Ayçe Bükülmeyen

Kadın kocasından izinsiz çalışamaz hükmünü de İzmirliler değiştirdi

13 Mart 2011
AVUKAT Sema Pekdaş, İzmir’in ilk kadın Baro Başkanı. Kadınlar ve toplumsal şiddet konularında özellikle duyarlı olan, çalışmalar yapan Pekdaş ile çözümler üzerine konuştuk. Sema Pekdaş, 2002 yılına kadar kadınları erkeklerin hükmüne sokan, oturacağı evi bile erkeğin seçeceğini söyleyen yasalar değişse bile toplumun algısının değişmesinin hiç de kolay olmadığını söylüyor.

-  Kadına şiddet son dönemde daha çok duyulmaya başladı. Gerçekten arttı mı?
-  Şiddete Karşı İzmir Kadın Koordinasyonu çalışmasında da kadına yönelik şiddetin istatistiklerinin tutulamadığı konuşuldu. Ama son dönemde daha çok kayıtlara geçtiğini ve medyanın bu haberleri daha görünür kılmaya başladığını söyleyebiliriz.
-  Medyayı bu konuda çok önemsiyorsunuz. Medyadan ne bekliyorsunuz?
-  Eskiden 3. sayfada sıradan bir haber gibi yer alan bu haberler artık ilk sayfada duyuruluyor, hatta gündem oluşturuluyor. Medya bu konuda doğru davranıyor ama fikri takibini yapmıyor. Yani sonuçların ne olduğu, ne ceza verildiği belki şikayet eden kadının sonradan kendi başına ayakları üzerinde durduğu da yazılmalı. Çünkü bu konu görünür kılındığı oranda çözüme kavuşacak.
-  Toplumda şiddet maalesef çok yaygın. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
-  Şiddet her yerde uygulanıyor. Şiddet uygulayanların bundan dolayı ceza alabilecekleri, kadınların ise sığınma evine gidebilecekleri, buna katlanmak zorunda olmadıkları bilincinin verilmesi gerekli. Bu toplumsal bir sorundur, bir suçtur. Okumuş da olsa iktidarı kullanmak erkeklerin hoşuna gidiyor. Karısını döven erkek dışlanmıyor, toplumda kabul görüyor.

Büromu açtığımda vergi levham kocamın üzerineydi

-  Her ne kadar kadına seçme ve seçilme hakkını ilk veren ülkelerden olsak da kadınlara sosyal alandaki haklarını vermekte geç kaldık mı?

Yazının Devamını Oku

Kadınlar Günü, erkeklere!Kutlu olsun

10 Mart 2011

KARISINA şiddet uygulayan, itiraz ettiğinde öldüren sonra da namus, töre gibi sebepler öne sürerek bırakın ceza almayı, neredeyse kahramanlık payesi alan erkeklerin!
Kadınlar Günü Kutlu Olsun...
18 yaşından küçük biri adam öldürdüğünde ceza indirimi alırken, 13 yaşında bir kız çocuğunu tecavüz mağduru bile kabul etmeyenlerin!
Kadınlar Günü Kutlu Olsun...
Nefsine hakim olacağına karşısına çıkan her kadını, hele ki ona göre açık ve dekolte giyinmişse, tahrik unsuru sayan ve suçlayan, ilkel güdüsünün esiri erkeklerin! Kadınlar Günü Kutlu Olsun...

İzmir’den sadece güzel mi çıkar?

BİZ Egeli kadınlara, iltifat gibi söylenen bir başka şey ise buradan hep mankenlerin, güzellik kraliçelerinin çıkması...

Yazının Devamını Oku

100 ülkeden 2 bin kişi İzmir’e gelebilir

6 Mart 2011
İZMİR Ticaret Odası İş Kadınları Konseyi, kente uluslararası bir kongre getirme hazırlığında. Yıl sonunda düzenlenmesi planlanan Uluslararası İş Kadınları Kongresi’nin görüşmeleri için Dünya Kadın Girişimciler Birliği Başkanı Françoise Foning geçen hafta İzmir’deydi. Kamerunlu olan Foning, kongre İzmir’de yapılırsa, yaklaşık 2 bin kişinin gelebileceğini, dünyayla iş bağlantıları kurulabileceğini anlattı. Efes ve Meryem Ana’yı da ziyaret ederek “Hacı” olan Foning, İzmir ve çevresinin güzelliklerinden çok etkilendiğini söyledi.

