Takis Tsakiris, İzmirli bir ailenin oğlu. Babası, şimdiki Namık Kemal Lisesi’nin benzerini Atina’daki Yeni İzmir bölgesinde kurmuş. Tsakiris, İzmir’e ilk kez 30 yıl önce anne ve babasıyla gelmiş. İzmir’de doğan annesi ve babası ilginç bir şekilde aynı kaderi paylaşmalarına rağmen İzmir’de iken tanışmamışlar. Babası George Tsakiris Kokluca köyünde 4 çocuklu bir ailenin ferdi olarak yaşamış ve 1920’de İzmir’den ailesiyle ayrılmış. Annesi de aynı yıl ailesiyle İzmir’den ayrılmış ve Atina’ya yerleşmiş. Her ikisi de İzmir özlemi çekerlerken Atina’da karşılaşmış ve evlenmişler.
Avrupa’nın en iyi okulu
O dönemde büyük önem taşıyan İzmir’deki Evanjelik Okulu tarihi boyunca çeşitli yangınlar tarafından üç kez tahrip olup tekrar inşa edilmiş. 20. yüzyılın başında öğrencilerin artan sayısı, okul için yeni bir arsa bulunmasını gerekli kılmış. İzmir’in Agia Ekaterini semtinde alınan büyük arsadaki bina inşaatı 1909’da başlamış, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı nedeniyle kesilmiş. Çalışma 1922 yazında tamamlansa da okul yeni binasına taşınmamış. Şimdi Namık Kemal Lisesi olarak bilinen binanın görkeminden her gören etkileniyorlarmış. Hatta o dönemde Avrupa’nın en iyi binaya sahip okulu olarak kabul edilmiş.
Atina’daki ‘Yeni İzmir’e aynı okul
Takis Tsakiris’in babası George Atina’ya gittikten sonra Amerika’ya yerleşmiş. 10 yıl sonra döndüğünde Atina’daki Yeni İzmir semtini duymuş. Burası İzmir’den göç eden Rumların Atina’da kurduğu bir bölgeymiş. 1934 yılında Yeni İzmir semtinde İzmir’deki okulun bir benzerini inşa etmiş. İzmir Evanjelik Okulu adlı bu okul Atina’da o dönemin en büyük binasıymış. Okul, daha sonra devlet tarafından sahiplenilmiş. Şu anda da üniversite olarak öğrenim vermeye devam ediyor.
Teknoloji istesek de, istemesek de tüm hızıyla ilerliyor. Bunu görmezlikten gelmek, ilerlemesini asla durduramayacak. İzmir ve Ege’de birçok ilki gerçekleştiren Erol Yaraş gibi vizyonerler ise teknolojinin bir adım önünden giderek ona yön vermeyi seçiyorlar. Türkiye’nin canlı yayın yapabilen ve kuşak programlarıyla gerçek bir televizyon kalitesini internete taşıyan ‘İlk İnternet Televizyonu’ Ben TV birinci yılına girdi. Yaraş’ın da söylediği gibi, yakın geleceğin yani 5-10 yıl sonrasının medyasını bugüne getiren Ben TV henüz yeterince tanınmamış olabilir ama medya ve dijital dünya tarihininde bir ilk olarak yerini çoktan aldığı kesin. Bizlere düşense bu yeniliğin İzmir’den çıkmasıyla gurur duymak...
BAKAN BİNALİ YILDIRIM ‘BİZ NEREDEYİZ’ DEDİ
- İnternet televizyonu işine girmek nereden aklınıza geldi?
- Bir ilki yaptığımız için gurur duyuyorum. İzmir ilklerin kenti diyoruz ya, ilk internet televizyonu da İzmir’den çıktı. Bir de ben gençleri çok seviyorum. Türkiye’de 50’den fazla yüksekokul, fakülte v.s. var. Yani ortada bu meslekle ilgilenen binlerce genç var. Ben onlara abilik ettiğimizi, yer açtığımızı düşünüyorum. Bizim çevremiz, imkanlarımız, bu bilgiyi paylaşabileceğimiz yerler varsa bunu değerlendirmeliyiz. Yani futbol gibi düşünürsek ben bir teknik direktörüm, ekibi yönetiyorum.
- Bakan Binali Yıldırım burayı ziyaret edince ne dedi?- Evet. Hatta burayı görünce ‘Oo, bizim payımız nerede burada?’ dedi. Çünkü bugün Türkiye’nin internet, altyapısı, sanal medyada geldiği noktayla dünyada birkaç ülke arasında. Bu bizim şansımız o nedenle. Çünkü önemli bir altyapı gerektiriyor.
