Aziz Yıldırım 15 Şubat 1998 günü Vefa Küçük’ü bir oy farkla geçerek Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı oldu…
Dün Sevgililer Günüydü… Kutlandı…
Bu akşam o da, sevgilisi ile geçen bir ömrü ve başkanlığını yaptığı 20 yılı kutlayacak…
“Darağacında olsak bile son sözümüz Fenerbahçe” dediği aşkı ile…
Uğruna hapis yattığı tutkusu ile…
***
Elbette bir de bu 20 yılın bir muhasebesini yapacak…
İşine bak Ataman!
Sabahleyin gazetem Hürriyet’i açtım. Yarım sayfa Ergin Ataman söyleşisi… Başlık: “Melih, Fenerbahçe’den ayrılmak istiyor”.
Okudum…
Ataman yine Fenerbahçe’yi anlatmış…
“Fenerbahçe koçu Obradovic’in kendilerine 100 sayı atmak için aşırı gayret gösterdiğini” söylemiş…
Bu nedenle maç sonunda elini sıkmadığını anlatmış…
Bu konuyu maç sonunda da uzun uzun anlatmıştı… Sanırım, kamuoyunda yeterli yankı uyandırmadığını düşündüğü için yinelemek ihtiyacı duymuş…
Sap ile samanı birbirine karıştırmadan derdini anlatabilmek bazen çok zor oluyor…
Bugünlerde o durumdayım. Konum da, Aykut Kocaman…
Spor medyasında Aykut Kocaman için, “kara” diyenler ile “ak” diyenler var…
Şimdi dikkat edelim buradaki “kara” veya “ak”, fikir değil kişidir.
Fikir olsa ben de “kara” veya “ak görüşünden birinin yanında yer alabilirim… Ancak kişi olunca olmuyor…
Çünkü insanlar, “hep hata” veya “hep doğru” yapmazlar… İnsanın eline kalem veriyorlar ise sen de bunların ikisini de görüyorsan, ikisini de yazmak zorundasın!
Hakem Mete Kalkavan’ın önü tabak gibi açık.
En güzel o görüyor…
Ağır ağır pozisyonun olduğu noktaya doğru düşünerek gidiyor… Sarı kartını çıkartıp göstermiyor.
Şimdi bu pozisyonu lütfen geçiştirmeyelim!
Neden? Diye soralım…
Maçı izleyenlere soruyorum, görmeme olasılığı var mı?
Onlar adına cevaplıyorum: YOK
“Sene hep 2011” yazıyor…
Olmadı!
Olmayacak!
Sanırım olmayacağını da kimse söyleyemeyecek…
Ben yine yazacağım!
3 Temmuz bir kumpastır!
Şampiyon Fenerbahçe’dir!
Üstüne üstlük, mağdur olduğunu hisseden Trabzonspor, TFF’nin yaptığı bir hata üzerine Fenerbahçe’nin yerine Şampiyonlar Ligine gitmiştir!
TARİH: 19 Ocak 2018
Fenerbahçe Spor Kulübü;
“2017-2018 Fenerbahçe Futbol Takımımız, formasının üzerinde bugünden itibaren Acıbadem ismini taşıyacak”, Dedi.
Ne oldu, ben bilemem…
Acıbadem gurubunun açıklamasını okudum;
“Pardon, hata yapmışım, beni de oyuna getirmişler” dediğini görmedim…
***
Hafızamız kötüdür, ben hatırlatayım:
James Nunnally öyle kötü düştü ki, o anda bittik… Hareketsiz yerde kaldı. Arkadaşları elleri ile kafalarını örtmüş, korku dolu bakışlarla James’e bakıyorlar ve sağlık ekibine “koşun” diye bağırıyorlardı… Sahaya tribünden doktorlar atladı. Boynu kırılabilirdi...
Eşim o anda maçı terk etti ve eve gitti…
Öğrendik ki, iyiymiş…
Şükürler olsun…
Gerisi önemli değil…
***
Bu maçı beğenmediğiniz hatta beğenmediğim, taraftara yazın!
“Yılın sporcusu” anketi 1954 yılından bu yana yapılır. Birçok kurum düzenlese de, Milliyet gazetesi bu işin tartışmasız öncüsü ve lideridir… Aslında bu anket, sporumuzun aynasıdır… Biraz incelediğinizde o yılın özetini kavrarsınız… Kavradığınız bir yandan da ülkenin spora bakışıdır…
Ben kendimi bildim bileli heyecan duyarım…
Son yıllarda heyecanım, yerini hüsrana bıraktı…
1950 li yıllardaki ankete bakıyorum… Bugüne bakıyorum, inanın mutsuz oluyorum… Umudumu yitirmiyorum ama üzülüyorum…
***
İsterseniz birlikte bakalım:
Milliyet gazetesinin arşivine girip sizi 1950’li yıllara götüreyim…
O yılların Türkiye’si, maddi koşulları ve sporumuza bir bakın. Bir de bugüne bakın!