- Eğitiminizi İzmir’de aldınız değil mi?
- Evet hatta ilkokulu Gazi İlkokulu’nda okudum. Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda bale eğitimi aldım.
- Kaç yaşında baleye başladınız?
- 5.5-6 yaşımda Sevinç Altıntaş Bale Okulu’nda başladım ve sonra hiç bırakmadım. Bale aşkı mı, dans aşkı mı bilmiyorum, başka hiçbir okulu istemedim, bale eğitimi aldım. 10 yıl çok yoğun bir eğitim aldım.
- Televizyona geçişiniz nasıl oldu?
- Tiyatro sanatçısı olan ablam İstanbul’da yönetmenliğe başlamıştı. Bir klipte oynamam için çağırdı. Böylelikle İstanbul’a gidip televizyon dünyasına girdim.
- Baleden nasıl kopabildiniz?
Yazı İşleri Müdürümüz Nedim Bubik, Türkiye Meme Vakfı’ndan Can Gürbüz’ün ilettiği bir öyküyü göndermişti. Göğsüne pembe kurdele takan yaşlı bir adama nedeni sorulduğunda, annesinin, karısının değil ama kızının meme kanserinden öldüğünü anlatıyor, erken teşhisin önemini vurgulamak için bu kurdeleyi taktığını söylüyordu.
Gerçekten meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türü. Maalesef, her 10 kadından biri meme kanserine yakalanıyor ya da yakalanacak. Aslında 20 yaşına gelmiş her kadının kendi kendine meme muayenesini öğrenmesi, 40 yaşından sonra ise her yıl mamografi çektirmesi meme kanserinden ölüm riskini azaltıyor.
750 bin kadına eğitim
İzmir’de kadınları meme kanserine karşı bilinçlendirme ve eğitme amacıyla büyük ölçekli bir sağlık projesi yürütülüyor. İl Sağlık Müdürlüğü ve dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşu Rotary işbirliğindeki “FARK ET, FARK ETTİR” projesi kapsamında İzmir’deki 20 yaş üstü yaklaşık 1.350.000 kadından 18 ila 22 binine doğrudan, 750 binine ise dolaylı olarak ulaşılacak. Geçen sene başlayan bu proje için, Güzelyalı ve Çeşme Rotary kulüplerinin Uluslararası Rotary Vakfı’na yaptıkları başvurunun onaylanmasının ardından 191.775 dolar İzmir’e aktarıldı.
Proje kapsamında aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarına eğitim veriliyor, seçilen bölgelerde toplantılar yapılıyor, kadınlarımıza kendi kendine elle muayene ve klinik muayene yöntemleri hakkında bilgi aktarılıyor ve erken teşhisin önemi anlatılıyor.
Ünlülerden ücretsiz destek
? Önce isminizden başlamak istiyorum. Hem isminiz hem logonuz çok sevimli. Bonbonnière ne demek?
? Bonbonnière Fransızca şekerlik demek. Çocuklar dünyanın en tatlı varlıkları. Onları sembolize edecek en güzel şey şeker, dolayısıyla eğitim görecekleri okulun da şekerlik olması bana çok sevimli geldi. Fransızca eğitim verecek bir anaokulu olduğumuz için de adını Fransızca şekerlik anlamına gelen Bonbonnière koydum. Aynı zamanda bon bon şekerler ve şekerlik de okulumuzun bir parçası ve sembolü oldu.
Ekolojik malzeme ve oyuncaklar kullanılıyor
? Bina ve dekorasyonundan bahsedebilir misiniz?
? Okulumuzu “Ekolojik Okul“ olarak tanımlayabiliriz. Tüm mobilya ve dekorasyon çocuk sağlığına ve ergonomisine uygun.
? Ekolojik malzemeleri açar mısınız?
? Çocukların gelişim özelliklerine uygun, doğal malzemeden üretilmiş, kanserojen madde içermeyen, sertifikalı mobilya ve aksesuvar kullanıldı. Halılar antibakteriyel, antialerjik ve yanmaz. Camlar kırılmaz. 24 saat kamera sistemiyle korunmaktadır. Eğitim malzemesinde de aynı hassasiyeti gösterdik. Örneğin; aktivitelerde kimyasal içermeyen,su bazlı kök boya kullanıyoruz.