YAYINCILARLA YAZILIMCILARIN BULUŞMASI
BİR yanda güçlü ekonomisiyle istikrarı yakaladığı söylenen bir ülke, diğer yanda bir anda patlayan bombayla yitirilen onlarca vatandaş...
Artık bırakın nasıl davranacağımızı, ne hissedeceğimizi bile şaşırdık. Her an, her yerde yaşanabilecek bu travma bugün Hatay’da yaşandı... Evet, terör dünyanın her yerinde olabiliyor, fakat özellikle gençlerimizin geleceğe biraz daha umutla bakmasını sağlamak nasıl mümkün olacak?
Sosyal medyadaki yazışmalarının çoğu üzüntü ve umutsuzluk veriyor. Oysa onlar sadece aşktan konuşmalı. Bir de sınav ve giyeceklerinden en fazla...
Umuyorum bu, gençlerimizin ve güzel ülkemizin yaşadığı son çirkinlik olsun...
***
Sporu desteklemek mi öfkeyi bahane etmek mi?
Seyirci de olsak spor her zaman hayatımızda oldu. Özellikle oğlumun futbol merakı nedeniyle uğruna seyahatler bile yapmaya başladık. Fakat şu son hafta yaşananlar 11 yaşındaki bir çocuğu bırakın, 18 yaşın altındaki gençlere bile izletilmeyecek cinsten. Ne oluyoruz anlamak mümkün değil...
Henüz birkaç günlükken olabilecek en büyük kalp ameliyatını geçiren, üstüne 17 yaşına gelmeden bir anjiyo, bir stent bir de balon operasyonu yapılan Doruk ile 3 günlük bebeği için ‘sadece yarım günlük ömrü kaldı’ sözleriyle bayılan, ama çareyi her yerde arayıp bulan ve oğlunu yaşatan annesinin hikayesi var bugün... Pürlen Kıyat Karakuş, ailesiyle geçirdikleri onca badireden sonra 2 yıl önce büyük bir duygusal yıkım yaşamış ve aynı şeyi yaşayan diğer ailelere yardımcı olabilmek amacıyla bu hikayeleri kaleme almaya karar vermiş. Çocuk Kalp Vakfı’nın destekleriyle yayınlanan ‘Benim Küçük Kalbim’ çocukları için mücadele eden anne ve babaları anlatıyor. Kitabın geliri ülkemizde her yıl kalp rahatsızlığı ile doğan 13 bin çocuğumuza kucak açan Çocuk Kalp Vakfı’na aktarılıyor.
Çocukları için dünyaları devirebilecek tüm annelere sevgiyle...
İKİ DOKTOR HER ŞEY NORMAL DERKEN ANNEM İKNA OLMADI
- Doruk’un kalp rahatsızlığı anne kalbinde mi belli oldu?
- Maalesef olmadı. Normalde hamileliğin 16. haftasından itibaren bugünkü teknolojiyle kalp damarları dahi görülebiliyor. Fakat benim hamileliğim çok rahat geçtiğinden doktorum da herhangi bir şey görmedi.
- Nasıl anladınız bir şeylerin ters gittiğini?
- Normal doğum yapmıştım. Herşey normal görünüyordu. Allah’tan ailem yanımdaydı. Çünkü, annem doktora bebeğimizde bir anormallik var, morluklar var deyince doktor ‘çok doğal çünkü, normal doğum oldu’ dedi. Annem itiraz etti ‘Hayır doktor bey, dudak içi, kulak kenarı, tırnak ucu morluklar bundan olmaz’ dedi.
KAZAKİSTAN Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Canseyit Tüymebayev, vatandaşlarının İzmir ve çevresini çok sevip tercih ettiğini söyledi. Geçtiğimiz günlerde İzmir’e gelen büyükelçi, özellikle mülkiyet kanunundan sonra bu çevrede münferit mülk alımlarının hızlandığını ve bununla bağlantılı olarak İzmir ve çevresine birçok site yatırımı olduğundan bahsetti. Daha önce Türkiye’de Belek Sirene Oteli, Bodrum Kempinsky Oteli ve Beldibi Türkiz Oteli gibi yatırımlar yapan Kazak turizm şirketlerinin de artık Çeşme’yle ilgilendiklerini anlatan büyükelçi, karşılıklı işbirliğinin iki ülkeyi yakınlaştıracağı görüşünde. Kazakistan’da kurulacak Kazak-Türk sanayi bölgelerinin de Türk yatırımcıları beklediğini ve 2 yıl önce imzalanan gümrük birliği anlaşmasıyla büyük avantajlar sağlayacağını belirten, daha önce cumhurbaşkanı danışmanlığı, eğitim ve bilim bakanlığı yapan Büyükelçi Tüymebayev’e, Grup Odi’nin düzenlediği gecede, Agora Rotary Kulübü, “Üstün Meslek Hizmet Ödülü” verdi.
