Karar sonunda maç kaldığı yerden devam edebilir, Beşiktaş veya Fenerbahçe hükmen yenilebilir… Bunlar önemli değil!
Bu bitmeyen maçtan sonuçlar çıkarmamız gerekir… Tespitler yapmamız gerekir…
Bu tespitleri yapmadığımız sürece ne kazanılacak kupanın, ne de verilecek bir cezanın hiçbir anlamı olmayacaktır!
Ben göreceğimi gördüm ve sizlerle paylaşmak zorundayım…
Elbette “bence”, diyerek…
***
Önce Fenerbahçe taraftarına:
Dünya’nın En Güzel Takımı, evimizdeki son maçlarını oynanacak… Görev bize düşebilir… Hazır mıyız? Kuşandık mı Sarı Laci’yi?
Play Off’ un ilk maçlarından hep korkarım. Hele favori gösteriliyorsak daha çok korkarım… O nedenle maç öncesi yazmak istedim…
“Hocam biz buraları üç kez, 3-0 ile geçtik. Hem de Maccabi, Real Madrid ve Panatinaikos gibi marka takımları devirdik. Obra Reis bilir işini, sen rahat ol!”,
Dediğinizi duyar gibiyim…
İşte bu nedenle, daha da çok korkarım…
Son dönemin moda sözcüğü “sıkıntı yok”, dediler mi? Korku kaplar benim yüreğimi…
“Bizim rahatlığımız, takıma kadar bulaşır”, gibi gelir bana… Çekinirim…
Ağırdırlar, pek ortalıkta gözükmezler, ödül vermek için sahneye davet edilirler, uzun bir konuşma yaparlar… Korumaları eşliğinde makam otolarına binerler ve giderler…
İzmir’de bir başkan gördüm… Şimdiye kadar gördüklerime hiç benzemiyordu…
Kafasında Altınordu’nun şapkası, üstünde bir tane Altınordu tişörtü... Ayağında lastik bir ayakkabı… Ödül törenin başından sonuna kadar orada… Hergelen çocuğu öpüyor, saçını okşuyor, onlarla birlikte dans ediyordu…
***
32’si yabancı olma üzere, tam 54 takım katılmıştı turnuvaya,
-------Mutluydu…
Yüzlerce 12 yaşın altında çocuk ve onların velileri gelmişlerdi,
Bu ligin özelliği ve güzelliği bu…
İddiası olsun olmasın tüm takımlar, işin sonuna kadar bırakmıyorlar…
Dün akşam iddia oynayanların sanırım tamamı kaybetti.
Geçen yılın şampiyonu, bu yıl normal sezonun ikincisi Fenerbahçe, kendi evinde işini bitirmiş Malaga ’ya yenildi…
Bugüne kadar sadece 6 galibiyet alabilmiş, “bitse de rahat etsek” diyen Anadolu Efes, 6 maçtır kazanan Baskonia’yı evinde yendi…
Yine iddiası kalmayan bu sezonun hayal kırıklığı olan Barcelona, Khimki’yi yendi…
Sezonun bir başka hayal kırıklığı takımı Milano ise uzatmada Panatinaikos’a yenildi…
Özet olarak bize heyecan veren çok keyif aldığımız bir ligin birinci perdesi, cuma günü oynanacak maçlarla bitecek…
Fenerbahçe Kayseri’de, Kayserispor’u 5-0 yendi… Maçı yazmanın pek bir anlamı yok! Türkiye de futbol giderek kötüye giderken, görmemiz gerekeni yazmak zorundayım... Üzülüyorum ve biliyorum… Yine görülmeyecek ve unutulacak… Unutuldukça giderek büyüyecek… Hiç birimizin çözemeyeceği kadar büyüyecek…
Kayserispor, son derece hırslıydı. Seyircisi, çok coşkuluydu… Antrenörü Sumudica’yı zaten biliyoruz… İlk devre oynanan maçın sonunda:
"Valbuena çıkmasaydı kaybederdik", diye üzerine düşmeyen söylemleri olan ve rüzgârın estiği yöne yelken açmayı iyi bilen bir adamdı…
Yerinde duramıyordu… Tansiyonun büyümesini Fenerbahçe’nin aralıksız gelen golleri önledi. Kayseri hocası; Yenilse bile haftaya damga vuracak bir pozisyon veya bir olay yaratamadan, aylardır hazırlandığı şovu yapamadı… “Sadece kaleci hatasından kaybetmedik” derken, bizi de aptal yerine koyuyordu…
En güzeli daha açık yazmak: Sumudica, zeki adam. Hemen olayı çözmüş, ya da demişler ki: “Fenerbahçe’ye sallamak serbesttir, büyürsün!”. “Puan kaybettirirsen çok sevilirsin”! “Aykut hocaya da sallamak serbesttir. Kaşınması gereken noktalarda, Aatıf ile Valbuena arasında yaptığı tercihlerdir.”
