Kadın kocasından izinsiz çalışamaz hükmünü de İzmirliler değiştirdi

AVUKAT Sema Pekdaş, İzmir’in ilk kadın Baro Başkanı. Kadınlar ve toplumsal şiddet konularında özellikle duyarlı olan, çalışmalar yapan Pekdaş ile çözümler üzerine konuştuk. Sema Pekdaş, 2002 yılına kadar kadınları erkeklerin hükmüne sokan, oturacağı evi bile erkeğin seçeceğini söyleyen yasalar değişse bile toplumun algısının değişmesinin hiç de kolay olmadığını söylüyor.

Haberin Devamı

-  Kadına şiddet son dönemde daha çok duyulmaya başladı. Gerçekten arttı mı?
-  Şiddete Karşı İzmir Kadın Koordinasyonu çalışmasında da kadına yönelik şiddetin istatistiklerinin tutulamadığı konuşuldu. Ama son dönemde daha çok kayıtlara geçtiğini ve medyanın bu haberleri daha görünür kılmaya başladığını söyleyebiliriz.
-  Medyayı bu konuda çok önemsiyorsunuz. Medyadan ne bekliyorsunuz?
-  Eskiden 3. sayfada sıradan bir haber gibi yer alan bu haberler artık ilk sayfada duyuruluyor, hatta gündem oluşturuluyor. Medya bu konuda doğru davranıyor ama fikri takibini yapmıyor. Yani sonuçların ne olduğu, ne ceza verildiği belki şikayet eden kadının sonradan kendi başına ayakları üzerinde durduğu da yazılmalı. Çünkü bu konu görünür kılındığı oranda çözüme kavuşacak.
-  Toplumda şiddet maalesef çok yaygın. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
-  Şiddet her yerde uygulanıyor. Şiddet uygulayanların bundan dolayı ceza alabilecekleri, kadınların ise sığınma evine gidebilecekleri, buna katlanmak zorunda olmadıkları bilincinin verilmesi gerekli. Bu toplumsal bir sorundur, bir suçtur. Okumuş da olsa iktidarı kullanmak erkeklerin hoşuna gidiyor. Karısını döven erkek dışlanmıyor, toplumda kabul görüyor.

Haberin Devamı

Büromu açtığımda vergi levham kocamın üzerineydi

-  Her ne kadar kadına seçme ve seçilme hakkını ilk veren ülkelerden olsak da kadınlara sosyal alandaki haklarını vermekte geç kaldık mı?
-  Ben avukatlığa başladığımda kadınların çalışması kocasının iznine bağlıydı. Hatta ben 80’lerin sonunda ilk ofisi açtığımda vergi levham kocamın üzerineydi. O zaman bu uygulamayı değiştirmek üzere ilk başvuruyu yine İzmir’den hakim ve avukatlar yaptı, yanlışlık düzeltildi.
-  Kadının çalışması ve ekonomik özgürlüğünü kazanması da kolay olmuyor..
-  Mikrokredilerle ekonomik özgürlük sağlayan çözümler geliştirilmeli. Kadınların ekonomik özgürlükleri sağlanmalı. Sistem kadına bakacak şekilde değil, kendine bakmayı öğretecek şekilde işlemeli.
-  Sığınma evlerine giden kadınlar sonradan toplumda var olabiliyor mu, devlet sonuna kadar destek oluyor mu?
-  Bir kısmına olabiliyor. Burada en önemli şey kadının kararlı olması. Sistem, kadını sadece sığınma evinde ağırlayıp bakacak şekilde değil. Ona tek başına, ayaklarının üzerinde durmayı öğretecek şekilde işlemeli. Bence isteyen kadın mutlaka yapar çünkü daha dirayetli ve güçlüler.

Haberin Devamı

Yasalar değişse de toplumun algısını değiştirmek zor

-  Biliyorsunuz dekolte tahrik sebebidir diyenler var, yasa ne diyor?
-  Eskiden tecavüz, tacizlerde tahrik unsuru var mı diye bakılırdı, hayat kadınlarına tecavüz neredeyse suç sayılmazdı ama artık yasalarımız değişti. Her ne kadar bazı kişiler böyle dese de yasalar öyle demiyor.
-  Ama yasalar değişse bile toplumun algısını değiştirmek çok zor.
-  Kafaları değiştirmek çok zor, toplumun değiştirmek uzun bir süreç. Maalesef yasaları değiştirerek yeni bir toplum yaratamıyorsunuz. Sadece bu değil, tüm suçlar ekonomi, göç, çok çocuk gibi toplumsal durumla ilgilidir. Bu sorunların hepsi ele alınmalıdır.

Haberin Devamı

13 Yaşındaki tecavüz mağduru konusunda sessiz kalmamalıyız

-  13 yaşında tecavüze uğrayan kızın mağdur olmadığına karar verildi...
-  Ben bu kararın Yargıtay’da düzelmesini umuyorum. Bu konuda medya da duyarsız kalmıyor, sık haber yapıyor. Böylece bu kararları veren hakimler, ‘Ben ne yapıyorum’ diyeceklerdir diye düşünüyorum. Bu gibi olaylar için toplum manevi bir baskı uygulayacaktır.
-  Yani hakim, ‘26 erkeği yakacağıma 13 yaşındaki kızı yakayım mı’ diyor?
-  Bence aynen öyle. Algısı bunu gerektiriyor, böyle bir toplumda yetişmiş. Toplum tartışmalarıyla, manevi baskısıyla bu kararı verenleri sarsmalı ki bir daha böyle kararlar alınmasın.

Kadınlar temsil organlarında yer almak istemiyor

Haberin Devamı

-  Siz İzmir’in ilk kadın Baro Başkanı’sınız değil mi?
-  Evet, şu an Tunceli, Çanakkale, Bilecik ve İzmir. Henüz Ankara ve İstanbul’da kadın Baro Başkanı olmadı.
-  Nasıl tepkiler aldınız?
-  Açıkçası ben bu kadar dikkat çekeceğini düşünmemiştim. Gerçekten çok haber oldu. Kadınların temsil organlarında yer almak istememelerinden dolayı sanırım.
-  Kadınlar siyasete de uzak duruyorlar. Bunu neye bağlıyorsunuz?
-  Bir kere alışkanlık var. İktidarda ve iktidar kavgasında hep erkekler olmuş. Kadınlara bu mücadeleler zor geliyor çünkü çok özveri istiyor. Eve geç gitmelisiniz, çocuğunuzu, işinizi ihmal etmelisiniz. Kadınların sorumlulukları daha fazla olduğundan bu mücadeleyi vermeleri daha zor. Bir de kadınlar işleri eksik yapmamak için müthiş uğraşıyor. Çünkü o zaman, ‘İşte bak kadın beceremedi’ denecek. Halbuki erkeklerin bir sürü eksikleri var ama kimse umursamıyor. Kadın bir şeyi eksik yaparsa bütün kadınlara mal ediliyor.
-  Hep söylüyorum, bir kadın başbakan için kadınlara demediklerini bırakmadılar, oysa bu ülke ne erkek başbakanlar gördü ama bu tüm erkeklere mal edilmiyor...
-  Haklısınız kadın böyle bir görevde olunca çok göz önünde oluyor ve eleştiriliyor. Erkekler bu yükü hissetmiyor. Kadınların üzerinde iki kere baskı var. Kadınlar karar mercilerine gelmeli ki kadınların katılımına engel teşkil eden sorunlara çözüm getirsinler.

Yazarın Tüm Yazıları