İzmir’le ilk bağlantınız nasıl oldu?
- Küçük kardeşim İzmir’de eğitim görmüştü. Ben o zaman Ankara’da diplomattım. Kardeşimi ziyarete gelince İzmir’i görüp hayran kalmıştık. İzmir deniziyle, güneşiyle, doğasıyla çok özel bir şehir. Türkiye’nin çok özel bir şehri bence. Sanat, sanayi ve anlayış konusunda da bir çok yerden daha öne çıkıyor.
Ne zamandır Türkiye’desiniz?
- Kazakistan’ın ilk büyükelçiliği Ankara’da açılınca, orada da görev yaptım. İstanbul ve Antalya’daki konsoloslukları da ben açtım. İlişkilerimiz her yıl gittikçe güçleniyor. Emekli olduğumda burada yaşamayı düşünüyor ve istiyorum. Zaten oğlum Ankara doğumlu. Biz ailece burayı seviyoruz. Ayrıca dostlarımız çok. ,
BİRÇOK ALANDA İŞBİRLİĞİ YAPABİLİRİZ
İnternetde Amerikan yönetimi ile ilgili sayfalara bakarken Beyaz Saray’ın basın listesine dahil olmuşum yanlışlıkla. Neyse, haftada bir Beyaz Saray amblemli basın bültenleri geliyor bana anlayacağınız...
Geçen gün, konu kısmında ‘Utanç Verici ya da Rezillik’ anlamında ‘Shameful’ yazan bir mesaj gelince hemen açtım. Meğer bu sözü söyleyen Başkan Obama’ymış. Nedeni ise bizde de bir türlü çözüme kavuşturulamayan silah konusu... Amerika’nın küçük bir kasabasında çoğu çocuk 20 kişinin öldüğü ilkokul baskınından sonra Silah Kontrol Yasası iyice tartışılmaya başlamıştı. Fakat yasa, Amerikan halkının yüzde 80’i desteklemesine rağmen sadece 45 senatörün kabul etmemesiyle geri dönmüş. Başkan Obama’nın utanç verici dediği de işte bu durum. Anlayacağınız silah, tüm dünyanın başına dert...
Bizde (çok şükür) böyle toplu bir olay yaşanmasa da ölüme yol açan bireysel olaylar çoğunlukta. En son, parkta oynarken yaşamını kaybeden Umut’un katil zanlısı yakalandı ve hakkında müebbet hapis isteniyor. Bu çok olumlu bir gelişme. Bunu yapanlar en ağır cezaları almalılar ki yasalar silah almalarına izin verse de, onların eli gitmesin... Umut’un davasının bu yönde ilerlemesi ve örnek teşkil etmesi bizlerin içine bir nebze de olsa su serpiyor... Ama yeterli değil. Silahın tüm dünyada kontrol altına alınması gerekiyor. Yeter, bu silah ve her türlü yasadışı madde baronlarından çektiğimiz... Kendilerine sömürecek başka dünya bulsunlar...
Çeşme Otobanı’nda kaza geliyorum diyor
Pazar günü çoğu İzmirli’nin yaptığı gibi Çeşme’ye gittik. Giderken insanlar farklı saatlerde yola çıktığından pek sorun yok. Fakat dönüş genellikle aynı saatlerde olduğundan otobanda müthiş bir kalabalık vardı. Ama esas sorun kalabalık değil, sağdan soldan makas yaparak geçen, orta şeritte bile gitsen, neredeyse tampona dayanan kontrolsüz hız delileri. Zaten yol yoğunluktan otobanlıktan çıkmış, bir de sağından solundan deli gibi gelen bir araba görünce çoğu sürücü, nereye kıracağını şaşırıyor direksiyonu. Yani, durduk yerde kaza yaptıracaklar insanlara...
Kendileri o hızla bir kaza yapsalar felaket, kimbilir kaç arabayı daha sürüklerler kendileriyle.