Seçildiğimde medeni! batı ülkeleri ‘Siyahi başkan istemiyoruz’ dedi

? Dünya İş Kadınları Birliği’nin merkezi nerede?
? Başkan nerede ise orada oluyor. Yani şu anda Kamerun’da.
? Başkan kaç yılda bir seçiliyor?
? İki yılda bir seçiliyor. 2011 Mayıs’ında Mauritius’da dünya komitesinin seçimleri yapılacak.
? Siz ilk Afrika asıllı başkan mısınız?
? Hayır, benden önce Kuzey Afrika’dan bir başkan vardı ama ben ilk siyahi başkanım.

Yazının Devamını Oku

Alışveriş merkezleri şehir içinde mi olmalı

3 Mart 2011

CUMARTESİ akşamı, Balçova tarafına gitmek üzere yola çıktık ama varana kadar defalarca pişman olduk. Alışveriş merkezleri bölgesine yaklaşmaya başlayınca inanılmaz bir trafiğin içerisinde bulduk kendimizi.
Mevcut alışveriş merkezlerine geçtiğimiz hafta bir yenisinin daha eklenmesiyle o bölge müthiş bir kalabalığa, dolayısıyla da trafiğe maruz kalmış. AVM otoparklarına girmek isteyen arabalar zaten üç şerit olan yolun iki şeridini ihlal etmiş, bekliyorlar. Otobüsler, arabalar kalan tek şeritten sırayla geçmeye çalışıyordu. Her merkezin önünde aynı şey yaşandı.
Umarım doğru değildir ama duyduğuma göre o bölgeye üç yeni AVM daha yapılacakmış. Şu anki durumda bile yollar kaldırmıyorken o zaman ne olacak merak ediyorum.
Alışveriş merkezleri yapılmasın demiyorum. Birçok kişi için aradığı şeyleri aynı çatı altında bulmak büyük kolaylık...
Ama bu merkezler, en azından yenileri, yurtdışındakiler gibi şehir dışında, şehir içi trafiği engellemeyecek ve bol park yeri sağlayacak boş bir arazide yapılsa olmuyor mu?
Arabası olmayanlar için servisler konulabilir ki birçoğu bu hizmeti zaten veriyor.
Açıkçası, yaşanan bu kaos ve yoğunluk nedeniyle ben AVM’lere sinema, mecburi alışverişim ya da arkadaşlarımın isteği dışında gitmemeye çalışıyorum. Hatta bu sebeple internetten daha fazla alışveriş yapmaya başladım ki bu da ayrı bir yazı konusu... 

Yazının Devamını Oku

Uluslararası yelken ehliyeti veren 16 yaşındaki İzmirli

27 Şubat 2011
Yedi yaşında yelkene başlayan İzmirli İdil Bayar, tecrübeli yelkencilerin uzak yol hikayelerini dinleyerek büyük denizleri hayal etmeye başlamış. Hayalini geçen yıl gerçekleştiren İdil, 16 yaşında Atlantik’i geçerek kırılması zor bir rekor elde etti. Takım sporu olan yelkenle kişiliğinin de geliştiğini söyleyen İdil’in şimdiki planı Pasifik Okyanusu’nu geçmek...

? Yelken merakı ne zaman başladı?
? Dedem ve babam çocukluklarından beri denize meraklı olduklarından ben de denizde büyüdüm. Her hafta sonu tekneyle çıkardık. 7 yaşımda yelken yapmak istediğimi söyleyince beni Haluk Karamanoğlu’nun Karacasöğüt’deki okuluna yazdırdılar. 7 yaşımdayken 3 haftalık yatılı kampa gittim.
? Ailenden ayrı mı? 9 yaşındaki oğlum hala yanımızda uyuyor, biraz şaşırdım...
? Evet. Ailemden uzakta 3 hafta kurs aldım. Orada başlamam benim için şans oldu, yelkeni çok sevdim. Sonra her hafta sonu giderek eğitimlerime devam ettim. Dersler ağırlaşınca sık gidemedim. Hatta 13-14 yaşımda yelkenden sıkılmıştım.

Okluk Koyu’nda yelkencilerin uzak yol hikayelerini dinleyip hayal kuruyordum
? Atlantik’i geçmek nereden çıktı?
? Okluk Koyu’nda duran teknemize ne zaman gitsek Sadun Boro, Osman Atasoy gibi dünyayı dolaşan Türk ve yabancı yelkencilerin uzak yol hikâyelerini dinliyordum. Ben de hayaller kuruyordum ki Cumhur Hoca ile tanıştım.