Projeye destek olan 17 kadın arasında ben de yer aldım. Şunu hemen eklemeliyim: İzmir’de daha yüzlerce başarılı ve örnek gösterilecek kadın var muhakkak. Ama sevgili Sinem Özusta’nın da söylediği gibi bir şekilde ulaşabildiği, bir araya geldiği kadınlarla gerçekleşti bu proje.
Bunları biliyorsunuz... Ben bilmediklerinizi, projenin kamera arkasını anlatmak istiyorum size...
Fotoğraflarımızı, ‘Hülya Avşar’ın fotoğrafçısı’ olarak ünlenen Zeynel Abidin Ağgül’ün çekeceği söylendi. Bunun için bir grup kadın İstanbul’a stüdyoya gidecektik. Fakat belirlediğimiz hafta sonunda fırtına olacağı hatta bir gün öncesinde haber bültenlerinde, ‘Yarın evinizden çıkmayın’ uyarıları yapılmaya başlandı. Bunun üzerine Sinem Özusta’yı aradım. O büyük bir soğukkanlılıkla, ‘Yok canım, ben araştırdım, abartıldığı gibi değil’ deyince bir de evhamlı durumuna düşüp karizmamın üzerine bir çizik attırdım.
Eğitim şehidi olacaktık!
Fakat ertesi sabah, yedi cesur ve gözüpek İzmirli kadın olarak bindiğimiz uçak, bulduğu her boşluğa düşüp çılgınlar gibi sarsılmaya başlayınca, ‘Biz herhalde eğitim gönüllüsü değil, eğitim şehitleri olacağız’ diye düşünmeye başladım. Katıldığı tıp kongreleri nedeniyle devamlı uzun uçuşlar yapan ve uçuş boyunca Sinem’in elini tutarak sakinleştirmeye çalışan Prof. Berrin Durmaz bile daha önce bu kadar sarsılmadığını söyledi.
Tam bu sırada imdadımıza, benim arkamda, sevgili Berkay Eskinazi’nin yanında oturan ve arkadaşını askerliğe uğurlama partisinde sabaha kadar içip uçağa binen genç yetişti. ‘Ben galiba çıkaracağım’ diyen genci sakinleştirmeye mi uğraşsak, yoksa olası bu durum sırasında nereye kaçacağımızı (malum bağlıyız, sarsıntıdan ayağa da kalkamıyoruz) mı hesaplasak bilemedik. Velhasıl, onunla uğraşırken bir baktık düşmeden, batmadan İstanbul’a inmişiz.
Zeynel Abidin’in stüdyosuna gittiğimizde bu kadar ünlü ile çalışıp bu kadar iyi işler çıkaran birinden beklenmeyecek tevazu ve kibarlıkta biriyle karşılaştık. Oldukça zor olan poz verme işini ondan aldığımız pozitif enerjiyle kotardık diyebilirim.
İzmirli işkadınlarının büyük ilgi gösterdiği konsey, Kurucu Başkanı Asuman Hanım ile üyeler Figen Ağırbaşlı, Figen Beloğlu, Sunay Akça Sun ve koordinatör Aysel Öztezel liderliğinde çalışmalara başladı.
Yurtdışındaki benzer konsey ve oluşumlarla bağlantılar kurarak İzmir’de büyük organizasyonlar yapmayı böylelikle işkadınlarının ve İzmir’in vizyonunu geliştirmeyi planlayan Konseyin Başkanı Asuman Nardalı Tokuş ile sohbet ettik.
- Konsey hangi amaçla kuruldu?
- İzmir Ticaret Odası’na kayıtlı iş kadınlarının yurt içi ve yurt dışı ticaretlerini artırmak, odanın organizasyon imkanlarından faydalanmalarını sağlamak, gelecek seçimlerde daha fazla iş kadınını İzmir Ticaret Odası Meclisi’nde ve yönetim kurulunda görmek amacıyla kuruldu.