Adam ilk yarıdaki maçta, bunu yaptı… Pek bir sempatik geldi(!) Bu maçta da yapmaya kalktı… Aatıf, 90’dan çaktı! Aykut hocada cevabı; Sahasında 5 atarak verdi...
Ben size bu yazımda, maçı anlatmayacağım… Esas olarak, bu kin nedir? Onu soracağım… Maç 3 olmuş, Volkan Demirel sürekli küfür yiyor… Anons yapılamıyor… Hakem Volkan’a rica ediyor; “aldırma devam et, tahrik etme lütfen”, diyor. Volkan’ın bulunduğu kaleye yabancı madde yağıyor… Seyrediyoruz… Nasıl bir çifte standarttır? Volkan'a küfür, Volkan'a yabancı madde serbesttir(!) Volkan’ın kafası yarılana kadar seyrediyoruz…
“Valbuena’yı oynatmamak veya sonradan oyuna almak bir futbol cinayetidir!”
İle başlayan,
“Aykut hoca zaten yıldız oyucu sevmez ve onları oynatmaz”, ile devam eden…
“Alex’i de göndermişti” söylemi ile zirve yapan…
Aykut Kocaman’ın, “yönetici” olmadığına, hatta “hoca” olmadığına varan yorumları biliyorsunuz…
Aslında yorum olmaktan çıktı… 26 haftamızı işgal etti… Televizyon programlarının ana konusu oldu… İzleyici rekorları kırdırdı…
Hatırlarsanız sonuç şaşırtıcıydı… Futbolda sıfır çekmemize rağmen basketbol ve voleyboldaki başarılarımızla, 13 takımımızı finallere göndererek birinci sırayı almıştık.Bu yazıda meseleye, kulüpler açısından bakacağım…
Futbolda 16 takım, basketbolda kadın erkek toplam 26 takım, voleybolda ise 22 takım finallere kaldı…
Kiminde gerçekten final dönemi, kiminde ise henüz çeyrek final zamanı…
64 takım 5 ayrı dalda yarışacak.
Finallere en fazla katılma hakkı kazanan spor kulübü araştırdım…
Sonuç şaşırtıcı…
Tahmin edemezsiniz ama komşudan Olimpiakos, birinci sırada…
Olimpiakos’un 3 takımı, Galatasaray’ın 2 takımı, CSKA Moskova’nın 2 takımı, Real Madrid’in 2 takımı finallere gidiyor…
A ve Ümit milli takımlarımızın maçı ile ilgili yorumlarımı, yazının tamamını okumanız için yazının sonuna koydum…Ülkemizde ilgi uyandıran futbol, basketbol ve voleybol dallarında kulüpler bazında son düzlüğe çıkıldı… Hangi ülkenin kaç takımı finallere kalmış? İnceledim… Beklediğinizi hiç ummadığım sonuçlara vardım…
İnanmıyorsanız buyurun sizde bakın!
Her dalda farklı isimler verildiği, kafamızın karışmaması için ben kupa1, kupa2, kupa3 şeklinde adlandıracağım…
FUTBOL:
Şampiyonlar Ligi olarak bildiğimiz futbolun birinci kupasında 8 takım çeyrek finale kaldı…
Barcelona İspanya
Sevilla İspanya
Juventus İtalya