Yazının Devamını Oku

Duygularınızı teknolojiyle kontrol edin

23 Şubat 2011

DUYGUSAL dünyamı kontrol etmek hep bir sorun oldu benim için.. Dışarıdan öyle görünmese de içim hep hassas, kırılgan.. Bereket, yıllarca yaptığım canlı yayın programlar sayesinde duygularımı yönetmeyi olmasa da en azından perdelemeyi öğrenebildim de renk vermiyorum...Yani içimde cenaze olsa da dışımdan düğün var sanabilirsiniz.İşte iç dünyamın bazen beni yoran bu iniş çıkışlarını ve duygularımı biraz olsun kontrol edebilme ihtiyacı içindeyken İntegral Bütünsel Gelişim Merkezi’nin ‘Biofeedback’ programını duydum. Amaç özel bir teknoloji ile bedenimizi ve zihnimizi kolayca kontrol altına alabilmek, stresin zararlı etkilerinden korunmak...Kulağıma ve parmaklarıma takılan elektrotlarla kalp ritmim, beyin dalgalarım ve nefes hızım gibi vücut fonksiyonlarımı ölçerek görüntülü, sesli geri bildirim sinyali aldılar. Ben de ekrandaki bazı oyunlarla durumumu görebildim. Mesela, nefes düzeyinizi ayarlayarak çorak bir bahçeyi yemyeşil yapabiliyorsunuz. Ama maalesef, benim gereken rahatlama düzeyine ulaşarak bahçeyi yeşillendirmem biraz zaman aldı.İntegral Bütünsel Gelişim Merkezi’nin psikoloğu Ürün Perçin, bu tekniği okul çağından başlayarak her yaşta insanın kullanabildiğini ve stres kontrolü, dikkat, pozitif duyguları elde etme ve sürdürme, içsel huzur hali gibi pek çok yararlı sonuca ulaşıldığını anlattı.Anlayacağınız, bizi strese sokuyor diye şikayet ettiğimiz teknoloji artık stresten kurtulmamıza da yardım ediyor.

Keşke İzmir’i de sinemada izlesek

GEÇTİĞİMİZ hafta birkaç kadın arkadaşımla beraber ‘Aşk Tesadüfleri Sever’ filmine gittik. Salonda 75 kadın ve 1 erkek izledik filmi. Filmin, tesadüfler üzerine kurulduğu adından anlaşılıyor ama öyle bir nokta geliyor ki bir masal yazmak istemişler herhalde diyorsunuz.Tabi bu, filmin özellikle ikinci yarısında, salya sümük ağlamama engel olamadı. Çünkü, başta Ayda Aksel olmak üzere Altan Erkekli ve Mehmet Günsür’ün muhteşem oyunculukları masalı bile inandırıcı yapmaya yetiyor.Filmdeki bir başka dikkat çekici nokta, İstanbul ve Ankara’nın birbirinden güzel manzaraları, enfes görüntüleri. Özellikle Ankara’yı izlerken “Ankara bile bu kadar hoş görünebiliyorsa İzmir’in varolan güzellikleri bir filmde kullanılsa, kimbilir ne görüntüler çıkar” diye düşünmeden edemedim. Umarım yakın zamanda bu gerçekleşir de yaşadığımız güzel şehri farklı bir açıdan görebiliriz.

Plaj voleybolu kıyafeti nasıldır

HAFTA sonu, televizyonun kanallarını karıştırırken NTVSpor’da bir plaj voleybolu maçına denk geldim. Kapalı bir salonda yapılan Bayanlar Ligi maçında bir takım, voleybol sporcusunun gerektirdiği gibi giyinmesine rağmen diğer takım daha önce hiçbir voleybol maçında görmediğim, bileğe kadar uzun taytlar giymişti.Ekrana takımların isimleri gelince uygun voleybol şortları giyen takımın Konak Belediyespor olduğunu gördüm. Türkiye Voleybol Ligi’nin yönetmeliklerine baktığımda, maçlarda giyilecek kıyafet, şort veya şort-mayo olmalı diyor. Yani şort-mayodan rahatsız olan dizüstü şort giyebilir. Gerçi sonradan aldığım bilgiye göre, kışın sporcular uzun tayt giyebiliyorlarmış ama kapalı bir salonda zaten hareketli bir sporcu nasıl üşüyebiliyor anlamak zor.Her neyse, Konak Belediyespor o maçı kaybetti ama yine de bir İzmirli olarak Konaklı çağdaş sporcu kızlarımızla gurur duydum.

