“ ‘Şölen başladı’ başlığı ile bir yazı hazırlıyordum…
Basketbol ve voleybolda Avrupa ligleri başladı…
Ülkemiz, tam 28 takım ile temsil ediliyor…
Salı günü başlayan, hafta sonuna kadar süren bir heyecan bizleri bekliyor…
Hafta sonunda futbol görevi devralıyor…
Soluk kesen bir serüven yeniden başlıyor…
Siz de izleyin…” Diyecektim…
***
“Gooool!!!!” diye bağırmışım…Sanırım hep birlikte bağırdık 89. Dakika’ da…
Utandım sonrada…
Üç gün önce 100 tane çocuğumuzu toprağa verdik…
Ben, “Goooool” diye bağırdım… Çok utandım…
Ateş düştüğü yeri yakar diyorlar ya;
----Doğru…
****
Dört tane maşa, bir kurşun kaleme saldırdı… Kalem kırılmadı… Ucu sivrildi…
Geçmiş olsun Ahmet Hakan…
İlk yarı bitmek üzere Fenerbahçe iki sıfır öBurunlar Kaf dağında...nde… Güle oynaya maçı bitirecek yerde, kırk bin Fenerbahçe seyircisi stres içinde…
Neden?
----- Takım enerji tasarrufuna geçmiş…
----- Kafalarda maç bitmiş, “skoru koruma” adı altında “az koşma” başlamış…
----- Caner çıldırmış; “Bana kırmızı kart gösterin” diye bağırıyor…
Sahanın en etkili oyuncusu Markovic 38. Dakikada sakatlanıyor… Fenerbahçeliler, kahır mektubu yazarken bir an akıllarına, Volkan Şen geliyor…Bu acı olay Volkan için fırsat oluyor…
Volkan bize bir resital sunuyor…
Son 5 yılın en faydalı oyuncusu olan iki kenar beki;
Gökhan Gönül ve Caner henüz yoklar…
Yerleri dolduruluyor…
Hasan Ali, taraftarın gözbebeği oluyor...
10 yıldır Gökhan Gönül olmadığında “kara kara” düşünen taraftar; Sezon başından beri olmayan Gökhan’ın eksikliğini bile hissetmiyor…
Bu hafta Fenerbahçe kaybetti yine yazıyorum; “Halis Özkahya’da kötü hakem…”
------Bu kadar düdük olmaz!
------Yalandan kendini atana bu kadar taviz olmaz!
------ Adamın faul yapacağını hissettiğin için faul çalınmaz!
------ Her elini kaldıran oyuncu için oyun durdurulmaz!
------ İlk yarıda uzatma, iki dakika olmaz… İkinci yarıda bu kadar az süre oynatılmaz!
----- Ersan bu maçı, Dünya’nın hiçbir yerinde tamamlayamaz!
Kötü maç, kötü oyun, çok kötü hakem…
Takımımızın kazanmasına seviniyoruz ama yetmez…
Biraz futbol izlemek istiyoruz… İzlediğimizden zevk almak istiyoruz…
Bursa kapanıyor, Fenerbahçe tedbirli oynuyor… Futbolcular ağır oynuyor…
Hakem ise her yere yatana çalıyor…
Kötü değil çok kötü…
Tüm kararlarında, gördüğünü, aklının erdiğini değil işine geldiğini çalıyor…
Olimpiyat elemelerine katılma hakkını elde edemedik ve Avrupa Şampiyonasına veda ettik…
Ülke olarak üzüldük…
Televizyon başında, “takıma giremeyen bir çocuk” gibi finalleri izleyeceğiz…
Alt yapılardaki başarılarımıza, kulüp takımlarımız ve ligimizin seviyesine bakıldığında, sonuç hüsran gibi gözüküyor…Sorumluları hırpalamadan (nadir yetişen değerlerimizi yok etmeden) soğukkanlı bir değerlendirme yapmak zamanıdır…
En güzeli soru cevap ile anlatmak…
Not düşeyim; Soruları da ben soruyorum…
Biliniz ki;Konu milli takım olunca bende; Fener, Galatasaray falan olmaz!
Futbol takımımız, Hollanda’ya 3 atmış;
Basketbol takımımız, ev sahibi Almanya’yı yenerek bir üst tura çıkmayı büyük ölçüde garantilemiş…
Semih, pota altını karartmış, Cedi, “Avrupa’nın gelecekteki en büyük yıldızı benim” demiş…
Ersan, “Ben NBA yıldızı değil bu takımın neferiyim” demiş…
Sinan takımını sırtlamış…
FIBA’nın izin vermediği saygı duruşunu yapmışlar…
***