alanda denemek istiyoruz
»Siz de televizyon dizilerinde rol alıyorsunuz değil mi?
»Evet ben de rol alıyorum. Ama görevim dolayısıyla çok sık gidemiyorum. Aynı şekilde birçok İzmirli oyuncu arkadaşım İstanbul’da dizi çekiyor. Buraya gelip oyunlarını da oynuyorlar.
»Tüm tiyatrocular dizi ve filmlerde rol almak istiyorlar mı?
»Bu istenen bir şey. Hepimiz televizyonda, sinemada oynamak istiyoruz. O da oyunculuk. Farklı alanlarda oyunculuğumuzu denemek faydalı. Burada işlerimizi aksatmadığımız müddetçe hepimiz bunu yapmak istiyoruz.
Bir sanatçının İzmir’de kalmış olması kötü oyuncu olduğunu göstermez, kendi tercihidir
»Bir sanatçının İzmir’de kalmış olması sanki başarısızlık gibi görülüyor bazen..
»Evet. Buradaki tüm sanatçı arkadaşlarım okullardan, hem de iyi derecelerle mezun olmuş seçkin oyuncular. İzmir’de kalmak onların tercihi. Yani beğenilmedikleri, kötü oldukları için İzmir’de kalmış değiller. Ya İzmir’i sevdikleri için, ya da ailevi nedenlerle burayı seçmişler. Ya da İstanbul kargaşasını değil, İzmir’in sakinliğini tercih ediyorlar. Şu anda Türkiye’de meşhur olmuş, ayakta alkışlanan pekçok sanatçı, İzmir’deki oyuncuların sıra arkadaşları, hatta belki okulda onlardan daha başarısızdı. İzmir’de isteyerek kalmış olan bir çok iyi oyuncu var. Tanıtımlarının olmaması medyatik olmamaları onların kötü olduğu anlamına gelmez.
Paylaş