Yazının Devamını Oku

Rotary’nin gizlisi saklısı yok isteyen toplantımıza katılabilir

20 Şubat 2011
ROTARY adını sık duyuyoruz ama, içeriğini, önemini ne kadar bildiğimiz tartışılır. Dünyanın ilk hizmet kuruluşu olmasının yanısıra 1 milyon 200 bin üyesiyle dünyanın en büyük sivil toplum örgütü olan Rotary, barışa katkıda bulunmak için dostlukları geliştirmeye ve toplumların ihtiyaçlarına yönelik projeler üretmeye çalışıyor. Bölgemizin ilk kadın Federasyon Başkanı Yeşim Tanık Yöney, Rotary’nin 106. yılı nedeniyle, 26-27 Şubat’ta Alsancak’ta halka açık düzenleyecekleri ‘Rotary Şenliği’ne herkesi davet ediyor.

Dünyanın en büyük ve ilk hizmet kuruluşuyuz

? Rotary nasıl bir kuruluş, amaçları ne?
? Rotary, ‘kendinden önce hizmet’i yaşam felsefesi edinen, mesleğinde başarılı, yüksek ahlak standartlarına sahip, dünya barışına inanan kişilerin açlık, yoksulluk, cehalet ve eşitsizlikleri yok etmeyi, bu değerlere sahip genç nesiller yetiştirmeyi amaçladığı dünya çapında bir hizmet kuruluşudur. Hatta 1905’te kurulan dünyanın ilk hizmet kuruluşudur.
? Dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşu olması nereden ileri geliyor?
? 200’den fazla ülkede, 33 bin kulüpte 1 milyon 200 bin Rotaryen, toplumların yaşam kalitesini yükseltmek, farklı kültürlerin birbirlerini tanımalarını sağlayarak dünyada anlayış ve barışın gelişmesine katkı sağlıyor.

İşsizliği önleyici meslek kursları açıyoruz
? Ülkemizde Rotary’nin en büyük projesi hangisi? Bölgede ne gibi çalışmalar yapılıyor?

Yazının Devamını Oku

İzmirli sanatçıya Fransız sanat ve edebiyat nişanı

17 Şubat 2011
Çimen Seymen, iki yıl önce röportaj yaptığım Fransa’da yaşayan İzmirli bir sanatçı.

İzmir Amerikan Koleji’ni bitirdikten sonra gittiği Paris Üniversitesi Versailles Konservatuarı’nda müzikoloji, piyano ve şan dersleri alan Seymen, Barok müzik üzerine uzmanlaşmış.
2009’un Fransa’da “Türk Yılı” olması nedeniyle Osmanlı ve Barok müziği üzerine proje geliştiren Çimen Seymen’le İzmir’e geldiğinde görüşmüştüm. Osmanlı’nın Barok devrine olan etkilerini gören Seymen, her iki kültürün müziklerini birleştirdiği “Müsenna” adlı bir gösteri sahneye koymuştu.
Geçtiğimiz günlerde, Fransa’da Türk Mevsimi’nin başarısına yaptığı katkılardan dolayı soprano ve müzikolog Çimen Seymen’e, Fransız Büyükelçisi Bernard Emie tarafından Fransız sanat ve edebiyat nişanı “Chevalier dans l’Ordre des Arts et Lettres” verildi.
Türk Mevsimi’nin
sembolü oldu
Büyükelçi Emie, Seymen’in, 2009 ve 2010 yılları boyunca Fransa’nın dört bir yanında gösterdiği varlıkla Fransa’da Türk Mevsimi’nin müzikal, teatral ve büyülü karakterinin sembolü olduğunu söylüyor.
Bana gönderdiği mesajla bu güzel haberi ileten Çimen Seymen, bu nişana layık görüldüğü için mutluluk ve onur duyduğunu dile getiriyor. Çimen Hanım, bu onurlu ödül töreninde ona verdikleri eğitim ve geleneklere bağlı yetişmesini sağlayan ve kendisi saz çaldığı halde kızına dokuz yaşından itibaren piyano eğitimi aldıran babasını ve annesini saygıyla andığını söylüyor.

Yazının Devamını Oku