Aslında bu tablo, yazın yaşayacaklarımızın bir ön gösterimi bence. Henüz Mayıs ayında olmamıza, İstanbullu ya da diğer şehirliler gelmemesine rağmen durum böyle. Korkarım, bu yıl Çeşme Otobanı belli dönemlerde büyük sıkıntı yaşatacak. Konvoy şeklinde gitmeye, kuyruk beklemeye, uzun sürede varmaya tamam da umarım bahsettiğim şekilde kullananlardan dolayı bir kaza yaşanmasın.
EGE Genç İşadamları Derneği (EGİAD) Başkanı Seda Kaya, seçim döneminde gündeme getirdiği uluslararası projelerine hızla devam ediyor. Amerikan Büyükelçisi Francis J. Ricciardone ve beraberindeki heyetin EGİAD’ı ziyaretinden memnuniyet duyduklarını anlatan Kaya, birkaç gün önce de Romanya Büyükelçisi’ni ağırladıklarını ve bir ayda bu iki ziyaretin önemli olduğunu belirtiyor. İlk kadın başkan olarak EGİAD tarihinde kendine önemli bir yer edinen Seda Kaya ile döneminin ilk 6 ayını değerlendirdik.
- Siz başkan olalı 6 ay oldu. 2 yıllık dönemin ilk çeyreği. Siz de mi bir dönem başkanlık yapacaksınız?- Tüzüğümüzde 2 dönem başkanlık yapılabiliyor. Fakat Temel Başkan, ‘EGİAD bir okuldur’ diyerek başkaları da yapsın diye düşündü. Yazılı olan bir kural olmasa da bu düşünce güzel..
- İlk çeyrek nasıl geçti? İlk kadın başkan olarak neler yaşıyorsunuz?- Yüzde 70 erkek üyesi olan bir sivil toplum kuruluşunda özellikle seçimle gelen ilk kadın başkan olmak gurur verici. Arkadaşlarımın da bundan memnun olduğunu hissediyorum. Çalışırken hiç zorluk yaşamıyorum. EGİAD içerisinde hiç olumsuz bir şey yaşamadım. Ama tek sorun diğer sivil toplum kuruluşlarıyla biraraya geldiğimde oluyor. Çünkü genellikle ya benden başka kadın olmuyor, ya da sadece Işınsu Kestelli oluyor. Bence kadınların her türlü yönetim birimlerinde çoğalması gerektiğine inanıyorum.
İZMİR’de Konak Belediyesi tarafından 8 yıldır yapılan Şiir Buluşması bu yıl dopdolu bir programla geliyor... Birçok önemli şairi İzmir’e getiren buluşma, uluslararası boyuta taşınmış durumda. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da önemli şairlerini İzmir’de görmek gerçekten büyük keyif. Bu yıl konuk ülke Fransa olduğundan Fransız şiirinin önemli şairleri İzmir’e gelecek. Bir de onur konuğu şair var; Ataol Behramoğlu... Düş Gezginleri, Haluk Çetin gibi müzisyenler şiiri söyleyecek, İzmir Devlet Opera ve Balesi sanatçıları şiirle dans edecek.
Bu yıl benim de organizasyonda bir görevim olacak. O nedenle yapılan hazırlık toplantılarında başta Başkan Dr. Hakan Tartan olmak üzere Namık Kuyumcu, Asuman Susam, Fergun Özelli ve Konak Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü çalışanlarının nasıl canla başla çalıştıklarına da şahit oldum. Çok damarlı böylesine büyük bir organizasyon hiç kolay değil. Ama İzmir ve Konak Belediyesi’nin, yüzünün akıyla çıkacağına inanıyorum.
Şiiri sadece kitaplarda bırakmayan, müzik, dans ve herşeyden önemlisi okuyucularıyla buluşturan bu organizasyon şiire olan ilgiyi de artıracak. Cevat Çapan, Barış Pirhasan gibi Türk şiirinin önemli isimlerinin yanı sıra Fransız şairlerin de kendi dillerinde şiirlerini seslendirecekleri etkinlik çok farklı mekanlarda yapılacak.
Dört şiir kitabı yayınlanan Konak Belediyesi’nin şair Başkanı Dr. Hakan Tartan’ın da dediği gibi sanatı sokaklara taşıyacak olan şiir buluşması, salonların yanı sıra Fransız Kültür Merkezi bahçesi ve Alsancak Vapur İskelesi önünde, yani açıkhavada İzmirlilerle buluşacak.
Şiirin başkenti İzmir’de 3-4 Mayıs’ta yapılacak Türkiye’nin en kapsamlı şiir buluşması siz İzmirlilerle zenginleşecek...