- Bu konsey fikri nasıl oluştu?
- 2 yıl önce Ticaret Odası Meclisi’ne ilk girdiğimde üyelerin neredeyse tamamının erkek olduğunu görünce ‘Kadınlar nerede’ diye kendime sordum. Ticaret Odası’nı yurtdışındaki iş kadınları toplantılarında temsile gittiğimde bu konunun ciddi olarak ele alınması gerektiğini anladım ve çalışmaya başladım.
- Neler yaptınız?
Aslına bakarsanız haklılar, uygun yollar olsa, ben de bisiklet kullanacağım. Böylelikle, en azından bazı günler, trafikte bir araba azalacak. Dernek Başkanı Mustafa Karakuş, yardımcısı Murat Seles ve üyelerle hem sohbet ettik, hem de bisiklete bindik.
Belediyeler araçları azaltmayı düşünmeli
Mustafa Karakuş
(İzmir Bisiklet Derneği Başkanı)
?Elektronik mühendisiyim, Alsancak’taki evimden Gaziemir’deki işime bisikletle gidiyorum. Aslında yolum 14 kilometre, ama trafiğin yoğun olduğu bir yol. 30-40 dakikada gidiyorum.
?Dernek nasıl kuruldu?
?Önceleri İstanbul’daki Bisikletseverler Derneği İzmir Temsilcisi’ydik. 2007’de kendi derneğimizi kurduk. 345 resmi, 5 bin kadar bizi takip eden fahri üyemiz var. ‘Bisiklet bir ulaşım aracıdır, İzmir’de bisiklete yer açın’ diyoruz. Daha çok önem, bisiklet yolları, park yerleri istiyoruz.
EÜ Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Durmaz, aynı zamanda akademisyenler orkestrası AKOR’da solist sanatçı. Master atletlerde Türkiye Şampiyonlukları olan Berrin Hanım, hastanedeki kliniğin bahçesine barınak yapıp sokak hayvanlarına bakacak kadar da hayvan dostu. Seyahat etmenin kültürel beslenme olduğunu düşünen Berrin Durmaz, yetiştirdiği üzümlerden yaptığı şaraplarını da dostlarına
hediye ediyor.
?Akademisyenler Orkestrası nasıl kuruldu? Siz nasıl katıldınız?
?Koordinatörümüz Füsun Aşkar doktora tezi “Üniversitelerdeki Profesörlerin Sahne İmajı” konusundan yola çıkarak kurulmuş. Bana da mesaj geldi,başta enstrüman çalmadığımdan çekindim. Fakat sonra “sen de şarkı söyle” dediler, katıldım.
?Hep profesörler mi var?
?Yeterli profesör bulunamayınca diğer akademisyen arkadaşlarımız da dahil oldu. Eğitim, Ziraat, Diş Hekimliği, Turizm Otelcilik ve Tıp Fakültesi’nden akademisyenler var. Toplam 12 kişiyiz.
?İlk konserinizi nerede verdiniz?
Bugüne kadar binlerce gence eğitim bursu veren, sanat yaşamına damgasını vurmuş ‘DYO Resim Yarışması’, yine Türkiye’nin ilk özel resim müzesi olan ‘Selçuk Yaşar Resim Müzesi ve Sanat Galerisi’ni kazandıran Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı’nın müdürü Sema Kemahlı ile konuştuk.
?Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı ne zaman ve hangi amaçla kuruldu?
?Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı, kamu hizmetlerine katkı ve fertle devlet bütünleşmesini pekiştirme amacıyla Şubat 1974’te İzmir’de merhum Durmuş Yaşar tarafından kuruldu. Eğitim, kültür, sanat başlıca faaliyet alanları.
?Finansal desteğiniz nasıl sağlanıyor?
?Finans kaynağımız bağışlar ve kira gelirlerimiz.
Eğitim alanındaki çalışmalarımızla bilimi de destekliyoruz
?Eğitim alanında neler yapıyorsunuz?